Search
English Turkish Sentence Translations Page 179790
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Very close to where we passed. What happened? | Geçtiğimiz yere çok yakın. Ne olmuş? | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Another of those fucking terrorists exploded. Four people died. | Başka bir lanet terörist, kendini patlatmış. Dört kişi ölmüş. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Shit, that's terrible. | Kahretsin, bu korkunç! | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Did you ever think why these people are doing this? I mean... | Bu insanların bunu neden yaptığını hiç düşündün mü? Yani... | Walk on Water-2 | 2004 | |
| how desperate they must be to go there and kill themselves? | ...oraya gidip kendilerini öldürmek için, kim bilir ne kadar çaresizler? | Walk on Water-2 | 2004 | |
| What's to think? They're enemies. | Düşünecek ne var? Onlar düşman. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| There is a lot to think. They have mothers and children. | Düşünecek çok şey var. Onların da anneleri ve çocukları var. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| So why do they come and kill innocent mothers and children here? | Öyleyse neden buradaki masum anne ve çocukları öldürüyorlar? | Walk on Water-2 | 2004 | |
| He says his grandfather is dead. I'm stuck with this pseudo liberal who | Büyük babasının öldüğünü söylüyor. İntihar bombacılarının güdülerinden konuşan... | Walk on Water-2 | 2004 | |
| talks about suicide bombers' motives. I almost punched him. Calm down. | ...bu sözde liberalle takılıp kaldım. Neredeyse onu yumruklayacağım. Sakin ol. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| He doesn't have one. Find out more. | Olmadığını söyledi. Daha fazla araştır. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Maybe he doesn't know. Maybe... | Belki bilmiyordur. Belki... | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Maybe he thinks he's Dolly the clone sheep and never had one. | Belki kopyalanmış kuzu Dolly olduğunu ve ailesi olmadığını sanıyordur. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| I don't need to host a patronizing German peacenik | Dışişleri adına, küstah, savaş karşıtı bir Almanı... | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Why are you getting so uptight? It's not like you. | Neden bu kadar gerginsin? O senin gibi değil. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Whatever. I've got to go now. Call me later. | Her neyse. Kapatmalıyım. Sonra ara beni. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| The Kineret. | Kineret. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| So, this is where all happened. | Yani, her şeyin gerçekleştiği yer. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Hey, Jesus, they lied to you! | Hey, İsa! Sana yalan söylemişler! | Walk on Water-2 | 2004 | |
| It's impossible to walk on water. | Suyun üstünde yürümek imkânsızdır. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Bravo, you did it. | Bravo! Başardın! | Walk on Water-2 | 2004 | |
| You don't understand, you can't just come to the Sea of Galilee | Anlamıyorsun, öylece Galile'nin denizine gelip... | Walk on Water-2 | 2004 | |
| and start walking on water. | ...suyun üstünde yürümeye başlayamazsın. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| If you could, everybody would be doing it. | Eğer sen yapabilsen, herkes bunu yapabilirdi. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| You need to prepare yourself. And how would you do that? | Kendini hazırlaman gerekir. Peki bunu nasıl yapacaksın? | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Please, enlighten me. Well... | Lütfen, beni aydınlat. Pekâlâ... | Walk on Water-2 | 2004 | |
| You need to completely purify yourself. | Kendini tamamen arındırman gerekir. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Your heart is to be like it's clean from the inside. | Kalbin içten dışa temizlenmeli. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| No negativity, no bad thoughts. | Hiç bir olumsuzluk, hiç bir kötü düşünce olmamalı. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| And then? And then you can walk on water. | Ya sonra? Sonra suyun üstünde yürüyebilirsin. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| "Talent show" | "Yetenek Şovu" | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Where did you go? I just went to get something. What? | Nereye gittin? Bir şey almaya gitmiştim. Ne? | Walk on Water-2 | 2004 | |
| We got to do "Cinderella Rockefella". Oh, you must be crazy! | "Cinderella Rockefella" yapacağız. Oh, sen delirmiş olmalısın! | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Why not? What are you talking about? | Neden olmasın? Siz neden söz ediyorsunuz? | Walk on Water-2 | 2004 | |
| My little brother's drunk. I didn't drink anything. | Kardeşim sarhoş olmuş. Hiçbir şey içmedim. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Do you remember the song "Cinderella Rockefella"? Cinderella who? | "Cinderella Rockefella" şarkısını duydun mu? Cinderella kim? | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Do you remember Esther Ofarim? | Esther Ofarim'i hatırlar mısın? | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Yes, I know the name, but what do you know about her? | Evet, adını duydum ama siz onu nereden biliyorsunuz? | Walk on Water-2 | 2004 | |
| She and her husband, the Ofarim, they were huge in Germany in the 60's. | O ve kocası, 60'larda Almanya'da çok meşhurdular. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Yes. My crazy aunt was a great fan of her. | Evet, benim çatlak teyzem onun hayranıydı. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| She taught us "Cinderella Rockefella" | Bize, "Cinderella Rockefella"yı öğretmişti. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Axel and I used to sing it at family parties. | Alex ve ben onu aile toplantılarında söylerdik. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| We used to get dressed up as prince and princess. | Prens ve prenses gibi giyinirdik. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| You're the lady, you're the lady that I love | Sen o kadınsın, sen aşık olduğum | Walk on Water-2 | 2004 | |
| I'm the lady, the lady who | Ben o kadınım, ben kimim | Walk on Water-2 | 2004 | |
| You're the little lady I'm the little lady, ooh | O küçük kadın. Ben küçük kadınım, ooh | Walk on Water-2 | 2004 | |
| I love your touch. Thank you so much. | Dokunuşunu seviyorum. Teşekkür ediyorum. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| I love your eyes. Mmh that's very nice. | Gözlerini seviyorum. Mmh, bunu biliyorum. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| I love your chin Say it again | Sözlerini seviyorum. Bir daha de bakayım. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| I love your chiny chin chin | Bıcır bıcır sözlerini seviyorum | Walk on Water-2 | 2004 | |
| You're the fella, you're the fella who rocks me Rockefella, Rockefella, | Sen, benimsin, sen benimsin, beni salla, Rockefella, Rockefella, | Walk on Water-2 | 2004 | |
| You're my Rockefella, I am your Rockefella | Sen benimsin, Rockefella, Ben seninim Rockefella. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Right first... No, the left leg first. | Önce sağ... Hayır, önce sol bacak. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| You dance well, let's go to Berlin and repeat it for dad's birthday | Çok iyi dans ediyorsun, haydi Berlin'e gidip, bunu babamın partisinde tekrarlayalım. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Forget it, Menachem. They'll be here any minute. | Unut, gitsin Menachem. Her an burada olabilirler. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| I'm taking him to the Dead Sea. Via the Jordan valley. | Onu Ölü Deniz'e götürüyorum. Jordan Vadisinden geçerek. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| During the day it's safe, don't worry. | Gün boyunca güvenlidir, merak etme. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| I'll show him Jericho. He wants to see Palestinians. | Ona Erika şehrini göstereceğim. Filistinli görmek istiyor. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| He's such a nudnik. I won't stop in Jericho, don't worry. | Tam bir baş belası. Erika'da durmam, merak etme. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Okay, Menachem. They're here, I gotta go. Bye! | Tamam, Menachem. Geldiler. Gitmeliyim. Hoşça kal. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Make sure my brother puts on some suntan lotion. | Kardeşimin güneş losyonu kullandığından emin ol. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| You know, he gets sunburnt really fast. | Güneşte çok hızlı yanar. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Two hours in the desert he'll be red like a tomato. | Çölde, iki saatte, domates gibi kızarır. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| No problem, it's part of the service. | Merak etme, bu da hizmete dahil. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| So tell me, does she like to live here? Yes, she loves it. | Anlat bakalım, burada yaşamayı seviyor mu? Evet, çok seviyor. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Does she have a boyfriend? She had one, but not anymore. | Erkek arkadaşı var mı? Vardı ama artık yok. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| A guy she met in India. She says Israeli men are... | Hindistan'da tanışmışlardı. Ona göre İsrailli erkekler... | Walk on Water-2 | 2004 | |
| What, impossible? Yes. I mean... no. | Ne? İmkânsız mı? Evet. Yani... Hayır. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| It's okay. She's not the first who thinks so. | Sorun yok. Böyle düşünen ilk kişi o değil. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Is it true that Israeli men don't like to talk about their feelings? | İsrailli erkeklerin, duygularından söz etmedikleri doğru mu? | Walk on Water-2 | 2004 | |
| I don't know. I really don't like to talk about it. | Bilmiyorum. Ben onlardan hiç söz etmem. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| So, are you in a relationship? | Peki, senin bir ilişkin var mı? | Walk on Water-2 | 2004 | |
| I am not so great at relationships, I think. | Sanırım ben ilişki konusunda pek başarılı değilim. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Do you know anyone who's good at relationships? | İlişki konusunda başarılı olan birini tanıyor musun? | Walk on Water-2 | 2004 | |
| How can you ever know what a woman is really thinking? | Bir kadının gerçekte ne düşündüğünü nasıl bilebilirsin? | Walk on Water-2 | 2004 | |
| They always complain that you never listen, you're not connected to your emotions, | Her zaman; senin hiç dinlemediğinden, duygularını paylaşmadığından, | Walk on Water-2 | 2004 | |
| you never cry. | asla ağlamadığından şikâyet ederler. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| You just never know when they're serious. When they really mean it. | Sadece; ne zaman bu konuda gerçekten çok ciddi olduklarını, asla bilemezsin. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| For many years I was involved with a woman, Iris. | Uzun yıllar bir kadınla birlikteydim, İris. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| That's it. Now I'm on my own. | Hepsi bu. Şimdi kendi başımayım. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Come on. Let's take this stuff off. | Haydi. Şu şeylerden kurtulalım. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Jalla. Jalla? It's an Hebraic word. | Jalla. Jalla? İbranice bir sözcük. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| It means "come on". You don't have to walk on water here. | "Haydi" demek. Burada suyun üstünde yürümene gerek yok. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| You can float in them instead. | Daha ziyade, içinde yüzebilirsin. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| You really never cry? Never. | Gerçekten hiç ağlamaz mısın? Hiçbir zaman. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Not even when you see a sad movie, or you hear a sad song? | Acıklı bir film izlediğinde, hüzünlü bir şarkı dinlediğinde bile mi? | Walk on Water-2 | 2004 | |
| It's okay, I have a good excuse. | Çünkü çok iyi bir mazeretim var. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| When I was 15, the doctors discovered I have a rare eye problem. | 15 yaşındayken, doktorlar ben de az rastlanan bir göz problemi buldular. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| My tear ducts are dry So I cant cry even if I want to. | Göz pınarlarım kuru. Yani istesem de ağlayamam. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Shit. Your sister's going to kill me. What? | Kahretsin. Kardeşin beni öldürecek. Ne var? | Walk on Water-2 | 2004 | |
| You're really burnt. | Çok yanmışsın. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Okay. Put some on your arms. | Tamam. Sen kollarına sür. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| I'll do your back. | Sırtını ben hallederim. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| So they didn't you circumcise you? I've never see one. | Seni sünnet etmediler mi? Göremedim. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| You know, we used to talk about in the army. | Hayır, bunları ordudayken konuşurduk. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| if it looks bigger, and if it's better in bed. | Daha mı büyük, yatakta daha mı iyi, falan. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| I don't know. It's the only one I've ever had. | Bilmiyorum. Sadece kendiminkini biliyorum. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| Is everybody like that in Europe? | Avrupa'da herkes böyle mi? | Walk on Water-2 | 2004 | |
| In Germany hardly nobody's circumcised, except for the Turks. | Almanya'da hemen hemen hiç sünnetli yoktur, Türkler hariç. | Walk on Water-2 | 2004 | |
| In other countries of Europe, let me think... | Avrupa'nın diğer ülkelerinde, bir düşüneyim... | Walk on Water-2 | 2004 |