Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 178050
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| From Hans. | Hans' ın hediyesi. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Your warrant officer's spoiling you. | Bu aralar adı sıkça anılıyor burada? | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Let it go. You know her. | Bırak gitsin. Biliyorsun. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| I know she's a collaborator, that's all. | İşbirlikçi olduğunu biliyorum, hepsi bu. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Officer Stroeger. | Subay Stroeger. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| If you'd like to go through to my office. | Büroma geçelim isterseniz. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| I hope you bring good news about Steiner's laundries. | Umarım iyi haberler getirdiniz Steiner Temizliğe. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Yes, the Aryanization Commission seemed to appreciate your report. | Evet, Aryanization Komisyonu dosyanızı dikkate değer bulmuş gözüküyor. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Of course, there are a few details to finalize. | Sonuçlandırmak için, birkaç detay var şüphesiz. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| In only a matter of days, | Birkaç gün içerisinde, | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Boulogne Laundries will be yours. | Boulogne Temizlik Şirketi sizin olacak. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Yvonne, it's me. It's Jacques. | Yvonne, benim. Jacques. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| How could you? They're killing Jean, and you deal with them! | Nasıl yaptın? Kardeşini öldürüyorlar ve sen onlarla iş yapıyorsun. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| You disgust me. You're a pig. | İğrendiriyorsun beni. Domuz. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| I won't stay here in the same room as you. | Burada kalamam, seninle aynı odada. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Don't talk to me like that. Don't judge me! | Benimle bu şekilde konuşma. Beni yargılamanı yasaklıyorum! | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| I do it to find out where Jean is. | Bunları Jean' ın bulunduğu yeri öğrenmek için yapıyorum. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| I pay for favors, to get us out of this hell! | Ödediklerim, bizi bu cehennemden çıkarmak için! | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| But I miss him so much. | Onu çok özlüyorum. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Every day I think of him. | Her gün onu düşünüyorum. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Every day I see his eyes on that platform. | Her gün gözleri gözümün önünde. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| I miss him too. | Ben de özlüyorum. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Stay away! Don't touch me! I'm all right now. | Uzak dur! Dokunma bana! İyiyim şimdi. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Don't go down or they'll kill you. | Yere düşersen öldürürler. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Hang in there! | Haydi dayan! | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Don't touch me! Keep away! | Dokunma! Yaklaşma! | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Do like them. | Onların yaptığını yap. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Never go near a pink triangle. Don't talk to an arsch fickerl | Asla bir "pembe kolluklu" 'ya yaklaşılmaz. Homoseksüelle konuşulmaz! | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Strip naked! | Çıkar üstünü! | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| How many of you will abandon your vile perversion | İçinizde kaç kişi, yüce ırkımıza ve Reich' a | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| to become men worthy of the name, | hizmet etmeye hazır olacak, | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| ready to serve the Reich and our great race? | alçakça sapıklığı bırakacak? | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| So you won't be cured? | Islah edilmek istemiyor musun? | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| You refuse to be re educated? | Tekrar eğitilmeyi red mi ediyorsun? | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| I'm an arschficker! I like men! | Ben homoseksüelim. İnsanları seviyorum! | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| You want to die like your comrade? | Arkadaşın gibi ölmek mi istiyorsun? | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Then I'll send you to Dachau. | Seni Dachau kampına göndereceğim. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Our doctors will see to you there. You'll change, you'll see. | Orada doktorlar seninle ilgilenecek, değişeceksin, göreceksin. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| No more. We've nothing to celebrate. | Başka içmeyeceğim. Kutlanacak bir şey yok. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| We're free and alive. It offends life not to enjoy it. | Serbestiz ve yaşıyoruz. Sunulanın tadını çıkarmalıyız. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Let's drink. | Şerefe. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| To those we miss. | Özlediklerimize. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| To life and hope. | Hayata ve umuda. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| We need to be happy. We must fight for that. | Mutlu olmalıyız. Bunun için savaşmalıyız. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| A pleasure to meet a friend spared by such painful times. | Ne büyük mutluluk, birlikte sıkıntılı günleri paylaştığımız dostla karşılaşmak. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| See, I didn't forget you. | Görüyorsunuz, sizi unutmadım. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| No introductions? | Bayanı tanıştırmayacak mısınız? | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Let's go. I wouldn't if I were you. | Kalkalım. Görmesem gelmeyecektim. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| One word from me and it's over. | Tek kelime, kapatıyorum. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Dining here with a Jewess | Öldürmeye teşebbüs eden bir Yahudi' yle | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| wanted for attempted murder... | burada yemek yemek... | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| You like taking risks, young man. | Risk alıyorsunuz, genç adam. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| I have friends among the diners. Let's not cause a scene. | Lokantada arkadaşlarım var. Dikkatli olalım. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| How much? Be reasonable. | Ne istiyorsunuz? Mantıklı olalım küçüğüm. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| You won't have enough. | Bunlar yeterli değil. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| I'm sure your young friend here can do better. | Eminim ki genç bayan daha değerli. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| If he can afford a meal here, he can afford all Paris. | Burada yemeğe izin verilirse, tüm Paris' te vermek gerekir. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Tomorrow at noon. The foyer of the Salle Favart. | Yarın öğleden sonra, Salle Favart' da buluşalım. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| I know a restaurant nearby. | Yakınlarda bir lokanta biliyorum. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Thanks to your friend's sang froid, | Görüyorsunuz, arkadaşınızın soğukkanlılığı sayesinde, | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| we'll all have a splendid evening. | hepimiz güzel bir gece geçireceğiz. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| I wish I'd killed him. | Keşke öldürseymişim. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| No fear, I'm here. | Korkmuş görünüyorsun, buradayım. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| A very old friend. | Eski bir arkadaş. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Work won't get done with you looking out the window. | Pencere önünde bekleyip vitrin seyrederek işler yürümez. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Not that it's my business. | Bir şey ima etmek istemiyorum. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| You're engaged to the boss's son, you can do as you please. | Bayan patronun oğlunun nişanlısı, İstediğini yapabilir. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| It's his blood, not mine. | Hayır, benim değil onun kanı. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| I couldn't let him blackmail us. | Şantaja izin vermek doğru değil, anlıyor musun. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| You risk nothing now. | Şimdi hiçbir risk kalmadı. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| No one will hurt you. | Kimse sana kötülük yapamayacak. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Wait, no questions. You'll see. | Bekle, soru sorma. Göreceksin. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Boulevard Malesherbes... | Burada Bulvar Malesherbes. . . | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Saint Augustin... Come and see. | Saint Augustin. . . Gel buraya. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Parc Monceau over there. | Monceau Parkı karşıda. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| The classy area, Yvonne. | Güzel bir mahalle, Yvonne. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| If you want, it's yours... Ours. | Eğer istersen, senin evin burası... Bizim evimiz. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| I can't love any more. | Başka birini sevemem. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| I'll do all I can to get Jean back. | Yemin ederim, Jean' ı geri getirmek için ne mümkünse yapacağım. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| But let me love you. You know I'm dying to. | Ama seni sevmeme izin ver. Aşkından ölüyorum. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| I'll make you happy, Sara. I've love enough for two. | Seni mutlu edeceğim, Sara. Aşkım ikimize de yeter. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| I'll love you like a man. | Bir adamın kadını sevdiği gibi seveceğim. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| I want you to be mine. | Benim olmanı istiyorum. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| I'm sure it's what Jean would want. | Eminim Jean' da bunu isterdi. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Hello, Herr Stroeger! | Merhaba, Bay Stroeger! | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| I have excellent news. | Müthiş haberlerim var. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| The Commission has accepted your candidature. | Komisyon başvuruyu kabul etti. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| You're now the official owner | Artık adı Boulogne Temizlik Şirketi olan | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| of Boulogne Laundries, my dear Jacques. | ofisin sahibisiniz, sevgili Jacques. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| There is one formality... | Bir formalite kaldı... | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| The payments were made? | Ödemeler yapıldı mı? | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Just as you said, yes. | Söyledikleriniz, evet. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Half in Bern, half in Monaco. | Yarısı Bern' e, diğer yarısı Monaco' ya. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| I will say it wasn't easy. | Sizden saklamayacağım, hiç te kolay olmadı. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| You're a remarkable businessman, old chap. | Örnek bir işadamısınız, arkadaşım. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| Any news of my brother? Yes. | Kardeşimden haber yok mu? Evet. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| He's been transferred to Dachau. | Dachau' ya transfer oldu. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| A concentration camp. | Bir konsantrasyon kampı. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| From which there's no return. | Oradan dönüş mümkün değil. | Un Amour a taire-1 | 2005 | |
| From what I could learn, he refused to be re educated. | Öğrendiğime göre, kardeşiniz yeniden eğitilmeyi reddetti. | Un Amour a taire-1 | 2005 |