Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 177471
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| You leave me alone from now, got it? | Şimdi beni rahat bırak, tamam mı? | Tuya de hun shi-3 | 2006 | |
| I'll kill him Stop it | Öldüreceğim onu. Durun. | Tuya de hun shi-3 | 2006 | |
| Flight 784 for San Francisco is now ready forboarding at | 784 numaralı San Francisco seferi için uçakyolcu almaya hazır 7 numaralı San Francisco seferi için uçak yolcu almaya hazır... 7 numaralı San Francisco seferi için uçak yolcu almaya hazır... 784 numaralı San Francisco seferi için uçak yolcu almaya hazır 7 numaralı San Francisco seferi için uçak yolcu almaya hazır... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| ln mate number 87645 Cole,James. | 87645numaralı mahkum Cole, James. 7 numaralı mahkum... Cole, James. 7 numaralı mahkum... Cole, James. 87645numaralı mahkum Cole, James. 7 numaralı mahkum... Cole, James. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Jose, what's going on? Bad news, man. | Jose, ne oluyor? Haberler kötü, babalık. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Volunteers? Yeah. And they said your name. | Gönüllüler mi? Evet. Ve senin ismin okundu. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Maybe they'll give you a pardon, man. | Belki de seni affederler, babalık. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Yeah. That's why none ofthe volunteers come back. They all get a pardon. | Evet. Gönüllülerin hiçbiri onun için geri dönmüyor. Hepsi affediliyor. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Some come back, I heard. | Duyduğuma göre bazıları dönüyormuş. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Please put me back! Don't take me! | Lütfen beni bırakın! Beni almayın! | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| They got 'em up on the seventh foor. They hide 'em up there. | Onları yedinci kata çıkardılar. Orada saklıyorlar. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| They're all messed up in the head. | Hepsi kafayı yemişler. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| You don't know they're all messed up. Nobody's seen 'em. | Kafayı yiyip yemediklerini bilmiyorsun. Onları kimse görmedi. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| And maybe they're not messed up. That's a rumour. Nobody knows that. | Belki de kafayı yememişlerdir. Dedikodu. Bunu kimse bilmiyor. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Good luck, man. | İyi şanslar, babalık. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Volunteer duty! I didn't volunteer. | Gönüllü görev! Ben gönüllü olmadım. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| You causing trouble again? | Gene bela mı arıyorsun? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| No, no trouble. | Yok, bela aramıyorum. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| These are the instructions forthe first timeprobe. | Bunlar, zaman aracıyla ilk seyahatiçin talimatlar. Bunlar, zaman aracıyla ilk seyahat için talimatlar. Bunlar, zaman aracıyla ilk seyahat için talimatlar. Bunlar, zaman aracıyla ilk seyahat için talimatlar. Bunlar, zaman aracıyla ilk seyahat için talimatlar. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Listen carefully. Theymust be followedexactly. | Dikkatle dinle. Kesinlikle uyulmaları gerekiyor. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| All openings ofyourgarment must besealedcompletely. | Giysilerinin tüm açıkyerlerinin tamamen kapatılması şart. Giysilerinin tüm açık yerlerinin tamamen kapatılması şart. Giysilerinin tüm açık yerlerinin tamamen kapatılması şart. Giysilerinin tüm açık yerlerinin tamamen kapatılması şart. Giysilerinin tüm açık yerlerinin tamamen kapatılması şart. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| lfthe integrityofthesuit is compromisedin any way... | Eğergiysinin geçirmezliği herhangibirşekilde zarargörürse... Eğer giysinin geçirmezliği herhangi bir şekilde zarar görürse... Eğer giysinin geçirmezliği herhangi bir şekilde zarar görürse... Eğer giysinin geçirmezliği herhangi birş ekilde zarar görürse... Eğer giysinin geçirmezliği herhangi bir şekilde zarar görürse... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| ifthe fabric is torn orazippernot closed... | kumaşıyırtılır veya bir fermuaraçık kalırsa... kumaşı yırtılır veya bir fermuar açık kalırsa... kumaşı yırtılır veya bir fermuar açık kalırsa... kumaşı yırtılır veya bir fermuar açık kalırsa... kumaşı yırtılır veya bir fermuar açık kalırsa... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| readmittance willbe denied. | geri dönmene izin verilmez. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| lfthere are any indications ofcontamination bygerms... | Mikrop bulaştığına dair birbelirtigörülürse... Mikrop bulaştığına dair bir belirti görülürse... Mikrop bulaştığına dair bir belirti görülürse... Mikrop bulaştığına dair bir belirti görülürse... Mikrop bulaştığına dair bir belirti görülürse... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| thesubject willbe denied re entryto securepopulation. | o kişinin güvenliktekinüfusun arasına dönmesine izin verilmez. o kişinin güvenlikteki nüfusun arasına dönmesine izin verilmez. o kişinin güvenlikteki nüfusun arasına dönmesine izin verilmez. o kişinin güvenlikteki nüfusun arasına dönmesine izin verilmez. o kişinin güvenlikteki nüfusun arasına dönmesine izin verilmez. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Pleaseplace bloodsample in receptacleprovided. | Lütfen kan örneğinisağlanan kabın için koyun. Lütfen kan örneğini sağlanan kabın için koyun. Lütfen kan örneğini sağlanan kabın için koyun. Lütfen kan örneğini sağlanan kabın için koyun. Lütfen kan örneğini sağlanan kabın için koyun. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| There willbe a socialization class in room 700... | SürekliAcilDurum Yönetmeliğinin 6. Bölümüne göre... Sürekli Acil Durum Yönetmeliğinin . Bölümüne göre... Sürekli Acil Durum Yönetmeliğinin . Bölümüne göre... Sürekli Acil Durum Yönetmeliğinin 6. Bölümüne göre... Sürekli Acil Durum Yönetmeliğinin . Bölümüne göre... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| forcitizens cited fordeviations23 A and96 A... | 23 A ve 96 A sapmalarının saptandığıyurttaşlariçin... A ve A sapmalarının saptandığı yurttaşlar için... A ve A sapmalarının saptandığı yurttaşlar için... 23 A ve 96 A sapmalarının saptandığı yurttaşlar için... A ve A sapmalarının saptandığı yurttaşlar için... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| perSubchapter6 ofthe Permanent Emergency Code. | 700 numaralı salonda sosyaluyum dersi verilecektir. 7 numaralı salonda sosyal uyum dersi verilecektir. 7 numaralı salonda sosyal uyum dersi verilecektir. 700 numaralı salonda sosyal uyum dersi verilecektir. 7 numaralı salonda sosyal uyum dersi verilecektir. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| James Cole cleared from quarantine. | James Cole karantinadan çıktı. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Thankyou. You two wait outside. | Teşekkür ederim. Siz ikiniz dışarıda bekleyin. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| He's got a history, Doctor. Violence. | Sabıkası var, Doktor. Şiddet. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Antisocial six. | Altıncı derecede antisosyal. Altıncı derecede anti sosyal. Altıncı derecede antisosyal. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Repeated violations of the Permanent Emergency Code. | Sürekli Acil Durum Yönetmeliğini defalarca ihlal etmiş. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Insolence. Defiance. | ''Bilim adamı: 'Tedavi İçin Çok Geç''' Küstahlık. İsyankârlık. "Bilim adamı:"Tedavi İçin Çok Geç" Küstahlık. İsyankarlık. "Bilim adamı:"Tedavi İçin Çok Geç" Küstahlık. İsyankarlık. "Bilim adamı: 'Tedavi İçin Çok Geç"' Küstahlık. İsyankârlık. "Bilim adamı:"Tedavi İçin Çok Geç" Küstahlık. İsyankarlık. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Disregard ofauthority. | ''Milyonlar Yakında Kıyameti Bekliyor'' Otoriteye itaatsizlik. "Milyonlar Yakında Kıyameti Bekliyor" Otoriteye itaatsizlik. "Milyonlar Yakında Kıyameti Bekliyor" Otoriteye itaatsizlik. "Milyonlar Yakında Kıyameti Bekliyor" Otoriteye itaatsizlik. "Milyonlar Yakında Kıyameti Bekliyor" Otoriteye itaatsizlik. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Doing 25 to life. | 25 yıldan müebbede hükümlü. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I don't think he's gonna hurt us. | Bize zarar vereceğini sanmıyorum. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| You aren't gonna hurt us, are you, Mr Cole? | Bize zarar vermeyeceksiniz, değil mi, Bay Cole? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Why don't you sit down, Mr Cole? | Lütfen oturun, Bay Cole? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| We appreciate your volunteering. You're a very good observer. | Gönüllü olmanızı takdir ediyoruz. Çok iyi bir gözlemcisiniz. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Thankyou. We have a very advanced programme. | Teşekkür ederim. Çok ileri bir programımız var. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Something very different. A chance to reduce your sentence. | Çok farklı bir şey. Ceza indirimi olanağınız var. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| And possibly play an important role... | Ve belki de insanlığın tekrar yeryüzüne çıkmasında... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| in returning the human race to the surface ofthe Earth. | önemli bir rol oynayabileceksiniz. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| We want tough minded people. Strong mentally. | Güçlü iradeye sahip insanlara ihtiyacımız var. Zihnen kuvvetli. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| We've had some misfortunes with unstable types. | Dengesiz tipler yüzünden bazı talihsizliklere uğradık. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| For a man in your position, an opportunity. | Sizin konumunuzdaki bir adam için bu bir olanaktır. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Not to volunteer could be a real mistake. | Gönüllü olmamak, büyük bir hata olur. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Definitely a mistake. | Kesinlikle hata olur. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| ''Yet among the myriad microwaves... | ''Bununla beraber, sayısız mikro dalga sinyalleri... "Bununla beraber, sayısız mikro dalga sinyalleri... "Bununla beraber, sayısız mikro dalga sinyalleri... "Bununla beraber, sayısız mikro dalga sinyalleri... "Bununla beraber, sayısız mikro dalga sinyalleri... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| the infrared messages, the gigabytes ofones and zeros... | kızıl ötesi mesajlar, gigabaytlarca birler ve sıfırlar arasında... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| we find words, byte sized now... | şimdi bayt büyüklüğünde kelimeler... ''Baltimore Nisan 1990'' şimdi bayt büyüklüğünde kelimeler... "Baltimore Nisan 1990" şimdi bayt büyüklüğünde kelimeler... "Baltimore Nisan 1990" şimdi bayt büyüklüğünde kelimeler... "Baltimore Nisan 1990" şimdi bayt büyüklüğünde kelimeler... "Baltimore Nisan 1990" | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| tinier even than science... | bilimden bile daha minnacık... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| lurking in some vague electricity. | belirsiz bir elektriğin içinde saklanıyor. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| But ifwe but listen... | Ama kulak verirsek... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| we hear the solitary voice ofthat poet telling us... | şairin bize hitap eden tek sesini duyuyoruz... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| yesterday this day's madness did prepare... | bugünün çılgınlığı dün hazırladı... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| tomorrow's silent triumph ofdespair. | yarının çaresizliğinin sessiz zaferini. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Drink, foryou know not whence you came, nor why. | İç, çünkü bilmiyorsun nereden ve neden geldiğini. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Drink, foryou know not why you go, nor where.'' | İç, çünkü bilmiyorsun neden ve nereye gittiğini.'' İç, çünkü bilmiyorsun neden ve nereye gittiğini." İç, çünkü bilmiyorsun neden ve nereye gittiğini." İç, çünkü bilmiyorsun neden ve nereye gittiğini." İç, çünkü bilmiyorsun neden ve nereye gittiğini." | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Wandering around in nothing but his underpants... | Üstünde sadece bir külot ve kadınların giydiği... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| and one ofthose plastic, see through lady's raincoats. | plastik, şeffaf bir yağmurlukla ortalıkta dolaşıyor. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| So, they get there, they ask the guy real nice for some kind of ID. | Sonra, oraya gidiyorlar ve herife kimlik soruyorlar. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| He gets agitated, starts screaming about viruses. | Heyecana kapılıyor, bağıra çağıra virüslerden bahsetmeye başlıyor. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Totally irrational, totally disoriented. | Tamamen mantıksız, tamamen sapıtmış bir şekilde. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Doesn't know where he is, what day ofthe week it is. | Nerede bulunduğunu, haftanın hangi günü olduğunu bilmiyor. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| All they got was his name. | Sadece adını öğrenebiliyorlar. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| They figured he's stoned out of his mind. Some kind of psychotic episode. | Uyuşturucuyla uçmuş olduğunu düşünüyorlar. Bir çeşit psikoz hali. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| He's been tested for drugs? Negative for drugs. | Uyuşturucu testi yapıldı mı? Uyuşturucu yok. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| But he took on five cops like he was dusted to the eyeballs. | Ama sanki tam kelle olmuş gibi beş polisle boğuştu. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| No drugs. You believe that? He's in restraints. | Uyuşturucu yok. İnanılır gibi değil. Şu anda bağlı durumda. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Yeah. Weren't you listenin'? I've got two police officers in the hospital! | Evet. Dinlemiyor muydun? İki polis memurunu hastanelik etti! | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| The medic gave him enough Stelazine to kill a horse. He's rarin' to go. | Hasta bakıcı ona bir atı öldürmeye yeterli stelazin verdi. Hâlâ tepişiyor. Hasta bakıcı ona bir atı öldürmeye yeterli stelazin verdi. Hala tepişiyor. Hasta bakıcı ona bir atı öldürmeye yeterli stelazin verdi. Hala tepişiyor. Hasta bakıcı ona bir atı öldürmeye yeterli stelazin verdi. Hâlâ tepişiyor. Hasta bakıcı ona bir atı öldürmeye yeterli stelazin verdi. Hala tepişiyor. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| That would explain the bruises, I guess. The struggle. | Çürükler herhalde böyle oluşmuştur. Boğuşurken. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Yeah. You wanna go in there, examine him? | Evet. İçeri girmek istiyor musun, onu muayene etmek için? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Is this all you have? Ran it through your system? | Elindekilerin hepsi bu mu? Bilgisayarda kontrol ettin mi? Evet. İçeri girmek istiyor musun, onu muayene etmek için? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| No match up. No licence, no prints, no warrants. Nothing. | Bir şey çıkmadı. Ehliyet, parmak izi, tutuklama, hiçbir şey yok. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I should probably go in with you. No, thankyou. | Seninle gelsem iyi olacak. Hayır, teşekkür ederim. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| That won't be necessary. All right. | Buna gerek olamayacak. Pekala. Buna gerek olamayacak. Pekâlâ. Buna gerek olamayacak. Pekâlâ. Buna gerek olamayacak. Pekala. Buna gerek olamayacak. Pekâlâ. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| He'll be right here, just in case. | Görevli hemen burada olacak, her ihtimale karşı. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Mr Cole, my name is Kathryn Railly. I'm a psychiatrist. | Bay Cole, benim adım Kathryn Railly. Psikiyatrım. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I work for the county. I don't work for the police. | Yerel yönetim için çalışıyorum. Polis için çalışmıyorum. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| So my concern is foryour well being. Do you understand that? | Dolayısıyla benim için önemli olan sizin sağlığınız. Anlıyor musunuz? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Need to go! Need to go! | Gitmeliyim! Gitmeliyim! | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I can't make the police let you go. | Polisin sizi serbest bırakmasını sağlayamam. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| But I do wanna help you, so I | Ama size yardım etmek istiyorum, Onun için Ama size yardım etmek istiyorum, Onun için... Ama size yardım etmek istiyorum, Onun için... Ama size yardım etmek istiyorum, Onun için Ama size yardım etmek istiyorum, Onun için... | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I need you to tell me exactly what happened tonight. | Dün akşam olanları bana eksiksiz anlatmanızı istiyorum. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Do you think you can do that,James? | Bunu yapabilir misin, James | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| May I call youJames? | Sana James diyebilir miyim? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| James. Nobody ever calls me that. | James. Kimse beni o adla çağırmaz. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Have you been a patient at County? No. | Hiç il hastanesinde yattın mı? Hayır. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Have I seen you someplace? Not possible. | Seni bir yerden tanıyor muyum? Mümkün değil. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| I need to go! I'm supposed to be gathering information. | Gitmeliyim! Bilgi toplamam gerekiyor. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| What kind of information? Won't help you. | Ne tür bilgi? Size bir yararı olmaz. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| Won't help anyone. Won't change anything. | Kimseye bir yararı yok. Hiçbir şeyi değiştirmez. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| James, do you know why you're here? | James, niçin burada bulunduğunu biliyor musun? | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| 'Cause I'm a good observer. I've got a tough mind. | İyi bir gözlemci olduğum için. Güçlü bir iradeye sahibim. | Twelve Monkeys-1 | 1995 | |
| You don't remember assaulting a police officer? | Bir polis memuruna saldırdığını hatırlamıyor musun? | Twelve Monkeys-1 | 1995 |