Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 158251
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Oh, here, let me get that for you. | Dur, ben taşıyayım. İzin ver ben alayım. | Taken-19 | 2008 | |
| Bryan, if there's anything you need.... | Bryan, ne ihtiyacın olursa... Bryan, bir ihtiyacın olursa çekinmeden söyle. | Taken-19 | 2008 | |
| I've got everything I need. | İhtiyacım olan her şeye sahibim. İhtiyacım olan her şey burada. | Taken-19 | 2008 | |
| I love you so much. | Seni çok seviyorum. Seni her şeyden çok seviyorum. | Taken-19 | 2008 | |
| Attention, travelers. You are not required to | Lütfen dikkat. Yolcular, biletlerinizi almadan... "Bütün yolcuların dikkatine." | Taken-19 | 2008 | |
| Shall we go?. | Gidelim mi? | Taken-19 | 2008 | |
| Sure you don't wanna ride with us?. | Bizimle gelmek istemediğinden emin misin? Seni eve bırakmamızı istemediğine emin misin? | Taken-19 | 2008 | |
| I'll be fine. I'll take a cab. Thanks. All right. | Sorun değil. Bir taksi tutarım. Sağ ol. Pekâlâ. Beni merak etme. Taksiye atlarım. Sağ ol. | Taken-19 | 2008 | |
| I love you, Dad. Love you too. | Seni seviyorum babacığım. Ben de seni seviyorum. Seni seviyorum, baba. Ben de seni seviyorum. | Taken-19 | 2008 | |
| Where are we?. I told you. It's a surprise. | Nereye geldik? Dedim ya. Bir sürpriz. Neresi burası? Sürpriz olduğunu söylemiştim. | Taken-19 | 2008 | |
| Hi. Hi. | Selam. Selam. Merhaba. | Taken-19 | 2008 | |
| When someone says "hi," it's usually polite to say "hi" back. | Biri sana selam verdiğinde ona da selam vermek nezaket kuralıdır. Biri sana selam verdiğinde nezaket gereği sen de ona selam verirsin. | Taken-19 | 2008 | |
| I heard you wanna be a singer. | Şarkıcı olmak istediğini duydum. Duyduğuma göre, şarkıcı olmak istiyormuşsun. | Taken-19 | 2008 | |
| I do. She does. | İstiyorum. İstiyor. | Taken-19 | 2008 | |
| Well, come on in. Let's see what you got. | İçeriye gelin. Bakalım neyin varmış. İçeri gel o zaman. Bu işe ne kadar yatkınsın görelim. | Taken-19 | 2008 | |
| Mr. Mills, how are you? I'm fine. | Bay Mills, nasılsınız? İyiyim, teşekkürler. Bay Mills, nasılsınız? İyiyim. Bay Mills, nasılsınız? İyiyim. | Taken-20 | 2008 | |
| How are you? Fine. | Sen nasılsın? İyiyim. Sen nasılsın? Süperim. Sen nasılsın? Süperim. | Taken-20 | 2008 | |
| I suppose you wanna see it again? If you don't mind. | Sanırım tekrar bakmak istiyorsunuz. Sakıcası yoksa. Bir kez daha görmek için geldiniz galiba? Sakıncası yoksa. Bir kez daha görmek için geldiniz galiba? Sakıncası yoksa. | Taken-20 | 2008 | |
| You know where it is. Oh, yeah. | Nerede olduğunu biliyorsunuz. Evet. Yerini biliyorsunuz. Elbette. Yerini biliyorsunuz. Elbette. | Taken-20 | 2008 | |
| Mariah Carey. Beyonc�. Gwen Stefani. | Mariah Carey. Beyoncé. Gwen Stefani. Mariah Carey. Beyonce. Gwen Stefani. Mariah Carey. Beyonce. Gwen Stefani. | Taken-20 | 2008 | |
| Really? Who's Beyonc�? | Gerçekten mi? Beyoncé kim? Sahi mi? Beyonce de kim oluyor? Sahi mi? Beyonce de kim oluyor? | Taken-20 | 2008 | |
| I'm Kim's father. Excuse me, I work for her father. | Ben Kim'in babasıyım. Üzgünüm ama ben babasına çalışıyorum. Ben, Kim'in babasıyım. Ben, Kim'in babasıyım. | Taken-20 | 2008 | |
| Her real father. It's okay, Cyril. I got it. | Gerçek babasıyım. Tamam Cyril. Ben ilgilenirim. Öz babasıyım. Tamamdır, Cyril. Ben ilgilenirim. Öz babasıyım. Tamamdır, Cyril. Ben ilgilenirim. | Taken-20 | 2008 | |
| Hello, Bryan. Lenore. | Merhaba Brian. Lenore. Merhaba, Bryan. Lenore. Merhaba, Bryan. Lenore. | Taken-20 | 2008 | |
| Put it with the others. I wanna give it to her myself. | Hediyeni şuraya koyabilirsin. Kendim vermek istiyorum. Şuraya bırakabilirsin. Kendim vermek istiyorum. Şuraya bırakabilirsin. Kendim vermek istiyorum. | Taken-20 | 2008 | |
| Still having trouble following the rules. Oh, come on, Lennie. | Hâlâ kurallara uymama huyun aynı. Yapma ama Lennie. Kurallara uymaya bir türlü alışamadın gitti. Kurallara uymaya bir türlü alışamadın gitti. | Taken-20 | 2008 | |
| I've asked you not to call me that. Excuse me. Lenore. | Bana öyle seslenmemeni söylemiştim. Affedersin. Lenore. Bana o şekilde hitap etme demiştim. Özür dilerim. Lenore. Bana o şekilde hitap etme demiştim. Özür dilerim. Lenore. | Taken-20 | 2008 | |
| Dad! Oh, my darling. | Baba! Hayatım. Baba! Canım benim. Baba! Canım benim. | Taken-20 | 2008 | |
| Hi. Hello, my sweet. | Merhaba. Merhaba tatlım. Selam. Merhaba, bir tanem. Selam. Merhaba, bir tanem. | Taken-20 | 2008 | |
| Happy birthday. I was telling your father... | Nice senelere. Ben de babana hediye konusunu... Mutlu yıllar. Hediye faslını nasıl ayarladığımızı... Mutlu yıllar. Hediye faslını nasıl ayarladığımızı... | Taken-20 | 2008 | |
| ...how we arranged the presents. Here. | ...nasıl ayarladığımızı anlatıyordum. Bu senin. ...babana anlatmaya çalışıyordum. Al bakalım. ...babana anlatmaya çalışıyordum. Al bakalım. | Taken-20 | 2008 | |
| ...and not the others. Go on. Open it. | ...hoş bir davranış olmaz. Haydi. Açsana. ...yakışık almaz. Hadi. Açsana. ...yakışık almaz. Hadi. Açsana. | Taken-20 | 2008 | |
| Cool. A karaoke machine? | Çok güzel. Karaoke mi? Harika. Karaoke aleti mi? Harika. Karaoke aleti mi? | Taken-20 | 2008 | |
| Well, I figured she wants to be a singer. When she was 12, Bryan. | Şarkıcı olmak istediğini farkettim. O, 12 yaşındaykendi Bryan. Şarkıcı olmak istiyordu diye aklımda kalmış. Şarkıcı olmak istiyordu diye aklımda kalmış. | Taken-20 | 2008 | |
| We've moved on. Thank you, Daddy. | Çok şey değişti. Teşekkür ederim babacığım. Köprünün altından çok sular aktı. Teşekkür ederim, babacığım. Köprünün altından çok sular aktı. Teşekkür ederim, babacığım. | Taken-20 | 2008 | |
| I still wanna be a singer. Don't tell Mom. You got it. | Hâlâ şarkıcı olmak istiyorum. Anneme söyleme. Tamamdır. Hâlâ şarkıcı olmak istiyorum. Sakın anneme söyleme. Hâlâ şarkıcı olmak istiyorum. Sakın anneme söyleme. | Taken-20 | 2008 | |
| We have a professional photographer. Big smile, sweetie. | Profesyonel bir fotoğrafçımız var. Gülümse bi'tanem. İşinin ehli bir fotoğrafçımız var. Kocaman bir gülücük ver, bebeğim. İşinin ehli bir fotoğrafçımız var. Kocaman bir gülücük ver, bebeğim. | Taken-20 | 2008 | |
| Oh, my... Stuart! | Tanrım! Stuart! Stuart! Stuart! | Taken-20 | 2008 | |
| Oh, Stuart, you're impossible. I know. | Stuart, inanılmaz birisin. Biliyorum. Stuart, inanılmaz birisin. Elimde değil. Stuart, inanılmaz birisin. Elimde değil. | Taken-20 | 2008 | |
| Hey, Bryan. Stuart. | Doğum günün kutlu olsun tatlım. Merhaba Bryan. Stuart. Merhaba, Bryan. Stuart. Merhaba, Bryan. Stuart. | Taken-20 | 2008 | |
| She's not a little girl anymore, huh? I guess not. | Artık küçük bir kız değil, değil mi? Sanırım değil. Koca kız oldu artık, öyle değil mi? Öyle galiba. Koca kız oldu artık, öyle değil mi? Öyle galiba. | Taken-20 | 2008 | |
| Will you join us for lunch? No, thanks. | Yemekte bize katılacak mısın? Hayır, teşekkürler. Yemeğe kalacak mısın? Hayır, teşekkür ederim. Yemeğe kalacak mısın? Hayır, teşekkür ederim. | Taken-20 | 2008 | |
| Good to see you, Bryan. You too. | Görüştüğümüze sevindim Bryan. Ben de. Seni gördüğüme sevindim, Bryan. Ben de seni. Seni gördüğüme sevindim, Bryan. Ben de seni. | Taken-20 | 2008 | |
| Hey. Hey. | Hey! Hey. Selamlar. Selamlar. Selamlar. Selamlar. | Taken-20 | 2008 | |
| It's not like I didn't call to remind you. Third Saturday in May? | Hatırlatmak için aramama gerek yok sandım. Mayıs'ın üçüncü cumartesisi. Hatırlatmak için seni aramadım da değil yani. Hatırlatmak için seni aramadım da değil yani. | Taken-20 | 2008 | |
| Red meat, red wine? Sound familiar? He probably had a lot on his mind. | Kırmızı et, kırmızı şarap? Tanıdık mı? Herhâlde aklı başka şeylerle dolu. Kırmızı et, kırmızı şarap. Kafana dank etti mi? Kırmızı et, kırmızı şarap. Kafana dank etti mi? | Taken-20 | 2008 | |
| What does a retiree do, anyway? Take naps? Play golf? | Bir emekli ne yapar ki? Siesta mı yapar? Golf mü oynar? Emekliler bu devirde ne yapıyor? Uyukluyor mu? Golf mü oynuyor? Emekliler bu devirde ne yapıyor? Uyukluyor mu? Golf mü oynuyor? | Taken-20 | 2008 | |
| Hit on rich widows? That takes care of the morning. | Zengin dulları avlamaya mı çalışır? Böylece her sabahı kurtarabilir. Zengin dullara mı sarkıntı oluyor? Sabahki meşguliyetin nedeni anlaşıldı. Zengin dullara mı sarkıntı oluyor? Sabahki meşguliyetin nedeni anlaşıldı. | Taken-20 | 2008 | |
| Yeah, how's that going? | Evet, nasıl gidiyor? Doğru ya, durumlar nasıl? Doğru ya, durumlar nasıl? | Taken-20 | 2008 | |
| Can you believe my Kimmy's 17? | Kimmy'min 17'sine geldiğine inanabiliyor musunuz? Kimmy'nin 17 yaşına bastığına inanabiliyor musunuz? Kimmy'nin 17 yaşına bastığına inanabiliyor musunuz? | Taken-20 | 2008 | |
| Seventeen? | 17 mi? 17 mi dedin? 17 mi dedin? | Taken-20 | 2008 | |
| To Kim. Lennie still got a hard on for you? | Kim'e! Lennie hâlâ sana karşı sert mi? Kim'e içelim. Lennie sana hâlâ dikleniyor mu? Kim'e içelim. Lennie sana hâlâ dikleniyor mu? | Taken-20 | 2008 | |
| And the husband? The same. Perfect. | Ya kocası? Aynı. Bay mükemmel. Ya kocası? Aynı terane. Mükemmel. Ya kocası? Aynı terane. Mükemmel. | Taken-20 | 2008 | |
| Dig deep enough, there's always shit. We can dig if you want us to dig. | Yeterince kazarsan, her zaman bir bok bulursun. Kazmamızı istersen kazarız. Yeterince derine inersen, pisliğe her zaman ulaşırsın. Yeterince derine inersen, pisliğe her zaman ulaşırsın. | Taken-20 | 2008 | |
| What, you think he hasn't done it already? | Sence bunu çoktan yapmamış mıdır? Bay detay meraklısı? Buna teşebbüs etmedi mi sanıyorsunuz? Bay İnce Eleyip Sık Dokuyan. Buna teşebbüs etmedi mi sanıyorsunuz? Bay İnce Eleyip Sık Dokuyan. | Taken-20 | 2008 | |
| How's Kimmy? Good. She's good. | Kimmy nasıl? İyi. İyi. Kimmy nasıl? İyi. Onu çok iyi gördüm. Kimmy nasıl? İyi. Onu çok iyi gördüm. | Taken-20 | 2008 | |
| Yeah? She sleep over yet? | Öyle mi? Daha seninle kalmaya gelmedi mi? Öyle mi? Sende yatıya kalabiliyor mu? Öyle mi? Sende yatıya kalabiliyor mu? | Taken-20 | 2008 | |
| ...in order to be closer to her? | ...takdir ediyor mu? | Taken-20 | 2008 | |
| What a life, huh? | Harika bir hayat, değil mi? Ne hayat ama, değil mi? Ne hayat ama, değil mi? | Taken-20 | 2008 | |
| Hey, remember Beirut after the chief disappeared? | Hey, şef ortadan kaybolduktan sonra Beyrut nasıldı, hatırlıyor musunuz? Beyrut'ta komutanın kayboluşundan sonra yaşananları hatırlıyor musunuz? Beyrut'ta komutanın kayboluşundan sonra yaşananları hatırlıyor musunuz? | Taken-20 | 2008 | |
| Bry was in deep with that crazy sheik from Hezbollah? | Bry o Hizbullah'lı manyak şeyhle işbirliği yapıyordu. Bry, psikopat Hizbullah şeyhiyle başını derde sokmuştu ya? Bry, psikopat Hizbullah şeyhiyle başını derde sokmuştu ya? | Taken-20 | 2008 | |
| ...before we get taken down and where are you? | ...binbir yol denerken, sen neredeydin? ...kıçımızı yırtarken sen neredeydin? ...kıçımızı yırtarken sen neredeydin? | Taken-20 | 2008 | |
| Where did you say your next posting was? | Ondan sonraki ataman nereye olmuştu? Bir sonraki görev için nereye atanmıştın? Bir sonraki görev için nereye atanmıştın? | Taken-20 | 2008 | |
| Actually, it was Alaska. What's your point, Sam? | Aslında Alaska'ydı. Ne demeye çalışıyorsun Sam? ...Kimmy'le kaybettiğin zamanı telafi etmeye çalışman bizce harika. Görev yerim Alaska'ydı aslında. Ne demeye çalışıyorsun, Sam? Görev yerim Alaska'ydı aslında. Ne demeye çalışıyorsun, Sam? | Taken-20 | 2008 | |
| Who likes theirs rare? | Kim az pişmiş istiyor? Kimlerinki az pişmiş olsun? Kimlerinki az pişmiş olsun? | Taken-20 | 2008 | |
| Guys. See you, Bryan. | Çocuklar. Görüşürüz Bryan. Beyler. Görüşürüz, Bryan. Beyler. Görüşürüz, Bryan. | Taken-20 | 2008 | |
| Good night, guys. See you, Bry. | İyi geceler çocuklar. Görüşürüz Bryan. İyi geceler, beyler. Görüşürüz, Bry. İyi geceler, beyler. Görüşürüz, Bry. | Taken-20 | 2008 | |
| But tomorrow's job? Right here. | ...ama yarınki iş? İşte önünde duruyor. Ama yarınki iş. Burada olacak. Ama yarınki iş. Burada olacak. | Taken-20 | 2008 | |
| We're one short. A singer? | Bir kişi eksiğiz. Şarkıcı mı? | Taken-20 | 2008 | |
| Okay. Okay. Okay? | Tamam. Tamam. Tamam mı? Peki. Peki. Peki mi dedin? Peki. Peki. Peki mi dedin? | Taken-20 | 2008 | |
| Yeah. Like that's it? | Evet. Bu kadarcık mı? Evet. Tamam mı yani? Evet. Tamam mı yani? | Taken-20 | 2008 | |
| It'll be perfect. Just like old times. Better. No one gets killed. | Mükemmel olacak. Eski günlerdeki gibi. Daha da iyi. Kimse ölmeyecek. Harika olacak. Tıpkı eskisi gibi. Harikadan da öte. Kimse ölmeyecek. Harika olacak. Tıpkı eskisi gibi. Harikadan da öte. Kimse ölmeyecek. | Taken-20 | 2008 | |
| Tomorrow. Good night, guys. See you. | Yarın. İyi geceler çocuklar. Görüşürüz. Yarın görüşürüz. İyi geceler, beyler. " Görüşürüz." Yarın görüşürüz. İyi geceler, beyler. " Görüşürüz." | Taken-20 | 2008 | |
| Get in the back, Wendy. I always get in the back. | Arkaya bin Wendy. Hep arkada oturuyorum zaten. "Arkaya bin, Wendy. Hep ben arkaya biniyorum." "Arkaya bin, Wendy. Hep ben arkaya biniyorum." | Taken-20 | 2008 | |
| Come on, it's time now. Let's go. Okay. | Haydi, zaman geldi. Gidelim. Tamam. Hadi, vakit geldi. Gidelim. Hadi, vakit geldi. Gidelim. | Taken-20 | 2008 | |
| Thanks. What did you say your name was again? | Teşekkürler. Adım ne demiştin? Teşekkürler. Adın neydi? Teşekkürler. Adın neydi? | Taken-20 | 2008 | |
| Nice to meet you, Bryan Mills. You too. | Tanıştığımıza sevindim Bryan Mills. Ben de. Memnun oldum, Bryan Mills. Ben de. Memnun oldum, Bryan Mills. Ben de. | Taken-20 | 2008 | |
| You're on. Come on, let's go now. Okay, guys. | Hazırız. Haydi, gidelim. Tamam millet. Sıra sende. Hadi bakalım, gidiyoruz. Sağ olun, çocuklar. Sıra sende. Hadi bakalım, gidiyoruz. Sağ olun, çocuklar. | Taken-20 | 2008 | |
| Who is it? Hello? | Kim arıyor? Alo? | Taken-20 | 2008 | |
| The guy we're to terminate. Honey. | Yok edeceğimiz adam. Selam tatlım. Öldürmek üzere olduğumuz adam. Bebeğim. Öldürmek üzere olduğumuz adam. Bebeğim. | Taken-20 | 2008 | |
| He'd like to know if we want some tea. Sorry, guys, it's Kim. | Çayımız var mı diye merak etmiş. Affedersiniz beyler, Kim arıyor. Çay ister miyiz diye sormak için aramış. Kusura bakmayın, beyler, Kim arıyor. Çay ister miyiz diye sormak için aramış. Kusura bakmayın, beyler, Kim arıyor. | Taken-20 | 2008 | |
| You know this song? Yeah? | Bu şarkıyı biliyor musun? Öyle mi? Bu şarkıyı biliyor musun? Ciddi misin? Bu şarkıyı biliyor musun? Ciddi misin? | Taken-20 | 2008 | |
| I'm... I'm not attending. | Dinlemeye gelmedim. Diyorum ki... Konsere katılmıyorum. Diyorum ki... Konsere katılmıyorum. | Taken-20 | 2008 | |
| Who do you think's guarding her? | Onu kim koruyor sanıyorsun? | Taken-20 | 2008 | |
| I'm happy you called. What? | Aradığına çok sevindim. Ne? İyi ki aradın diyorum. Anlamadım? İyi ki aradın diyorum. Anlamadım? | Taken-20 | 2008 | |
| Lunch? Tomorrow? | Öğle yemeği mi? Yarın mı? Öğle yemeği. Yarın mı? Öğle yemeği. Yarın mı? | Taken-20 | 2008 | |
| Here he is. And? What happened? | İşte geldi. Evet? Ne oldu? İşte geldi. Ve...? Ne konuştunuz? İşte geldi. Ve...? Ne konuştunuz? | Taken-20 | 2008 | |
| She wants to have lunch. Okay. | Öğlen, yemeğe davet etti. Tamam. Öğle yemeğinde buluşmak istiyor. Pekâlâ. Öğle yemeğinde buluşmak istiyor. Pekâlâ. | Taken-20 | 2008 | |
| Just the two of us. All right. Fantastic. | Yalnızca ikimiz. Çok güzel. Harika. Yalnızca ikimiz. Şuna bakın hele. Harika bir haber. Yalnızca ikimiz. Şuna bakın hele. Harika bir haber. | Taken-20 | 2008 | |
| See? There's progress. That's great. | Gördün mü? Büyük ilerleme var. Bu, çok güzel. Gördün mü bak? Gidişat iyi yönde. Bu harika. Gördün mü bak? Gidişat iyi yönde. Bu harika. | Taken-20 | 2008 | |
| Who left that gate open? Bry, get her out of here. Take the lead. | O kapıyı kim açık bıraktı? Bry, çıkar onu buradan. Öne geç. O kapıyı kim açık bıraktı? Bry, götür onu buradan. İnisiyatifini kullan. O kapıyı kim açık bıraktı? Bry, götür onu buradan. İnisiyatifini kullan. | Taken-20 | 2008 | |
| Move! Go, go! | Kıpırda! Yürü, yürü! Kıpırdayın! Yürü, yürü! Kıpırdayın! Yürü, yürü! | Taken-20 | 2008 | |
| Go, go, go. Watch your head. | Yürü, yürü, yürü. Kafana dikkat et. Hadi, hadi. Başına dikkat et. Hadi, hadi. Başına dikkat et. | Taken-20 | 2008 | |
| She's going to college next year? Yep. | Gelecek sene üniversiteye mi gidecek? Evet. Seneye üniversiteye başlayacak, değil mi? Seneye üniversiteye başlayacak, değil mi? | Taken-20 | 2008 | |
| You're gonna lose her. That gives me a year to find her. | Onu kaybedeceksin. Bulmak için bir yılım var demek. Onu kaybedeceksin. Onu bulmak için bir yılım daha var. Onu kaybedeceksin. Onu bulmak için bir yılım daha var. | Taken-20 | 2008 | |
| How are you feeling? Better. | Nasıl hissediyorsunuz? Daha iyi. Kendini nasıl hissediyorsun? Daha iyi. Kendini nasıl hissediyorsun? Daha iyi. | Taken-20 | 2008 | |
| So your daughter wants to be a singer? | Kızınız şarkıcı mı olmak istiyordu? Kızın şarkıcı olmak istiyor demek? Kızın şarkıcı olmak istiyor demek? | Taken-20 | 2008 | |
| Thank you. No, Mr. Mills, thank you. | Teşekkür ederim. Hayır, Bay Mills. Ben teşekkür ederim. Teşekkür ederim. Teşekkür ederim. | Taken-20 | 2008 | |
| There she is. Dad. | İşte geldi. Baba. Hanimiş benim kızım? Baba. Hanimiş benim kızım? Baba. | Taken-20 | 2008 | |
| Hi, sweetie. Hey. | Merhaba tatlım. Merhaba. Merhaba, bebeğim. Merhaba, bebeğim. | Taken-20 | 2008 |