Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 147825
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
I happened to be passing. I saw her fall. | Oradan geçiyordum.Düştüğünü gördüm. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Clearly, she was unable to stand or walk. And... | Açıkçası,ayağa kalkıp yürüyemeyecek durumdaydı.Ve... Açıkçası, ayağa kalkıp yürüyemeyecek durumdaydı.Ve... | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
so here we are. She will need to rest the ankle for a few days, but | işte buradayız.Bir kaç gün bileğini dinlendirmesi gerekecek, ama | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
she should recover very soon. Excuse me. | çok yakında iyileşir. Afedersiniz. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
And now I'll leave you. | Ve şimdi gidiyorum. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Will you not sit down for a moment, sir? | Bir dakika oturmaz mısınız, efendim? | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Warm yourself by the fire. No, thank you, madam. | Ateş kenarında ısının. Hayır, teşekkür ederim, bayan. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
I won't intrude any longer. | Daha fazla rahatsız etmeyeyim. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Perhaps you'll allow me to return tomorrow to see how your daughter... | Belki yarın gelip kızınızın durumuna bakmama izin verirsiniz... | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
My younger daughter, Marianne. | Kızım, Marianne. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
To see how your daughter Marianne is progressing. | Kızınız Marianne'in durumuna bakmak için. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
This is so kind of you, sir, may we know your name? | Çok naziksiniz, efendim, adınızı öğrenebilir miyiz? | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
My name is Willoughby, ma'am. | Adım Willoughby, bayan. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Willoughby of Allenham. | Allenham'lı Willoughby . Allenham'lı Willoughby. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Until tomorrow, then. | Yarın görüşmek üzere, o zaman. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Thank you again, Mr Willoughby. | Yeniden teşekkür ederim, Bay Willoughby. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Willoughby. | Willoughby. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Willoughby of Allenham, it's a good name, isn't it, Elinor? | Allenham'lı Willoughby,güzel bir isim, değil mi, Elinor? Allenham'lı Willoughby, güzel bir isim, değil mi, Elinor? | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
It has a poetic ring. | Şiirsel. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Willoughby of Allenham. | Allenham'lı Willoughby. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
He was very handsome, wasn't he, Marianne? | Çok yakışıklıydı,değil mi, Marianne? Çok yakışıklıydı, değil mi, Marianne? | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
He has a true natural grace, | Gerçek doğal bir zerafeti vardı, | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
and strength. He carried me as if I were no more than a feather. | ve güçlü. Beni sanki bir tüy kadar hafifmişim gibi taşıdı. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
And you put your arm right around his neck, I saw you. | Ve sen de kolunu onun boynuna doladın, seni gördüm. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Truly good manners have nothing to do with convention. | Gerçekten iyi tavırların geleneklerle hiç bir alakası olmaz. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
I thought Mr Willoughby's manners were impeccable, | Bay Willoughby'nin tavırlarının kusursuz olduğunu düşünüyorum, | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
and such a sweet smile. | ve ne güzel bir gülüşü var. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Did you remark his eyes, Mama? Mm hm. | Gözlerine dikkat ettin mi, Anne? Mm hm. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
He has very fine eyes. | Çok güzel gözleri var. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Willoughby, | Willoughby, | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Willoughby of Allenham has left some very muddy footprints in the passage. | Allenham'lı Willoughby biraz çamurlu ayak izleri bıraktı. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Willoughby, is he in the country? | Willoughby, kırsalda mı yaşıyor? | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
I'll ride over and invite him to dinner on Thursday. | Gidip perşembe günü yemeğe davet edeceğim. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Do you know him then? Know him? | O zaman onu tanıyorsunuz? Tanımak mı? | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Very well. He comes down every year. | Çok iyi. Her yıl gelir. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
What kind of a man is he? | Nasıl bir adam? | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Well, he's as good a kind of fellow as ever lived. | Şey, çok iyi bir adam. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
He's a very decent shot, | İyi bir nişancı, | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
and there's no bolder rider in England. | ve İngiltere'de ondan iyi at süren yok. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
But what is he like? | Ama nasıl biri? | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
What are his manners on closer acquaintance? | Yakından tanıyınca tavırları nasıl? | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Upon my soul, I don't know much about him as to all that. | Tanrı aşkına, onu o kadar iyi tanımıyorum. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
He's a pleasant, cheerful fellow, | İyi, neşeli bir adam, | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
and he has the prettiest little pointer bitch I've ever seen. | ve çok güzel küçük bir zağarı var. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Was he out with her today? Yes! | Bugün onunla mıydı? Evet! | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Well, there you are then. | Evet, anlıyorum. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Is he married, Sir John? Mama! | Evli mi, Sör John? Anne! | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
I see where this is leading. | İşin nereye gittiğini görüyorum. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
No, he is not married. | Hayır, evli değil. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
He comes down to visit the old lady at Allenham Court | Allenham Court'taki yaşlı bayanı ziyarete gelir | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
and he will inherit there. | ve orası ona miras kalacak. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
He also has a pretty little estate of his own in Somersetshire. | Ayrıca Somersetshire'de kendine ait küçük şirin bir evi var. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
I see how it will be. | Nasıl olacağını anlayabiliyorum. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
You'll set your cap at him now and never think of poor Brandon. | Kafayı ona takacaksın ve zavallı Brandon'u hiç düşünmeyeceksin. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Willoughby is coming! | Willoughby geliyor! | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Quickly! Quickly, quickly! | Çabuk! Çabuk, çabuk! | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Mr Willoughby, ma'am. | Bay Willoughby, bayan. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
And how is the invalid this morning? | Hastamız bu sabah nasıl? Bu sabah hastamız nasıl? | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Pretty well, I thank you. Thanks to you, Mr Willoughby. | Çok iyi, teşekkür ederim. Sizin sayenizde, Bay Willoughby. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Not at all. I count myself lucky to have been passing at the time. | Önemli değil.O sırada oradan geçtiğim için kendimi şanslı sayıyorum. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
I was up early this morning, I picked these wild strawberries for you. | Bu sabah erken kalktım,bu yaban çileklerini sizin için topladım. Bu sabah erken kalktım, bu yaban çileklerini sizin için topladım. Bu sabah erken kalktım, bu yaban çileklerini sizin için topladım. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Wild strawberries! | Yaban çilekleri! | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
I love wild strawberries. I thought you might. | Yaban çileklerini çok severim. Tahmin etmiştim. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Shall I? Thank you. | İzin verirseniz? Teşekkür ederim. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Mr Willoughby. | Bay Willoughby. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
We have been hearing all about you, Mr Willoughby. | Hep sizin methinizi duyuyoruz, Bay Willoughby. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Sir John says you're very fond of dancing. | Sör John dansı çok sevdiğinizi söylüyor. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Indeed I am, | Gerçekten de öyle, | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
and I hope to have the pleasure of proving it to you all before very long, | ve umarım çok geçmeden bunu size gösterme zevkine erişebilirim, | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
when Miss Marianne's ankle is recovered. | Bayan Marianne'in bileği iyileştiğinde. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Do you care for poetry, too? Very much. | Şiir de sever misiniz? Hem de çok. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
I see you're reading Pope. | Pope okuduğunuzu görüyorum. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Are you fond of Pope? No. | Pope'u sever misiniz? Hayır. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
My sentiments exactly. | Tam olarak benim hislerim. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
He's too rational for me. More to be admired than loved. | Benim için çok rasyonel. Sevmekten çok hayranlık duyuyorum. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
That is just what I think. | Ben de tam olarak öyle düşünüyorum. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Do you know Lord Byron? No, I have heard of him. | Lord Byron'ı biliyor musunuz? Hayır, hiç duymadım. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
So we'll go no more a roving So late into the night | Demek artık geç vakitte gecelere giden birer gezici olmayacağız | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Though my heart be still as loving The moon be still as bright. | Ay hala çok parlak, kalbim hala sevgi dolu olsa da. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
He is a true romantic. That is just the sort of thing I like. | Gerçek bir romantiktir. Tam sevdiğim türden şeyler. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
And I. | Benim de. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Isn't it extraordinary, Mama, that it should have been Mr Willoughby | Sence de olağanüstü değil mi, Anne, | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
who was passing when I fell down the hill. | tepeden düştüğümde oradan geçenin Bay Willoughby olması. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Yes. It might have been some uncouth old farmer | Evey.Hayatı boyunca hiç Byron okumamış, | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
who had never read a word of Byron in his life. | kaba,yaşlı bir çiftçi de olabilirdi. kaba, yaşlı bir çiftçi de olabilirdi. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Oh, who could that be? Colonel Brandon, ma'am. | Oh, kim olabilir? Albay Brandon, bayan. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
I heard of your accident. I trust you are not seriously injured. | Kazayı duydum.Umarım kötü yaralanmamışsınızdır. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
No, I see that you are not. Thank God for that. | Hayır, görüyorum ki değil. Tanrı'ya şükürler olsun. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Colonel Brandon, do you know Mr Willoughby? | Albay Brandon,Bay Willoughby'i tanıyor musunuz? Albay Brandon, Bay Willoughby'i tanıyor musunuz? | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Yes. How do you do, sir? Very well, thank you, Brandon. | Evet. Nasılsınız, efendim? Çok iyi, teşekkür ederim, Brandon. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
having ascertained that Miss Marianne is on the mend, I will intrude no longer. | Bayan Marianne'in iyi olduğundan emin olduğuma göre,sizi daha fazla rahatsız etmeyeyim. Bayan Marianne'in iyi olduğundan emin olduğuma göre, sizi daha fazla rahatsız etmeyeyim. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
Good day to you. | Size iyi günler. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
How extraordinary. | Ne kadar olağanüstü. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
He's an extraordinary man. | Olağanüstü bir adam. | Sense & Sensibility-1 | 2008 | ![]() |
I promised Father I'd do something for them. | Onlar için bir şeyler yapacağıma dair babama söz verdim. Babama onlar için bir şeyler yapacağıma söz verdim. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I am convinced your father had no idea of your giving them any money at all. | Babanın onlara para vermek gibi bir niyetinin olmadığına inanıyorum. Doğrusu, babanın onlara para vermeyi ya da yardım edeceğini düşündüğünü sanmıyorum. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
It is their house now, Marianne. | Artık onların evi, Marianne. Burası artık onların evi, Marianne. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
I have just heard from my brother Edward. | Kardeşim Edward'dan yeni haber aldım. Kardeşim Edward' dan yeni haber aldım. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
Edward Ferrars. How do you do? | Edward Ferrars. Nasılsınız? | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |
He will be expected to marry a young lady of great fortune. | Zengin genç bir hanımla evlenmesini bekliyoruz. Yüksek tabakadan genç bir bayanla evlenmesi isteniyor. | Sense & Sensibility-2 | 2008 | ![]() |