Search
English Turkish Sentence Translations Page 178999
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I may be an orphan but I am an Indian, that's my only identity | Yetim olabilirim, ama Hintliyim, bu benim tek kimliğim. | Veer-1 | 2004 | |
| I told you about Kiritpur haven't I? For us Sikhas... | Sana Kiriptur hakkında anlatmıştım, değil mi? | Veer-1 | 2004 | |
| it's a very important pilgrimage. All my ancestors are there. | Bizim için kutsal topraklarımız çok önemli, tüm atalarım orada. | Veer-1 | 2004 | |
| Just immerse me there. I will get my refuge. | Sadece külümü oraya götür. Orada huzur bulur ruhum. | Veer-1 | 2004 | |
| You'll do this for me? | Bunu benim için yapar mısın? | Veer-1 | 2004 | |
| There's going to be no need to do any such thing. | Buna gerek kalmayacak. | Veer-1 | 2004 | |
| All our Visas to go to Delhi are ready. | Tüm "Visas" larımız artık Delhi'ye gittiler. | Veer-1 | 2004 | |
| You just get well soon. Then we'll both go to your Kiritpur | Sen bir an önce iyileşmeye bak. O zaman beraber Kiriptur'a gideriz. | Veer-1 | 2004 | |
| and you can pray there to your heart's content | Orada istediğin kadar dua edersin. | Veer-1 | 2004 | |
| Now quickly drink this holy water | Hemen bu kutsal suyu iç. | Veer-1 | 2004 | |
| She was here in Pakistan and you in India. | O Pakistan'daymış, sen ise Hindistan'da. | Veer-1 | 2004 | |
| Then how and when did the two of you meet? | Öyleyse nasıl ve ne zaman buluştunuz? | Veer-1 | 2004 | |
| Three... three days later... | 3...3 gün sonra... | Veer-1 | 2004 | |
| and what an unusual meeting it was... | Sıra dışı bir buluşmaydı... | Veer-1 | 2004 | |
| A bus had toppled over in the mountains. | Otobüs dağ yolunda devrilmişti. | Veer-1 | 2004 | |
| There were no serious casualties. All passengers were rescued. | Ciddi yaralı yoktu. Tüm yolcular kurtarılmıştı. | Veer-1 | 2004 | |
| And I was on my way down to bring the last girl up. | Son kızı almak için aşağıya iniyordum. | Veer-1 | 2004 | |
| Pull us up. | Bizi yukarı çek. | Veer-1 | 2004 | |
| It wasrt that I'd never seen a more beautiful girl than her. | O zamana kadar gördüğüm en güzel kız değildi. | Veer-1 | 2004 | |
| But I don't know why I couldn't take my eyes off her. | Ama gözlerimi bir türlü ondan alamıyordum. | Veer-1 | 2004 | |
| Her eyes were lowered and she was breathing heavily. | Gözleri parlıyordu, ağır nefes alıyordu. | Veer-1 | 2004 | |
| She was very scared. | Çok korkmuştu. | Veer-1 | 2004 | |
| A tendril of hair was bothering her right eye. | Bir tutam saç gözlerini kapatıyordu. | Veer-1 | 2004 | |
| She was trying to move it, but the wind was strong and the hair stayed there. | Gözlerinin önünü açmaya çalışıyordu, ama rüzgar buna izin vermiyordu. | Veer-1 | 2004 | |
| As I lifted my hand from her waist to move the hair... | Elimle saçlarını düzeltmeye çalışınca... | Veer-1 | 2004 | |
| she looked at me in fear. | bana korku ile baktı. | Veer-1 | 2004 | |
| We looked at each other for the first time. | İlk kez gözlerimiz buluşmuştu. | Veer-1 | 2004 | |
| She kept staring at me scared... | Bana korku ile bakmaya devam etti... | Veer-1 | 2004 | |
| then she lowered her gaze, but... | daha sonra gözlerini benden ayırdı.. | Veer-1 | 2004 | |
| I kept staring at her... and then my dream was broken... | ben ise ona bakmaya devam ettim...işte o zaman rüya bozuldu... | Veer-1 | 2004 | |
| Stop... stop... stop. | Durdurun.... Durdurun.... Durdurun. | Veer-1 | 2004 | |
| Ranjit. Stop. | Randjit, durdur. | Veer-1 | 2004 | |
| What happened? My bag has fallen down. | Ne oldu? Çantam aşağıya düştü. | Veer-1 | 2004 | |
| Please take me down. It's only a bag ma'am let it go. | Lütfen beni aşağıya indirin. Bu sadece bir çanta hanımefendi, bırakın kalsın. | Veer-1 | 2004 | |
| I can't let it go that bag is very invaluable to me. | Onu bırakamam, o benim için çok değerli. | Veer-1 | 2004 | |
| Not more valuable than all our lives? Yes it is. | Hayatımızdan daha mı değerli? Evet. | Veer-1 | 2004 | |
| Now will you please take me down or should I go myself? | Şimdi lütfen beni aşağıya indirin, yoksa kendim ineceğim. | Veer-1 | 2004 | |
| Stop it. | Durdur | Veer-1 | 2004 | |
| Ranjit take it down. Veer have you gone mad? | Randjit bizi aşağıya indir. Delirdin mi Veer? | Veer-1 | 2004 | |
| Do as I say. Take us down. | Dediğimi yap. Bizi aşağıya indir. | Veer-1 | 2004 | |
| Ranjit, pull us up. | Çek yukarı bizi Randjit. | Veer-1 | 2004 | |
| You endangered the lives of so many people for a little bag. | Bir çanta için bu kadar kişinin hayatını tehlikeye attınız. | Veer-1 | 2004 | |
| What kind are you? You know we risk our lives everyday to save lives... | Nasıl bir insansınız? Hiç tanımadığımız insanlar için ... | Veer-1 | 2004 | |
| of people who are complete strangers, who aren't related to us in any way | kendi hayatımızı tehlikeye attığımızı biliyorsunuz. | Veer-1 | 2004 | |
| But still on our way home our hearts swell with pride... | Ama evlerimize gururlu bir şekilde gidiyoruz... | Veer-1 | 2004 | |
| that we saved someone's sister, wife, brother or mother... | yine bir kardeş, bir eş, bir anne kurtardık... | Veer-1 | 2004 | |
| gave someone a new life. But today for the first time in so many years... | bir hayat verdik diye... | Veer-1 | 2004 | |
| I'm doubting my work | Ama bugün ilk kez işimden şüphe duyuyorum. | Veer-1 | 2004 | |
| For the first time sacrificing my life for someone else is seeming won'thless... | İlk kez hayatımı başkasının önemsiz görünen hayatı için tehlikeye attım.. | Veer-1 | 2004 | |
| is seeming wrong | Bu doğru değil. | Veer-1 | 2004 | |
| I'm sorry ma'am but it was disgusting | Üzgünüm hanımefendi, ama yaptığınız iğrençti. | Veer-1 | 2004 | |
| Get out! I don't want to see your face. Who asked you to give Zaara your money? | Defol. Yüzünü görmek istemiyorum. Paralarını Zaara'ya vermeni kim söyledi sana? | Veer-1 | 2004 | |
| You know I can't say no to Zaara. Even if I did she would've taken it forcibly | Zaara'ya hayır diyemeyeceğimi biliyorsun. Hayır desem bile zorla alırdı. | Veer-1 | 2004 | |
| And she's not off to the market to buy bangles, but to India... | O pazara bilezik almaya gitmemiş, Hindistan'a gitmiş... | Veer-1 | 2004 | |
| wasrt important enough to tell me? She made me pledge our friendship | Bana söylemen gerekmiyor muydu? Arkadaşlığımız üzerine yemin ettirdi bana. | Veer-1 | 2004 | |
| Pledge of friendship! There's a limit to childishness. | Arkadaşlığınız üzerine mi? Çocukluğunuzun da sınırı yok! | Veer-1 | 2004 | |
| Who got her onto the bus? Call Akram. Call him immediately. How irresponsible. | Otobüse kim bindirdi onu? Akram'ı çağır. Acil olduğunu söyle. Ne kadar sorumsuzca. | Veer-1 | 2004 | |
| Zaara... Zaara are you all right? | Zaara... Zaara iyi mi? | Veer-1 | 2004 | |
| Ma, I'm perfectly all right, please don't worry | Anne, çok iyiyim, sakın endişelenme. | Veer-1 | 2004 | |
| What is this nonsense Zaara, do you know what I'm going through? | Bu ne akılsızlık Zaara, beni çok endişelendirdin? | Veer-1 | 2004 | |
| Only when I was going to the police that this godforsaken Shabbo told me | Ancak polise gidince söyledi bana Şabo. | Veer-1 | 2004 | |
| Just come back home right away ...come home immediately | Hemen dön geri...evine gel. | Veer-1 | 2004 | |
| Ma, the border closes at four thirty and I haven't even reached Kiritpur yet | Anne, sınırı 4,30'da kapatıyorlar, ben ise daha Kiriptur'a ulaşamadım. | Veer-1 | 2004 | |
| God, for what sin am I being punished ...now it's about to be evening... | Allahım, nedir bu benim çektiğim ... şimdi hava kararacak... | Veer-1 | 2004 | |
| Why did you go alone? I promised you that I would send the ashes to India | Neden yalnız gittin? O külü Hindistan'a göndereceğime söz vermiştim. | Veer-1 | 2004 | |
| I also promised Bebe that I would take her ashes myself. | Bende Bebe'ye külünü bizzat kendim götüreceğime söz vermiştim. | Veer-1 | 2004 | |
| Zaara is this a little trip from Lahore to Pindi that you just took off like that? | Lahore Pindi arası kısa mı ki, ortalıktan kayboluverdin? | Veer-1 | 2004 | |
| I'm really sorry Ma. | Çok üzgünüm anne. | Veer-1 | 2004 | |
| But after all my explaining, you were still unable to understand me | Tüm açıklamalarıma rağmen hala beni anlamıyorsun. | Veer-1 | 2004 | |
| Until now, I've done nothing really important in my life Ma | Şimdiye kadar hayatımda gerçek bir şey yapmamıştım. | Veer-1 | 2004 | |
| Nor will I be doing anything great in the future | Gelecekte de büyük bir şey yapacağımı sanmıyorum. | Veer-1 | 2004 | |
| My life, like yours, will be spent being a good wife and a good mother | Benim hayatım da seninki gibi iyi bir eş ve anne olarak geçecek. | Veer-1 | 2004 | |
| But after doing this, I will always be proud of myself... | Ama bunu yaptıktan sonra her zaman kendimle gurur duyacağım... | Veer-1 | 2004 | |
| That I helped someone attain salvation. | Başka birisinin huzur bulması için katkıda bulunduğum için. | Veer-1 | 2004 | |
| Ma, now that I've come so far, I will return only after completing my work | Anne, buraya kadar geldiğime göre görevimi yerine getirince dönerim. | Veer-1 | 2004 | |
| But if you stay angry with me, then my journey will get bad luck... | Ama sen bana kızdıysan yolculuğum şanssız geçecek demek... | Veer-1 | 2004 | |
| Stop it. Can a mother ever wish bad luck on a daughter? | Olur mu öyle, bir anne kızına şanssızlik diler mi hiç? | Veer-1 | 2004 | |
| I've been crying since eight hours, you want me to cry some more? | 8 saattir ağlıyorum, daha ağlamamı mı istiyorsun? | Veer-1 | 2004 | |
| Relax Ma I'm cool. | Sakin ol anne, ben çok iyiyim. | Veer-1 | 2004 | |
| Yes, you're the only one who's cool and we're all fools | Evet, ama sadece sen iyisin, bizler ise burada aptal gibiyiz. | Veer-1 | 2004 | |
| If your father returns before you do then... | Baban senden önce dönerse... | Veer-1 | 2004 | |
| Don't worry, Ma | Endişelenme anne. | Veer-1 | 2004 | |
| Papa's only back next week and I'm back tomorrow. | Babam önümüzdeki hafta dönüyor, ben ise yarın dönüyorum. | Veer-1 | 2004 | |
| Ma I've to hang up now, there's a long queue | Kapatmam gerekiyor anne, sırada bekleyenler var. | Veer-1 | 2004 | |
| Listen, take care of yourself, and don't eat any junk | Dinle, kendine iyi bak ve orada haltlar karıştırma. | Veer-1 | 2004 | |
| And don't talk to any strangers and keep calling me... right? | yabancılarla konuşma... ve beni ara, tamam mı? | Veer-1 | 2004 | |
| And don't be scared, my blessings are with you... good bye... | Sakın korkma, dualarım seninle. | Veer-1 | 2004 | |
| Good bye | Görüşmek üzere. | Veer-1 | 2004 | |
| Yes how much money? | Evet, ne kadar? | Veer-1 | 2004 | |
| Why are you worrying? | Neden endişeleniyorsun? | Veer-1 | 2004 | |
| Our Zaara is no less than any boy. She can get her way anywhere | Bizim Zaara'nın erkeklerden aşağı kalır yanı yok. Her zaman kendisini kabul ettirir. | Veer-1 | 2004 | |
| Thank God that she's safe, this girl scared the life out of me | Allah'a şükürler olsun ki durumu iyi, bu kız beni öldürecek. | Veer-1 | 2004 | |
| Why're you talking to me? I told you to get out of my sight | Ne diye benimle konuşuyorsun? Gözümün önünden defol demiştim. | Veer-1 | 2004 | |
| You say that all the time. Now cool it | Durmadan bunu tekrarlıyorsun, şimdi rahatla. | Veer-1 | 2004 | |
| Cool it my foot! You godforsaken fool | Rahatlayacakmışım! Aptal kız. | Veer-1 | 2004 | |
| Go do your work... what are you standing like statues for? Go. | Gidin işinizi yapın, ne diye bakıyorsunuz öyle? | Veer-1 | 2004 | |
| Ranjit, permission for my leave has come from the base | Randjit, nihayet merkezden izin aldım. | Veer-1 | 2004 | |
| Mom and Dad had asked me to come home to celebrate Lodi | Annemle babam Lodi bayramı için beni bekliyorlar. | Veer-1 | 2004 | |
| I'll leave from here in the morning, that way I'll reach sooner | Yarın sabah hareket edeceğim, böylece daha kısa sürede varmış olurum. | Veer-1 | 2004 | |
| Negi will accompany you back | Negi sana yardımcı olacak. | Veer-1 | 2004 |