Search
English Turkish Sentence Translations Page 178303
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I'm over this. Let's crash. | Sıkıldım artık. Çökelim hadi. | Unknown-1 | 2006 | |
| Police! Nobody move. | Polis! Kimse kıpırdamasın. | Unknown-1 | 2006 | |
| Where is he? What's this? | Nerede o? Bu da ne böyle? | Unknown-1 | 2006 | |
| I got nothing over here. You? Clear! | Burada bir şey bulamadım. Ya sen? Temiz! | Unknown-1 | 2006 | |
| Got people back here? No? | Arkada biri var mı? Hayır! | Unknown-1 | 2006 | |
| You see him? No. | Onu gördün mü? Hayır. | Unknown-1 | 2006 | |
| Where is he? I said where is he? | Nerede o? Nerede dedim? | Unknown-1 | 2006 | |
| Who owns the pickup? | Kamyonet kimin? | Unknown-1 | 2006 | |
| You think if you keep talking they'll eventually understand? | Konuşmaya devam edersen sonunda anlayabileceklerini mi sanıyorsun? | Unknown-1 | 2006 | |
| The yellow pickup! The yellow one is mine. | Sarı kamyonet! Sarı olan benim. | Unknown-1 | 2006 | |
| How stupid do those guys think we are? | Bu adamlar çok mu aptal olduğumuzu sanıyorlar? | Unknown-1 | 2006 | |
| Might have been born at night but not last night. | Dünkü çocuk değiliz. | Unknown-1 | 2006 | |
| Hey, step on the gas. | Benzincide dur. | Unknown-1 | 2006 | |
| Let's pick up Leon and Ray and finish this up. | Leon ve Ray'i alıp şu işi bitirelim. | Unknown-1 | 2006 | |
| First the locker, now this. | Önce dolap numarası, şimdi de bu. | Unknown-1 | 2006 | |
| Hey. Fuckin' tracker. | Hey. İzleme cihazı. | Unknown-1 | 2006 | |
| We gotta get that gun. | O silahı almalıyız. | Unknown-1 | 2006 | |
| We already tried. Not together, we haven't. | Denedik zaten. Birlikte değil ama. | Unknown-1 | 2006 | |
| Well, let's get the rope. I'll do it. | Alalım şu ipi hadi. Ben yapacağım. | Unknown-1 | 2006 | |
| You guys had your chance to fuck this up. Let me. Maybe I can get it. | Siz şansınızı içine etmek için kullandınız. Ben deneyeyim. Belki ben alabilirim. | Unknown-1 | 2006 | |
| They're gonna be here any minute, all right? | Her an burada olabilirler, tamam mı? | Unknown-1 | 2006 | |
| So does it matter what we do? We can draw straws, whatever. | Ne yapacağımız önemli mi? Çöp çekebiliriz, ya da her neyse. | Unknown-1 | 2006 | |
| I'm sick of waiting for these bastards. I swear, I want 'em to come back. | Bu piç kuruları gelecek diye beklemekten bıktım. Yemin ederim, dönmelerini istiyorum artık. | Unknown-1 | 2006 | |
| And what are you gonna do? Whine until they surrender? | Ne yapacaksın peki? Adamlar pes edene kadar bağıracak mısın? | Unknown-1 | 2006 | |
| Why don't you two shut up? Fuck you. | Neden siz ikiniz çenenizi kapamıyorsunuz? S.kt.r git! | Unknown-1 | 2006 | |
| You're the moron that left the gun up there. Hey. | Silahı yukarıda bırakan geri zekâlı sensin. Hey! | Unknown-1 | 2006 | |
| I was seven and you were nine. | Ben yedi yaşındaydım, sen de dokuz. | Unknown-1 | 2006 | |
| We We wanted to go out on the lake one day with some friends. | Bir gün birkaç arkadaş göle gitmek istemiştik. | Unknown-1 | 2006 | |
| My dad told us not to go... | Babam gitmeyin demişti... | Unknown-1 | 2006 | |
| because of the storm. | ...fırtına yüzünden. | Unknown-1 | 2006 | |
| We said fuck him. | Biz de, "S.ktir et!" dedik. | Unknown-1 | 2006 | |
| What did he know? | Ne bilirdi ki o? | Unknown-1 | 2006 | |
| We went out in the old man's MacGregor 26... | Yaşlı adamın MacGregor 26'sından çıktık... | Unknown-1 | 2006 | |
| and we got in some argument about... | ...ve M.V.P'yi kazanacak en iyi atıcı kim diye... | Unknown-1 | 2006 | |
| who was the only pitcher to win M.V.P. | ...kavgaya tutuştuk. | Unknown-1 | 2006 | |
| Sandy Kaufax. | Sandy Kaufax. | Unknown-1 | 2006 | |
| And we argued so much about it... | Tartışmaya o kadar dalmıştık ki... | Unknown-1 | 2006 | |
| that we didn't realize we couldn't see land anymore. | ...karadan ne kadar uzaklaştığımızı fark edemedik. | Unknown-1 | 2006 | |
| I was really fuckin' scared. | Gerçekten korkmuştum. | Unknown-1 | 2006 | |
| And I could see that you were were too... | Ve görüyordum ki sen sürekli... | Unknown-1 | 2006 | |
| even even though you kept talking like it would be okay. | ...ne olursa olsun her şeyin düzeleceğini söylüyordun. | Unknown-1 | 2006 | |
| And then this big wave came and and turned us over. | Sonra o büyük dalga geldi ve bizi ters çevirdi. | Unknown-1 | 2006 | |
| I I remember goin' down... | Aşağıya doğru gittiğimi hatırlıyorum, ... | Unknown-1 | 2006 | |
| and being disoriented. | ...kafam allak bullak olmuştu. | Unknown-1 | 2006 | |
| Thinking if I couldn't find which way was up, I was gonna die for sure. | Nasıl çıkacağımı bulamayacağımı düşünüyordum, öleceğime emindim. | Unknown-1 | 2006 | |
| And then this hand | Sonra o el... | Unknown-1 | 2006 | |
| This hand reached down... | ...aşağıya uzandı... | Unknown-1 | 2006 | |
| and grabbed me... | ..ve beni yakalayıp... | Unknown-1 | 2006 | |
| and pulled me up. | ...yukarı çekti. | Unknown-1 | 2006 | |
| You must have seen how terrified I was. | Nasıl korktuğumu görecektiniz. | Unknown-1 | 2006 | |
| You looked me in the eye... | Gözümün içine baktın... | Unknown-1 | 2006 | |
| and you told me not to give up. | ...ve bana pes etmememi söyledin. | Unknown-1 | 2006 | |
| No one was gonna die. | "Kimse ölmeyecek. | Unknown-1 | 2006 | |
| We all all had to stick together... | Birbirimize kenetlenmeliyiz... | Unknown-1 | 2006 | |
| and keep each other holding onto the boat. | ...ve diğerlerinin sandala tutunmasını sağlamalıyız." | Unknown-1 | 2006 | |
| That's what we did... | Ve öyle yaptık... | Unknown-1 | 2006 | |
| for four hours. | ...dört saat boyunca. | Unknown-1 | 2006 | |
| We held on... | Tutunduk, ... | Unknown-1 | 2006 | |
| just like you said. | ...tıpkı dediğin gibi. | Unknown-1 | 2006 | |
| Hey, that's really touching and all. | Hey, bu gerçekten çok dokunaklı. | Unknown-1 | 2006 | |
| Completely useless though. | Her ne kadar bir faydası olmasa da. | Unknown-1 | 2006 | |
| Enough with the boats, kid. Who are you? | Sandal muhabbetini boş ver de evlat, kimsin sen? | Unknown-1 | 2006 | |
| Just listen to what he's saying. | Sadece söylediklerini dinleyin. | Unknown-1 | 2006 | |
| He's right. We gotta work together. | O haklı. Birlikte çalışmalıyız. | Unknown-1 | 2006 | |
| No, listen to what I'm saying. | Hayır. Beni dinleyin. | Unknown-1 | 2006 | |
| If he knows who he is, then maybe he can tell us who we are. | Kim olduğunu biliyorsa belki bize de kim olduğumuzu söyleyebilir. | Unknown-1 | 2006 | |
| It doesn't matter who we are! | Kim olduğumuz önemli değil! | Unknown-1 | 2006 | |
| 'Cause they're gonna be back here any minute. | Çünkü her an gelebilirler. | Unknown-1 | 2006 | |
| All right, we got one shot at this! Hey, tell us who you are. | Tamam mı, artık sadece bunu düşünelim! Hey, bize kim olduğunu söyle. | Unknown-1 | 2006 | |
| Who are you, kid? Tell us. Tell us, kid. Kid! | Kimsin sen evlat? Söyle bize. Söyle evlat. Evlat! | Unknown-1 | 2006 | |
| I don't know who the hell you are. | Kimsin bilmiyorum. | Unknown-1 | 2006 | |
| Maybe you are a kidnapper. I don't know. | Belki adam kaçıranlardansın. Bilmiyorum. | Unknown-1 | 2006 | |
| Maybe somewhere along the line you just forgot who you were... | Belki yolun bir yerinde bu duruma gelmeden önce... | Unknown-1 | 2006 | |
| before you become one. | ...nasıl biri olduğunu bile unutmuştun. | Unknown-1 | 2006 | |
| But regardless, we can't do this without you. | Ama ne olursa olsun, sen olmadan bunu başaramayız. | Unknown-1 | 2006 | |
| The plates aren't visible in any of these shots. | Plakalar hiçbir resimde anlaşılmıyor. | Unknown-1 | 2006 | |
| Wait a minute. What? | Dur bir dakika. Ne? | Unknown-1 | 2006 | |
| Right here. In the reflection of the gas station window. | İşte burada. Benzincinin camındaki yansıma. | Unknown-1 | 2006 | |
| That's their front plates. You upload that to Molina. Get a cleaner shot. | Bu ön plakaları. Bunu Molina'ya gönderip netleştirilmişini iste. | Unknown-1 | 2006 | |
| Let me know. Let me know when it's coming. | Söyleyin. Geldiği zaman söyleyin. | Unknown-1 | 2006 | |
| It's coming. It's coming. | Geliyor, geliyor. | Unknown-1 | 2006 | |
| Wait. Let's just tip it. We tip it Just pull down. Yeah. | Dur. Devir onu. Devirip aşağı çek, evet. | Unknown-1 | 2006 | |
| There it is. Oh! Whoo! | İşte geliyor. | Unknown-1 | 2006 | |
| Where'd she go? She said she needed some air. | Nereye gitti? Hava almak istediğini söyledi. | Unknown-1 | 2006 | |
| Yeah. I can't drink any more either. | Evet. Ben de daha fazla içemeyeceğim. | Unknown-1 | 2006 | |
| Bill's father was completely self made. | Bill'in babası her şeyi kendi çabasıyla yapmıştı. | Unknown-1 | 2006 | |
| But before he had anything, he built this place up at Eagle Ridge. | Ama hiçbir şeyi yokken, Eagle Ridge'deki bu yeri yapmış. | Unknown-1 | 2006 | |
| Beautiful place. Right there in the foothills. | Güzel bir yer. Tepelerin arasında. | Unknown-1 | 2006 | |
| Burnt down a few years ago. | Birkaç yıl önce yanıp kül oldu. | Unknown-1 | 2006 | |
| Bill decided to... | Bill onu... | Unknown-1 | 2006 | |
| rebuild it by hand just like his father. | ...elleriyle tekrar inşa etmeye karar verdi, babasının yaptığı gibi. | Unknown-1 | 2006 | |
| He's one of the wealthiest men in the state, barely has time to breathe, but... | Ülkenin en zengin adamlarından biri nefes almaya zamanı yok; ama... | Unknown-1 | 2006 | |
| he had to do it, you know? | ...bunu yapmak zorundaydı, anlıyor musun? | Unknown-1 | 2006 | |
| Show himself he could. | Yapabileceğini göstermeliydi. | Unknown-1 | 2006 | |
| Must be nice for the two of you to have. | Sahip olduğunuz güzel şeyler olmalı. | Unknown-1 | 2006 | |
| I mean, a place to get away to. | Yani, kaçabileceğiniz bir yer olması. | Unknown-1 | 2006 | |
| You should see the sunsets there. | Oradaki gün batımını görmelisin. | Unknown-1 | 2006 | |
| Only next time, we let it go from up there. | Bir dahaki sefere yukarıdan kendimiz atacağız onu. | Unknown-1 | 2006 | |
| Be sure you keep this door open when the shit goes down. I'm on it. | Bu bok inerken kapıyı açık tut. Tamamdır. | Unknown-1 | 2006 | |
| You know how to use that thing, right? Yeah. | O şeyi kullanmayı biliyorsun değil mi? Evet. | Unknown-1 | 2006 |