• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 172441

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
She fell down her stairs and broke her neck. The one with the cats. Merdivenlerden yuvarlanip boynunu kirmis. Merdivenlerden yuvarlanıp boynunu kırmış. Merdivenlerden düşmüş ve boynunu kırmış. Kedisiyle beraber. Merdivenlerden yuvarlanıp boynunu kırmış. The Stepfather-1 2009 info-icon
Mrs. Cutter? Yeah. Bayan Cutter mi? Bayan Cutter mı? Evet. Bayan Cutter mi? The Stepfather-1 2009 info-icon
That's horrible. When did it happen? Bu cok kotu. Ne zaman olmus? Bu çok kötü. Ne zaman olmuş? Çok korkunç. Ne zaman olmuş? Bu çok kötü. Ne zaman olmuş? The Stepfather-1 2009 info-icon
The mailman said her niece found her this morning. Postacinin dedigine gore yegeni bu sabah evde bulmus. Postacının dediğine göre yeğeni bu sabah evde bulmuş. Postacı, kuzeninin onu bu sabah bulduğunu söyledi. Postacının dediğine göre yeğeni bu sabah evde bulmuş. The Stepfather-1 2009 info-icon
That poor woman. Zavalli kadin. Zavallı kadın. Zavallı kadın. Zavallı kadın. The Stepfather-1 2009 info-icon
Sean. Hurry. We got to go, honey. Sean. cabuk ol. Gitmemiz gerekiyor, tatlim. Sean. çabuk ol. Gitmemiz gerekiyor, tatlım. Sean. Acele et. Gitmeliyiz tatlım. Sean. çabuk ol. Gitmemiz gerekiyor, tatlım. The Stepfather-1 2009 info-icon
All those things I've said about her. I feel terrible. Hakkinda onca sey soylemistim. Kendimi kotu hissediyorum. Hakkında onca şey söylemiştim. Kendimi kötü hissediyorum. Onun hakkında söylediklerim. Kendimi kötü hissediyorum. Hakkında onca şey söylemiştim. Kendimi kötü hissediyorum. The Stepfather-1 2009 info-icon
It breaks my heart. Will you remember to pick them up from the dentist? Kalbim acidi simdi. cocuklari disciden almayi unutma, tamam mi? Kalbim acıdı şimdi. Çocukları dişçiden almayı unutma, tamam mı? Çok üzüldüm. Onları dişçiden almayı unutma olur mu? Kalbim acıdı şimdi. Çocukları dişçiden almayı unutma, tamam mı? The Stepfather-1 2009 info-icon
Yeah, I will. Okay, guys. Bye. Tamam, unutmam. Pekala, cocuklar. Tamam, unutmam. Pekala, çocuklar. Tamam, unutmam. Hadi çocuklar. Hoşça kal. Tamam, unutmam. Pekala, çocuklar. The Stepfather-1 2009 info-icon
See you. I'll see you. Gorusuruz. Gorusuruz. Görüşürüz. Görüşürüz. Görüşürüz. Görüşürüz. Görüşürüz. Görüşürüz. The Stepfather-1 2009 info-icon
Hello. David, it's Jackie, Alo. David, benim Jackie. Alo. David benim, Jackie. Alo. David, benim Jackie. The Stepfather-1 2009 info-icon
Hey, Jackie. What's up? Merhaba, Jackie. Nasilsin? Merhaba, Jackie. Nasılsın? Merhaba, Jackie. Ne var ne yok? Merhaba, Jackie. Nasılsın? The Stepfather-1 2009 info-icon
I'm just calling to remind you about those forms, Formlari doldurmani hatirlatmak icin aradim. Formları doldurmanı hatırlatmak için aradım. Sana şu formları hatırlatmak için aramıştım. Formları doldurmanı hatırlatmak için aradım. The Stepfather-1 2009 info-icon
I'm not working there anymore. I know, Artik orada calismiyorum. Biliyorum. Artık orada çalışmıyorum. Biliyorum. Artık orada çalışmıyorum. Biliyorum. Artık orada çalışmıyorum. Biliyorum. The Stepfather-1 2009 info-icon
It's just, we still need the state and federal tax papers Yine de devlet vergi kayitlarina girmesi gerekiyor. Yine de devlet vergi kayıtlarına girmesi gerekiyor. Vergi kâğıtları için ihtiyacımız var... Yine de devlet vergi kayıtlarına girmesi gerekiyor. The Stepfather-1 2009 info-icon
and I'm leaving tomorrow. Yarin gidiyorum. Yarın gidiyorum. ...ve ben yarın ayrılıyorum. Yarın gidiyorum. The Stepfather-1 2009 info-icon
I'm catching a flight to meet Leah in Hawaii for two weeks, Leah ile Hawaii'de bulusacagim, iki haftaligina gidecegim... Leah ile Hawaii'de buluşacağım, iki haftalığına gideceğim... İki haftalığına Leah'la Hawaii'ye gideceğim. Leah ile Hawaii'de buluşacağım, iki haftalığına gideceğim... The Stepfather-1 2009 info-icon
and so I'd really like to get that paperwork in before I leave. ...bu yuzden gitmeden once o formlari bana teslim etmen lazim. ...bu yüzden gitmeden önce o formları bana teslim etmen lazım. Gitmeden önce de kâğıt işlerini halletmek istiyorum. ...bu yüzden gitmeden önce o formları bana teslim etmen lazım. The Stepfather-1 2009 info-icon
I'm a bit crunched for time today. I have to pick the kids up from the dentist later... Bugun biraz yogunum. Daha cocuklari disciden almaya gidecegim, sonra... Bugün biraz yoğunum. Daha çocukları dişçiden almaya gideceğim, sonra... Bugün biraz başım yoğun. Dişçiden çocukları almam gerekiyor... Bugün biraz yoğunum. Daha çocukları dişçiden almaya gideceğim, sonra... The Stepfather-1 2009 info-icon
It'll only take a few minutes, Sadece 5 dakikani alir. Sadece 5 dakikanı alır. Sadece bir iki dakikanı alır. Sadece 5 dakikanı alır. The Stepfather-1 2009 info-icon
I'll see what I can do. Thanks... Ne yapabilecegime bir bakayim. Tesekkurler. Ne yapabileceğime bir bakayım. Teşekkürler. Elimden geleni yaparım. Teşekkür... Ne yapabileceğime bir bakayım. Teşekkürler. The Stepfather-1 2009 info-icon
It's really too bad what happened to Mrs. Cutter, isn't it? Bayan Cutter'in basina gelenler cok kotu, degil mi? Bayan Cutter'in başına gelenler çok kötü, değil mi? Bayan Cutter'ın başına gelenler çok üzücü, değil mi? Bayan Cutter'in başına gelenler çok kötü, değil mi? The Stepfather-1 2009 info-icon
Accidents happen. Kaza geliyorum demez. Kazalar olur. Kaza geliyorum demez. The Stepfather-1 2009 info-icon
It just must have been her time. Zamani dolmustur. Zamanı dolmuştur. Vadesi dolmuştur. Zamanı dolmuştur. The Stepfather-1 2009 info-icon
Hey. College applications. universite basvuru formu. Üniversite başvuru formu. Hey. Üniversite kabul mektupları. Üniversite başvuru formu. The Stepfather-1 2009 info-icon
My adviser said we should file early in case we don't get into U of O. Danismanim, erken teslim etmezsek Oregon universitesi'ne gidemeyecegimizi soyledi. Danışmanım, erken teslim etmezsek Oregon Üniversitesi'ne gidemeyeceğimizi söyledi. Danışmanım Oregon'a giremezsek diye... Danışmanım, erken teslim etmezsek Oregon Üniversitesi'ne gidemeyeceğimizi söyledi. The Stepfather-1 2009 info-icon
Come on. I'm coming. Hadi gel. Geliyorum. Hadi. Geliyorum. Hadi gel. Geliyorum. The Stepfather-1 2009 info-icon
It all sounds circumstantial at best to me. O kadar soylenti var ki, kafam karisti. O kadar söylenti var ki, kafam karıştı. Söylediklerin bana çok tesadüfî geliyor. O kadar söylenti var ki, kafam karıştı. The Stepfather-1 2009 info-icon
I know, I know it does. I know it does. Biliyorum, biliyorum. Karisir. Biliyorum, biliyorum. Karışır. Biliyorum, biliyorum öyle. Tesadüfî. Biliyorum, biliyorum. Karışır. The Stepfather-1 2009 info-icon
But I'm telling you, it's really starting to give me the creeps. Ama islerin gittikce tuhaflastigini soylemeye calisiyorum. Ama işlerin gittikçe tuhaflaştığını söylemeye çalışıyorum. Ama adam beni korkutmaya başladı diyorum. Ama işlerin gittikçe tuhaflaştığını söylemeye çalışıyorum. The Stepfather-1 2009 info-icon
Just think about it, please. sunu dusun, lutfen. Şunu düşün, lütfen. Bir düşün lütfen. Şunu düşün, lütfen. The Stepfather-1 2009 info-icon
One day, this woman tells my mom about this show that she saw, Kadinin biri evimize geliyor ve gordugu seyi anneme anlatiyor... Kadının biri evimize geliyor ve gördüğü şeyi anneme anlatıyor... Bir gün, kadın anneme televizyon programında gördüklerini söylüyor,... Kadının biri evimize geliyor ve gördüğü şeyi anneme anlatıyor... The Stepfather-1 2009 info-icon
and the next, she's dead. She's dead now. ...sonra kadin olu bulunuyor. O kadin artik bir olu. ...sonra kadın ölü bulunuyor. O kadın artık bir ölü. ...ertesi gün kadın ölüyor. Kadın şimdi ölü. ...sonra kadın ölü bulunuyor. O kadın artık bir ölü. The Stepfather-1 2009 info-icon
It was an accident. You said so yourself. Kadin kazayla olmus. Kendin soyledin. Kadın kazayla ölmüş. Kendin söyledin. Kaza olmuş. Kendin söyledin. Kadın kazayla ölmüş. Kendin söyledin. The Stepfather-1 2009 info-icon
So how does he know that Peki, o merdivenlerden dusup... Peki, merdivenlerden düşüp... Peki merdivenlerden düşüp boynunu kırdığını nasıl biliyor? Peki, o merdivenlerden düşüp... The Stepfather-1 2009 info-icon
she broke her neck falling down the stairs? ...boynunu kirdigini nereden biliyor? ...boynunu kırdığını nereden biliyor? ...boynunu kırdığını nereden biliyor? The Stepfather-1 2009 info-icon
How does he know that? The mailman never said anything about that. O, bunu nereden bilsin? Bunu nasıl bilebilir ki? Postacı bu konuda tek laf etmedi. O, bunu nereden bilsin? The Stepfather-1 2009 info-icon
I heard the whole conversation, I swear. Onlari konusurken duydum. Yemin ederim. Onları konuşurken duydum. Yemin ederim. Tüm konuşmaları duydum, yemin ederim. Onları konuşurken duydum. Yemin ederim. The Stepfather-1 2009 info-icon
I wish I could tell my mom about this. Keske bunu anneme anlatabilseydim. Keşke bunu anneme anlatabilseydim. Bu konudan anneme bahsetmek istiyorum. Keşke bunu anneme anlatabilseydim. The Stepfather-1 2009 info-icon
If you bring this up to your mom, she's gonna send you back. Annene bundan bahsedersen seni geri postalar. Bunlarla annene gidecek olursan kesin annen seni geri gönderir. Annene bundan bahsedersen seni geri postalar. The Stepfather-1 2009 info-icon
Hey, you got to admit, the comment at the dinner table Aksam yemegi masasinda, cocuklarini olduren kadin... Akşam yemeği masasında, çocuklarını öldüren kadın... Kabul et, yemekte yaptığı... Akşam yemeği masasında, çocuklarını öldüren kadın... The Stepfather-1 2009 info-icon
about the woman who killed her kids was kind of weird. ...hakkinda soyledikleri garipti. ...hakkında söyledikleri garipti. ...kadının çocuklarını öldürmesiyle alakalı yorumu oldukça tuhaftı. ...hakkında söyledikleri garipti. The Stepfather-1 2009 info-icon
Come on, it was weird to say the least. And then his daughter. Hadi ama, tuhaf oldugunu kabul et. Ya kizina ne demeli? Hadi ama, tuhaf olduğunu kabul et. Ya kızına ne demeli? Hadi ama, öyle konuşması az bile olsa tuhaftı. Sonra da kızının ismi var. Hadi ama, tuhaf olduğunu kabul et. Ya kızına ne demeli? The Stepfather-1 2009 info-icon
How do you mix up your daughter's name like that? Bir insan kizinin adini nasil karistirir? Bir insan kızının adını nasıl karıştırır? Nasıl olur da kızının ismini karıştırabilirsin? Bir insan kızının adını nasıl karıştırır? The Stepfather-1 2009 info-icon
He didn't. Her name was Lisa Michelle. That's what you said he said. Karistirmadi. Onun adi Lisa Michelle idi. Onun da soyledigi buydu. Karıştırmadı. Onun adı Lisa Michelle idi. Onun da söylediği buydu. Karıştırmadı. Kızının adı Lisa Michelle. Böyle dediğini söylemiştin. Karıştırmadı. Onun adı Lisa Michelle idi. Onun da söylediği buydu. The Stepfather-1 2009 info-icon
I said he said that. But you weren't there. Right? oyle dedigini ben soyledim. Ama sen orada degildin. Öyle dediğini ben söyledim. Ama sen orada değildin. Öyle dedi ama sen orada değildin. Öyle mi? Öyle dediğini ben söyledim. Ama sen orada değildin. The Stepfather-1 2009 info-icon
You didn't see his face. It's in his face. Yuzunu gormedin. O ifadeyi. Yüzünü görmedin. O ifadeyi. Yüzünün halini görmedin. Yüzünden anlaşılıyordu. Yüzünü görmedin. O ifadeyi. The Stepfather-1 2009 info-icon
Let me get this straight, all right? Bakalim dogru mu anlamisim? Bakalım doğru mu anlamışım? Konuya açıklık getirelim, tamam mı? Bakalım doğru mu anlamışım? The Stepfather-1 2009 info-icon
The neighborhood weirdo... Yeah. Komsunun basina gelen tuhaf... Evet. Komşunun başına gelen tuhaf... Evet. Şu tuhaf komşunuz... Komşunun başına gelen tuhaf... Evet. The Stepfather-1 2009 info-icon
...sees a show about a man who kills his family ...ortada bir aileyi olduren, bir adam var... ...ortada bir aileyi öldüren bir adam var... ...bir programda ailesini öldüren o adamı görüyor... ...ortada bir aileyi öldüren, bir adam var... The Stepfather-1 2009 info-icon
and then you think that David mixed up the name of his daughter, ...ve David'in kendi kizinin adini karistirdigini dusunuyorsun... ...ve David'in kendi kızının adını karıştırdığını düşünüyorsun... ...sonra sen de David'in kızının ismini karıştırdığını düşünüyorsun. ...ve David'in kendi kızının adını karıştırdığını düşünüyorsun... The Stepfather-1 2009 info-icon
so therefore he's the guy that killed his family? ...bu yuzden ailesini olduren adamin o oldugunu mu dusunuyorsun? ...bu yüzden ailesini öldüren adamın o olduğunu mu düşünüyorsun? Yani tüm bunlar birleştiğinde katil o mu oluyor? ...bu yüzden ailesini öldüren adamın o olduğunu mu düşünüyorsun? The Stepfather-1 2009 info-icon
I don't know. Yeah, that all adds up to me. Bilmiyorum. Evet, akla mantikli geliyor. Bilmiyorum. Evet, akla mantıklı geliyor. Bilmiyorum. Evet, bana da biraz zorlama geldi. Bilmiyorum. Evet, akla mantıklı geliyor. The Stepfather-1 2009 info-icon
Look, you said your dad checked up on him, right? Baban sana, onu kontrol etmeni soyledi, degil mi? Baban sana, onu kontrol etmeni söyledi, değil mi? Bak, babanın onu araştırdığını söyledin, değil mi? Baban sana, onu kontrol etmeni söyledi, değil mi? The Stepfather-1 2009 info-icon
And everything was cool. Yeah. Sen de kontrol ettin. Evet. Ve her şey de yolundaymış. Evet. Sen de kontrol ettin. Evet. The Stepfather-1 2009 info-icon
Okay, then. Right? Sorun yok o zaman. Tamam mi? Sorun yok o zaman. Tamam mı? Sorun yok o zaman. Değil mi? Sorun yok o zaman. Tamam mı? The Stepfather-1 2009 info-icon
It's fine. Relax. Sorun yok, rahatla biraz. Sorun yok. Rahatla. Sorun yok, rahatla biraz. The Stepfather-1 2009 info-icon
Are we gonna finish these? Bunu bitirmeyecek miydik? Şunları bitirecek miyiz? Bunu bitirmeyecek miydik? The Stepfather-1 2009 info-icon
Babe, come on. Bebegim, hadi ama. Bebeğim, hadi ama. Aşkım, hadi ama. Bebeğim, hadi ama. The Stepfather-1 2009 info-icon
Damn it, Michael. Lanet olsun, Michael. Of be, Michael. Lanet olsun, Michael. The Stepfather-1 2009 info-icon
You're obsessing. Kafana takildi. Kafana takıldı. Saplantı haline getiriyorsun. Kafana takıldı. The Stepfather-1 2009 info-icon
You know, you're just a little freaked out that your mom's marrying a stranger. Annen yabanci biriyle evlenecegi icin birazcik korkuyorsun. Annen yabancı biriyle evleneceği için birazcık korkuyorsun. Annenin bir yabancıyla evleniyor olmasından dolayı biraz endişelendin. Annen yabancı biriyle evleneceği için birazcık korkuyorsun. The Stepfather-1 2009 info-icon
I was the same way when my mom was gonna marry Jack. Annem, Jack'le evlendiginde ayni duygulari ben de yasamistim. Annem, Jack'le evlendiğinde aynı duyguları ben de yaşamıştım. Annem Jack ile evlenirken ben de aynı şeyleri yaşadım. Annem, Jack'le evlendiğinde aynı duyguları ben de yaşamıştım. The Stepfather-1 2009 info-icon
You know? And then he turned out to be cool. Biliyor musun? Sonradan cok iyi biri cikti. Biliyor musun? Sonradan çok iyi biri çıktı. Sonra adamın harika biri olduğu anlaşıldı. Biliyor musun? Sonradan çok iyi biri çıktı. The Stepfather-1 2009 info-icon
If you're gonna obsess about something, Aklini illaki mesgul edeceksen... Aklını illaki meşgul edeceksen... Bir şeyi saplantı haline getireceksen... Aklını illaki meşgul edeceksen... The Stepfather-1 2009 info-icon
you should obsess about something that really matters. ...buna degecek seyler icin mesgul et. ...buna değecek şeyler için meşgul et. ...bunu daha önemli meselelerde yapmalısın. ...buna değecek şeyler için meşgul et. The Stepfather-1 2009 info-icon
Like what? Ne gibi? Mesela ne? Ne gibi? The Stepfather-1 2009 info-icon
Like me. Mesela ben. The Stepfather-1 2009 info-icon
I don't want to have another long distance relationship with you. Iliskimizi senden... İlişkimizi senden... Senine daha fazla uzun mesafeli bir ilişkim olsun istemiyorum. İlişkimizi senden... The Stepfather-1 2009 info-icon
So keep your eye on the ball. Onun icin biraz uyanik ol. Onun için biraz uyanık ol. Bu yüzden dikkatli ol. Onun için biraz uyanık ol. The Stepfather-1 2009 info-icon
I'm gonna pick up Sean and Beth. I'll be back in an hour. Sean ve Beth'i almaya gidiyorum. Bir saat icinde donerim. Sean ve Beth'i almaya gidiyorum. Bir saat içinde dönerim. Sean'la Beth'i almaya gidiyorum. Bir saate dönerim. Sean ve Beth'i almaya gidiyorum. Bir saat içinde dönerim. The Stepfather-1 2009 info-icon
Will you two be all right? Yeah, why wouldn't we be? Sizin icin sakincasi olur mu? Neden olsun ki? Sizin için sakıncası olur mu? Neden olsun ki? Siz ikiniz iyi misiniz? Evet, neden olmayalım ki? Sizin için sakıncası olur mu? Neden olsun ki? The Stepfather-1 2009 info-icon
I'll see you in a while then. Behave. Birazdan gorusuruz. Uslu durun. Birazdan görüşürüz. Uslu durun. Bir saate görüşürüz o zaman. Uslu durun. Birazdan görüşürüz. Uslu durun. The Stepfather-1 2009 info-icon
Come on. Hadi. Gel. Hadi. The Stepfather-1 2009 info-icon
What are you gonna do? I'm just gonna look through his stuff. Ne yapacaksin? Esyalarina bakacagim. Ne yapacaksın? Eşyalarına bakacağım. Ne yapacaksın? Eşyalarına bakacağım. Ne yapacaksın? Eşyalarına bakacağım. The Stepfather-1 2009 info-icon
You're crazy. Sen delirmissin. Sen delirmişsin. Çıldırmışsın sen. Sen delirmişsin. The Stepfather-1 2009 info-icon
You're so gonna regret doing this. Only if I get caught. Bunu yaptigin icin pisman olursun. Eger yakalanirsam. Bunu yaptığın için pişman olursun. Eğer yakalanırsam. Bunu yaptığına pişman olacaksın. Ancak yakalanırsak. Bunu yaptığın için pişman olursun. Eğer yakalanırsam. The Stepfather-1 2009 info-icon
Michael, come on, I don't want to do this. Michael, hadi artik. Bunu yapmak istemiyorum. Michael, hadi artık. Bunu yapmak istemiyorum. Michael, hadi, bunu yapmak istemiyorum. Michael, hadi artık. Bunu yapmak istemiyorum. The Stepfather-1 2009 info-icon
Look, if we find nothing, I'll drop it forever. I promise. Bak eger bir sey bulamazsam Bu konuyu kapatacagim. Soz veriyorum. Bak eğer bir şey bulamazsam bu konuyu kapatacağım. Söz veriyorum. Bak, bir şey bulamazsak bu işini peşini bırakacağım. Söz. Bak eğer bir şey bulamazsam Bu konuyu kapatacağım. Söz veriyorum. The Stepfather-1 2009 info-icon
Hello. Hey, you, Alo. Merhaba. The Stepfather-1 2009 info-icon
I just finished shopping, so I'm gonna pick the kids up after all, Alisverisi bitirdim. cocuklari almaya gidiyorum. Alışverişi bitirdim. Çocukları almaya gidiyorum. Alış verişi bitirdim, çocukları almaya gidiyorum. Alışverişi bitirdim. Çocukları almaya gidiyorum. The Stepfather-1 2009 info-icon
I just left the house. I'm on my way. That's okay 'cause I'm so much closer. Evden yeni ciktim, yoldayim. Tamam, ben daha yakinim onlara. Evden yeni çıktım, yoldayım. Tamam, ben daha yakınım onlara. Ben çıkmıştım. Olsun ben senden daha yakınım. Evden yeni çıktım, yoldayım. Tamam, ben daha yakınım onlara. The Stepfather-1 2009 info-icon
But thank you. Well, okay then. Yine de sagol. Iyi, o zaman. Yine de sağol. İyi, o zaman. Ama yine de teşekkürler. Tamam o zaman. Yine de sağol. İyi, o zaman. The Stepfather-1 2009 info-icon
I'll see you at home. Bye. Okay, Bye, Evde gorusuruz. Tamam, gorusuruz. Evde görüşürüz. Tamam, görüşürüz. Evde görüşürüz. Hoşça kal. Tamam. Görüşürüz. Evde görüşürüz. Tamam, görüşürüz. The Stepfather-1 2009 info-icon
Did you just hear that? Bunu duydun mu? Duydun mu? Bunu duydun mu? The Stepfather-1 2009 info-icon
No. We're alone, Kelly. It's fine. Hayir. Kimse yok, Kelly. Endiselenme. Hayır. Kimse yok, Kelly. Endişelenme. Hayır. Bizden başka kimse yok, Kelly. Rahatla. Hayır. Kimse yok, Kelly. Endişelenme. The Stepfather-1 2009 info-icon
Oh, my God. Oh, my God. Shit! Aman Tanrim! Aman Tanrim! Kahretsin. Aman Tanrım! Aman Tanrım! Kahretsin. Tanrım! Tanrım! Kahretsin! Aman Tanrım! Aman Tanrım! Kahretsin. The Stepfather-1 2009 info-icon
Shit! Kahretsin. Kahretsin! Kahretsin. The Stepfather-1 2009 info-icon
Michael, you in there? Michael, icerde misin? Michael, içerde misin? Michael, orada mısın? Michael, içerde misin? The Stepfather-1 2009 info-icon
You in here, Michael? Burada misin, Michael? Burada mısın, Michael? Burada mısın, Michael? Burada mısın, Michael? The Stepfather-1 2009 info-icon
Michael! Michael. Michael! Michael. The Stepfather-1 2009 info-icon
Michael, did you ever hear from your dad? Michael, babandan haber var mi? Michael, babandan haber var mı? Michael, babandan hiç haber aldın mı? Michael, babandan haber var mı? The Stepfather-1 2009 info-icon
Well, I got a text message from him, so... Ondan bir mesaj aldim. Ondan bir mesaj aldım. Ondan bir mesaj aldım. Ondan bir mesaj aldım. The Stepfather-1 2009 info-icon
Really? What'd he say? oyle mi? Ne diyor peki? Öyle mi? Ne diyor peki? Sahi mi? Ne diyor? Öyle mi? Ne diyor peki? The Stepfather-1 2009 info-icon
Just that he was sorry for not coming by before his flight. Gitmeden once ugramadigi icin uzgun oldugunu soyluyor. Gitmeden önce uğramadığı için üzgün olduğunu söylüyor. Ayrılmadan önce uğrayamadığı için özür diledi. Gitmeden önce uğramadığı için üzgün olduğunu söylüyor. The Stepfather-1 2009 info-icon
I've tried calling a couple times and I just get his voicemail, so... Birkac defa aradim ama sesli mesaja almis. Birkaç defa aradım ama sesli mesaja almış. Birkaç kere aradım ama sesli mesaj çıktı. Birkaç defa aradım ama sesli mesaja almış. The Stepfather-1 2009 info-icon
I don't know. I'll probably text him tonight. Bilmiyorum. Belki bu aksam ona mesaj gonderirim. Bilmiyorum. Belki bu akşam ona mesaj gönderirim. Bilmem. Belki bu akşam bir mesaj çekerim. Bilmiyorum. Belki bu akşam ona mesaj gönderirim. The Stepfather-1 2009 info-icon
Honey, I'm sure he just got crazy with work. You know how Dad gets. Tatlim, eminim isleri yuzunden cok yogun. Tatlım, eminim işleri yüzünden çok yoğun. Hayatım, eminim işi başından aşkındır. Babanı bilirsin. Tatlım, eminim işleri yüzünden çok yoğun. The Stepfather-1 2009 info-icon
Yeah, yeah. No, I know. Evet, evet. Biliyorum. The Stepfather-1 2009 info-icon
David, you okay? David, iyi misin? The Stepfather-1 2009 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 172436
  • 172437
  • 172438
  • 172439
  • 172440
  • 172441
  • 172442
  • 172443
  • 172444
  • 172445
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim