Search
English Turkish Sentence Translations Page 19452
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I hit him. Seemed like the thing to do. | Ben de vurdum. Yapılması gereken bir şey gibi geldi. | Firefly-1 | 2003 | |
| Why'd this get so complicated? | Neden böyle karmaşık bir hal aldı? | Firefly-1 | 2003 | |
| Well, it's about to get simpler. There's a back door. | Çok basitleşmek üzere. Arka tarafta kapı var. | Firefly-1 | 2003 | |
| The desk clerk is on alert. He'll let us out. | Görevliye haber verildi. Bizi dışarı çıkartacak. | Firefly-1 | 2003 | |
| I'm not runnin' off. And I don't know what you got in your head... | Kaçmayacağım. Aklından ne geçiyor bilmiyorum ama... | Firefly-1 | 2003 | |
| but I didn't do this to prove some kind of point to you. | ...sana bir şey kanıtlamak için yapmadım bunu. | Firefly-1 | 2003 | |
| I actually thought I was defending your honor. And I never back down from a fight. | Gerçekten de onurunu koruduğumu düşünüyordum ve asla kavgadan kaçmam. | Firefly-1 | 2003 | |
| Yes, you do. You do all the time. | Hayır, kaçarsın. Hem de devamlı. | Firefly-1 | 2003 | |
| Well, yeah. But I'm not backing down from this one. | Evet, ama bundan kaçmayacağım. | Firefly-1 | 2003 | |
| He's an expert swordsman, Mal. You had trouble with the pillar. | Mükemmel bir kılıç ustasıdır, Mal. Sütunla baş edemedin. | Firefly-1 | 2003 | |
| How will your death help my honor? See, I plan on having it be his death. | Ölümün onuruma ne faydası olabilir ki? Onun ölmesini planlıyorum. | Firefly-1 | 2003 | |
| That's why I need lessons. | Bu yüzden de derse ihtiyacım var. | Firefly-1 | 2003 | |
| I figure you know how, bein' such an educated woman and all. | Eğitimli bir kadın olduğun için bilirsin diye düşündüm. | Firefly-1 | 2003 | |
| He said not to do anything. | Hiçbir şey yapmamamızı söyledi. | Firefly-1 | 2003 | |
| He'll join us after he wins the duel. And what if he don't win? | Düelloyu kazandıktan sonra bize katılacak. Ya kazanamazsa? | Firefly-1 | 2003 | |
| Doesn't hurt to have a contingency plan, Kaylee. | Yedek bir planın zararı olmaz, Kaylee. | Firefly-1 | 2003 | |
| I'm thinking since we're unarmed, we should take them by surprise. | Silahsız olduğumuza göre, beklemedikleri bir anda saldıralım. | Firefly-1 | 2003 | |
| All at once. Not necessarily. | Hepimiz aynı anda. Gerek yok. | Firefly-1 | 2003 | |
| We can lure one or two of 'em away. Say, infirmary. | Birkaç tanesini uzaklaştırabiliriz. Mesela revire doğru. | Firefly-1 | 2003 | |
| Take 'em out, be on Badger before he knows what happens. | Onları hallederiz, daha ne olduğunu anlayamadan Badger'a saldırırız. | Firefly-1 | 2003 | |
| Only if his attention is elsewhere. | Dikkatini başka bir şeye vermişse ancak işe yarar. | Firefly-1 | 2003 | |
| What we need's a diversion. | Dikkatini dağıtmamız lazım. | Firefly-1 | 2003 | |
| I say Zoe gets naked. | Bence Zoe soyunsun. | Firefly-1 | 2003 | |
| Nope. I could get naked. | Hayır. Ben soyunabilirim. | Firefly-1 | 2003 | |
| River, you can't be here. | River, buradan git. | Firefly-1 | 2003 | |
| River! River, please. Who's that, then? | River! River, lütfen! O kim? | Firefly-1 | 2003 | |
| Here, look at me. What's your story, love? | Bana bak. Senin hikâyen nedir, hayatım? | Firefly-1 | 2003 | |
| She's just, uh... Just a passenger. | O sadece... sadece bir yolcu. | Firefly-1 | 2003 | |
| Yeah? Why ain't she talkin'? She got a secret? | Öyle mi? Neden konuşmuyor? Bir sırrı mı var? | Firefly-1 | 2003 | |
| No, I'm... Sure. I got a secret. | Hayır, ben Evet. Bir sırrım var. | Firefly-1 | 2003 | |
| More than one. | Bir taneden de fazla. | Firefly-1 | 2003 | |
| Don't seem like that I tell 'em to you now, do it? | Sana söyleyeceğimi sanmıyorsun ama değil mi? | Firefly-1 | 2003 | |
| Anyone off Titan colony knows better than to talk to strangers. | Titan kolonisinden herkes yabancılarla konuşulmayacağını bilir. | Firefly-1 | 2003 | |
| You're talkin' loud enough for the both of us, though, ain't ya? | Sen ikimiz adına da konuşursun ama değil mi? | Firefly-1 | 2003 | |
| I've met a dozen like you. Skipped off home early. | Senin gibi bir sürü insan tanıdım. Genç yaşta evinden kaçmış. | Firefly-1 | 2003 | |
| Minor graft jobs here and there. | Orada, burada ufak yolsuz işlere bulaşmış. | Firefly-1 | 2003 | |
| Spent some time in the lockdown, but less than you claim. | Hapiste yatmış ama iddia ettiğinden daha kısa süre. | Firefly-1 | 2003 | |
| And you're, what, a petty thief with delusions standing? | Kendini olduğundan önemli sanan basit bir hırsızsın. | Firefly-1 | 2003 | |
| Sad little king of a sad little hill. | Küçük bir tepenin küçük, basit kralı. | Firefly-1 | 2003 | |
| Nice to see someone from the old homestead. | Eski memleketten birini görmek ne hoş. | Firefly-1 | 2003 | |
| Call me if anyone interesting shows up. | İlginç biri geldiğinde bana haber ver. | Firefly-1 | 2003 | |
| I like her. | Kızı sevdim. | Firefly-1 | 2003 | |
| That there... Exactly the kind of diversion we could've used. | Az evvelki... tam da ihtiyacımız olan gibi bir dikkat dağıtmaydı. | Firefly-1 | 2003 | |
| How did I avoid that? | Nasıl savuşturdum? | Firefly-1 | 2003 | |
| By being fast like a freak? No. | Manyak gibi hızlı olarak? Hayır. | Firefly-1 | 2003 | |
| Because you always attack the same way, swinging from the shoulder | Çünkü hep aynı şekilde saldırıyorsun. Sanki odun kesiyormuşsun gibi... | Firefly-1 | 2003 | |
| like you're chopping wood. | ...omuzdan hamle yapıyorsun. | Firefly-1 | 2003 | |
| You have to thrust with the point sometimes or... or swing from the elbow. | Arada bir de batırmak için hamle etmeli ya da dirseğini kullanmalısın. | Firefly-1 | 2003 | |
| Swinging from the shoulder feels stronger. It's also slower, Mal. | Omuzdan hamle daha güçlü gibi geliyor. Ama daha yavaş, Mal. | Firefly-1 | 2003 | |
| You don't need strength as much as speed. We're fragile creatures. | Hıza olan ihtiyacın güce olandan daha çok. Bizler narin yaratıklarız. | Firefly-1 | 2003 | |
| It takes less than a pound of pressure to cut skin. | Ağzım iyi laf yapmaz. Pek konuşmam. Derinin kesilmesi için az bir baskı yeter. | Firefly-1 | 2003 | |
| You know that? They teach you that in whore academy? | Bunu biliyor musun? Fahişe akademisinde mi bunu öğretiyorlar? | Firefly-1 | 2003 | |
| You have a strange sense of nobility, Captain. | Garip bir kibarlık anlayışın var, Kaptan. | Firefly-1 | 2003 | |
| You'll lay a man out for implying I'm a whore, but you keep | Fahişe olduğumu ima eden bir adamı yere serdin ama kendin... | Firefly-1 | 2003 | |
| calling me one to my face. I might not show respect to your job, | ...sürekli yüzüme karşı söylüyorsun. İşine saygı göstermeyebilirim... | Firefly-1 | 2003 | |
| but he didn't respect you. That's the difference. | ...ama o sana saygısızlık etti. Aradaki fark bu. | Firefly-1 | 2003 | |
| Inara, he doesn't even see you. | Inara sana önem bile vermiyor. | Firefly-1 | 2003 | |
| Well, I guess death will solve the issue to everyone's satisfaction. | Sanırım ölüm, herkesin tatmin olacağı bir şekilde bu meseleyi çözecek. | Firefly-1 | 2003 | |
| This stupid duel is the result of the rules of your society, not mine. | Bu aptal düello senin çevrenin kurallarının neticesi, benimkilerin değil. | Firefly-1 | 2003 | |
| You are always breaking the rules, no matter what society you're in. | Hangi çevrede olursa ol, sürekli kurallara karşı geliyorsun. | Firefly-1 | 2003 | |
| You don't get along with ordinary criminals either | Sıradan suçlularla da geçinemiyorsun ve bu yüzden sürekli başın belaya giriyor. | Firefly-1 | 2003 | |
| You think following the rules will buy you a nice life, | Kurallara uymanın güzel bir hayat sağlayacağını sanıyorsun... | Firefly-1 | 2003 | |
| even if the rules make you a slave. | ...kurallar seni bir köle yapsa bile. | Firefly-1 | 2003 | |
| Don't take his offer. | Teklifini kabul etme. | Firefly-1 | 2003 | |
| Just in the case that it happens, that means that he's the fellow | Eğer kabul edersen, beni öldürmeyi başaran o oldu anlamına gelecek ve... | Firefly-1 | 2003 | |
| who killed me and I don't like fellows who kill me, not in general. | ...genellikle beni öldürenleri sevmem. | Firefly-1 | 2003 | |
| I said before that I didn't have call to stop you, and that's true. | Daha önce de söyledim, seni durdurmaya hakkım yok ve bu doğru. | Firefly-1 | 2003 | |
| Anyways, don't. | Yine de yapma. | Firefly-1 | 2003 | |
| I need to get back. | Geri dönmem lazım. | Firefly-1 | 2003 | |
| He'll be up early. | Erken kalkar. | Firefly-1 | 2003 | |
| Right. He's got that big day. | Evet. Önünde önemli bir gün var. | Firefly-1 | 2003 | |
| Best be careful, Ath. You know, these things are sharp. | Dikkat et, Ath. Çok keskin oluyor bunlar. | Firefly-1 | 2003 | |
| He thinks he's doing well, doesn't he? He's being toyed with. | İyi dövüştüğünü sanıyor, değil mi? Atherton onunla kedi fare gibi oynuyor. | Firefly-1 | 2003 | |
| What's he doing? Don't fall for that! | Ne yapıyor böyle? Sakın o tuzağa düşme! | Firefly-1 | 2003 | |
| This isn't going to take long, is it? | Pek fazla uzun süremeyecek galiba. | Firefly-1 | 2003 | |
| We're coming up on the end, miss. You might not want to watch. | Sona doğru yaklaşıyoruz, bayan. Seyretmek istemeyebilirsiniz. | Firefly-1 | 2003 | |
| Atherton, wait! | Atherton, dur! | Firefly-1 | 2003 | |
| I'll stay here, exclusive to you. Just let him live. | Burada kalırım, sadece seninle olurum. Yaşamasına izin ver. | Firefly-1 | 2003 | |
| He's down. | Düştü. | Firefly-1 | 2003 | |
| You have to finish it, lad. | Sonra gemiden ayrılıp, Mal'e kazık atmanı bekledim. İşini bitirmen lazım, delikanlı. Sonra gemiden ayrılıp, Mal'e kazık atmanı bekledim. Sonra gemiden ayrılıp, Mal'e kazık atmanı bekledim. | Firefly-1 | 2003 | |
| You have to finish it. | Bitirmen lazım. | Firefly-1 | 2003 | |
| For a man to lay beaten and yet breathing, it makes him a coward. | Mağlup olan bir adam hâlâ nefes alıyorsa, korkak bir adam demektir. | Firefly-1 | 2003 | |
| It's humiliation. Sure. | Rezil olur. Tabi. | Firefly-1 | 2003 | |
| It would be humiliating... | Üstün olan adam... | Firefly-1 | 2003 | |
| having to lie there while the better man refuses to spill your blood. | ...kanını dökmeyi reddederken öylece yatması onur kırıcı olur. | Firefly-1 | 2003 | |
| Mercy is the mark of a great man. | Merhamet asil bir adamı ifade eder. | Firefly-1 | 2003 | |
| Guess I'm just a good man. | Sanırım ben sadece iyi bir adamım. | Firefly-1 | 2003 | |
| Well, I'm all right. | Fena biri sayılmam. | Firefly-1 | 2003 | |
| Inara? | Inara? | Firefly-1 | 2003 | |
| You've lost her, lad. Be gracious. | Onu kaybettin, delikanlı. Nezaketini koru. | Firefly-1 | 2003 | |
| You set this up, whore... | Bunu sen ayarladın, orospu... | Firefly-1 | 2003 | |
| after I bought and paid for you. | ...satın alıp, paranı ödediğim halde. | Firefly-1 | 2003 | |
| I should've uglied you up, so no one else would want you. | Başka hiç kimse istemesin diye, seni çirkinleştirmeliydim. | Firefly-1 | 2003 | |
| See how I'm not punching him? I think I've grown. | Vurmuyorum, görüyor musun? Galiba olgunlaştım. | Firefly-1 | 2003 | |
| Well, get ready to starve. | Sefalet çekmeye hazırlan. | Firefly-1 | 2003 | |
| I'll see to it you never work again. | Bir daha çalışmamanı sağlayacağım. | Firefly-1 | 2003 | |
| Actually, that's not how it works. | Aslında işler öyle yürümüyor. | Firefly-1 | 2003 | |
| You see, you've earned yourself a black mark in the client registry. | Müşteri kayıtlarında siyah bir işaret sahibi oldun. | Firefly-1 | 2003 | |
| No Companion is going to contract with you ever again. | Hiçbir Dam bir daha seninle anlaşma yapmayacak. | Firefly-1 | 2003 | |
| You'll have to rely on your winning personality to get women. | Kadın bulmak için büyüleyici kişiliğine bel bağlamak zorundasın. | Firefly-1 | 2003 |