Search
English Turkish Sentence Translations Page 15495
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Thank you. No, you really are. | Teşekkür ederim. Hayır, gerçekten iyisin. Teşekkür ederim. Hayır, gerçekten iyisin. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Yeah. You take care. | Tamam. Kendine iyi bak. Tamam. Kendine iyi bak. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I won't forget this. | Bunu asla unutmayacağım. Bunu asla unutmayacağım. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
That's the Mona Lisa. That's the Mouse a Lisa. | Mona Lisa bu. Hayır, Farena Lisa. Mona Lisa bu. Hayır, Farena Lisa. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Found her on the 405. From here down, she was a mess, but the head, perfect. | 405. yolda buldum bunu. Şuradan aşağısı feciydi, ama kafası mükemmel durumdaydı. 405. yolda buldum bunu. Şuradan aşağısı feciydi, ama kafası mükemmel durumdaydı. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I like her. I love the tail. | Buna bayılıyorum. Kuyruğunun hastasıyım. Buna bayılıyorum. Kuyruğunun hastasıyım. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
'Cause he's screaming. | Çığlık atıyordu. Çığlık atıyordu. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Hey, you know what? I have some in the flesh. Want to see 'em? | Bak ne diyeceğim? Yanımda gerçekleri de var. Görmek ister misin? Bak ne diyeceğim? Yanımda gerçekleri de var. Görmek ister misin? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Hold on, hold on, hold on. Don't look! | Dur, dur, dur, dur. Bakma hemen! Dur, dur, dur, dur. Bakma hemen! | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Hold on, hold on, hold on... | Bekle, bekle, bekle. Bekle, bekle, bekle. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Go ahead. | Bakabilirsin. Bakabilirsin. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Does that guy look sort of familiar? | Bu elemanı tanıdın mı? Bu elemanı tanıdın mı? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
ls it Jesus? Yes! | İsa mı? Evet! İsa mı? Evet! | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
...I'm sort of giving them a second chance, you know? | ...onlara ikinci bir şans gibi bir imkan sağlayayım. ...onlara ikinci bir şans gibi bir imkan sağlayayım. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
"The only one." The only what? | "Tek değilim." Ne değilsin? "Tek değilim." Ne değilsin? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
No, that's the lyric. "You may say I'm a dreamer, but I'm not the only one." | Hayır, şarkı sözlerini diyorum... Hayır, şarkı sözlerini diyorum... | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
OK, Tim. | Tamam, Tim. Tamam, Tim. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
You know, Barry, this was a very strange way to meet, | Biliyor musun Barry, tanışmak için çok sıra dışı bir yol oldu... Biliyor musun Barry, tanışmak için çok sıra dışı bir yol oldu... | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Did you make that up? | Bu lafı sen mi uydurdun? Evet. Bu lafı sen mi uydurdun? Evet. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Say that your girlfriend thinks meat is murder, | Farz et ki bir arkadaşın et yemenin yamyamlık olduğunu düşünüyor... Farz et ki bir arkadaşın et yemenin yamyamlık olduğunu düşünüyor... | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
and she convinces you to become a vegetarian. | ...ve seni vejetaryen olman için ikna ediyor. ...ve seni vejetaryen olman için ikna ediyor. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
a chicken comes up, plucks itself, covers itself in barbecue sauce | ...bir tavuk çıkıyor ortaya, kendi kendini yoluyor ve barbekü sosuna bulanıyor... ...bir tavuk çıkıyor ortaya, kendi kendini yoluyor ve barbekü sosuna bulanıyor... | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, that chicken wants to die. | Evet, demek ki tavuk ölmek istemiş. Evet, demek ki tavuk ölmek istemiş. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
And He sent His only son to tell me. | Ve bunu söylemek için biricik oğlunu bana gönderdi. Ve bunu söylemek için biricik oğlunu bana gönderdi. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Come with me, my children, to the seventh floor, | Gel benimle çocuğum, yedinci kata çıkıyoruz... Gel benimle çocuğum, yedinci kata çıkıyoruz... | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Tim! I'd like you to meet Mr. and Mrs. Mueller | Tim! Tim! | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Of course! What a pleasure it is to meet you. | Sizinle tanışmak benim için büyük şereftir. Sizinle tanışmak benim için büyük şereftir. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Mr. Conrad! You sent the lamp to my hotel. | Bay Conrad! Lambayı otelime siz göndermişsiniz. Bay Conrad! Lambayı otelime siz göndermişsiniz. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
That's... yeah! I wished to meet you in person. | Şey...evet! Sizinle şahsen tanışmak istedim. Şey...evet! Sizinle şahsen tanışmak istedim. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Yes, Tim was really helpful when we came up with the idea for the lamps. | Evet, lamba fikrini bulduğumuzda Tim bize gerçekten çok yardımcı oldu. Evet, lamba fikrini bulduğumuzda Tim bize gerçekten çok yardımcı oldu. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
And we'd been discussing personal investment as well. | Ayrıca kişisel yatırımlarından da bahsettik. Ayrıca kişisel yatırımlarından da bahsettik. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Well, I'm glad we could do this. Yeah. | Evet, bu aşamaya gelmemize sevindim. Evet. Evet, bu aşamaya gelmemize sevindim. Evet. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Congratulations on your new Matisse. It's beautiful. | Yeni Matisse'iniz hayırlı olsun. Çok güzel. Yeni Matisse'iniz hayırlı olsun. Çok güzel. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
My wife is a true collector. It was quite a bidding war. | Eşim gerçek bir koleksiyoncudur. Çok çekişmeli bir müzayedeydi. Eşim gerçek bir koleksiyoncudur. Çok çekişmeli bir müzayedeydi. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Well, to the victor go the spoils. | Ne demişler, ganimet kazananındır. Ne demişler, ganimet kazananındır. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Our motto continues to inspire. | Aile düsturumuz ilham vermeye devam ediyor. Aile düsturumuz ilham vermeye devam ediyor. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Ad Victorem Spolias. Fantastic. | Ad Victorem Spolias. Şahane. Ad Victorem Spolias. Şahane. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Well, shall we? Yeah. | Evet, çıkalım mı? Tabi. Evet, çıkalım mı? Tabi. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Join us. | Bize katılsana. Bize katılsana. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I would love to meet her. We must have brunch tomorrow. | Onunla tanışmayı çok isterim. Yarın birlikte branç yapalım. Onunla tanışmayı çok isterim. Yarın birlikte branç yapalım. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
They can speak about beauty. We can speak about business. | Onlar güzellik hakkında konuşurlar. Biz de işten bahsederiz. Onlar güzellik hakkında konuşurlar. Biz de işten bahsederiz. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Sounds perfect. | Harika. Harika. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
OK, what the hell just happened? This guys supposed to be my client. | Nedir şimdi bu? Bu adam benim müşterim olacaktı. Nedir şimdi bu? Bu adam benim müşterim olacaktı. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
You're still just an analyst... No, no, this is better. | Sen daha bir analistsin... Hayır, hayır, böylesi daha iyi. Sen daha bir analistsin... Hayır, hayır, böylesi daha iyi. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
This guy wants to invest $100 million. Don't mess it up. We need this. | Bu herif 100 milyon dolar yatırım yapmak istiyor. Sakın mahvetme. Bu herif 100 milyon dolar yatırım yapmak istiyor. Sakın mahvetme. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Well, the sixth floor steps up. | Altıncı katın ayak sesleri bunlar. Altıncı katın ayak sesleri bunlar. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Excuse me. Yeah. | Affedersin. Buyur. Affedersin. Buyur. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Hey, rooting for you, buddy, Good luck. | Gözüm üzerinde dostum, bol şans. Gözüm üzerinde dostum, bol şans. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
My girlfriend's not a hooker. She tried to give me a BJ. | Kız arkadaşım fahişe değil. Bana saksafon çekmeye çalıştı. Kız arkadaşım fahişe değil. Bana saksafon çekmeye çalıştı. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
If she didn't ask for money, then she's not a hooker, is she? | Karşılığında para istemediyse, demek ki fahişe değilmiş, öyle mi? Karşılığında para istemediyse, demek ki fahişe değilmiş, öyle mi? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
She asked me for money. It wasn't that expensive, either. | Para istedi benden. Çok pahalı da değildi hem. Para istedi benden. Çok pahalı da değildi hem. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I still had a ton of singles left over from your sister's birthday party. | Kız kardeşinin doğum günü partisinde tanıdığım bir sürü boş kız var. Kız kardeşinin doğum günü partisinde tanıdığım bir sürü boş kız var. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Hey, is Cinnamon a family name? | "Zilli" aile kızı adı mıdır? "Zilli" aile kızı adı mıdır? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Hey, honey. Hey! | Selam bebeğim. Selam! Selam bebeğim. Selam! | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Glad you're still here. Look, don't make plans tomorrow morning. | Hâlâ evde olmana sevindim. Dinle, yarın sabah için sakın plan yapma. Hâlâ evde olmana sevindim. Dinle, yarın sabah için sakın plan yapma. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
How'd you like to have brunch with a fascinating Swiss couple? | Etkileyici bir İsveçli çiftle branç yapmaya ne dersin? Etkileyici bir İsveçli çiftle branç yapmaya ne dersin? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
OK. She's an art collector | Olur. Kadın bir sanat koleksiyoncusu... Olur. Kadın bir sanat koleksiyoncusu... | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
and he's got a lot of money. | ...ve kocasının da bok gibi parası var. ...ve kocasının da bok gibi parası var. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I need you. This is huge. it's huge? | Sana ihtiyacım var. İş büyük. Büyük demek? Sana ihtiyacım var. İş büyük. Büyük demek? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Really huge. What's this? | Gerçekten büyük. Ne varmış burada? Gerçekten büyük. Ne varmış burada? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
That's a... | O şey... O şey... | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
It's a mouse dressed like Jesus. | İsa gibi giyinmiş bir fare. İsa gibi giyinmiş bir fare. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
This guy that I ran into today, he makes them. | Bugün bir adamla karşılaştım, bunlardan yapıyormuş. Bugün bir adamla karşılaştım, bunlardan yapıyormuş. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
He's amazing. He's some kind of artisan. | İnanılmaz birisi. Bir çeşit zanaatkar. İnanılmaz birisi. Bir çeşit zanaatkar. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Really? Are you doing that dinner? | Gerçekten mi? Gerçekten mi? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Julie, Fender invited me. So? | Julie, beni Fender davet etti. Eee? Julie, beni Fender davet etti. Eee? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Fender, as in Fender Financial? | Fender Finans'ın sahibi Fender. Fender Finans'ın sahibi Fender. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
The you I know would have just said no. | Benim tanıdığım sen hayır derdi. Benim tanıdığım sen hayır derdi. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
The me that you know did say no. | Senin tanıdığın ben, hayır dedi zaten. Senin tanıdığın ben, hayır dedi zaten. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
But the me that you don't know had to say yes. | Ama senin tanımadığın ben, evet demek zorunda kaldı. Ama senin tanımadığın ben, evet demek zorunda kaldı. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Look, there's you and the me that you know. | Bak önemli olan sen ve senin tanıdığın ben. Bak önemli olan sen ve senin tanıdığın ben. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
And we love each other and we have a wonderful life. | Biz birbirimizi seviyoruz, ve harika bir hayatımız var. Biz birbirimizi seviyoruz, ve harika bir hayatımız var. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
and the me that you know can live in this nice apartment, | Bu sayede sen ve tanıdığın ben bu güzel dairede yaşabiliyor... Bu sayede sen ve tanıdığın ben bu güzel dairede yaşabiliyor... | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
and eat at nice restaurants and go to Cabo for Christmas. | ...güzel restoranlarda yiyebiliyor ve Noel için Cabo'ya gidebiliyoruz. ...güzel restoranlarda yiyebiliyor ve Noel için Cabo'ya gidebiliyoruz. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
There should not be any you I don't know. | Tanımadığım bir sen diye bir şey olamaz. Tanımadığım bir sen diye bir şey olamaz. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
But there is. You might not like him. | Ama var işte. Onu sevmek zorunda değilsin. Ama var işte. Onu sevmek zorunda değilsin. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I don't like him. I hate him! But we need him. | Ben de hiç sevmiyorum onu. Hatta nefret ediyorum! Ama ona mecburuz. Ben de hiç sevmiyorum onu. Hatta nefret ediyorum! Ama ona mecburuz. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
The CIA does some pretty funky, nasty stuff in the shadows, | CIA gizli gizli acayip, pis işler yapıyor... CIA gizli gizli acayip, pis işler yapıyor... | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
but I, for one, am glad they're there. | ...ama Allah'ıma şükürler olsun benim her şeyim apaçık, net, ortada. ...ama Allah'ıma şükürler olsun benim her şeyim apaçık, net, ortada. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
The CIA doesn't invite people to dinner | CIA, insanları kendileriyle dalga geçmek için yemeğe çağırmaz. CIA, insanları kendileriyle dalga geçmek için yemeğe çağırmaz. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Julie! Julie, where are you going? | Julie! Julie! | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I'll call him, I'll tell him the dinner's off. | Onu arayıp yemeğe gelmeyeceğimi söyleyeceğim. Onu arayıp yemeğe gelmeyeceğimi söyleyeceğim. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
In a few hours. What? | Birkaç saat sonra. Ne? Birkaç saat sonra. Ne? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I think we need to cool off. | Biraz sakinleşelim diyorum. Biraz sakinleşelim diyorum. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Oh, God. My back, my back, my back. | Aman Tanrım. Sırtım, sırtım. Aman Tanrım. Sırtım, sırtım. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
What the hell are you doing here? | Ne halt ediyorsun sen burada? Ne halt ediyorsun sen burada? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Nobody was there. Are we having this dinner or not? | Ama hiç kimse yoktu orada. Bu yemek olacak mı olmayacak mı? Ama hiç kimse yoktu orada. Bu yemek olacak mı olmayacak mı? | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
OK, just... slow. | Tamam, yavaş...yavaş. Tamam, yavaş...yavaş. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Au right. | Pekâlâ. Pekâlâ. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Barry, please stop doing that. | Barry, kes şunu lütfen. Barry, kes şunu lütfen. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I'm gonna ix your back. Barry, stop! | Sırtını iyileştireceğim. Barry, dur! Sırtını iyileştireceğim. Barry, dur! | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I am a trained taxidermist. | Ben eğitimli bir tahnitçiyim. Ben eğitimli bir tahnitçiyim. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Oh, God! OK... | Tanrım! Tamam... Tanrım! Tamam... | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Look at that face! | Vay canına! Şu surata bak! Vay canına! Şu surata bak! | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Stop it! OK, all right. | Kes şunu! Tamam, peki. Kes şunu! Tamam, peki. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I hope this doesn't mess up dinner. We're not having dinner tonight. | Umarım bu yüzden yemeği kaçırmayız. Yemek bu akşam değil. Umarım bu yüzden yemeği kaçırmayız. Yemek bu akşam değil. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
it's tomorrow, I don'! think so, Tim. | Yarın. Hiç sanmıyorum Tim. Yarın. Hiç sanmıyorum Tim. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
Barry, I made the plans. I know when it is. | Barry, plan benim planım. Ne zaman olduğunu biliyorum. Barry, plan benim planım. Ne zaman olduğunu biliyorum. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
I'm pretty sure it's tonight. it's not tonight. | Bu akşam olduğuna adım gibi eminim. Bu gece değil. Bu akşam olduğuna adım gibi eminim. Bu gece değil. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |
OK. All right. I guess one of us got confused. | Tamam. Pekâlâ. Galiba birimizin kafası karışmış. Tamam. Pekâlâ. Galiba birimizin kafası karışmış. | Dinner for Schmucks-1 | 2010 | ![]() |