Search
English Turkish Sentence Translations Page 182792
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Neither do I actually. The best idea's just to go to bed. | Aslında benim de yok, en iyisi gidip yatmalı. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Anyway, I should go. | Neyse, ben kalkayım. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Don't get up. | Hadi iyi geceler. İyi geceler. Rahatsız olma. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Good night then. Good night. | Hadi iyi geceler. İyi geceler. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Can I ask you something? Will you be my witness in court? | Ya bir şey soracağım: "Mahkemede bana şahitlik eder misin?" | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Sure. But what am I supposed to say? | Ederim de ne diyeceğim? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Just say she banged on my door and insulted me. | Karının zorla kapıma dayanıp bana hakaret ettiğini söylesen yeter. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
All right. Thanks. | Olur, söylerim. Sağol. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
The call's not transferring again. What can I do? It doesn't do it. | Sinem, yine bağlanmadı bu. N'apayım ben, bağlanmıyor işte! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
How do you mean, it doesn't do it? | NasıI bağlanmıyor? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
It just doesn't. Hasn't all morning. Call a technician. | Bağlanmıyor işte, sabahtan beri böyle; bir tamirci çağırın. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Evening, Naim. Thanks, Yavuz. | İyi akşamlar, Naim Abi. Sağol Yavuzcuğum. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Yavuz, tell Sinem to look in on me before she goes. | Sinem, Naim Bey seni istiyor. Yavuz, Sinem gitmeden bana bir baksın be! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Sinem, Mr Naim wants you. | Sinem, Naim Bey seni istiyor. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Musa, aren't you coming? You go. | Musa gelmiyor musun? Sen git. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Yes? Sit down. | Buyrun? Otursana. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Mr Naim, we're out of paper towels. | Naim Bey, kağıt havlu bitmiş. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
What am I supposed to do? Get some more in. Good night. | Ben ne yapayım ya? Yenisini aldırın, iyi akşamlar. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Sit down. I'm fine standing. | Otursana. Böyle iyi... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Sit down for a couple of minutes. | Otur, iki dakika şuraya! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Look at me... | Bana bak! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I said, I love you. | Seni seviyorum dedim. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
God damn you. Say whatever you like. I love you. | Allah belanı versin! Ne dersen de, seviyorum seni! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
What kind of love do you call that? | Ne biçim sevgi bu... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
You've been fooling me for years. Behaving like a dog. | ...yıllardır kandırıp durdun, köpek gibi oynadın! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
It'll all work out. | Her şey düzelecek. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Don't lie. I'm not lying. | Yalan söyleme. Yalan söylemiyorum. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Bastard. You're cheating everyone. You see the state your family's in... | Adi herifin tekisin sen! Herkesi aldatıyorsun, acı veriyorsun, aileni bile ne hale getirdin. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Wasn't everything going to be fine? And everyone going to be happy? | Hani her şey adam gibi olacaktı, hani herkes mutlu olacaktı? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
You don't know what's going on. My wife's sick. She won't leave me. | Olanları bilmiyorsun; kadın, hasta inadına ayrılmıyor... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
She threatens me with the kids. It's you who's sick. Let me go. | ...çocuklarla tehdit ediyor beni. Hasta sensin, bırak artık beni! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Aren't you coming in? | Girmiyor musun? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
How are you doing, Musa? Fine. | N'aber Musa kardeş? İyilik... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Where have you been? Your friend's been waiting here for hours. | Nerdesin ya, iki saattir arkadaşın seni kapıda bekliyor. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Wandering around. I asked her in, but she wouldn't. | Dolaştım biraz. İçeriye buyur ettim; ama gelmedi. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Well don't let me keep you. Night. Good night. | Neyse, hadi ben sizi tutmayım. İyi geceler. Sana da... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I don't mind. But we can get married if you want. | Benim için fark etmez; ama sen istiyorsan evleniriz. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Well, do you love me? | Peki, beni seviyor musun? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Why would you want to get married then? | Öyleyse neden evleneceksin? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
It doesn't matter. If you want, we'll get married. | Bunun bir önemi yok, istersen evleniriz. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
But marriage is serious. No, it's not. | Evlilik ciddi bir iştir. Değildir. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
If some other woman had asked, would you have said "yes"? | Bu teklifi başka bir kadın yapsaydı kabul eder miydin? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I suppose so. | Ederdim herhalde. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Well, do you think I love you? | Peki sence ben, seni seviyor muyum? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Don't you wonder where I go at this time of night? | Bu saatte nereye gittiğimi merak etmiyor musun? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
The tea's for Mr Yavuz? Yes. | Çay Yavuz Bey'in mi? Evet. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
They still haven't got any paper towels in. | Bir kağıt havlu almadılar şuraya. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
It's 10 o'clock. Where are they? | Saat on oldu ya, nerde kaldı bunlar? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Fuck the tea man. The tea's stone cold again. | Sikecem bu çaycıyı da gene buz gibi getirmiş! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Welcome. Thanks, Yavuz. How are you? | Hoşgeldin yenge. Hoşbulduk Yavuz, nasılsın? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Not bad. Busy working. Please, come through. | NasıI olalım yenge, çalışıyoruz. Buyrun geçin. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Welcome, Mrs Nermin. Thanks, Musa. | Hoşgeldiniz Nermin Hanım. Hoşbulduk Musa. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I'm sorry. I didn't have the chance to offer my condolences. | Kusura bakma, bir fırsatını bulup başın sağolsun diyemedim. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
That's OK. Isn't Naim here yet? | Önemli değil. Naim gelmedi mi daha? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
No. He didn't come home last night. | Yok yenge, gelmedi. Dün gece eve gelmedi. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
He'll be here any minute. Go in and have a seat. | Nerdeyse gelir, siz içeri geçip oturun. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Can I get you something to drink? No thanks. | Ne içersin yenge, ne alayım? Sağol bir şey içmeyeceğim. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Naim's such a womaniser. | Ne zampara adam şu Naim Abi! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
He could have called. Look at the state the poor woman's in. | İnsan arayıp bir haber verir; kadıncağız ne hale gelmiş. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Enjoy. Where were you? It's noon already. | Afiyet olsun. Nerdesin sen kız, öğlen oldu! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I know. I was in a state the whole night. | Biliyoruz ne yapayım? Bütün gece canım çıktı zaten! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
What do you want? Nothing. Just some water. | Ne alırsın kız? Bir şey almayacağım, su içeceğim. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Have you been at the salt at this time of day? | Tuz mu yaladın sabah sabah? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I asked for some beans on this. | Bunun üstüne fasulye koyacaktın... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Dad got worse last night. We've been trekking round hospitals ever since. | Bu sabaha karşı babam fenalaştı, o saaten beri hastane hastane dolaştık. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
They won't say. They took a load of x rays. It may be old age. | Adam gibi bir şey söylemiyorlar ki bir sürü film çekip gönderdiler; yaşlılıktan olabilirmiş. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
How's it going, Musa? All right. | N'aber Musa? İyilik. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Mr Naim and his wife are fighting in the office. Something happened? | Naim Bey ile karısı büroda kavga ediyorlar. Bir şey mi olmuş? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
He didn't go home last night. Didn't even call. | Naim Bey dün gece eve gitmemiş, arayıp haber de vermemiş. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
They were yelling and shouting. Then he told me to leave, too. | Büroya bir girdim, bağırış çağırış; sizin yemeğe gittiğinizi söyleyip beni de yolladı. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Musa, is something wrong? Like what? | Musa bir şey mi var? Ne gibi? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Stop answering my questions with questions. | Sorularıma soruyla cevap verip durma ya! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I want to ask you something. Go ahead. | Bir şey sormak istiyorum. Sor. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Why do you act as if I don't exist? | "Niye yokmuşum gibi davranıyorsun?" | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
How do you mean? | NasıI? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Don't! Don't do what? | Yapma şunu! Neyi? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
It's like you're accusing me of something. | Suçlar gibi davranıyorsun. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
If you're trying to say something, just say it. | Söylemek isteğin bir şey varsa söyle. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Look, our photos are back. | Bak, fotoğraflarımız çıkmış. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Can't you stop watching TV for a couple of minutes? | Sanki damat değil nikah memurusun, o bile senden daha mutlu. İki dakika bakmayıver şu televizyona ya! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
You'd think you were the registrar. Even he looks happier than you. | Sanki damat değil nikah memurusun, o bile senden daha mutlu. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Yavuz is so serious, look. Like he's been waiting for today for all his life. | Yavuza bak, nasıl da ciddiye aldı; sanki hayatı boyunca bugünü beklemiş gibi. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Oh, Mum... | Ay! Anacığım! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
We should find someone for Yavuz. He'd make such a good dad, right? | Yavuz'a da artık birini bulsak ne güzel aile babası olur değil mi? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Mrs Nermin's a really nice person, too. | Nermin Hanım da çok iyi insanmış. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Hi, Musa. How are you, Necati? | Merhaba Musa kardeş. Nasılsın Necati? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Look, I'm sorry. I had to disappear for a few days. | Ya kusura bakma, birkaç gündür ortalalıktan kaybolmak zorunda kaldım. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
And you didn't say anything either. Congratulations. You got married. | Sen de bir şey söylemedin. Hayırlı olsun, evlenmişsin. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
That's great. I'm so glad for you. Do come in. | Kutlarım yenge, duyunca çok sevindim. Kapıda kaldınız buyrun. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Don't let me disturb you. No, no. Come in. | Rahatsız etmeyeyim... Yok canım, buyrun! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Come and sit down. | Gelsene. Oturalım. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
A gift for you. It's only small. You needn't have bothered. Thanks. | Bu hediyeniz, pek bir şey değil ama... Niye zahmet ettiniz. Sağolun. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
You're welcome. Come in and sit down. | Ne zahmeti canım! Buyursanıza! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
This place has changed. It looks really nice. | Ev de değişmiş, güzel olmuş; güle güle oturun. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Thanks. What can I get you? What would you like? | Sağolun. Ne ikram edelim size, ne alırsınız? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Don't go to the trouble. It's no trouble. | Valla zahmet olacak şimdi! Ne zahmeti canım! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Whatever there is. I make good coffee. Let's do that. | Ne varsa içeriz. Kahvem güzeldir. O zaman bir kahve yapayım. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
With sugar? Yes, right. | Orta şekerli? Orta şekerli. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
You? White. | Sen? Sütlü. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
The wedding photos, ha? | Nikah resimleri ha? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |