Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 16296
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Yeah, we met... We met at a bar, and we set up the date on the Internet. | Evet, barda... Barda tanıştık, internet üzerinden de randevulaştık. Evet barda... Biz barda tanıştık, ve ilk randevumuzu internette ayarladık. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
You okay? You okay? | İyi misin? Sen iyi misin? İyi misin? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Some water? Baby, have some... Went down the wrong pipe. | Su alsana. Nefes borusuna gitti. Biraz su alsana. Nefes borusuna kaçtı. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Oh, my God! | Aman Tanrım! Tanrım. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I'm sorry, I don't... There must be a window open. | Üzgünüm, herhâlde... Açık pencere falan vardı. Üzgünüm, Ben... Pencere açık kalmış olmalı. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Okay, I hear you! | Seni duyuyorum! Tamam, seni duyuyorum! | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
LEONARD: What in the hell? Leave me alone. | Ne oluyor? Beni rahat bırak! Neler oluyor böyle? Beni rahat bırak. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Just leave me the hell alone! Hey! Hey! Chris! Stop it! | Rahat bırak! Chris! Dur artık! Sadece beni rahat bırak lanet olası. Hey! Hey! Chris! Kes şunu! | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Baby! There's no one there. | Orada kimse yok bebeğim! Bebeğim, orada kimse yok. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
CLAY: Okay. | Geçti. Tamam. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I think I'd better go. Yes, I think that would be best. | Sanırım gitsem iyi olacak. Bence de. Sanırım gitmem gerek. Evet bence de bu iyi olur. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I know. Wait, Chris... Don't follow her! She's a sick girl. | Chris. Gitme peşinden. Hasta o kız. Biliyorum. Chris bekle... Bırak gitsin. O kız hasta. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Mom, she needs my help. Let her go. | Yardımıma ihtiyacı var anne. Bırak gitsin. Yardımıma ihtiyacı var anne. Bırak gitsin. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
RHAM JAS: Wait! | Dur! Bekle! | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
What's the matter? | Ne oluyor! Sorun nedir? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Look, I did what you said! I killed that little kitty! | Söylediğin şeyi yaptım. O zavallı kediciği öldürdüm. Söylediğin şeyi yaptım. O küçük kediyi öldürdüm. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
You're so full of shit! | Bir bok bildiğin yok! Beş para etmez birisin. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
These are elusive and powerful forces we are dealing with. | Son derece kuvvetli ve anlaşılmaz güçlerden söz ediyoruz. Burada çok güçlü ve karanlık güçlerle uğraşıyoruz. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
There are no guarantees. | Hiçbir şeyin garantisi yok. Bunun hiçbir garantisi yok. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
We must speak directly to this dark spirit. | Doğrudan bu karanlık ruhun kendisiyle konuşmalıyız. Direk olarak bu kara ruhla konuşmamız gerekiyor. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
We must dissuade it from taking your soul, and soon. | Onu, ruhunu almaktan derhâl caydırmalıyız. Ruhunu almasından vazgeçirmemiz lazım, ve bunu hemen yapmalıyız. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I know someone who can help us. And I'm supposed to trust you? | Yardım edebilecek birisini tanıyorum. Bir de sana güvenmem gerekiyor, öyle mi? Bize yardım edebilecek birini tanıyorum. Ve sana güvenmem gerekiyor değil mi? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Tomorrow is the third day. After that, the Lamia will come for you. | Yarın üçüncü gün. Sonrasında Lamia senin için gelecek. Yarın üçüncü gün. Sonra Lamia senin için gelecek. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
We can't let that happen. But you must understand, | Buna izin veremeyiz. Ama şunu anlamalısın ki... Bunun olmasına izin veremeyiz. Ama anlaman lazım,... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
the woman who can help us must put herself at great risk. | ...bize yardım edecek olan kadın, kendisini büyük bir riske atıyor. ...bize yardım edecek olan kadın, kendini büyük bir riske atıyor. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
She will not do that for free. What do you need from me? | Bedavaya yapmayacaktır. Ne kadar gerekiyor? Bunu bedavaya yapmayacaktır. Benden ne istiyorsun? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
$10,000 cash | 10.000 dolar, nakit. 10.000 dolar,nakit. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
by tomorrow. | Yarına. Yarına kadar. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Mr Jacks. Yeah? | Bay Jacks? Evet. Bay Jacks. Evet. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
This is kind of awkward for me, and I know it's not official yet, | Biraz uygunsuz olacak, biliyorum henüz resmileşmedi de ama... Bu benim için biraz garip olacak ve resmen bunun henüz gerçekleşmediğini biliyorum,... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
but I was wondering if I could get an advance for the new position. | Acaba yeni konumum için avans çekebilir miyim? ...ama acaba yeni pozisyon için biraz avans çekebilir miyim? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
What, the assistant manager's position? | Müdür yardımcılığı için mi? Evet. Müdür yardımcılığı pozisyonu için mi? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Yes. See, one of my family members is really sick. | Ailemden birisi çok hasta. Evet. Ailemden biri geçekten çok hasta. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
They're not gonna die, but they could. Christine. Christine. | Ölmeyecek ama... Christine... Henüz ölmedi ama ölebilir. Christine. Christine. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
There's a problem. The McPherson deal was cancelled last night. | Bir sorunumuz var. McPherson anlaşması dün gece iptal edildi. Christine, bir problem var. McPherson kredisi dün akşam iptal oldu. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
What? Yeah. | Ne? Evet. Ne? Doğru. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Right after I informed the regional office that we had this big loan pending, | Krediyle ilgili bölge müdürlüğünü bilgilendirmemin hemen ardından... Merkez ofise bu anlaşmanın bilgilerini vermemden hemen sonra... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I find out that they just made their deal over at First National. | ...adamların First National Bankası'yla anlaştıklarını öğrendim. First National Bankasıyla kredi anlaşmasını zaten yaptıklarını öğrendim. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Now, I gotta call in to see what exactly happened, | Hemen arayıp neler döndüğünü sordum ama... Şimdi gerçekten neler olduğunu öğrenmeye çalışıyorum ama... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
but right now, this does not look too good for you or for me. | Şu anki durum senin için de benim için de pek parlak görünmüyor. ...şu an için senin ya da benim için işler iyi görünmüyor. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
So, this assistant manager promotion has been delayed. | Bu yüzden müdür yardımcılığına terfin askıya alındı. Yani Müdür Yardımcılığı olayı ertelendi. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
In fact, you know, I think, with everything that's been happening, | Aslına bakarsan, bu olanlardan sonra da... Aslına bakarsan başımıza gelen bunca şeyden sonra... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I think I'm gonna have to give this job to Stu. | ...sanırım o pozisyonu Stu'ya vereceğim. ...sanırım bu işi Stu'ya vereceğim. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Stu. I see. | Stu'ya... Anlıyorum. Stu, anlıyorum. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I'm sorry. Look, if you've got family problems, | Üzgünüm. Ailevi sorunların varsa... Çok üzgünüm. Bak eğer ailevi problemlerin varsa... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
maybe you should take the day off, sort them out and... | ...bugünlük izin alıp onlarla ilgilenebilirsin. ...belki bugünlük izin kullanabilirsin, işleri yoluna koymak için... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
So, how much? $3,800 for everything. | Ne kadar ediyor? Hepsi 3800 dolar. Evet, ne kadar eder? Her şey için 3800 dolar. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Including my jewellery? Including. | Mücevherler dâhil mi? Aynen. Mücevherlerimde dahil mi? Evet. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
But this stuff is worth so much more than that. | Ama bunca şey çok daha fazlası eder. Ama bütün bu şeyler bundan çok daha fazla eder. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Please. This is all I have. I'm begging you. | Lütfen, her şeyim bunlar. Size yalvarıyorum. Lütfen, her şeyim bunlar. Size yalvarıyorum. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Take it or leave it. | Yersen... Kabul edin ya da gidin. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
CLAY: Chris? Chris? | Chris? Chris? Chris. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Baby? | Bebeğim? Bebeğim. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I thought you were lactose intolerant. | Sende laktoz intoleransı var sanıyordum. Şekere alerjin olduğunu sanıyordum. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I am. | Var. Var. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
But then I thought, "Screw it, I'm eating ice cream." | Hayatım kaymış nasılsa; dondurma da tuzu olsun. Ama düşüdüm de, "Canı cehenneme, dondurma yiyorum." | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I paid Rham Jas. | Rham Jas'a parayı ödedim. Rham Jas'a parayı verdim. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
What? You're kidding me. | Ne? Şaka mı yapıyorsun! Ne? Dalga mı geçiyorsun? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I paid him. | Ödedim. Ona parayı verdim. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Why? I mean, I thought that you didn't believe. | Niye? Bana inanmadığını sanıyordum. Neden? Bunlara inanmadığını sanıyordum. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I don't know what I believe in any more. | Artık neye inanacağımı bilmiyorum. Artık neye inanacağımı bilmiyorum. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I really don't, but I know that you believe in this. | İnanmıyordum ama... Senin inandığını biliyorum... Gerçekten bilmiyorum, ama senin buna inandığını biliyorum. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I know how important it is to you, | Senin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum... Bunun senin için ne kadar önemli olduğunu biliyorum... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
and I know how much pain this is causing you. | ...ve sana ne kadar acı verdiğini biliyorum. ...ve bunun sana nelere mal olduğunu da biliyorum. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
And, I also remembered... | Bir de... Ve ayrıca birşey daha hatırlıyorum. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I remembered a promise that I made | ...sana âşık olduğumda, kendime verdiğim bir sözü hatırlıyorum. Sana aşık olduğum gece kendime... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
the night I fell in love with you. | ...verdiğim sözü hatırlıyorum. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I told myself that I would... | Kendime, her zaman... Kendime herzaman senin yanında olup,... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I would always look out for you. I'd always take care of you. | Her zaman seni kollayacağıma, sahip çıkacağıma söz verdim. ...sana göz kulak olacağımı söylemiştim. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
So I paid him. | İşte bu yüzden ödedim. İşte bu yüzden ödedim. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
You remember the night that you fell in love with me? | Bana âşık olduğun akşamı hatırlıyor musun? Bana aşık olduğun geceyi mi hatırlıyorsun? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I remember the second I fell in love with you. | Sana âşık olduğum saniyeyi bile hatırlıyorum. Sana aşık olduğum saniyeyi hatırlıyorum. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Oh, my God. | Tanrım. Oh, Tanrım. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
You sure you don't want me to go in with you? | Seninle gelmemi istemediğinden emin misin? Seninle gelmemi istemediğine emin misin? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
He said I should come alone. | Yalnız gelmemi söyledi. Yalnız gelmemi söyledi. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Yeah, I know, I know he did. He told me the same thing. | Biliyorum, bana da öyle söyledi. Evet biliyorum, bunu söylemişti. Bana da aynı şeyi söyledi. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Christine, if you will permit me | Christine, izninle sana Shaun San Dena'yı takdim edeyim. Christine, eğer izin verirsen sana,... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
the pleasure of an introduction, Shaun San Dena. | ...büyük bir zevkle Bayan Shaun San Dena'yı tanıştırmama izin ver.. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Welcome. How do you do? | Hoş geldiniz. Nasılsınız? Hoş geldiniz. Nasılsınız? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Shaun San Dena is an experienced medium. | Shaun San Dena deneyimli bir medyumdur. Shaun San Dena uzman bir medyumdur. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Furthermore, she's personally been touched by the Lamia. | Ayrıca Lamia ile bizzat karşılaşmıştır. Uzun zaman önce şahsen Lamia ile karşılaşmıştır. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I first encountered this spirit many years ago in this very house. | Onunla uzun yıllar önce bu evde karşılaştım. Bu iblisle karşılaşmamız uzun zaman önce tam da bu evde gerçekleşti. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
And what happened? | Peki ne oldu? Peki neler oldu? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I lost a young boy's soul to the beast. | Zavallı çocuğun ruhunu yaratığa kaptırdım. Canavar küçük çocuğun ruhunu benden aldı. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I have waited these long years | Bunca senedir o lanet şeyi yok edip... Bunu uzun yıllardır bekliyordum. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
for a chance at redeeming myself, | ...kendimi affettirmek için bir fırsat bekledim. Kendimi affettirme fırsatını. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
a chance to destroy the foul thing. | Ölmeden o şeyi yok etme fırsatını. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
And... MILOS: Tetièko, please. | Ve... Zaman geldi, haydi. Ve... Tetièko, lütfen. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Tonight, my chance will come. | Bu gece, fırsat ayağıma geldi. Bu akşam o şans bana geldi. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
But to summon it, I will need your help. | Ama onu çağırmak için yardımına ihtiyacım var. Ama onu çağırabilmem için, yardımına ihtiyacım olacak. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Can you be strong? | Güçlü olabilir misin? Güçlü olabilecek misin? | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
I'll try. | Denerim. Deneyeceğim. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
My late husband, Sandor, was also medium. | Son eşim, Sandok da bir medyumdu. Son kocam Sandor, o da bir medyumdur. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
He chose this site to build a house upon | Burada bazu güçleri fark ettiği için... Evin buraya yapılmasını istedi,... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
because he sensed certain forces at work here. | ...evi bu araziye yaptırmayı uygun görmüş. ...çünkü burada bazı güçlerin iş başında olduğunu hissediyor. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
In this place, there is a particular... | Burada özel... Bu yerin kendine özgü bir yanı var. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
A particular confluence of forces | Burada içinden geçebileceğimiz bir geçidi yaratabilecek... Bizim geçebileceğimiz ve diğerlerinin dünyamıza geçebileceği bir kapının... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
which allows a doorway to be opened through which we may pass... | ...açılmasına izin veren, güçlerin... | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
...and through which others may pass into our world. | Ama aynı geçitten bizim dünyamıza geçenler de olabilirmiş. ...birlikte aktığı özel bir yanı. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |
Please be seated. | Oturun lütfen. Lütfen oturun. | Drag Me to Hell-1 | 2009 | ![]() |