Search
English Turkish Sentence Translations Page 181432
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
and you'll still have her home before she turns into a pumpkin. | o balkabağına dönmeden önce evine sahip olacaksın. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
One day, none of this will be ours. | Bir gün, bunların hiçbiri bizim olmayacak. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Oh, no. Asshole incoming. 4:00. | Oh hayır. Pislik herif geliyor. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Lizzie, what's the deal? I've left you, like, half a dozen messages. | Lizzie, Anlaşma ne? Sana yarım düzine mesaj bıraktım. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Oh, really? How about that? | Gerçekten mi? Ne düşünüyorsun? | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Hi. Do you know Peter Colt? | Merhaba. Peter Colt' u tanıyor musun? | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Yeah, we did meet once. First round, San Jose, last year. | Evet, bir keresinde tanışmıştık. Geçen yıl San Jose'de, ilk turda. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Exactly. A memorable match. | Kesinlikle. Unutulmaz maçtı. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Yeah, which I, like, won. | Evet, kazandığım maçtı. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Peter's in the quarters. Did you hear? | Peter çeyrek finalde. Duydun mu? | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Wait a second. Are you screwing him? | Bir saniye. Onunla beraber misin? | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
You know what? You are, aren't you? | Ne biliyorsun? Sen biliyorsun, öyle değil mi? | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
I don't believe this. Listen, my friend, we don't want... | Buna inanamıyorum. Dinle, dostum, biz... | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Whoa, whoa, whoa. What are you, grandpa, ranked, like, 120? | Vay be. Nesin sen, dede, 120' nci sıradaki? | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
I thought all those things they said about you were just rumors, but you really are a cheap little... | Hakkınızdaki söylenenlerin hepsinin söylenti olduğunu düşünüyordum, ama siz ucuz... | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Jesus! That really hurts. But you did it so well. | Tanrım! Bu gerçektten acıttı. Ama çok iyi yaptın. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Are you all right, sir? I'm fine. I'm fine. Good night, Jake. | İyi misiniz efendim? İyiyim. İyiyim. İyi geceler Jake. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Hey, yes, don't get up. Leave me alone.! I'm fine.! | Hey, sakın kalkma. Beni rahat bırak.! İyiyim ben.! | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
That's the first time I've ever hit anybody in my whole life. | Hayatımda ilk defa birine vurdum. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Other side. Other... | Diğer taraf. Diğer... | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
I've never had anyone fight for my honor before. | Daha önce kimse benim için kavga etmemişti. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
I kinda like it. | Bunu çok sevdim. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Jesus Christ! You're not safe to be with. Wait till you see me drive. | Tanrım! Böylesi hiç güvenli değil. Bir de beni sürerken gör. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
So, these are the wild streets of my youth. | Buraları benim gençliğimin çılgın sokaklarıydı. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
The drugs, the sex, the milk shakes. | Uyuşturucu, sex, milkshake... | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
My parents live here, and I still keep a flat. | Ailem burada yaşıyor, hala bir dairem var. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Oh, so we can stay there tonight. | Oh, o zaman bir gece burada kalabiliriz. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Yeah. But what about your dad? Aw, let him find his own place. | Evet. Peki baban ne olacak? Aa, o kendi yerini bulsun. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Parents are such a responsibility. I know. They're worse than children. | Aile tamamen sorumluluktur. Biliyorum. Çocuklardan beterler. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Oh, definitely. | Oh, kesinlikle. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
My parents got divorced when I was 13. | 13 yaşımdayken annemle babam boşandı. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
My mom was always on the road trying to be a singer. | Annem, şarkıcı olabilmek için devamlı seyahat ediyordu. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
What went wrong? She couldn't sing. | Yanlış giden neydi? Şarkı söyleyemedi. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
So mainly my dad brought me up. | Böylece babam beni yanına aldı. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Mine are still together. | Benimkiler hala beraberler. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Which proves that love's not just blind, it's bloody stupid. | Bu aşkın sadece kör değil aptalca olduğunu da kanıtlıyor. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Everything they used to love in each other now seems to drive them crazy. | Birbirlerini sevmek için kullandıkları her şey şimdi onları deli ediyor. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
I can't imagine ever wanting to get married. | Evlenmek isteyeceğimi hiç düşünemiyorum. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
I mean, that's why we love the tour, isn't it? | Yani, bu neden seyahat etmeyi sevdiğimizi gösteriyor. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
There's always another country, another airport. | Hep başka ülke, başka hava alanı. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Another girl. That's right, Leslie. | Başka kız. Haklısın, Leslie. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Lizzie. I meant Lizzie. | Lizzie. Lizzie demek istedim. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Ow, ow. I meant... You said "Leslie. " Who's Leslie? | Ah, ah. Kastetmiştim ki... "Leslie." Leslie kim? | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
As you can see, we've, uh, we've had to fire the builders due to creative differences. | Gördüğün gibi, değişiklik yaratmak için müteahitleri kovmak zorundaydık. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
And truthfully, Peter's had a little bit of a liquidity problem. | Gerçekçi olmak gerekirse, Peter' ın ufak bir akıcılık sorunu var. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Oh, my nan liked to drink. Sherry. Right. | Oh, annem içmeyi severdi. Şarap. Tamam. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Piccy? Just a bitty. | Fotoğraf çekelim mi? Bir iki tane. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Carl, what are you doing? Uh, Pete. Hi. | Carl, burada ne işin var? Uh, Pete. Merhaba. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Um, wasn't expecting to see you. And... Shit! That's Lizzie Bradbury. | Seni görmeyi ummuyordum. Ve...Kahretsin! Bu Lizzie Bradbury. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Can I take a picture? No, you bloody can't. | Fotoğrafınızı çekebilir miyim? Hayır, çekemezsin. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
It's digital. Look what I found. Oh, hello. | Dijital kamera. Bakın ne buldum. Oh, merhaba. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Give me that. Who are you? | Onu bana ver. Siz kimsiniz? | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Oh, I only got four pizzas. | Oh, sadece dört pizza var. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Oh, for God's sake! Right. That's it. Get out. | Tanrı aşkına! Bu kadar. Çıkın dışarı. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Come on. You too, sunshine. | Haydi ama. Sen de, tatlım. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Bugger! I had it on "Landscape. " Stop it. It's not funny. | Lanet olsun! Yatay çıkmış. Kes şunu. Komik değil bu. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
I'm sorry. Move it.! | Üzgünüm. Haydi.! | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Change of venue, girls. Children out! Come on. | Mekan değişikliği kızlar. Çocuklar dışarı! Haydi ama. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Big fan. Come on. | Büyük hayranınım. Haydi. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Might wanna change the sheets. | Çarşafları değiştirmek isteyebilirsin. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Hi, Daddy. It's me. | Merhaba, baba. Benim. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
I know you're probably going nuts and wanna kill me. | Biliyorum muhtemelen deli olmuşsundur ve beni öldürmek istiyorsundur. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
But everything's cool. Really. | Ama her şey çok güzel. Gerçekten. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Um, it's hard to explain, | Açıklamak zor, | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
but I really needed to do this. | ama buna gerçekten ihtiyacım vardı. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
And... I gotta go. I'll... I'll see you at practice in the morning. | Şimdi gitmeliyim. Yarın idmanda görüşürüz. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Everything all right? Everything's great. | Her şey yolunda mı? Evet, her şey harika. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Aren't we gonna have a workout? | İdman yapmayalım mı? | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
I thought we just had one. | Zaten yaptığımızı düşünüyordum. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Now, are you sure about this? I usually do 10 miles. | Bundan emin misin? Genelde 10 mil koşarım. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Why are you running behind me? I'm just enjoying the view. | Neden arkamdan koşuyorsun? Manzara çok güzel. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
This is where my dad taught me to play tennis. Huh. | Burası babamın bana tenis oynamayı öğrettiği yer. Huh. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Look at it now. It's a shame. | Şuraya bir bak. Utanç verici. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Come on. Make a little effort. | Buraya gel. Bir şeyler göster. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
What's the matter with you? Are you scared of a girl? | Sorun ne? Bir kızla oynamaya korktun mu? | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
There's something I haven't told you. What? | Sana söylemediğim bir şey var. Ne? | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
This is my last tournament, no matter what happens. | Bu benim son turnuvam, ne olacağı umurumda değil. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
But you're doing so great. | Ama gayet iyi gidiyorsun. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Hey, you just have to... Keep winning. | Hey, sadece... Kazanmaya devam etmeliyim. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Right. So keep winning. | Haklısın. O zaman kazanmaya devam et. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Colt returns with a somewhat demure crosscourt forehand. | Colt ağırbaşlı bir sağ vuruşla geri dönüyor. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Ah.! Colt makes a smashing return. | Ah.! Colt çok sert vuruyor. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
With unladylike effort, | Bradbury erkeksi bir gayretle, | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Bradbury strains to get to the ball. | topa zorla vuruyor. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Oh.! It's an extremely high lob. | Oh.! Mükemmel bir aşırtma. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Will he maintain his gentlemanly composure, | Soğukkanlılığını koruyacak mı... | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
or will he... dare I say... win the point? | ya da sayıyı alacak mı? | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Hold on. What's happened to the ball? | Haydi. Topa ne oldu? | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Gotta go. Good bye. Hundred quid on Cavendish in the quarters. | Gitmem gerek. Hoşçakal. Cavendish' e çeyrek finalde yüz sterlin. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Hold your horses. | Dur, bekle. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
So, still bettin' against your brother, are ya? | Hala kardeşine karşı oynuyorsun, öyle değil mi? | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
It's tactical. If he loses, I get rich. And if he wins, I get laid. | Bu bir taktik. Eğer kaybederse, zengin olacağım. Kazanırsa, mahvolurum. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Where the heck did you get a hundred quid anyway? | Yüz sterlini nereden buldun? | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Photojournalism. | Fotoğraf gazeteciliği. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
I trust you slept well after your night of debauchery with young master. | Gece sefahatından sonra, iyi uyuduğunuzu düşünüyorum genç majesteleri. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
I declare, I surely did. | Söyledim ya, çok iyi uyudum. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Good. So did I. God. | Güzel. Ben de. Tanrım. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
No wonder the English never win Wimbledon. | Bir İngilizin Wimbledon' u kazandığına tanık olmadım hiç. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
I'd love to see an English guy in the finals, but give me a break. | Finallerde bir İngiliz' in olmasına sevinirim, fakat bana dikkatinizi verin. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |
Peter Colt is the luckiest man in tennis. Oh. Wanker. | Peter Colt teniste en şanslı adam. Oh. Pislik. | Wimbledon-3 | 2004 | ![]() |