Search
English Turkish Sentence Translations Page 182758
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Where to, Miss? Let me guess, to Itaewon, right? | Nereye hanımefendi? Tahmin edeyim Itaewon'a, değil mi? Nereye hanımefendi? Tahmin edeyim Itaewon'a, değil mi? Nereye hanımefendi? Tahmin edeyim Itaewon'a, değil mi? Nereye hanımefendi? Tahmin edeyim Itaewon'a, değil mi? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
If you keep getting paid so low... | Eğer, ücreti bu kadar az almaya devam edersen... | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Obviously you're not a cab driver. | Açıkçası, sen taksi şöförü değilsin. ...açıkçası sen taksi şoförü değilsin. ...açıkçası sen taksi şoförü değilsin. ...açıkçası sen taksi şoförü değilsin. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Damn, that's embarrassing! | Kahretsin, bu çok utanç verici! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
I'll return it, a sure thing. | Hemen getiriyorum. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
No, it was my fault and let me treat you, please. | Hayır, hayatta olmaz benim yüzümden oldu hemen getiriyorum. Hayır, hayatta olmaz; benim yüzümden oldu, hemen getiriyorum. Hayır, hayatta olmaz; benim yüzümden oldu, hemen getiriyorum. Hayır, hayatta olmaz; benim yüzümden oldu, hemen getiriyorum. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
You returned my mobile phone and treated me dinner! | Bana telefonumu getiriyorsun ve yeme Bana telefonumu getiriyorsun ve yeme... Bana telefonumu getiriyorsun ve yeme... Bana telefonumu getiriyorsun ve yeme... | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
It was my pleasure... I was happy to be with you. | Benim için bir zevkti... Sizinle birlikte olmak beni mutlu ediyor. Benim için bir zevkti. Sizinle birlikte olmak beni mutlu ediyor. Benim için bir zevkti. Sizinle birlikte olmak beni mutlu ediyor. Benim için bir zevkti. Sizinle birlikte olmak beni mutlu ediyor. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
I'm glad you enjoyed it. | Sizin adınıza çok sevindim. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Hey, wait a moment! | Hey, bir saniye! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
I can't remember the last time when I was this happy. | En son ne zaman bu kadar mutlu olduğumu hatırlamıyorum. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
What a beautiful neighborhood! | Güzel mahalleymiş! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Your shoelaces are untied so dangerous. | Ayakkabının bağları çözülmüş, takılıp düşeceksin. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
I should've owned up earlier, I am sorry about that... | Daha erken getirmeliydim, özür dilerim... Daha erken getirmeliydim, özür dilerim. Daha erken getirmeliydim, özür dilerim. Daha erken getirmeliydim, özür dilerim. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Wait. | Bekle Bekle! Bekle! Bekle! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Hae joo, I'm so sorry about that. | Yaptıklarım için çok üzgünüm, Hae joo. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
I didn't mean to make you uncomfortable. | Seni rahatsız etmek istememiştim. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Just let me have a chance to explain what I look like. | Sana nasıl göründüğümü anlatmam için , sadece bir şans ver yeter. Sana nasıl göründüğümü anlatmam için sadece bir şans ver yeter. Sana nasıl göründüğümü anlatmam için sadece bir şans ver yeter. Sana nasıl göründüğümü anlatmam için sadece bir şans ver yeter. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Why of all men Jun ha was the one? | Neden hep Jun ha gibi erkekler sevilir ki? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
TAK Jun ha. | TAK Jun ha. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
I've got one word for this guy, 'perfect' | Onun için sadece şunu söyleyebilirim. "Mükemmel". | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Every single girl was crazy about him. | Bütün bekar kızlar onun için deli oluyorlardı. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Oh, shit! | Oh, kahretsin! Kahretsin! Kahretsin! Kahretsin! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
I've never seen such a handsome, hot and great guy. | Böylesine yakışıklı ve seksi bir erkeği daha önce hiç görmemiştim. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
When I was lost, thinking about what guy I should be for her... | Onun nasıl bir erkekten etkileneceği düşünürken... | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Jun ha is the guy for her. | Jun ha aklıma geldi. ...Jun ha aklıma geldi. ...Jun ha aklıma geldi. ...Jun ha aklıma geldi. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
He just deserves my angel way more than I. | Benim meleğimi benden daha fazla hakediyordu. Benim meleğimi benden daha fazla hak ediyordu. Benim meleğimi benden daha fazla hak ediyordu. Benim meleğimi benden daha fazla hak ediyordu. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
So she thinks you look like Jun ha? | Senin Jun ha'ya benzediğini mi sanıyor? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Hae joo! | Hae joo! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
For her, I am the prince, her eyes and everything... | O, beni göremiyorken... | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
under the one condition that she's blind! | ...onun gören gözü, prensi, her şeyiydim... ...onun gören gözü, prensi, her şeyiydim. ...onun gören gözü, prensi, her şeyiydim. ...onun gören gözü, prensi, her şeyiydim. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Never do I enjoy her being blind, but... | Onun görememesinden dolayı hiç mutluluk duymadım, fakat... | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
How bittersweet! | Vah garibim! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
I'm telling you, she'll be disappointed to see... | Sana şimdiden söyliyeyim, dünyanın hep iyi olmadığını anlayınca... Sana şimdiden söyleyeyim, dünyanın hep iyi olmadığını anlayınca... Sana şimdiden söyleyeyim, dünyanın hep iyi olmadığını anlayınca... Sana şimdiden söyleyeyim, dünyanın hep iyi olmadığını anlayınca... | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
this world that's not always beautiful. | ...çok büyük hayal kırıklığı yaşayacak. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
How should I take care of it? | Nasıl başaçıkacağım? Nasıl başa çıkacağım? Nasıl başa çıkacağım? Nasıl başa çıkacağım? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
What am I gonna do? | Şimdi, ne yapacağım ben? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
She'll even see my gross and hideous face! | Benim canavar gibi suratımı da görecek! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Oh, man, what should I do? | Ah, dostum, ne yapmalıyım ben? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Hae joo, open your eyes slowly. | Hae joo, gözlerini yavaşça aç. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Mom, it's you? | Anne, sen misin? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
You're older than I thought! | Düşündüğümden daha yaşlıymışsın! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
And Dong gun, he isn't here yet? | Dong gun, gelmedi mi? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Who is Dong gun? | Dong gun da kim? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
The guy who gives her a ride to work and back home every day. | Onu her gün onu evden işe, işten eve getiren çocuk. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
How come I haven't even seen him once? | Nasıl oldu da ben onu bir kere bile görmedim? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
No one did! Anyway he'll be here, so we'll see him. | Kimse görmedi ki zaten! Herneyse birazdan gelir, hepimiz görürüz. Kimse görmedi ki zaten! Her neyse, birazdan gelir, hepimiz görürüz. Kimse görmedi ki zaten! Her neyse, birazdan gelir, hepimiz görürüz. Kimse görmedi ki zaten! Her neyse, birazdan gelir, hepimiz görürüz. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
I'm sure he's a hot and handsome stud. | Çok yakışıklı ve seksi biri olduğuna eminim. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
So handsome that people think he's had plastic surgery! | Eğer çok yakışıklıysa, onu görenler estetik ameliyat olmuş sanır! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Hello, I am, Jung suk, a friend of Dong gun. | Merhabalar, ben Jung suk, Dong gun'ın arkadaşıyım. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
He is on an urgent business trip, so I am here for him. | Acil bir iş gezisine çıktı, onun için geldim. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
You all look like scared stiff, sorry. | Korkmuş gibi gözüküyorsunuz, özür dilerim. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Who did you say you are? | Sen olduğunu kim söyledi? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Congratulations! | Geçmiş olsun! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Dong gun, I can see everything! | Dong gun, artık her şeyi görebiliyorum! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Don't tell me you didn't know whom I want to see now! | Şu anda en çok kimi görmek istediğimi biliyorsun! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
When will be here? | Buraya ne zaman döneceksin? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Too noisy, Hello? | Cızırtı yapıyor, alo? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Die, you stupid monster beast! | Geber, salak çirkin canavar! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
I said cut, dumb ass! | Kes dedim, salak herif. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
You're nuts? I am really sorry. | Delirdin mi sen? Çok özür dilerim. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
I can't take your shit any more. Let's have a break. | Daha fazla kaldıramayacağım. Bir ara verelim. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Let me give it one more try! No way! | Bir kere daha denememe izin verin! Olmaz! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Let's have a break. Oh, please. | Ara veriyoruz. Ama, lütfen... | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
You must be better than that! | Daha iyi seslendirmelisin! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Dong gun, what's the matter with you? | Dong gun, nerdir senin derdin? Dong gun, nedir senin derdin? Dong gun, nedir senin derdin? Dong gun, nedir senin derdin? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Something wrong with Hae joo? | Hae joo ile sorun mu yaşıyorsun? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Jung suk, just be honest, do I look that terrible? | Jung suk, doğruyu söyle, korkunç mu gözüküyorum? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Do my looks scare you off? | Kaşımdaki yara seni korkutuyor mu? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
You look handsome to me. Are you sure? | Bana göre yakışıklısın. Emin misin? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Then how come everybody reacted as if I was a monster? | O zaman neden herkes bir canavarmışım gibi tepki verdi? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
What did Hae joo say when she saw you in person? | Hae joo seni görünce ne dedi? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
She didn't recognize it was me. | Oraya gidenin ben olduğumu bilmiyor. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
I was so petrified that I pretended not to be me. | Aklım başımdan gitti ben değilmişim gibi davrandım. Aklım başımdan gitti, ben değilmişim gibi davrandım. Aklım başımdan gitti, ben değilmişim gibi davrandım. Aklım başımdan gitti, ben değilmişim gibi davrandım. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
I made up a lie about my looks, being stunning... | Ona görünüşüm ve çekiciliğimle ilgiili yalan söyledim. Ona görünüşüm ve çekiciliğimle ilgili yalan söyledim. Ona görünüşüm ve çekiciliğimle ilgili yalan söyledim. Ona görünüşüm ve çekiciliğimle ilgili yalan söyledim. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Is that why you didn't tell her the truth? | Bu yüzden mi ona gerçeği söylemedin? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Come on, this is good timing. | Hadi ama, tam da zamanı gelmiş işte. Haydi ama, tam da zamanı gelmiş işte. Haydi ama, tam da zamanı gelmiş işte. Haydi ama, tam da zamanı gelmiş işte. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Being blind, she had no idea | Eğer göremiyorduysa... Eğer göremiyorsa... Eğer göremiyorsa... Eğer göremiyorsa... | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
what it means to be handsome! | ...yakışıklılık hakkında pek bilgisi yoktur! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
She is so innocent in that subject. | Bu konuda o çok masum. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Just let her get used to your looks and believe you're handsome... | Onu, senin gibi görünüşü olan insanlara yakışıklı denildiğine inandırmaya çalış... Onu, senin gibi görünüşü olan insanlara yakışıklı denildiğine inandırmaya çalış. Onu, senin gibi görünüşü olan insanlara yakışıklı denildiğine inandırmaya çalış. Onu, senin gibi görünüşü olan insanlara yakışıklı denildiğine inandırmaya çalış. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
You have no time for crying out of self pity, you ass! | Ağlayıp, salak salak dövünmene gerek yok, gerizekalı! Ağlayıp, salak salak dövünmene gerek yok, geri zekalı! Ağlayıp, salak salak dövünmene gerek yok, geri zekalı! Ağlayıp, salak salak dövünmene gerek yok, geri zekalı! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Just call her. | Ara onu. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Does it work? Sure. | İşe yarar mı dersin? Tabii ki. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Move your ass and make her your girl! | Kaldır kıçını da kızı ikna et! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
You lose this crucial moment, you'll lose her forever! | Bu kritik dönemde onu kaybedersen, onu sonsuza kadar kaybedersin! Bu kritik dönemde onu kaybedersen onu sonsuza kadar kaybedersin! Bu kritik dönemde onu kaybedersen onu sonsuza kadar kaybedersin! Bu kritik dönemde onu kaybedersen onu sonsuza kadar kaybedersin! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
In case any hot son of a bitch makes his move on her... | Bu arada hıyarın biri onu tavlarsa... | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
this game is over for you, period! | ...senin işin biter, nokta! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Okay, you can join the others for lunch. | Tamam, git de diğerleriyle yemeğini ye. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
His plan does work? | Acaba planı işe yarar mı? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Probably it will. | Büyük ihtimalle yarayacak. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Could be possible. | Gerçekleştirebilirsem. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Dong gun, how come didn't call me, nor answer your phone? | Dong gun, neden beni aramıyorsun ya da telefonlarıma cevap vermiyorsun? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
It's torturing me, not seeing you now! | Seni şimdi görememek bana acı veriyor! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
So you're okay? You can see everything? | Ee, iyisin? Her şeyi görebiliyorsun, değil mi? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Sure I can, when the hell will you be here? | Evet, ne zaman buraya geleceksin? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Tell me when! | Söyle ne zaman! | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Well... soon. | Tamam...yakında. Tamam... yakında. Tamam... yakında. Tamam... yakında. | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Did you like my present flowers? | Yolladıadığım çiçekleri beğendin mi? Yolladığım çiçekleri beğendin mi? Yolladığım çiçekleri beğendin mi? Yolladığım çiçekleri beğendin mi? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |
Aren't they like you imagined? | Yoksa hayal ettiğin gibi değillermiydi? Yoksa hayal ettiğin gibi değiller miydi? Yoksa hayal ettiğin gibi değiller miydi? Yoksa hayal ettiğin gibi değiller miydi? | Yasuwa minyeo-1 | 2005 | ![]() |