Search
English Turkish Sentence Translations Page 182790
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I'm not eating this. Anyone want it? | Arkadaşlar! Şunu ben yemiyorum, isteyen var mı? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I'll have it. | Ver bana! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
You must be hungry. No breakfast? No. | Çok acıkmışsın, sabah kahvaltı yapmadın mı? Yok... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Wow. How could your mum send you to work like that? | Hayret, annen nasıI gönderdi böyle? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
She overslept. | Uyuyakalmış... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
You should go and check up on her. | Gidip bir bak istersen... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
There's work I have to get done by this evening. | ...acil işler var, akşama yetişmesi lazım. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
So? You'll feel better about it. | N'olucak, için rahat eder. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Hello? | Efendim... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Just a moment, please. | Bir saniye... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Mr Turan's on the line. Shall I put him through? | Turan Bey telefonda, bağlayayım mı? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Yes. I'm putting you through. | Bağla. Bağlıyorum efendim. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Hello, Mr Turan. How are you? | Merhaba Turan Bey, nasılsınız? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Fine, thank you. The usual. | Sağolun, uğraşıyoruz işte. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Thanks... Thanks... | Turan Bey... Turan Bey! Sağolun, sağolun... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Mr Turan... | Turan Bey... Turan Bey! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I do understand, but believe me that wasn't our intention. | Her seferinde aynı şey oluyor, sonra da "biz işi yapamadık" oluyoruz. Anlıyorum, tabii anlıyorum; ama bunda bizim bir kastımız yok inanın. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
It's always the same old story. Then it makes us look incompetent. | Her seferinde aynı şey oluyor, sonra da "biz işi yapamadık" oluyoruz. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
How many times have we told you? | Bunu kaç defa ilettik size... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
No, I only said we couldn't do the job under these conditions. | Hayır, hayır kesinlikle; ben sadece bu şartlar altında işi yapamadığımızı söyledim! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
It's nothing personal. | Şahsi hiçbir şey yok bunda. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I can't promise. We don't even have the paperwork yet. | Kesin söz veremem daha evraklar bile yok ortada. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
OK, get them here by 9.00 tomorrow morning. I'll talk to my colleagues. | Peki, bu akşam, en geç yarın dokuzda mutlaka burda olsun; ben de arkadaşlarla bir konuşayım. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I see. OK. We'll do what we can. OK, then. Good night. | Anladım, tamam, elimizden geleni yaparız. Tamam bekliyorum. İyi akşamlar. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Sinem, get Muhittin and Recep to take the Star paperwork... | Sinem, bu Muhittin'le Recep yarın... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
...along to customs tomorrow, too. | ...Star'ın evraklarını da götürsünler gümrüğe. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Musa, will these guys' declarations be ready by lunch time? | Musa, bu adamların beyannameleri öğleye kadar yetişir mi? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Hard to say. Don't give me that. | Belli olmaz. Yapma ya! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
These guys will really think we did it on purpose. | Bu adamlar hakikaten kasti yaptık sanacaklar. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Then the As Tekstil job doesn't get done. We promised it for tomorrow. | O zaman As Tekstil'in işi kalacak; malları yarın çekeriz diye söz verdik. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Can't be helped. Make something up. | Ne yapalım, bir şey uydurun. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Really, Musa, we do have to get this job done on time. | Hakikaten ha Musa, bu işi yetiştirmemiz lazım. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Aren't you leaving, Musa? No. | Sen çıkmıyor musun Musa? Yok. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Ignore what the boss said. He's forgotten already. | Sen patronun yetiştir dediğine ne bakıyorsun, çoktan unutmuştur bile, hadi çıkalım. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
You go. OK. Come on, Sinem. | Siz çıkın. Sen bilirsin, hadi Sinem. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Don't be too late. | Çok geç kalma. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
There's Mr Turan's job to get done by tomorrow morning. | Yarın sabaha Turan Bey'in işi yetişecek. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Musa, where on earth have you been? | Musa, nerdesin ya? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
My mum's died. | Annem ölmüş. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Your mum's died? | Annen mi ölmüş? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
This morning. Or maybe last night. I don't know. | Bu sabah ya da dün gece bilmiyorum. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
It's not my fault. | Benim kabahatim değil. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Sorry, it's hard to know what to do in situations like this. | Kusura bakma, insan böyle durumlarda ne yapacağını bilmiyor. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
There's the funeral to organise. | Cenaze işleriyle uğraşmak lazım. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I was going to ask about that. I have no idea what to do. | Ben de onu soracaktım. Bu gibi durumlarda ne yapılır hiç bilmem. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Have a seat. I'll have a word with the manager. His father just died. | Sen oturup dinlen biraz. Ben yöneticiyle bir konuşayım. Geçende onun da babası ölmüştü. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Sorry to bother you. Do you have something like a clean bandage? | Bir bakayım. Zahmet olacak. Ya kusura bakma rahatsız ettim, sargı bezi gibi temiz bir şey var mı acaba? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I'll have a look. Sorry for the trouble. | Bir bakayım. Zahmet olacak. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
It's a real mess. I'll stick it under water. | Ya her taraf battı, ben bir suya tutayım şunu. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
OK, I'll bring it over. Thanks. | Tamam, ben getiririm. Sağol. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
How do you take your coffee? White. | Kahven nasıI olsun? Sütlü... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
There's whisky, too, if you want. | İstersen viski filan da var. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
No, coffee's fine. | Yok sütlü kahve iyi... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I heard your mum died. Yes. | Ya bugün bakkal söyledi, valide vefat etmiş senin ya! Evet. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I've been in such shit, I couldn't make it to the funeral or anything. | Kaç gündür başımızda öyle bir bela var ki ne başın sağolsun diyebildik ne cenazeye gelebildik. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Doesn't matter. There's the sugar. | Önemli değil. Şeker burda. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
What was the problem? | Neydi senin bu mesele? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Look, Musa. I'm not a bad guy. Just a bit rough, that's all. | Valla Musa kardeş, ben kötü bir insan değilimdir; ama biraz sertimdir. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Mind if I smoke? No. | İçsem rahatsız olur musun? Yok... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I ran into the guy on the bus. | Herifle belediye otobüsünde karşılaştık. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
He said: "If you're a real man, get off." So I did and whacked him one. | "Erkeksen in aşağı!" dedi. Ben de aşağı inip bi kafa koydum, sonra ortalık dağıldı. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Then the son of a bitch pulled a knife. | O ara bıçak çekmiş ibne! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Well, brother Musa... | Şimdi Musa kardeş... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I was going to drop by sometime but the bandage has been a good excuse. | Bi ara uğrayıp konuşacaktım seninle; ama bu pansuman işi iyi bahane oldu. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
It would be great if you'd help me with something, you see. | Ufak bir konuda yardımcı olursan sevinirim. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
If I can. | Varsa elimden gelen bir şey... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I had this woman. A mistress actually. | Durakta dövdüğüm adam da bu kadının kardeşi olur. Benim bir kadınım vardı. Aslında metresim sayılırdı. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
The guy I beat up at the bus stop is her brother. | Durakta dövdüğüm adam da bu kadının kardeşi olur. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I was looking after this woman. Paying her bills and everything. | Bu kadına ben bakıyordum. Kirasını, aidatını, mutfağını her şeyini karşılıyordum. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
We got on just fine for ages. | Epey bir zaman güzel güzel geçindik... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Then she suddenly began blubbering about not getting on any more. | ...sonra bu birden "Geçinemiyorum, yapamıyorum, edemiyorum!" diye ağlayıp zırlamaya başladı. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I was annoyed but didn't say anything to begin with. | Bu caz yapmaya devam edince bu işte bir ibnelik olduğuna iyice karar verdim. Ben de bundan huylandım; ama önce ses etmedim. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
When it carried on, I realised there was some shit going on. | Bu caz yapmaya devam edince bu işte bir ibnelik olduğuna iyice karar verdim. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Anyway, to cut a long story short, I went through her bag one day. | Neyse uzatmayalım, bir gün çantasını karıştırdım... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
You won't believe it, I found a lottery ticket worth TL 5 billion. | ...inanmayacaksın Musa kardeş, tam beş milyar liralık piyango bileti buldum. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Plus three or four guys' phone numbers. | Üç dört tane adamın da telefon numarasını... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Then I hit her with it. | Sonra çektim bunu. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Before saying anything I asked her what was with the lottery tickets. | Önce adam gibi bir şey demeden sordum: "Ya kardeşim, nerden çıktı bu piyango biletleri?" | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I wanted her to confess but instead she started playing games. | İstedim ki kendisi itiraf etsin. Etmedi, bir de bana katakulle yapmaya kalktı. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I smashed her face in, told the cunt she was a whore and left. | Ben de ağzını burnunu kırdım. "Sen orospusun kızım, şimdi gör bakalım ananın amını!" dedim, çektim gittim. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
If you want the truth, I'm still mad about the bitch. | Şimdi işin doğrusunu söylemek gerekirse, hala hastayım ben bu kaltağa! Ama bu ayrı mesele. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
But the point is, | AsıI mesele şu: | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
...beating her up hasn't stopped me feeling angry. | Bu kadarcık dayak öfkemi kesmedi, Musa kardeş, | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I just can't accept what she did. I can't sleep. I'm a wreck. | Bu kadının yaptıklarını bir türlü içime sindiremiyorum. Günlerdir uyku filan bitti, duman oldum yani. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I first thought of getting her to a hotel... | "Önce bir otele çağırıp Ahlak Zabıtasına bastırıp... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
...having her busted by the cops and registered as a whore. | ...verdirteyim eline vesikasını." dedim. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Then I talked to some mafia guys, and told them what was going on. | Sonra mafyacı birkaç arkadaşa durumu aynen sana anlattığım gibi anlatıp akıI danıştım. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
But all the jerks could come up with was knifing her. | Ama gerizekalıların aklına bir şey gelmediği için karıyı hacamat edelim, filan dediler, | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
So I just said I'd think about it. | Ben de bir düşüneyim dedim. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Now what I want to ask you is... | ...bunların hangisini yapayım ben bu kaltağa? Şimdi fikrini almak istediğim konu da bu... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
...what should I do with the whore? | ...bunların hangisini yapayım ben bu kaltağa? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I really don't know what to say but it's kind of interesting. | Valla bu durumda ne söylenir bilemiyorum; ama enteresan bir iş bu. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
You think the bitch really cheated on me? | Sence bu puştluğu yapmış mıdır bu kaltak? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Seems that way to me. So she should be punished, right? | Bana yapmış gibi görünüyor. O zaman gününü göstereyim değil mi? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I don't know about that, but I'd say you're in the right. | Orasını bilmem; ama bana sen haklısın gibi geliyor. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
I'll write her a letter. A really heavy letter. | Öyle şeyler yazacağım ki okuduğunda bin pişman olup ağlayarak bana koşsun. Ona bir mektup yazacağım, şöyle ağır bir mektup. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
So when she reads it, she'll regret everything and come running back. | Öyle şeyler yazacağım ki okuduğunda bin pişman olup ağlayarak bana koşsun. | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
Then I'll bring her home and fuck the bitch. | Sonra eve getirip şurda sikeceğim orospuyu! | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
And just as she's about to come, I'll pull out, spit in her mouth... | Tam iş biteceği anda çıkartıp ağzının ortasına tükürüp... | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |
...and throw her out. How's that sound? | ...dışarı atacağım orospuyu! NasıI bu fikir? | Yazgi-1 | 2001 | ![]() |