Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 166362
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Jesus, Ted, you snuck up on me. I'm supposed to sneak up on you. | Tanrım Ted, getirdiğin beni ısıtacak mı??. Sanırım hoşuna giedecek. Tanrım, Ted sessiz sedasız gelmişsin. Sessiz sedasız gelmem gerekiyor. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
They didn't have no more jellies, so I got you a custard. | Jöleleri kalmamış, bende sana donut aldım. Ellerinde jöleli kalmamıştı, ben de kremalılardan aldım. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Thanks. You got a cold, Ted? | Teşekkürler. Üşüttün mü, Ted? Sağ ol. Üşüttün mü, Ted? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
No wonder I don't got pneumonia, given the house is cold enough to hang meat. | Buz dolabi gibi evde zatürree olmamam mucize zaten. Zatürre olmamama şaşmak lazım, evin bir buzhane kadar soğuk olduğunu düşünürsek. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
How come? | Nasıl oldu? Neden? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Sherry won't have the heat on after nine. | Sherry dokuzdan sonra sıcak olsun istemiyor. Hatırlarsan Sherry saat 9'dan sonra kaloriferi açmaz. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Because of the baby. | Bebek yüzünden. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
We don't refer to it as "the baby" no more. | Biz artık ondan bebek diye bahsetmiyoruz. Artık ona "bebek" demiyoruz. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
We don't? Sherry calls it "the little engine." | Ne diyorsunuz ? Sherry ona "küçük lokomotif" diyor. Demiyor muyuz? Sherry ona "küçük motor" diyor. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
It makes her hot all the time. Right. | Her zaman sıcak oluyor. Doğru. Çünkü Sherry'nin vücut ısısını yükseltiyor. Anladım | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Doctor told her she's got three times more blood in her | Doktor kanının 3 kat hızlı aktığını söyledi. Doktor ona, kanının normalin üç katı olduğunu söylemiş... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
and that's why she can't cool off. | Ve bu yüzden üşümüyormuş. ...o yüzden vücut ısısını düşüremiyor. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Kid's not even born yet, I'm already awake all night. | Nerdeyse doğmak üzere, bu yüzden bütün gece uyumuyorum. Çocuk daha doğmadı bile, ama ben geceleri ayaktayım. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
You're lucky you don't ever have to worry about that stuff. | Böyle şeylerle uğraşmak zorunda olmadığından şanslısın. Asla böyle şeyler için endişelenmek zorunda olmayacağın için şanslısın. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I gotta go. Remember, lock the back door. | Gitmeliyim. Arkamdan kapıyı kilitlemeyi unutma. Gitmeliyim. Arka kapıyı kilitlemeyi unutma. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I will. | Yapacağım. Unutmam. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
You left your door open again. Oh, shit. | Kapını gene açık bırakmışsın. Kahretsin. Yine kapını açık bırakmışsın. Hay anasını. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I thought I was good looking. | İyi göründüğümü düşünüyorum. Kendimi güzel görünüşlü zannederdim. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Excuse me? I thought I was good looking. | Anlamadım ? İyi göründüğümü düşünüyorum. Pardon? Kendimi güzel görünüşlü zannederdim. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Well, maybe you were. | Evet, belkide öylesin. Şey, belki öyleydin. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Chris Pratt? Yeah. | Chris Pratt? Evet. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
My friend would like to buy you a drink. | Arkadaşım sana bir içki ısmarlamak istiyor. Arkadaşım sana içki ısmarlamak istiyor. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I used to dance at Wet Willy's. You know that place in Raytown? | Wet Willy'sde dans ederdim. Raytown' daki bu yeri biliyor musun? Eskiden Wet Willy'de dans ederdim. Raytown'daki o yeri bilir misin? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
It got closed down on account of debts, | Borçlarından dolayı battı. Borçlarından dolayı kapandı... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
so right now I'm working with Maura at the chamber of commerce. | Şu anda Maura ile beraber ticaret odasında çalışıyoruz. ...o yüzden bu aralar Maura ile Ticaret Odasında çalışıyorum. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I'm answering phones. What do you do? | Telefonlara cevap veriyorum. Sen ne yapıyorsun? Telefonlara bakıyorum. Sen ne iş yapıyorsun? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Sorry, I forgot your name. Again? | Üzgünüm ismini unuttum. Gene mi? Özür dilerim, adını unuttum. Yine mi? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
It's Luvlee. L U V L E E. | Luvlee. L U V L E E. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Luvlee. | Luvlee. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Now you'll remember me. | Artık beni unutmayacaksın. Artık beni unutmazsın. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Anything about Kansas City, I can tell you. | Sana Kansas' la alakalı bir şeyler anlatabilirim. Kansas hakkında her şeyi söyleyebilirim sana. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Yeah? Like what? Did you know Teflon was invented here? | Tabi. Ne gibi? Teflonun orda icat edildiğini biliyor muydun? Öyle mi? Ne gibi? Teflon'un burada icat edildiğini biliyor muydun? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
And Eskimo Pies. And McDonald's Happy Meals. | Ve eskimo çöreklerinin. Ve de McDonald' ın Happy Meali. Eskimo Turtaları ve McDonald'ın Mutlu Yemekleri. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
And "Melts in your mouth, not in your hands," M&M candy coating. | Ve "Ellerinde değil dudaklarında erimek istiyorum," M&M şekerlemelerinin. "Ellerinizde değil, ağzınızda erir" M&M şekerlemeleri. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
You guys are so interesting. | Siz çok ilginçsiniz. Kızlar öyle enteresansınız ki. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Why don't we go somewhere quiet where we can hear what you two have to say? | Neden daha sessiz bir yerlere gitmiyoruz? Burda gürültüden sizi duyamıyorum Neden sizin söyleyeceklerinizi daha iyi duyabileceğimiz sessiz bir yere gitmiyoruz? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Why don't we do that? You wanna come? | Neden olmasın? Gelmek ister misin? Neden gitmiyoruz? Gelmek ister misin? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
That's better. I've seen you play hockey, you know. | Böyle daha iyi. Seni hokey oynarken seyretmiştim. Bu daha iyi. Seni hokey oynarken görmüştüm. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Me and Alice Watts used to watch you play all the time. | Ben ve Alice Watts oynarken seni hep izlerdik. Alice Watts ile birlikte hep senin maçlarını seyrederdik. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I saw you play the night you beat the Raytown Cougars | Rytown Cougarsa eyalet şampiyonluğunu getiren getiren sayıyı attığın... Eyalet şampiyonasında Raytown Cougers'ı... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
for the state championships. | gece seni seyretmiştim. ... yendiğiniz akşamki maçı seyrettim. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
It was your birthday. Do you remember that? | Senin doğum günündü. Bunu hatırlıyor musun? Doğum günündü. Hatırlıyor musun? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Yeah. Yeah, that was a good game. Yeah, it was. | Evet, evet. İyi bir maçtı. Evet, öyleydi. Evet. Evet, iyi bir oyundu. Evet, öyleydi. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
You got your second five minute major right at the end of the game. | Oyunun sonuna doğru ikinci beş dakika cezanı almıştın. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Next game you would have sat on the bench. | Bir dahaki oyunda kenarda oturmak zorunda kalacaktın. Bir sonraki maçta kenarda oturacaktın. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
But it was the last game of the season, and you knew that it didn't matter. | Ama bu sezonun son maçıydı, ve bunun önemli olmadığını biliyordun. Ama sezonun son maçıydı, ve önemli olmadığını biliyordun. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
So what do you do? You go and slash the hell out of some shitty player | Bu yüzden sen ne yaptın? O kahrolası oyuncuyu kenara yapıştırdın. Sen ne yaptın peki? Çıktın ve boktan bir kaç oyuncunun canına okudun... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
at the end of a game you already won. | Ve oyunun sonunda siz kazandınız. ...maçın sonunda galip zaten siz olmuştunuz. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
And, still, the whole crowd sings Happy Birthday to you. | Bütün takım senin için doğum günü şarkısı söylüyordu. Ve, onca kalabalık "Doğum Günün Kutlu Olsun" şarkısını söylüyordu. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Me and Alice Watts were, like, "Damn, it must be pretty cool to be Chris Pratt." | Alice Watts ile ben "Lanet olsun Chris Pratt çok mutlu olmalı." dedik Alice Watts ile birlikte, "Kahretsin, Chris Pratt olmak harika bir şey olmalı" derdik. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
And then I heard what happened to you and Nina and Danny and... | Sonra ben size neler olduğunu duydum. Nina' ya ve Danny' ye ve... Sonra sen, Nina ve Danny'e ve diğer kıza olanları duyduk... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
What was the name of the pretty girl? | O güzel kızın ismi neydi? O güzel kızın adı neydi? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Kelly. Kelly, that's right. | Kelly. Kelly, bu doğru. Kelly. Kelly, doğru. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
And everyone was talking about how you, | Ve herkes sana bunun nasıl olduğunu konuşuyordu. Ve herkes senin nasıl bambaşka biri olarak... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
you know, you woke up this other guy. | Bilirsin, sen diğer çocuklardan üstündün. ...uyandığından bahsediyordu. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I remember thinking, "God, we're the same age. | Şöyle düşündüğümü hatırlıyorum, "Tanrım bizde aynı yaştayız, "Tanrım, aynı yaştayız. Benim başıma gelmiş olabilirdi."... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
That could be me that it happened to." | bizim başımıza da gelebilirdi." ...diye düşündüğümü hatırlıyorum. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Anyways... | Herneyse... Neyse... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Are you OK? I wanna see you naked. | Sen iyi misin? Seni çıplak görmek isterdim. İyi misin? Seni çıplak görmek istiyorum. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Shit. I'm sorry. No, don't be. I'm flattered. | Kahretsin. Üzgünüm Hayır, üzülme. Gururum okşandı. Lanet olsun. Özür dilerim. Hayır, dileme. Hoşuma gitti. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Oh, you got cold hands. Sorry. | Ellerin üşümüş. Üzgünüm. Ellerin buz gibi. Özür dilerim. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I see something still works. | Bir şeylerin çalıştığı gözüküyor. Bir şeyin hâlâ işe yaradığını görüyorum. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
You don't have to do this. I know. I want to. | Bunu yapmak zorunda değilsin. Biliyorum. Bunu istiyorum. Bunu yapmak zorunda değilsin. Biliyorum. Yapmak istiyorum. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
How does a titan like Robert Pratt feel about you living here? | Robert Pratt gibi bir titan, böyle bir yerde nasıl yaşayabilir? Robert Pratt gibi bir devin burada yaşaması ne hissettiriyor? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
He's never seen it. | Babam burayı hiç görmedi. O burayı hiç görmedi. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Tomorrow a bunch of us are hanging at this farm we're borrowing, | Herneyse bizden bir grup yarın akşam ödünç aldığımız çiftlik evinde, Neyse, yarın bir grup arkadaş kiralayacağımız çiflikte... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
celebrate Thanksgiving dinner, if you wanna come. | Şükran gününü kutlayacağız. İstersen gelebilirsin. ...şükran yemeğini yiyeceğiz, gelmek istersen gel. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
But wasn't that last week? | Ama o geçen hafta değil miydi? Ama bu geçen hafta değil miydi? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Yeah, well, we're just getting around to it. | Evet, biz sadece öyleymiş gibi yapacağız. Evet, zaman geçiriyoruz işte. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Luvlee wrote the address down in your notebook. | Luvlee adresi not defterine yazdı. Luvlee adresi senin not defterine yazdı. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Hey, you know something? | Biliyor musun? Sana bir şey söyleyeyim mi? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
You're better than this. | Kendini daha iyi hissedeceksin. Sen bundan daha iyisin. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
A lot better. | Oldukça daha iyi. Çok daha iyi. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Chris? Yeah. | Chris? Evet. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Doc Watson's got nothing on me, man. Well, good night. | Dr Watson bana bir şey vermedi, adamım. İyi geceler. Doc Watson'un benden alacağı yok, dostum. Tamam, iyi geceler. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
You get stoned? With somebody wearing perfume? | Sarhoş musun? Sanki üstüne birinin parfümü sinmiş? Sarhoş mu oldun? Parfüm kullanan biriyle? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
No. No, no, stop. Don't move. | Hayır. Hayır, hayır.Dur. Yapma. Hayır. Hayır, hayır, dur Kımıldama. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Were you with a lady tonight? | Bir kadınla mı beraberdin? Bu gece bir bayanla birlikte miydin? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Son of a bitch, you got laid. | Seni o* çocuğu, zamparalık yaptın. Aşağılık herif, seks yapmışsın. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I don't really wanna talk about it. Oh, but you are, my friend, you are. | Bu konu hakkında konuşmak istemiyorum. Ama sen benim dostumsun. Gerçekten bu konuda konuşmak istemiyorum. Oh, istiyorsun, dostum, istiyorsun. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
So, tell me... did you get a hummer? | Pekala, söyle bakalım... bir fahişe miydi? Eee, söylesene...sakso yaptırdın mı? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Jesus, Lewis. All right. At least tell me her name. | Tanrım, Lewis. Pekala. En azından ismini söyle. Tanrım, Lewis. Tamam. En azından adını söyle. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Luvlee something. Lovely? That's a name? | Luvlee gibi birşey. Lovely? Bu bir isim mi? Luvlee gibi bir şey. Lovely (sevimli)? Bir isim mi bu? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Yes. L U V L E E. | Evet. L U V L E E. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
That's a new one. So what's this Luvlee something look like, huh? | Yeni bir isim. Peki bu Luvlee birşey neye benziyordu? İşte bu yeni. Bu Luvlee gibi şey neye benziyor, huh? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
She's nice. | Çok güzeldi. Hoş biri. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Here I am sitting at home alone every night | Ben burada her akşam evde yalnız otururken Sen gece dışarıda Luvlee denen kızla uçarken ve tanrı bilir neler yaparken... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
while you're out getting blown and God knows what else by Luvlee something, | sen dışarlarda sürt ve tanrı bilir kaç tane Luvlee bişeyle tanış. ...ben burada gecenin bir yarısı evde tek başıma oturuyorum... | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
who probably has a friend. | Hem de bir arkadaşın olduğunu düşünmeden. ...muhtemelen bir arkadaşı da vardır. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Lemons. That's what it is. What what is? | Lemons. Evet buydu. Ne buydu? Lemons. Buydu. Neydi? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
That's her last name. Luvlee Lemons? That's her name? | Onun soyadı. Luvlee Lemons? Onun ismi bu mu? Soyadı. Luvlee Lemons? Adı bu mu? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Well, it's her stage name. She's a performer. Or she was. | Evet bu onun sahne ismi. O bir oyuncu, ya da daha önceden öyleymiş. Şey, sahne adı bu. Bir oyuncu. Ya da oyuncuydu. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
And by stage, I'm assuming you mean the kind with a pole? | Sahne olarak bir direği mi düşünmeliyim ? Ve sahne derken, ortasında bir direk olan bir yer olduğunu varsayıyorum? | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
What do you mean? Let's move on. | Ne demek istiyorsun? Devam edelim. Ne demek istiyorsun? Bunu geçelim. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Where'd you meet her? Gary introduced me to her. | Nerede tanıştınız? Bizi Gary tanıştırdı. Nerede tanıştınız? Gary tanıştırdı bizi. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Who's Gary? Gary who? Gary Spargo. | Gary de kim? Gary kim? Gary Spargo. Gary kim? Gary ne? Gary Spargo. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Do I know this guy? I don't think so. | Bu adamı ben tanıyor muyum? Sanmıyorum. Bu herifi tanıyor muyum? Zannetmiyorum. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
I just met him down at the local. Huh. | Daha önce lokalde tanışmıştık. Huh. Barda tanıştım onunla. Huh. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
Well, I better get some sleep. Yeah. Yeah, you better. | Ben en iyisi uyuyayım. Evet, evet. Daha iyi olur. Şey, biraz uyusam iyi olur. Evet. Evet, iyi olur. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |
You dog. | Seni köpek. | The Lookout-1 | 2007 | ![]() |