Search
English Turkish Sentence Translations Page 179793
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Why does it matter? Did you spend two weeks with him? | Ne fark ederdi? Onunla iki hafta geçiren sen miydin? | Walk on Water-3 | 2004 | |
| A real homo homo? No, a half homo. | Gerçek bir homo homo mu? Hayır, yarım homo! | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Did he have wandering hands? He try to touch you? | Sana elini sürdü mü? Sana dokunmaya çalıştı mı? | Walk on Water-3 | 2004 | |
| I take it you really had fun. I'm not amused at all. | Sanırım senin için çok eğlenceli olmuştur. Hayır, o kadar eğlenmedim. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Here's your last disc. I didn't even listen to it. I'm done with this. | Son disk burada. Onu dinlemedim bile. Bununla işim bitti. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| I'm ready for the new operation. | Yeni görev için hazırım. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Okay, I'll leave you alone. | Tamam, sizi yalnız bırakayım. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| I can't believe you got me mixed up with this crap. | Beni bu pisliğe bulaştırdığına inanamıyorum. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Touring around with... I mean, I've got nothing against him, | Onunla etrafta dolaşmak... Yani, ona karşı bir şeyim yok ama... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| but everyone's started training. I missed three days already. | ...herkes eğitime başladı. Şimdiden üç gün kaçırdım. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Listen! They decided you're not... | Dinle! Onlar senin yetersiz olduğuna karar verdiler. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| I told you... I warned you. | Sana söyledim... Seni uyardım. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| What? I'm sorry. I tried. I told them you were really good with the Germans. | Ne? Üzgünüm. Onlara senin, Almanlarla iyi iş çıkardığını... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| That you are in great shape. Fuck! Those mother! | ...gayet formda olduğunu söyledim. Lanet olsun! | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Who do they think they are? | Onlar kim olduklarını sanıyorlar? | Walk on Water-3 | 2004 | |
| I started this mission and I'm supposed to finish it! | Bu göreve başladım ve bitirmek zorundaydım. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| What other agent would do such a clean job? | Başka hangi ajan böyle temiz iş çıkarabilirdi? | Walk on Water-3 | 2004 | |
| I... Forget it. Don't take it so bad. | Ben... Unut gitsin! Bu kadar karamsar olma. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| There will be other operations... I've had enough of you! | Başka operasyonlar çıkar. Artık senden bıktım! | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Enough of you and of your stupid Nazi games! | Senden ve senin aptal Nazi oyunlarından! | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Menachem asked me to deliver this. | Menachem, bunu sana vermemi istedi. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| He wants you to listen to this. Thanks, I... | Senin bunu dinlemeni istiyor. Teşekkürler, ben... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Do you need it back? No. | Geri alacak mısın? Hayır. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| I... If I'm not needed I'll just leave. Thanks. | Eğer bana ihtiyacın yoksa, gideyim. Teşekkürler. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| I picked up the telephone once by mistake, and I found out | Bir keresinde ahizeyi yanlışlıkla kaldırdım ve anladım ki... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| that our famous grandfather is still alive. | ...bizim meşhur büyük babamız hâlâ yaşıyormuş.. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| That they telephoned him all those years, and he cannot move. | Bütün o yıllar boyunca ona telefon ediyorlarmış ve o kımıldayamıyormuş. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Hello, it's going to be a nice day. | Merhaba, güzel bir gün olacak. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| and to have a lucky day, | Ve şansınız açık olsun diye... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| we're going to listen to Buffalo Springfield... | ...Buffalo Springfield dinlemeye başlıyoruz. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Well, you did. | Ve yaptın. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Thank you. I really love hot dogs. | Teşekkürler, hot dog severim. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| This is not a hot dog. This is a curry wurst. | Bu hot dog değil. Körili sosis. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Curry wurst? Curry wurst. | Körili sosis mi? Körili sosis. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| It's very nice here in Berlin. Well, what did you expect? | Burada, Berlin'de olmak çok hoş. Ne bekliyordun? | Walk on Water-3 | 2004 | |
| The truth is I was... | Doğrusunu istersen... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| I was afraid you wouldn't be happy to see me. | ...beni gördüğüne memnun olmayacağından korkuyordum. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| How can I explain to you... | Nasıl açıklasam... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| I was in a very delicate situation when you came to Israel. | ...sen İsrail'e geldiğinde, oldukça hassas bir durumdaydım. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Do you remember I told you about Iris? Your girlfriend? | Sana İris'ten söz ettiğimi hatırlıyor musun? Kız arkadaşın? | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Well, the truth is she was my wife. | Şey, aslında o benim eşimdi. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| We were married for a few years and about a month. Before you came to Israel | Biz bir kaç yıldır evliydik. Sen İsrail'e gelmeden önce... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| she suddenly... | ...o aniden... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| She left and... | O beni terk etti... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| We don't have tourists now, and there's not much work, so I.. | Şu ara fazla turist gelmiyor ve yapacak işim yok, o yüzden ben... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| You see, after you left I really felt that... | Anlayacağın, sen gittikten sonra ben gerçekten... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| I didn't want you to think that just because... | Senin yanlış düşünmeni istemiyorum... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| You know... So I bought the ticket and... | Anlarsın... O yüzden ben de bir bilet aldım ve... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Eat your curry wurst. It will get cold. | Sosisini ye. Soğuyacak. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| I don't believe it. Folk dancing. | İnanamıyorum. Halk dansları. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Thank you. That's very nice. | Teşekkür ederim. Çok naziksin. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| You have no idea how nice. Do you know how humiliating it was | Tahmin bile edemezsin. Kayıt merkezine gidip, bu müziği sormak... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| to walk into "Tower Records" and ask for this music? | ...benim için ne kadar utanç vericiydi, biliyor musun? | Walk on Water-3 | 2004 | |
| You should have seen the guy there, how he looked at me. | Oradaki adamın, bana nasıl baktığını görmeliydin. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Can I have two beers please? What kind of beer? | İki bira alabilir miyim, lütfen? Hangi marka? | Walk on Water-3 | 2004 | |
| You have "Heineken"? Sure. | "Heineken" var mı? Elbette. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Israel. | İsrailli. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Something to eat? No thanks. | Yiyecek bir şeyler? Hayır, teşekkürler. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| We just gorged on "curry wurst. " | Biz, biraz körili sosis atıştırdık. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Oh, gourmets! | Oh, Siz Gurmeler! | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Well, maybe he doesn't like Israel, but I think he likes you. | Şey, belki İsrail'i sevmiyor ama senden hoşlandı. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Really? I wouldn't know. I'm not into German guys. | Öyle mi? Bilemiyorum. Alman erkekleriyle ilgilenmiyorum. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| What do you mean? I've never been with a German guy. | Ne demek istiyorsun? Hiç Alman bir erkekle birlikte olmadım. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| What? I've been with Italians, English, French | Ne? İtalyanlarla, İngilizlerle, Fransızlarla, | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Turks and a Palestinian, but never with a German guy. | Türklerle ve bir Filistinliyle oldum, ama asla bir Almanla olmadım. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Do you have any idea why? | Nedeni hakkında bir fikrin var mı? | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Not really. It just went on that way. | Pek değil. Sadece öyle gelişti. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| I guess it's less complicated. | Sanırım daha kolaydı. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| I always thought you people were more... easy going about these matters. | Her zaman sizlerin bu tür şeylere daha kolay girdiğinizi düşünmüşümdür. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Who? Germans? No. | Kimlerin? Almanların mı? Hayır. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| You know... Homos? | Bilirsin... Homoların? | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Yes. I thought it's more easy. Like with the Arab. You met and right away. | Evet. Sanırım daha kolay. Şu Arapla olduğu gibi. Tanıştın ve hemencecik... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Rafik? I am not sure that's true in his case, but.. Yes, | Rafik mi? Onun tarafından bakınca bunun pek doğru olduğunu sanmıyorum, ama... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| sometimes it's very fast. | ...evet, bazen çok hızlı gelişir. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Why? Are you jealous? No. | Neden? Kıskandın mı? Hayır. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| It could be fun some time, is it not? What? | Bazen eğlenceli olabilir, değil mi? Nasıl? | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Being able to see someone you like and just... | Hoşlandığın birini görmek ve hemen... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| go straight to bed, not having to talk much. | ...doğruca yatağa gitmek, fazla konuşmadan. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Yeah, that can be nice. | Evet, hoş olabilir. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| And when that happens... | Ve bu olduğu zaman... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| How does it work out? I mean.. | ...nasıl gelişiyor? Yani... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| How do you know? | ...nasıl biliyorsun? | Walk on Water-3 | 2004 | |
| You straight men.. | Siz heteroseksüel erkekler! | Walk on Water-3 | 2004 | |
| What? You are all the same. | Ne? Hepiniz aynısınız. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| The only thing you wanna know is who does the schnukie schnukie. | Bilmek istediğiniz tek şey, kim kimi şey yapıyor. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Not really. | Öyle sayılmaz. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Well, it's interesting. | Şey, bu çok ilginç. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| You, for example. | Örneğin, sen. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| What do you... | Sen hangi... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| If you really need to know, I like it both ways. | Gerçekten bilmek istiyorsan, ben iki türlüsünü de seviyorum. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| After all, how many options are there? Would be stupid to limit yourself. | Neticede, ne kadar seçeneğimiz var ki? Kendini sınırlamak, aptallık olur. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Doesn't it hurt? No, not really. | ...canını acıtmıyor mu? Hayır, pek sayılmaz. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| You have to relax the Tuschie, and then it can feel pretty good, | Kaslarını serbest bırakmalısın, o zaman çok iyi hissedersin, | Walk on Water-3 | 2004 | |
| the feeling of someone entering your body, | birisinin senin vücuduna girdiğini hissetmek... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| the feeling of... | ...bu duygu... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Maybe that's enough for the first time, no? | Belki, ilk sefer için bu kadar yeter, öyle değil mi? | Walk on Water-3 | 2004 | |
| So how is your Arab friend? | Pekâlâ, Arap arkadaşın nasıl? | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Much better, | Daha iyi... | Walk on Water-3 | 2004 | |
| after I sent him other 100 Euro to give his uncle for that stupid jacket. | ...o aptal ceket karşılığı, amcasına vermesi için 100 Euro yolladıktan sonra. | Walk on Water-3 | 2004 | |
| Axel! What a surprise! | Axel! Ne güzel sürpriz! | Walk on Water-3 | 2004 |