Search
English Turkish Sentence Translations Page 19722
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Where are you going? Africa. | Nereye gideceksin? Afrika'ya. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Africa? Oh, my... | Afrika? | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
I'll clean you up a little and then give you your shot. | Şimdi kolunu temizleyeceğim ve iğneyi yapacağım. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
All right... | Peki... | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Is that okay? | Acıdı mı? Acıdı mı? | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Good girl... | Uslu kız... | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Here... | İşte burada... | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Chiguma... 1 | Chiguma... 1 | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Tabora... | Tabora... | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Dar es Salaam... | Dar es Salaam... | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Massasi. | Massasi. Massasi. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Hey, are you packing already? | Hey, daha şimdiden hazırlandın mı? | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
You're going to bring all that? Yeah. | Hepsini götürecek misin? Evet. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Well, she's ten. | Ee, kız on yaşında. Ee, kız on yaşında. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Or rather, she will be ten this winter, so she's nine and a half. | Ya da şöyle demeliyim, bu kış 10 yaşına girecek, yani şu an dokuz buçuk yaşında. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
You couldn't possibly have told us this earlier? | Bunu bize daha erken söyleyemez miydin? | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Is there... any kind of flexibility here? | Biraz anlayışlı olamaz mısın? Biraz anlayışlı olamaz mısın? | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
We've made plans, you see. | Biliyorsun, plan yapmıştık. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Fine. Goodbye. | Peki. Görüşürüz. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Who was it? | O kimdi? O kimdi? | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
How did it go? She didn't have any other plans. | Nasıl gitti? Başka planı yoktu. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
She said she'd be happy to come. But I don't know... | Gelirse çok mutlu olacağını söylemişti. Ama bilmiyorum... | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
How did she sound? Good. | Sesi nasıl geliyordu? İyi geliyordu. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
She seemed happy. | Mutluydu. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
What about swimming lessons? They can take her. | Peki yüzme dersleri ne olacak? Hocaları alır onu. Peki yüzme dersleri ne olacak? Hocaları alır onu. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Should we go ahead and do it? | Biz mi götürmeliyiz yoksa? | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Even though it feels terrible... | Eğer kendini kötü hissederse... | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Maybe we should cancel the whole thing? And stay home? | Şu işi iptal edemez miyiz? Evde kalsak? | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
We could try to go back home sooner. | Erken dönmeye çalışırız. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
And she'll be able to come along next year. | Ve sonuçta kız bir yıl boyunca gelebilecek duruma gelir. Ve sonuçta kız bir yıl boyunca gelebilecek duruma gelir. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
We're finally going to do something. | Sonunda birşeyler yapmaya gidiyoruz. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Something real. | Gerçek birşeyler. Gerçek birşeyler. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
I can't stand living in this cramped little world. | Burada, bu küçük ve sıkışık dünyada yaşayamam. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Stop it! That's not going to work. | Yapma şunu! Olmayacak. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
You're too little. Too little for what? | Daha çok küçüksün. Ne için küçüğüm? | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
It's not our call, SIDA makes the rules. | Bunu ben söylemiyorum. Kuralları SIDA koyuyor. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
There are so many children in need there, we can't let them down. | Orada ihtiyaç sahibi çok çocuk var. Öylece gidemezsin. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
They don't even have water. Children are dying every day. | İçmek için suları bile yok. Orada hergün çocuklar ölüyor. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Don't you think we should go there and help them. Save them? | Oraya gidip yardım etmek istemediğimizi, onları kurtarmak istemediğimizi mi düşünüyorsun? Oraya gidip yardım etmek istemediğimizi, onları kurtarmak istemediğimizi mi düşünüyorsun? | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
I bet you and Anna will have a great time together this summer. | İddiaya girerim sen ve Anna müthiş bi yaz geçireceksiniz. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
I don't even know her. Not yet, but you will. | Onu daha tanımıyorum bile. Tanımıyor olabilirsin ama tanıyacaksın. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
And then there's your swimming lessons. That's fun. | Ve yüzme derslerine beraber gideceksiniz. Bu eğlenceli olacak. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
I can take care of myself. That's impossible, and you know it. | Orada kendi başımın çaresine bakabilirim. Biliyorsun ki bu imkansız. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Next year's different, then you can come along too. | Gelecek yıl farklı olacak ve sen bir sene boyunca gelebileceksin. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Look at me. Come on... | Bana bak, hadi ama... | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Guess where I went to swimming school? | Ben yüzme kursuna nereye gittim biliyor musun? | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Nowhere. | Hiç bir yere. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
My mom taught me herself, at the lake nearby our house. | Annem kendisi öğretti. Evimize yakın bir gölde. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
I was so scared of water when I was a little kid. | Küçük bi çocukken sudan çok korkuyordum. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
We're leaving tomorrow. | Yarın ayrılıyoruz. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
You do understand that, don't you? | Anladın mı? Sana diyorum. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
I don't think there's anything in particular here. | Sanıyorum anlatmadığım nokta kalmadı. Sanıyorum anlatmadığım nokta kalmadı. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
I put the spare keys in this bowl... | Yedek anahtarı şu kaseye koydum... | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Petter, you've got your bag, right? | Petter, çantan sende değil mi? | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
There we were, in the middle of the Atlantic, | Atlantik'in ortasındayken, | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
and the surface was all smooth, like a mirror. | su yüzeyi, dupduruydu. Tıpkı bir ayna gibi. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
The sky kind of melted straight into the sea, if you know what I mean. | Sanki gökyüzü eritilmiş gibi. Ne demek istediğimi anlıyorsun değil mi? | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
It was totally still. Silent. Not so much as a breeze. | Tamamen durgundu. Sessizlik. Hafif bir meltem dışında. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
When you swim under water you see the boat, like, all razor sharp. | Suyun altına daldığında ise gördüğün, bot olacak, sanki.. Sanki keskin bir jilet gibi. Suyun altına daldığında ise gördüğün, bot olacak, sanki.. Sanki keskin bir jilet gibi. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
And you know that the ocean floor is thousands of meters below you. | Ve biliyorsun ki, okyanusun zemini binlerce metre aşağıda. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Doesn't that sound awesome? | Sence de kulağa harika gelmiyor mu? | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Hang on, I'll show you... | Sıkı dur! Sana göstereceğim.. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Where the hell did he go? Here. | Nereye kayboldu bu? İşte burada. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Claes. | Claes. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Claes Curman. He lives in Danderyd. | Claes Curman. Danderyd'da yaşıyor. Claes Curman. Danderyd'da yaşıyor. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
He looks kind of sulky there, but he's got charm. | Birazcık asık suratlı çıkmış. Gerçekten çok sevimli, cana yakın birisidir. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
He wanted me to go sailing with him... But no, I didn't feel like it. | Benimle denizlere açılmak istediğini söyledi... Ama hayır, kendimi buna hazır hissetmiyorum. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
I need to put myself first now. | Kendi ayaklarım üstünde durmalıyım önce. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
I've got my own life. | Kendi hayatımı kazanmalıyım. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Hi there. Hi. | Merhaba. Selam. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Weren't you going to Africa? No. | Afrika'ya gitmiyor musun? Hayır. Afrika'ya gitmiyor musun? Hayır. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Well, my parents are taking us to Legoland this summer. | İyi o zaman. Ailem bizi bu yaz Legoland'e götürecek. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
All right, everybody over here. | Pekala, herkes buraya. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
I'm Ann Börtemark and some of you know me already. | Ben Ann Börtemark. Birkaçınız beni zaten tanıyorsunuz. Ben Ann Börtemark. Birkaçınız beni zaten tanıyorsunuz. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Hopefully, you won't have to come back next summer as well. | Umarım, bir dahaki yaz da yine beraber oluruz. Umarım, bir dahaki yaz da yine beraber oluruz. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
We're going to work real hard all summer. | Zorlu bir çalışma temposuyla bu yazı geçireceğiz. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
And you'll all have to jump off the high dive. | Ve şimdi hepiniz dalış tahtasından atlayacaksınız. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
No! Oh, yes indeed. | Hayır! Oh, evet. Ciddiyim. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Look... look at me. | Bak... bana bak. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Okay, let's practice jumping. Did everybody hear that? | Tamam, biraz deneme yapalım atlama hususunda. Herkes beni duydu mu? | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Next... | Sıradaki.. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Next... | Sıradaki... Sıradaki... | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Go on! Next! | Devam et! Sıradaki! | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Go on! | Devam! | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Hello there, paleface. | Selam soluk benizli. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Not so fast... Come here. | Hemen içeri girmek yok. Buraya gel. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Nisse would a sailor be... No, do the dance, too. | Nisse denizci olacaktı... Hayır, hayır. Dans ederek söyle. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Nisse would a sailor be And set off for Jamaica 1 | Nisse denizci olacaktı, Jamaika'ya yelken açacaktı. 1 | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Filled a ship with bananas did he And played the balalaika | Gemisini muzla doldurup balalayka oynayacaktı. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
So your aunt's here now, is she? | Teyzen burada mı? | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Gunnar and I were just saying that you could have stayed here, you know. | Gunnar ve ben, düşündük; burada kalabilirdin ama. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Now that this happened... | Annenle babanın şansına.. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Your parents were so lucky that she was available. | Teyzen müsaitmiş. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
I guess she's on vacation. | Teyzeni tatilde sanıyordum. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
What does she do for a living? Nothing, I think. | Neyle uğraşıyor bu sıra? Hiçbirşey. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
Imagine not having to work... | Yapacak hiç birşey olmadığını düşünemiyorum... | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
We went to Morocco once. A man offered 20 camels for Mom! | Bir keresinde Fas'a gitmiştik. Bir adam anneme yirmi deve önermişti! | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
So... why didn't you get to go with them? | Ee, onlarla niye gitmedin bakalım? | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
I was too little. I agree. | Çok küçükmüşüm. Doğru. Çok küçükmüşüm. Doğru. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |
You look like you're from Biafra, too. | Biafra'lılara benziyorsun zaten. Biafra'lılara benziyorsun zaten. | Flickan-1 | 2009 | ![]() |