Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 178957
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Hotel, catering...? How long have you been the owner? | Otel yoksa yeme içme... Ne kadar süredir buranın sahibisiniz? | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Since 2006. Who had it before you? | 2006'dan beri. Peki ya sizden önce? | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Bring your fat whore with you and get out. Fire! | Şu şişman fahişeyi yanına al ve defolun buradan! Yangın! | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| You too! Are you deaf? | Siz de! Sağır mısınız? | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Veum, hold it. | Veum, kes şunu! | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| You know he is lying! | Yalan söylediğini biliyorsun! | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Why does it always have to end this way with us? Is it some law of nature? | Bu neden aramızda daima böyle bitmek zorunda? Doğanın kanunu değil mi biraz? | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| You know he's lying. | Yalan söylediğini bal gibi biliyorsun! | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Get him out of here. | Çıkartın onu buradan! | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| My apologies. He's a freelancer. | Kusura bakmayın. Kendisi serbest meslek erbabı. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Enjoy your breakfast. | Kahvaltınızın keyfini çıkarın. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| It's not illegal to be a prostitute, or to serve them or lodge them. | Fahişe olmak, onları çalıştırmak veya... | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Unless you get a percentage, which will be hard to prove now. | Elinde ne var ne yok koymazsan, artık bunu kanıtlamak zor olacaktır. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Why would you kill the hen that lays the golden eggs? | Tavuğu, altın yumurta yumurtladı diye neden öldüresin ki? | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Don't be crude. Sorry. But this doesn't make sense. | Gözünü seveyim cahil olma. Pardon. Ama bu hiç mantıklı değil. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Siren knew something. | Siren bir şey biliyordu. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| She was expecting a lot of money, enough to buy a flat. | Bir daire satın almak için yeteri kadar para almayı bekliyordu. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| I'm not talking about her inheritance. Her mother is dying. | Ona kalan mirastan hiç bahsetmiyorum. Annesi ölüyor. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| OK, say it was extortion. Against whom? Why? What did she know? | Peki, bunun bir gasp olduğunu varsayalım. Kime karşı? Neden? Siren ne biliyordu? | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Quiet, are we? | Artık sakiniz, değil mi? | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Change your shirt. There's a sale at Dressmann. | Bluzunu değiştir. Dressmann'de satılıyor. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Where have you been? At the morgue. | Neredeydin? Morgda. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Didn't you have time? | Vaktin yok muydu? | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| It was difficult to tell you on the phone. | Telefonda söylemek çok zordu. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Easier to send two policemen? | İki tane polis göndermek daha mı kolaydı? | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Fortunately I was here and mom was sleeping. | Allah'tan ben buradaydım, annem de uyuyordu. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Haven't you told her? She has a hard enough time as it is. | Söylemedin mi ona? Şu an bunu kaldıramayacak kadar zor bir dönemde. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| I let her out of the car... | Arabadan çıkmasına göz yumdum... | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| She was hit by a car. | ...ve bir araba çarptı. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Someone ran over her on purpose. | Birisi bile bile arabayla çiğnedi onu. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| I regret that I let you in on this. | Bu duruma seni dahil ettiğim için çok pişmanım. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Hello? Karin Bjorge? | Alo? Karin Bjorge? | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Yes? | Benim? | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| I have something Siren wanted you to have if something happened. | Elimde Siren'in eğer kendisine bir şey olursa sizden istediği bir şey var. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| OK. Who are you? I have to call you back. | Pekâlâ. Siz kimsiniz? Daha sonra aramak zorundayım. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Who were you talking to? A guest forgot his mobile charger. | Kiminle konuşuyordun? Konuklardan birisi şarj aletini unutmuş da. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| I... I have to go look for it. | Ona bir bakıp geleyim. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Karin? Are you sure she was killed? | Karin? Siren'in öldürüldüğüne emin misin? | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Yes. Henrik Berner called me earlier. | Eminim. Az evvel Henrik Berner aradı. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| He was very upset. Upset? What do you mean? | Çok üzgündü. Üzgün? Ne demek istiyorsun? | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Siren asked him to keep something for her in case something happened. | Siren, başına bir olay gelmesi durumunda, bir şeyi saklamasını istemiş. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| He was supposed to give it to me. | Onu bana vermesi gerekiyordu. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| What was it? A mobile. | Neydi o? Cep telefonu. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| He wants to see me. I had to promise not to tell the police. | Beni görmek istiyor. Polise anlatmamaya söz verdim. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Where are you meeting? At the aquarium at 11 a.m. | Nerede buluşuyorsunuz? Saat 11'de akvaryumun orada. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| I'll meet you there. | Ben de orada olacağım. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| No. Not tonight. | Hayır, bugün değil. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Thanks for... | Aradığın için... | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Calling. | ...teşekkürler. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| It's 11.25. | Saat 11.25. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| He's not coming. | Geleceğe benzemiyor. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| I can't believe they were a couple. | Bir çift olduklarına inanamıyorum. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| A hooker with a boyfriend... | Bir fahişe bir erkek arkadaşıyla... | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| They probably have the same needs as we do. | Onların da tıpkı bizimki gibi ihtiyaçları vardır muhtemelen. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| She probably needed all the friends she could get. | Muhtemelen getirebileceği tüm arkadaşlarına ihtiyacı vardı. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Don't go down there! | Aşağıya sakın gitmeyin! | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Don't go down there! | Aşağıya gitmeyin! | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| I told you "no more bodies", I told you to stay out. | Sana "Bundan böyle ceset yok." demem bundan uzak durman içindi. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Then you find people floating in a fish tank! Tourists don't need this. | Sonra akvaryumda yüzen bir insan buluyorsun! Turistlerin bunu görmesi gerekmiyor! | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| I didn't kill him. People are dying all around you. | Onu ben öldürmedim. Etrafındaki insanlar ölüyor. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| And you destroy evidence. I need evidence. | Ayrıca kanıtları yok ediyorsun. Kanıtlar gerek bana. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Siren died in my arms. That's what makes you blind. | Siren, kollarımda can verdi. Bu da seni kör yapan şey ya. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| You're like a blind elephant in an aqu... | Kör bir fil gibisin akvaryu | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Hamre, we are not alone. | Hamre, burada yalnız değiliz. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| If you really care about Siren, leave the investigation to professionals! | Siren'i gerçekten önemsiyorsan, bu soruşturmayı uzman ellere bırak! | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| That goes for you too. | Bu lafın ucu sana da dokunuyor. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| What was it he wanted to hand over? Her mobile. | Vermek istediği şey neydi? Cep telefonu. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Who else knew he was here? Karin called me. | Onun burada olduğunu başka kim biliyordu? Karin beni aradı. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Did anyone listen in? | Buna kulak misafiri olan biri oldu mu? | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| I was alone in my car. I was alone in my kitchen. | Arabamda tek başımaydım. Ben de mutfağımda tek başımaydım. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| You can go. Take this thing with you. | Sen gidebilirsin. Onları da yanına al. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Now what? | Peki ya şimdi? | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| I have to go. Will you be OK? Yes. | Gitmek zorundayım. İyi olacak mısın? Olacağım. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| NSA. I'm here to terminate you. | NSA. Senin işini bitirmek üzere buradayım. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| They would never send a guy like you. | Onlar asla senin gibi birisini göndermezlerdi. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Joachim, I have a difficult task for you. | Joachim, senin için çok zor bir işim var. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| A favor? A job. | Bir iyilik mi? İş. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Difficult? Are you paying? | Zor demek? Ödeme yapıyor musun? | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| 2000 if you succeed, 1000 if you don't succeed. | Başarılı olursan iki bin, yok olamazsan da bin. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Seawater? | Deniz suyu? | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Just give me the 1000 straight away. | Bana şimdi bin ver bakalım. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| It's a case you're working on? | Üzerinde çalıştığın dava bu değil mi işte? | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| I need addresses, messages, photos, videos... | Bazı adreslere, mesajlara, fotoğraflara, videolara ihtiyacım var. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Whatever you can find. | Ne bulabilirsen işte. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Just give me a couple of days. | Bana birkaç gün ver. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Watch your driving! | Dikkat etsene be! | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Two O's. Latoor. | İki o ile yazılıyor. Latoor. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| I cannot yield personal information about students. | Öğrenciler hakkındaki kişisel bilgileri veremem. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| He is mentioned in a will. All I know is that he is a student here. | Bir vasiyette adı geçiyor. Tüm bildiğim, burada bir öğrenci olduğu. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Do you want me to break the rules? I want you to be less bureaucratic. | Kuralları çiğnememi mi istiyorsunuz? Biraz bürokratik olmanızı istiyorum. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Tell him to pay his tuition. I will. Have a wonderful day. | Okul harcını yatırmasını söyleyin. Söyleyeceğim. İyi günler dilerim. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Excuse me. Alexander Latoor? | Affedersiniz. Alexander Latoor? | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Alex doesn't live here. Sorry. | Alex, burada yaşamıyor. Üzgünüm. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| I'm sorry. It's important for me to find him. | Pardon. Onu mutlaka bulmam gerek. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| Alex hasn't been here for months. Not since the accident. | Alex, aylardır buraya uğramıyor. Kazadan beri hiç gelmedi. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| The fire in which his friend died. Asbjorn. I told you last time. | Şu arkadaşının öldüğü yangın. Asbjorn. Geçen sefer söylemiştim size. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| I haven't been here before. | Buraya daha önce hiç gelmedim. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| You're not a cop? No. I'm a friend. | Polis değil misin sen? Hayır. Arkadaş diyelim. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| She lived at Fantoft. | Fantoft'ta yaşamış. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 | |
| I don't think Alex wants to see her again. She wasn't his type. | Alex'in onu bir daha görmek isteyeceğini hiç zannetmiyorum. Tipi değildi. | Varg Veum - Svarte far-2 | 2011 |