Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 148653
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| With Jeanne in San Pedro. | Jeanne ile San Pedro'da... Jeanne ile, San Pedro'dayım... | Shelter-1 | 2007 | |
| It's just for now. | Tabii şimdilik... Sadece bir süreliğine. | Shelter-1 | 2007 | |
| I'm trying to save up to get my own place. | Kendi evime çıkmaya için para biriktirmeye çalışıyorum. Kendi evimi tutmak için para biriktiriyorum. | Shelter-1 | 2007 | |
| Well close to my dad and work and stuff. | Hem babama hem de işe yakın bir yere... Babama yakın, çalışıp kazanacağım bir yer. | Shelter-1 | 2007 | |
| Well you guys are welcome to come out here anytime you want. | İstediğiniz zaman buraya gelebilirsiniz. Siz kasabalılar hala buralara takılıyorsunuz ha? | Shelter-1 | 2007 | |
| Just like old times, huh? | Aynı eski günlerdeki gibi, ha? Tıpkı eski günlerdeki gibi, huh? | Shelter-1 | 2007 | |
| Minus Gabe. | Bir tek Gabe eksik... Minus Gabe. | Shelter-1 | 2007 | |
| Hey... you see him much? | Onunla görüşüyor musunuz? Hey... Onu sık görüyor musun? | Shelter-1 | 2007 | |
| A bit. He came down last year with some of his friends. | Ara sıra. Geçen yıl arkadaşlarıyla yanıma uğradı. Çok az. Gecen yıl birkaç arkadaşıyla gelmişti. | Shelter-1 | 2007 | |
| Those guys like to party. | Arkadaşları parti yapmayı bayağı seviyor. Şu parti çocuklarıyla. | Shelter-1 | 2007 | |
| You can say that again. | Kesinlikle anlayabiliyorum. Tekrar gelmesini söylemelisin. | Shelter-1 | 2007 | |
| How is Jeanne doing? | Jeanne ne yapıyor? Jeanne neler yapıyor? | Shelter-1 | 2007 | |
| You know, the same I guess? | Aynı, bildiğin gibi... Tahmin edersin, aynı, değişen bir şey yok. | Shelter-1 | 2007 | |
| I try to help out as much as I can. | Elimden geldiği kadar yardım etmeye çalışıyorum. Elimden geldiği kadar ona yardım etmeye çalışıyorum. | Shelter-1 | 2007 | |
| I cannot see her as a mom. | Onu bir anne olarak hayal edemiyorum. Onu bir anne gibi göremezsin. | Shelter-1 | 2007 | |
| Cody must be getting big? | Cody büyümüş olmalı. Cody daha da büyümüş olmalı ! | Shelter-1 | 2007 | |
| Yeah, he's five already. | Şimdiden beş yaşında oldu bile. Tabi ki, şimdi beş yaşında. | Shelter-1 | 2007 | |
| It's crazy. Time just flies. | İnanılır gibi değil. Zaman uçup gidiyor. Bu çok çılgınca. çok çabuk büyüyor. | Shelter-1 | 2007 | |
| Trust me, it only gets faster. | Daha da hızlanacak, güven bana. Bana güven , daha da hızlı olacak. | Shelter-1 | 2007 | |
| Yeah, I bet. | Bundan şüphem yok. Tabi, iddiaya girerim. | Shelter-1 | 2007 | |
| Hey, monkey! | Selam, maymuncuk! Merhaba, maymun! | Shelter-1 | 2007 | |
| What's up? What are you doing down here? | Naber? Burada ne arıyorsun? N’aber? Aşağıda ne yapıyordun? | Shelter-1 | 2007 | |
| Some beers, the dogs, and a fire on the beach. | Sahilde ateş başında bira içip köpeklerle oynuyoruz. Biraz bira, köpekler, ve sahil ateşi. | Shelter-1 | 2007 | |
| Come down, grab a beer. | Sen de gel, bir bira iç. Aşağı gel, Bir bira iç. | Shelter-1 | 2007 | |
| Cool, I'll be down in a sec. Alright. | Tamamdır, birazdan gelirim. Peki. Tamam, Birazdan oradayım. Pekala. | Shelter-1 | 2007 | |
| Do you wanna go grab a beer or do you wanna just take off? | Bir bira içmek ister misin yoksa gidip üzerini mi değiştireceksin? Sende takılmak ister misin yoksa kaçmayı mı planlıyorsun? | Shelter-1 | 2007 | |
| Yeah, I'll grab a beer. Sounds good. | Bir bira içebilirim. Kulağa iyi geliyor. Yooo, Bende bir bira söyleyeceğim, Sesler güzel geliyor. | Shelter-1 | 2007 | |
| So who'd you come down with? | Buraya kiminle geldin? Eee, buraya kiminle geldin? | Shelter-1 | 2007 | |
| Billy. | Billy ile. Billy. | Shelter-1 | 2007 | |
| Gabe's brother? Yeah. | Gabe'in ağabeyi mi? Evet. Gabe'in kardeşi? Evet. | Shelter-1 | 2007 | |
| He doesn't come back much. He's been pretty MIA. | Buraya pek gelmez. Ortalıktan kaybolan tiplerden. O pek buralara gelmez. Daha çok özel MIA’lara takılır. | Shelter-1 | 2007 | |
| It's good to see you too. Going long! | Seni görmek de güzel. Hadi bakalım! Seni görmek de öyle. Güzel atış! | Shelter-1 | 2007 | |
| Are you gonna play or are you just gonna talk shit about me? | Oynayacak mısın yoksa benim hakkımda atıp tutacak mısın? Oynamaya devam edecek misin yoksa hakkımda konuşmaya devam mı edecek siniz? | Shelter-1 | 2007 | |
| Nice throw. | İyi atıştı. Güzel atış. | Shelter-1 | 2007 | |
| I'm Tori. | Ben Tori. | Shelter-1 | 2007 | |
| I remember you. You were 13 and you had crimped hair. | Seni hatırlıyorum. 13 yaşındayken saçların maşalıydı ama... Seni görmek güzel. Seni hatırlıyorum,. 13 yaşındaydın ve kabarık dalgalı saçların vardı. | Shelter-1 | 2007 | |
| But I remember you. | ...yine de seni hatırlıyorum. Ama seni hatırlıyorum. | Shelter-1 | 2007 | |
| I bought you guys wine coolers. | Size meyveli beyaz şarap ısmarlamıştım. Size şarap getirmiştim. | Shelter-1 | 2007 | |
| I think you puked on my parents' deck. Wow. | Sanırım bizimkilerin evinin zeminine kusmuştun. Sanırım bizimkilerin çalışma masasına kusmuştun. Wow. | Shelter-1 | 2007 | |
| You still putting up with this guy's shit? Well we're both still here. | Hala bu herifin pisliklerini mi çekiyorsun? Hala bıraktığın gibiyiz. Hala bu adamın arkasını mı topluyorsun? Yani, ikimiz de burada olduğumuza göre. | Shelter-1 | 2007 | |
| Right on. | Tam isabet! Haklısın. | Shelter-1 | 2007 | |
| That's why you never tell a woman how to cook a chicken. | Bu yüzden bir kadına tavuğu nasıl pişireceğini asla söylememelisin. Sonuç olarak bir kadına asla bir tavuğu nasıl pişireceğini söyleyemezsin. | Shelter-1 | 2007 | |
| I can't believe you got shot by a chick. | Bir hatun tarafından vurulduğuna inanamıyorum. Bir tavuk yüzünden şutlandığına inanamıyorum. | Shelter-1 | 2007 | |
| Shaun, right? Aren't you Gabe's bro? | Shaun'dı, değil mi? Gabe'in ağabeyi değil misin sen? Shaun, değil mi? Gabe'in kardeşi mi? | Shelter-1 | 2007 | |
| Heard you went all Hollywood writing movies or something. | Hollywood'a gidip orada film falan yazdığını duymuştum. Tüm Hollywood yazarlarının filmlerine gittiğini duydum. | Shelter-1 | 2007 | |
| Yeah, or something. | Onun gibi bir şey... Evet, onun gibi bir şey. | Shelter-1 | 2007 | |
| What's the deal? You're still with Tori then? | Olayınız nedir? Hala Tori ile birlikte misiniz? Son durum ne? Hala Tori ile birlikte misin? | Shelter-1 | 2007 | |
| Are you a fag? I mean she's hot. | İbne falan mısın? Sonuçta o çekici biri. İbne misin dostum? Kız çok ateşli. | Shelter-1 | 2007 | |
| So it's cool if I move in on that then? | O zaman ben harekete geçsem sorun olmaz, ha? Yani eğer onunla takılmıyorsan... | Shelter-1 | 2007 | |
| The swell's coming in. | Deniz kabarıyor. Deniz yükseliyor ha! | Shelter-1 | 2007 | |
| Yeah it looks that way. | Evet, öyle görünüyor. Öyle görünüyor. | Shelter-1 | 2007 | |
| Trip seeing Tori. Yeah, I bet. | Trip, Tori'yi kesiyor. Bundan şüphem yok. Tori'yle bozuksun ha. Evet, sanırım öyle. | Shelter-1 | 2007 | |
| You guys have been together for years. | Yıllardır çıkıyordunuz. Siz tam dört yıldır birliktesiniz. | Shelter-1 | 2007 | |
| Yeah we're just taking a little break right now. | Şu sıralar küçük bir ara verdik. Evet, sadece biraz ara verdik, tamam mı? | Shelter-1 | 2007 | |
| Other than Gabe. | Gabe dışında tabii... Tabi Gabe'den sonra. | Shelter-1 | 2007 | |
| It's all good. | Sorun yok. Hepsi bu kadar. | Shelter-1 | 2007 | |
| You dating anyone? | Sen biriyle çıkıyor musun? Sen biriyle birlikte misin? | Shelter-1 | 2007 | |
| No, I just broke up. | Hayır, birinden yeni ayrıldım. | Shelter-1 | 2007 | |
| Yeah? Is that why you're really down here? | Öyle mi? Buraya gelmenin sebebi bu mu? Tamam işte, Bu neden buralarda olduğunu açıklıyor. | Shelter-1 | 2007 | |
| No... | Hayır, hayır, hayır... Hayır... | Shelter-1 | 2007 | |
| Yeah, actally it is. | Aslında evet. Evet, gerçek bu. | Shelter-1 | 2007 | |
| I moved out of our place and my new lease doesn't start until the end of the month. | Birlikte yaşadığımız yerden taşındım ve yeni... Dairemi boşalttım ve yeni sözleşmem de ay sonundan önce başlamayacak. | Shelter-1 | 2007 | |
| That's cool. | İyiymiş. Harika. | Shelter-1 | 2007 | |
| I thought we weren't gonna leave him over there. | Onu orada bırakmayacağımızı sanıyordum. Onu orada bırakamazsın. | Shelter-1 | 2007 | |
| No, don't drive, Jeanne. | Hayır, gitme Jeanne. Hayır, sen kullanamazsın, Jeanne. | Shelter-1 | 2007 | |
| I'll go get him. | Ben gider alırım. Tamam, ben alırım. | Shelter-1 | 2007 | |
| Alright. | Peki. Pekala. | Shelter-1 | 2007 | |
| Tori said she needs a ride so... | Tori'nin de onu eve bırakacak birine ihtiyacı varmış. Tori bir araca ihtiyacın olduğunu söyledi... | Shelter-1 | 2007 | |
| That's cool, I'll catch a ride from someone. | Sorun değil. Ben birinden araba bulurum. Yoo, ben birilerini bulurum. | Shelter-1 | 2007 | |
| Great riding today. | Bugünkü sörf harikaydı. Güzel bir gündü. | Shelter-1 | 2007 | |
| Alright. It was good seeing you man. | Görüşürüz. Seni görmek güzeldi. Haklısın. Seni görmek güzeldi adamım. | Shelter-1 | 2007 | |
| Yeah it was fun. Ok cool. | Bayağı eğlenceliydi. Pekala, görüşürüz. Evet eğlenceliydi. Tamam. | Shelter-1 | 2007 | |
| I'm gonna leave. | Ben gidiyorum. | Shelter-1 | 2007 | |
| Wait, come here... | Bekle, buraya gel. Bekle, buraya gel... | Shelter-1 | 2007 | |
| I'm tired. Goodnight. | Yorgunum, iyi geceler. Yorgunum. İyi geceler. | Shelter-1 | 2007 | |
| Did I write this shit? | Bu pisliği ben mi yazdım? Bu saçmalığı ben mi yazdım? | Shelter-1 | 2007 | |
| Hello! Hello! Is anybody out there? | Alo! Alo! Orada kimse var mı? Merhaba! Merhaba! Orada kimse yok mu? | Shelter-1 | 2007 | |
| Hello... Shaun? | Alo... Shaun? Merhaba... Shaun? | Shelter-1 | 2007 | |
| Who the fuck is this? Master does not know his own student. | Sen de kimsin? Usta kendi öğrencisini tanımıyor. Sen de kimsin be? Demek hocalar kendi öğrencilerini tanıyamıyor! | Shelter-1 | 2007 | |
| Student is ashamed. Master gets old. | Öğrenci utanç duydu. Usta artık yaşlanıyor. Utangaç öğrencinin, yetişkin öğretmeni. | Shelter-1 | 2007 | |
| Where'd you find these? | Telsizi nereden buldun? Onu da nereden buldun? | Shelter-1 | 2007 | |
| Dude, they were just laying around the house. | Öylece yerde duruyordu, dostum. Dostum, sadece ev içinde bir tur atayım demiştim. | Shelter-1 | 2007 | |
| Gabe and I used to stay up for hours on these. | Gabe'le biz bu şeylerle saatlerce konuşurduk. Gabe ve ben bunları saatlerce kullanırdık. | Shelter-1 | 2007 | |
| I can't believe that these go all the way to your house. | Bunların sizin evinize kadar çektiğine inanamıyorum. Bunlarla sizin eve kadar ulaşabildiğime inanamıyorum. | Shelter-1 | 2007 | |
| All the way to the ghetto. | Tüm varoş mahallesi boyunca çekiyor. Azınlık olmanın getirisi. | Shelter-1 | 2007 | |
| They were the latest technology back then. | O zaman bunlar son teknoloji ürünüymüş. Üstelik o zaman için son teknolojiydi. | Shelter-1 | 2007 | |
| I think your dad bought them in an airport. | Sanırım baban bunları havaalanından almış. Sanırım baban onları havaalanından almıştı. | Shelter-1 | 2007 | |
| when he missed a Christmas one year. | Noel'i kaçırdığı yıl... Yılbaşını kaçırdığı bir yıl. | Shelter-1 | 2007 | |
| Step dad. | Üvey babam. Üvey baba. | Shelter-1 | 2007 | |
| Yeah, I remember that year. I think he got me a talking dart board. | O yılı hatırlıyorum. Sanırım bana da dart tahtası almıştı. Evet, o seneyi hatırlıyorum. Bana dart alacağına dair söz vermişti. | Shelter-1 | 2007 | |
| That sucks! | Berbatmış! Saçmalık! | Shelter-1 | 2007 | |
| Oh hey, I saw some of your tags today. They're sweet. | Bugün senin baskılarından birkaçını gördüm. Bayağı güzeller. Bugün şehirde senin resimlerinden gördüm, çok sevimliydiler. | Shelter-1 | 2007 | |
| Yeah? You've got the crane going on, looks cool. | Öyle mi?c Vinçli olanı gördüm, güzel duruyordu. Cidden mi? Bence devam etmelisin, havalı görünüyorlar. | Shelter-1 | 2007 | |
| Glad to see someone's doing their artwork. | Birinin sanatını icra ettiğini görmek güzel. Birilerinin bu çalışmaları yaptığını görmek mutluluk verici. | Shelter-1 | 2007 | |
| Yeah, sometimes. | Evet, ara sıra yapıyorum. Evet, bazen takılıyorum. | Shelter-1 | 2007 | |
| It was nice riding out there today. | Bugünkü gezinti oldukça güzeldi. Bugünkü gezi oldukça güzeldi. | Shelter-1 | 2007 | |
| What's up?. | Ne oluyor? Ne... ne..neler oluyor?. | Shelter-1 | 2007 | |
| Your batteries are probably gonna run out. | Muhtemelen seninkinin pili bitiyor. Sanırım pillerin son dakikalarını yaşıyor. | Shelter-1 | 2007 | |
| Probably haven't been replaced in 10 years. | Muhtemelen 10 yıldır yenilenmemiştir. Muhtemelen son on yıl boyunca yerlerine yenileri konmamıştır. | Shelter-1 | 2007 | |
| What are you listening to? | Ne dinliyorsun? Sen ne dinliyorsun? | Shelter-1 | 2007 |