Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 145975
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
Then I thought of coming over to see granddad and begging him to help me... | Sonra gelip, beni bu manyaktan kurtarması için... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
leave that lunatic. It was too much for me. | ...büyükbabama yalvarmayı düşündüm. Bu benim için çok fazla. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Now the old man can take care of his crazy son: | Bu yaşlı adam, deli oğlunun icabına baksın: | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
send him to the farm, go to the police... | onu çiftliğe yollasın, polise gitsin... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
or kill him. | ya da onu öldürsün. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Then I became aware that from now on, I know nothing. | Sonra farkına vardım ki, bu günden sonra artık hiç bir şey bilmiyorum. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I know nothing about my life, what I'll do or become. | Hayatım hakkında, ne yapacağım, ne olacağım hakkında hiç bir şey bilmiyorum. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Then I realized that mom is dead, | Farkettim ki annem öldü, | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
and I can't ask her anything. | ve ona birşey soramam. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I was overcome with sorrow for myself and cried again. | Izdırabım beni yendi ve tekrar ağladım. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
You must think I'm a very nervous person, but I'm not. | Benim asabi biri olduğumu düşünebilirsin ama değilim. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Do you think Henrik is suicidal? If he'd kill himself? | Henrik'in intihara eğilimli olduğunu düşünüyor musun? Eğer kendini öldürürse mi? | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
In an extreme situation like the one you're describing... | Senin anlattığın gibi aşırı durumlarda... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
could he hurt himself? | kendine zarar verebilir mi? | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
You know, to be honest, I don't know my father very well. | Dürüst olmam gerekirse, babamı iyi tanımıyorum. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I only know that deep inside he's... good. | Tek bildiğim, özünde... iyi bir insan. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
If not, mom never... | Eğer annem... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Mom loved him, you know? They loved each other. | Annem onu sevdi, biliyor musun? Birbirlerini sevdiler. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
And I suppose I was out of that love. | Ve sanırım ben bu sevginin dışındaydım. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
That's what I think when I'm feeling sorry for myself and I get tired of my boyfriends. | Kendim için üzülürken ve erkek arkadaşlarımdan yorulmuşken düşündüğüm buydu. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Why can't I feel love like mom did? | Neden annem gibi aşık olamadım? | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Were you afraid your dad would kill himself after her death? | Annenden sonra babanın kendini öldürebileceğinden korktun mu? | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I never gave his tragedy much thought. | Bu trajediye fazla kafa yormadım. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
But I tried to take care of mom, as much as he'd let me. | Fakat bana izin verdiği kadarıyla ona annemin ilgisini göstermeye çalıştım. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Mom was never very talkative. | Annem çok konuşkan değildi. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
But on one of her last days... | Fakat son günlerinden birinde... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
She was always drowsy from the morphine... | Morfinin etkisiyle hep biraz uyuşuktu. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
On one of her last days, I was sitting beside her, | Son günlerinden birinde, yanında oturuyordum, | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
she looked at me and said clearly: | bana baktı ve açıkça dedi ki: | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"You know I love you". | "Seni sevdiğimi biliyorsun." | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"You know I love you, Karin". | "Biliyorsun, seni seviyorum, Karin". | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
My mother never spoke that way. | Annem hiç böyle konuşmazdı. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Dad once said as a joke, this was a long time ago, | Bir keresinde babam, şaka olarak, çok zaman önceydi bu, | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"Anna never says I love you, but her actions are always full of love". | "Anna asla seni seviyorum, demez, fakat davranışları hep sevgi doludur" demişti. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
What if grandfather comes back? It's OK, I've got another bottle. | Büyükbabam geldiğinde ne olacak? Sorun değil. Bir şişe daha var. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Were you really married to grandpa? Is that so strange? | Gerçekten büyükbabamla evli miydin? Çok mu garip? | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
It's hard to imagine it. What kind of person is he? | Bunu hayal etmek zor. O ne tarz bir insan? | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Did you love him? I've asked myself the same question all my life. | Onu sevdin mi? Bu soruyu bütün hayatım boyunca kendime sordum. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Was he so difficult? We were married for 16 years. | Zor biri miydi? 16 yıl boyunca evliydik. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Then we got divorced. He had met another woman, | Sonra boşandık. O başka biriyle tanıştı, | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
an idiot named Paula. | Paula adında bir aptalla. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I got married again to a boring glider pilot. | Ben sıkıcı bir planör pilotuyla yeniden evlendim. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
One day, he just flew away. | Bir gün o uzaklara uçtu. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
They never found him. | Onu bir daha bulamadılar. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
For some reason, Johan and I got together several times. | Bazı sebeplerle, Johan ve ben bir çok kez yeniden görüştük. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Then I found out he was servicing... | Sonradan anladım ki, o başka bir kadınla... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
another lady, a real whore. | gerçek bir fahişeyle beraber. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I was angry and hurt and finished with him. | Çok kızgın ve incinmiştim ve onunla görüşmeyi kestim. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I suddenly realized, | Aniden anladım ki, | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
that I was the most cheated on wife and lover in the world. | ben dünyadaki en çok aldatılan eş ve sevgiliydim. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Johan was remarkably and compulsively unfaithful. | Johan dikkat çekecek derecede sadakatsiz bir insandı. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
You mean that my grand father ...was a real liar. | Demek istediğin, büyükbabam bir... O bir yalancıydı. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
And he used to write poems. A volume got published, but it wasn't successful. | Şiirler de yazmıştı. Bir kısmı yayınlandı ama başarılı olmadı. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
My grandfather used to write verses? Yes, even love poems for me. | Büyükbabam şiirler mi yazmıştı? Evet, hatta bana bile aşk şiirleri yazdı. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Did you keep them? No. | Onları sakladın mı? Hayır. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
But did you love him? | Fakat ona aşıktın? | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I was terribly naive. | Korkunç derecede saftım. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Nowadays, I suppose it's just not possible to be so, so childish... | Şimdilerde, sanırım böyle saf, çocuksu olmak imkansız... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
and so know it all like I was. | tek bildiğim o zamanlar öyleydim. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I think I loved him. Utterly. | Sanırım onu sevdim. Tamamiyle. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
You never suspected? Not for an instant. | Hiç şüphe duymadın mı? Bir saniye bile. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
What made you come here suddenly? I don't know. | Böyle aniden seni buraya getiren ne? Bilmiyorum. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
You still love him! Don't you? | Sen onu hala seviyorsun! Öyle değil mi? | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
If you had to be honest, Marianne... | Dürüst olman gerekirse... Marianne?... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I hear people say Johan is this or that, | İnsanların Johan hakkında şöyle böyle dediklerini duyuyorum, | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
not very kind things usually. | genellikle hoş olmayan şeyler. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
But I don't know the Johan they're talking about. | Fakat onların sözettikleri Johan'ı ben tanımıyorum. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I always thought he was a good man. Very, very good. | Bence o çok iyi bir adam. Çok, çok iyi. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
It was so easy to hurt him, he could never defend himself. | Onu incitmek çok kolaydı, çünkü hiç kendini savunmazdı. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I believe that Johan... | Bence Johan... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
is a moving person. | hassas biri. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
He's moving. | Etkileyici. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Are you crying? Yes, a little. | Ağlıyor musun? Evet, biraz. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Are you crying for granddad? | Büyükbabam için mi ağlıyorsun? | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I'm crying for Johan and Marianne. I understand. | Johan ve Marianne için ağlıyorum. Anlıyorum. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
What will you do? Return to Henrik. | Ne yapacaksın? Henrik'e geri döneceğim. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Is that intelligent? It has nothing to do with that. | Bu akıllıca mı? Yapabileceğim birşey yok. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I'll stay here a few more days. Let me know what happens. | Burda bir kaç gün daha kalacağım. Olacakları görmek istiyorum. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
THREE About Anna | ÜÇ Anna hakkında | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
It can't happen again. | Bir daha olmayacak. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Never again. Never. | Bir daha asla! Asla! | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
We must have a serious talk. | Ciddi olarak konuşmalıyız. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
We both know how things are. There's nothing to sort out. | Nasıl olduğunu ikimizde biliyoruz. Halledilecek birşey yok. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I'm glad it's so simple! | Bu kadar basit olmasına sevindim. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
There's no other way to put it: I was scared to death. | Anlatmanın başka yolu yok: Ölmekten korktum. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Do you understand? I'm very tired. I'm going to sleep. | Anlıyor musun? Çok yorgunum. Yatmaya gidiyorum. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Are you asleep? No. | Uyuyor musun? Hayır. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Once I had a similar situation with Anna. | Bir keresinde Anna'yla aynı durumdaydım. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
We weren't married yet, but we lived together. | Biz henüz evlenmemiştik fakat beraber yaşıyorduk. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Maybe I was a little drunk. I said nasty things about... | Belki biraz sarhoştum. Kahrolası üniversite, iş arkadaşlarım... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
the damned university, | iş çevrem hakkında... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
my colleagues, our work environment. | hoş olmayan şeyler söyledim. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
And then about my father, that old bastard. | Ve sonra babamla ilgili, kahrolası bunak. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
Anna didn't say a word. And that upset me even more. | Anna tek kelime etmedi. Bu beni daha çok sarstı. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I remember thinking... | Düşündüğümü hatırlıyorum... | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"What's on Anna's mind, while she's sewing that skirt?" | "O eteği dikerken, Anna'nın kafasından neler geçiyor?" | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"What's she thinking? Maybe that Henrik is unbearable". | "Ne düşünüyor? Belki Henrik dayanılmaz biri". | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
And then she said it. | Ve sonra o konuştu: | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
"When you're like this, | "Sen böyleyken, | Saraband-1 | 2003 | ![]() |
I start thinking that you're not the man I planned to marry". | senin, evlenme planları yaptığım adam olmadığını düşünmeye başlıyorum. | Saraband-1 | 2003 | ![]() |