• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 156416

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
Very sweet. No need to take two cars, right? Çok naziksin. İki arabayı da almaya gerek yok, değil mi? Çok düşüncelisin. İki arabayla gitmenin anlamı yok değil mi? Submarine-1 2010 info-icon
Plenty of room in the van. Karavanda yer bol. Benim vanda yer var. Submarine-1 2010 info-icon
Do you mind jumping in the back, here, Lloyd? Arkaya, buraya atlasan olur mu, Lloyd? Arkada gitmek sorun olur mu Lloyd? Submarine-1 2010 info-icon
Hop right in there, make yourself comfortable. Zıpla bakalım, keyfine bak. Geçip rahatına bakabilirsin. Submarine-1 2010 info-icon
All right there, buddy? Great. Rahat mısın, dostum? Harika. İyi misin orada? Güzel. Submarine-1 2010 info-icon
Thanks for living up a fucking hill. Bu dağ başından başka yaşayacak yer bulamadınız mı? Sikik bir dağın tepesinde yaşadığın için sağ ol. Submarine-1 2010 info-icon
Sorry, I had to er...go to the toilet. Kusura bakma, ee... tuvalete gitmem gerekti. Affedersin, tuvalete gitmem gerekti. Submarine-1 2010 info-icon
I'm OK now. It doesn't matter. Hallettim. Önemli değil. İyiyim işte. Önemli değil. Submarine-1 2010 info-icon
Just gonna top this up quickly. Şunu bir doldurayım. Hemen şunu halledeyim. Submarine-1 2010 info-icon
There we go. Haydi bakalım. İşte oldu. Submarine-1 2010 info-icon
To us, and a wonderful evening of lovemaking. Bize ve harika bir sevişme akşamına. Bize ve aşkımızın mükemmel gecesine! Submarine-1 2010 info-icon
Can you just get off my shoulders? Omzumu bırakır mısın artık? Omzumu bırakır mısın? Submarine-1 2010 info-icon
I'm just directing you, just... Seni yönlendiriyorum, biraz... Seni yönlendiriyorum, şey değil... Submarine-1 2010 info-icon
Right, OK, just don't open them. I'll tell you when. Stay there. Peki, tamam, daha açma. Ben sana söyleyeceğim. Orada kal. Tamam oldu. Sakın ben "Aç" diyene kadar açma. Bekle. Submarine-1 2010 info-icon
What, now? Yeah. Ne be, şimdi mi? Evet. Şimdi mi? Evet. Submarine-1 2010 info-icon
Fucking hell, you're a serial killer. Hassiktir, seri katil çıktın başıma. Hasiktir, seri katil falan mısın? Submarine-1 2010 info-icon
I'm sorry for that. I didn't know whether you'd like it. Onun için özür dilerim. Beğenir misin bilmiyordum. Şey için üzgünüm. Hoşuna gider mi bilemedim. Submarine-1 2010 info-icon
But we can learn from it. I've learned from it. Ancak bundan ders çıkarabiliriz. Ben çıkarttım. Ama ders alabiliriz. Yani alabilirim. Submarine-1 2010 info-icon
I think you've learned from it. Maybe we could start again. Bence sen de çıkarttın. Belki baştan başlayabiliriz. Sen de bir şeyler öğrendin. Baştan başlayabiliriz. Submarine-1 2010 info-icon
I've gotta go home. OK, cool. You should go home. Eve gitmem lazım. Tamam, uyar. Eve gitmelisin. Eve gitmem lazım. Peki tamam. Eve gitmen lazım. Submarine-1 2010 info-icon
I'll give you this. It's just a letter I was gonna give you. Just take it. Sana bunu vereyim. Bu mektubu zaten verecektim. Al işte. Bunu sana vericem. Mektup gibi. Verecektim aslında ama neyse al. Submarine-1 2010 info-icon
It's nothing. Önemli değil. Önemli bir şey değil. Submarine-1 2010 info-icon
Sorry, but... No, no, l... Yeah... Kusura bakma, ama... Yok, yok, ben... Öyle... Pardon ama.. Hayır hayır, ben, şey.. Submarine-1 2010 info-icon
You... OK, bye. Sen... Peki, güle güle. Sen.. Evet, bay. Submarine-1 2010 info-icon
Dear Jordana, thank you for letting me explore your perfect body. Sevgili Jordana, bana muhteşem vücudunu keşfettirdiğin için teşekkürler. Değerli Jordana. Mükemmel bedenini keşfetmeme izin verdiğin için teşekkür ederim. Submarine-1 2010 info-icon
I could drink your blood. Kanını bile içebilirim. Kanını bile içebilirdim. Submarine-1 2010 info-icon
You're the only person I would allow to be shrunk to microscopic size Mikroskobik boyuta küçültülüp minik bir su altından gidebilen makineyle... Mikroskobik olarak küçücük bir denizaltı içinde bedenime... Submarine-1 2010 info-icon
and swim inside me in a tiny submersible machine. ...içimde yüzmesine izin vereceğim tek insan sensin. ...girmesine izin vereceğim tek insan sensin. Submarine-1 2010 info-icon
We've lost our virginity but it wasn't like losing anything. Bekaretimizi kaybettik, ancak bir şey kaybetmiş de sayılmayız. Bekaretimizi kaybettik ama aslında bir kayıp bile değildi. Submarine-1 2010 info-icon
You're too good for me. You're too good for anyone. Sincerely, Oliver. Benim için fazlasıyla iyisin. Herkes için fazlasıyla iyisin. Sevgilerle, Oliver. Benim için çok iyisin. Herkes için öylesin. Teşekkürler. Oliver. Submarine-1 2010 info-icon
Don't get cocky. Şımarayım deme. Artistleşme hemen. Submarine-1 2010 info-icon
(Door slams) How was the film? Film nasıldı? Submarine-1 2010 info-icon
It's nice to see something lightweight once in a while, Arada bir üzerine düşünmeyi gerektirmeyen, Arada bir hafif şeyler görmek de güzel, Submarine-1 2010 info-icon
that you don't have to think about. ...hafif bir şey izlemek hoş tabii. insanı çok düşündürtmeyen. Submarine-1 2010 info-icon
Relationships are tough, aren't they? İlişki dediğin zor iş, değil mi? İlişkiler zor değil mi? Submarine-1 2010 info-icon
You should be in bed, Oliver. Sen daha yatmadın mı, Oliver? Uyuyor olman lazım Oliver. Submarine-1 2010 info-icon
Tonight, I stumbled across an encyclopaedia entry on ultrasound. Bu akşam, tesadüfen ses ötesiyle ilgili bir ansiklopedi girisine rastladım. Bu akşam 'Ses Ötesi' ile ilgili bir ansiklopedi bölümü okudum. Submarine-1 2010 info-icon
Ultrasound is a sound vibration too high frequency to be audible. Ses ötesi, duyulamayacak kadar yüksek frekansta bir ses titreşimi. Ses ötesi, duyu eşiğimizin çok üzerindeki ses titreşimlerine deniyor. Submarine-1 2010 info-icon
It was first developed to locate submerged objects En başta su altındaki objeleri; İlk suyun altındaki objeleri bulabilmek için kullanılmış Submarine-1 2010 info-icon
submarines, depth charges, Atlantis and such. ...deniz altıların, su bombalarının, Atlantis'in yerini saptamak için geliştirilmiş. Denizaltılar, mayınlar, Atlantis falan. Submarine-1 2010 info-icon
Some animals, like bats, dolphins and dogs Yarasalar, yunuslar ve köpekler gibi bazı hayvanlar... Bazı hayvanlar, yunus, yarasa veya köpek gibi Submarine-1 2010 info-icon
can hear within the ultrasonic frequency. ...ses ötesi frekansı duyabiliyorlar. Ses ötesi dalgaları duyabiliyorlar. Submarine-1 2010 info-icon
But no human can. Ancak hiçbir insan duyamıyor. Ama hiç bir insan duyamıyor. Submarine-1 2010 info-icon
No one can truly know what anyone thinks or feels. Hiç kimse gerçekten birinin ne düşündüğünü ya da hissettiğini bilemez. Kimse başka ne düşünüyor veya hissediyor bilmiyor. Submarine-1 2010 info-icon
What's inside Mum? Annemin içinde ne var? Submarine-1 2010 info-icon
What's inside Dad? Babamın içinde ne var? Submarine-1 2010 info-icon
What's inside Jordana? Jordana'nın içinde ne var? Submarine-1 2010 info-icon
We're all travelling under the radar, undetected. Hepimiz radara takılmıyor, saptanamıyoruz. Radar'ın altında farkedilmeden gidiyoruz. Submarine-1 2010 info-icon
And no one can do a thing about it. Ve bunun için kimsenin elinden bir şey gelmiyor. Ve kimse bir şey yapamıyor. Submarine-1 2010 info-icon
Any more word from Graham? Nothing to report., Jackie. Graham'den başka haber var mı? Bahsedilmesi gereken yok, Jackie. Graham'dan haber var mı? Diyecek bir şey yok Jackie. Submarine-1 2010 info-icon
We went to the cinema as normal. How did that go? Her zamanki gibi sinemaya gittik. Nasıl gitti peki? Normal sinemaya gittik. Nasıl geçti? Submarine-1 2010 info-icon
Awkward, of course. Rezaletti, tabii. Yakışıksız tabi ki. Submarine-1 2010 info-icon
Lloyd sulked because we watched Crocodile Dundee Onun bilinmeyenlerinden biri yerine Timsah Dundee'yi izledik diye... Timsah Dundee izlediğimiz için Lloyd sıkıldı Submarine-1 2010 info-icon
rather than one of his dark numbers, I don't know. ...Lloyd surat astı durdu yani. O daha çok 'derin' filmleriseviyor. Submarine-1 2010 info-icon
But I really laughed. I thought it was very charming. Ama ben çok güldüm. Bana çok etkileyici geldi. Ama ben bayağı güldüm. Çok eğlenceliydi. Submarine-1 2010 info-icon
And I could see why someone like her would go for someone like him. Ve onun gibi bir kızın niye onun gibi bir erkeği istediğini anladım. Ve öyle bir kızın neden öyle bir adamla beraber olduğunu anlayabiliyorum. Submarine-1 2010 info-icon
Graham is still very attractive. He probably felt threatened. Graham hâlâ çok çekici. Herhalde kendini tehdit altında hissetmiştir. Graham hala çok çekici. Muhtemelen tehdit edilmiş hissetti. Submarine-1 2010 info-icon
Lloyd is far too self involved to feel threatened, Jackie. Lloyd kendini tehdit altında hissedemeyecek kadar başını işinden kaldırmıyor. Lloyd tehdit edilmiş hissedemeyecek kadar içine kapanık Jackie. Submarine-1 2010 info-icon
He knows Graham was your first love... Graham'ın ilk aşkın olduğunu biliyor... Graham'ın ilk aşkın olduğunu biliyor ama.. Submarine-1 2010 info-icon
He wasn't my first love. Come on. İlk aşkım o değildi. Yapma ama. İlk aşkım değildi. Hadi oradan. Submarine-1 2010 info-icon
I was 18. Pardon? 18'imdeydim. Affedersin? 18'imdeydim? Pardon? Submarine-1 2010 info-icon
18. Look, I've got to go. I'll call you back. 18. Bak, şimdi kapatmam lazım. Seni ararım. 18. Bak gitmem lazım. Seni sonra ararım. Submarine-1 2010 info-icon
Actually, I'll see you tomorrow, OK. Aslında, yarın görüşürüz, olur mu? Aslında yarın görüşelim. Tamam. Submarine-1 2010 info-icon
Were you listening in to that? Dinliyor muydun sen? Telefonu mu dinliyordun? Submarine-1 2010 info-icon
LLOYD: Sorry, what? Affedersin, ne? LLOYD: Pardon, ne dedin? Submarine-1 2010 info-icon
I could hear you breathe, Lloyd. Nefes alıp verişini duydum, Lloyd. Nefes aldığını duyabiliyorum Lloyd! Submarine-1 2010 info-icon
Why hadn't my parents told me that Graham was Mum's first love? Neden ebeveynlerim bana Graham'in annemin ilk aşkı olduğunu söylememişlerdi? Niye bana Graham'ın annemin ilk aşkı olduğunu söylemediler? Submarine-1 2010 info-icon
No wonder their cinema outing had ended in such a schism. Sinemaya gidişlerinin böyle bir hiziple sona erişine şaşmamak gerek. Sinema randevularının hizip içinde bitmesine şaşmamalı. Submarine-1 2010 info-icon
I can only assume the subject of wife swapping was raised Yapabileceğim tek varsayım, eş değişme mevzusunun gündeme geldiği, Tek tahminim eş değiş dokuşu tartışılmış olabilir Submarine-1 2010 info-icon
and Dad didn't feel emotionally ready. ...babamınsa duygusal açıdan hazır olmadığı. ve Babam duygusal olarak hazır hissetmemiştir. Submarine-1 2010 info-icon
Is it possible that Mum would cheat on Dad? Annemin babamı aldatması olası mı? Annem babamı aldatabilir mi? Submarine-1 2010 info-icon
Will they get divorced? Boşanacaklar mı? Submarine-1 2010 info-icon
They don't even row. Artık aynı yatağa yatmıyorlar bile. Kavga bile etmiyorlar. Submarine-1 2010 info-icon
They just have discussions. Tartışıp duruyorlar. Sadece ufak tartışmaları oluyor. Submarine-1 2010 info-icon
I'm going to have to increase my surveillance. Gözetimlerimi arttırmam gerekecek. Gözetleme düzeyimi arttırmam lazım. Submarine-1 2010 info-icon
Good night, Oliver. İyi geceler, Oliver. İyi geceler Oliver. Submarine-1 2010 info-icon
Yargh, yargh, yargh! Haaa, haaa, haaa! Yargh, yargh, yargh! Submarine-1 2010 info-icon
Yargh! Haaa! Yargh! Submarine-1 2010 info-icon
Thank you very much, Jeff. Çok sağ ol, Jeff. Çok teşekkürler Jeff. Submarine-1 2010 info-icon
I got you these books. They're really meaningful to me. Sana bu kitapları aldım. Bana çok şey kattılar. Sana bu kitapları getirdim. Benim önem verdiğim kitaplar. Submarine-1 2010 info-icon
This is Shakespeare's most mature work, miles better than Hamlet. Bu Shakespeare'in en olgun çalışması, Hamlet'ten kat kat iyidir. Bu Shakespeare'in en iyi yapıtı, Hamlet'ten çok daha iyi. Submarine-1 2010 info-icon
Just more developed thematically. Konusal açıdan daha derindir. Temasal anlamda daha başarılı. Submarine-1 2010 info-icon
And this is Nietzsche, one of the most influential philosophers of modern time. Ve bu da Nietzsche, modern dönemin en etkileyici filozoflarından biridir. Nietzsche, felsefe alanında en saygı duyulan yapıtlarından. Submarine-1 2010 info-icon
I don't agree with all he says but he makes some interesting points. Bütün söylediklerine katılmıyorum, ama değindiği bazı ilginç noktalar var. Söylediği her şeye katılmıyorum ama ilginç noktalara değiniyor. Submarine-1 2010 info-icon
And this is The Catcher In The Rye, a great modern American novel. Ve bu da *Çavdar Tarlasında Çocuklar, müthiş bir modern Amerikan romanı. Bu da Çavdar Tarlasında Çocuklar, çok iyi modern Amerikan romanı. Submarine-1 2010 info-icon
Salinger's very influential. Salinger çok etkileyicidir. Salinger baya etkileyici. Submarine-1 2010 info-icon
Why are you doing this? Bunu neden yapıyorsun? Neden böyle bir şey yapıyorsun? Submarine-1 2010 info-icon
I thought it'd be nice to get some mutual interest, now we've had sex, Tükürmek ve bir şeyler yakmak dışında, artık seviştiğimiz için, Düşündümde seks de yaptığımıza göre daha fazla konuşacak şeyimiz olsa Submarine-1 2010 info-icon
other than spitting and setting things on fire. ...bazı ortak ilgi alanlarımız olsa hoş olur diye düşündüm. Tükürmekten ve ateş yakmaktan başka yani. Submarine-1 2010 info-icon
Why would I want to be more like you? Neden sana daha çok benzemeyi isteyeyim? Neden daha fazla sana benzeyeyim ki? Submarine-1 2010 info-icon
Just try not to crack the spines or burn them. Sırtlarını bozmamaya ya da yakmamaya çalış. Kitapların arkasına zarar vermezsen ve yakmazsan sevinirim. Submarine-1 2010 info-icon
We should get in. It starts in an hour. I want to get a good seat. İçeri geçsek iyi olur. Bir saate kadar başlayacak. İyi bir yer bulmak istiyorum. Girsek iyi olur, 1 saat içinde başlıyor, güzel bir yerden izlemek istiyorum. Submarine-1 2010 info-icon
It's rude to leave a film before it's finished. Film bitmeden çıkmak saygısızlık. Bitmeden filmden çıkmak çok ayıp. Submarine-1 2010 info-icon
Who to? The film makers. Kime? Film yapımcılarına. Kime ayıp? Filmi yapanlara. Submarine-1 2010 info-icon
How do they know? They just do. Nereden bilecekler? Bilirler işte. Nereden bilecekler ki? Bilirler işte. Submarine-1 2010 info-icon
How? They do. Nasıl? Bilirler. Submarine-1 2010 info-icon
There wasn't even any sound on it. There was never intended to be. Sesi bile yoktu. Öylesini istiyorlardı zaten. Hiç ses bile yoktu. Sese gerek yoktu ki. Submarine-1 2010 info-icon
Then why did they write it? Kiss me. O zaman niye yazmışlar? Öp beni. O zaman niye böyle bir şey yazmışlar? Öp beni hemen. Submarine-1 2010 info-icon
(Laughing) Get off me! Bırak beni! Hahah, bırak beni. Submarine-1 2010 info-icon
What are you doing? Just kiss me. N'apıyorsun? Beni öpmene bak. Napıyorsun? Öp sadece. Submarine-1 2010 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 156411
  • 156412
  • 156413
  • 156414
  • 156415
  • 156416
  • 156417
  • 156418
  • 156419
  • 156420
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim