Search
English Turkish Sentence Translations Page 178305
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| My wife and my daughter are gone. Both fucking gone. Don't fucking do this. | Karım ve kızım öldüler. İkisi de öldü. Yapma bunu. | Unknown-1 | 2006 | |
| I just want this to end. No! | Artık bitsin bu iş. Hayır! | Unknown-1 | 2006 | |
| This is Detective James Curtis. | Ben dedektif James Curtis. | Unknown-1 | 2006 | |
| Detective Curtis, I've got Captain Parker on the line for you. | Dedektif Curtis, Yüzbaşı Parker hatta, sizinle görüşmek istiyor. | Unknown-1 | 2006 | |
| Curtis, a local worker and his son reported suspicious activity... | Curtis, yerel bir görevli ile oğlu şüpheli bir durum bildirdiler. | Unknown-1 | 2006 | |
| at a chemical warehouse off Blythe Road, 15 miles west of that gas station. | Blthe Yolu'nun orada bir kimya deposunda benzinciye 24 km. mesafede. | Unknown-1 | 2006 | |
| Are you sure they check out, Captain? | Ayrıldıklarına emin misiniz şef? | Unknown-1 | 2006 | |
| Listen. There's an undercover officer on the scene. | Dinle. Aralarında gizli bir polis var. | Unknown-1 | 2006 | |
| We don't know if his cover's been blown, if he's alive or if he's dead. | Kimliği açığa çıktı mı, ya da öldü mü yaşıyor mu bilmiyoruz. | Unknown-1 | 2006 | |
| Affirmative. We'll be there in five minutes. Tactical's 20 minutes out. | Olumlu. Beş dakika sonra oradayız. Planlananı 20 dakika aştık. | Unknown-1 | 2006 | |
| 10 4. You ready for this? | 10 4. Hazır mısın buna? | Unknown-1 | 2006 | |
| Hey. What? | Hey! Ne? | Unknown-1 | 2006 | |
| Stay with the car. Keep it running. | Arabanın orada bekle. Çalıştır motoru da. | Unknown-1 | 2006 | |
| Am I lookin' at a cop? | Bir polise mi bakıyorum acaba? | Unknown-1 | 2006 | |
| Cop? | Polis? | Unknown-1 | 2006 | |
| You worked so hard to make detective. Here, Dad. See? | Dedektif olmak için çok uğraştın. İşte baba. Gördün mü? | Unknown-1 | 2006 | |
| Hey. So you like this place? | Hey, beğendin mi burayı? | Unknown-1 | 2006 | |
| Yeah. Keeps the money clean. Hey, you ready? | Evet. Para aklamak için. Hey, hazır mısın? | Unknown-1 | 2006 | |
| I'd tell you not to do something to make me look bad... | Yüzümü kara çıkaracak bir şey yapma derdim; ... | Unknown-1 | 2006 | |
| but then I know you'd just do something to piss me off. | ...ama sonra beni s.ktir ettirecek bir şey yapacağını biliyorum. | Unknown-1 | 2006 | |
| Well, if I didn't need the money so bad, I just might. Hey, money's good. | Paraya bu kadar ihtiyacım olmasaydı yapardım belki. Para tatlı gelir tabii. | Unknown-1 | 2006 | |
| It's good to have you back, you know? | Geri dönmene sevindim, biliyorsun değil mi? | Unknown-1 | 2006 | |
| It's like old times. | Eski günlerdeki gibi. | Unknown-1 | 2006 | |
| Where'd your friends go? | Arkadaşların nereye gitti? | Unknown-1 | 2006 | |
| You double crossing son of a bitch! | Seni ikiyüzlü o... çocuğu! | Unknown-1 | 2006 | |
| Turn him around! Move! | Çevir onu! Hadi! | Unknown-1 | 2006 | |
| Look. There it is. | Bak, işte orada. | Unknown-1 | 2006 | |
| Come on! You wait for backup. | Hadi! Yardım gelene kadar dayan. | Unknown-1 | 2006 | |
| Ain't over yet. | Daha bitmedi ki. | Unknown-1 | 2006 | |
| Oh, what the f | Hass.kt.r! | Unknown-1 | 2006 | |
| How's the arm? It's all right. | Kolun nasıl? İyi. | Unknown-1 | 2006 | |
| This guy's been undercover for the last eight months. | Bu adam sekiz aydır gizli çalışıyor. | Unknown-1 | 2006 | |
| His fucking command staff in San Diego hasn't talked to him in three weeks. | San Diego'daki lânet yetkili birim de üç haftadır onunla konuşmamış. | Unknown-1 | 2006 | |
| I don't know if I could do that. | Ben bunu yapabilir miydim bilmiyorum. | Unknown-1 | 2006 | |
| It's gotta be instinct. | İçgüdüsel olmalı. | Unknown-1 | 2006 | |
| What, police work? | Ne, polis işi mi? | Unknown-1 | 2006 | |
| No. Surviving. | Hayır, hayatta kalmak. | Unknown-1 | 2006 | |
| You guys should consider yourselves very lucky. | Çok şanslı olduğunuzu bilmelisiniz. | Unknown-1 | 2006 | |
| A few more minutes of exposure to those chemicals... | O kimyasallara birkaç dakika daha mâruz kalsaydınız... | Unknown-1 | 2006 | |
| and you would have gone into full arrest, never woken up. | ...tamamen uykuya dalıp bir daha hiç uyanmayabilirdiniz. | Unknown-1 | 2006 | |
| My memory will it ever come back? | Hafızam, geri gelecek mi? | Unknown-1 | 2006 | |
| The human body can endure significant trauma, Detective. | İnsan vücudu önemli travmalara dayanabilir dedektif. | Unknown-1 | 2006 | |
| For better or for worse, it'll all come back sooner or later. | İyi de olsa kötü de olsa er ya da geç tamamen geri gelecektir. | Unknown-1 | 2006 | |
| Captain. | Şef, ... | Unknown-1 | 2006 | |
| You don't have to do this if you don't want to. | ...istemiyorsan yapmak zorunda değilsin bunu. | Unknown-1 | 2006 | |
| I just don't know of any other way that we can be together. What's stopping us, Detective? | Birlikte olmamız için başka yol bilmiyorum. Bizi durduran bir şey var mı dedektif? | Unknown-1 | 2006 | |
| Celebration in advance. 'Cause I have a plan. | Peşinen kutlayalım. Çünkü bir planım var. | Unknown-1 | 2006 | |
| A plan that could see us all retired within the next two weeks. | Önümüzdeki iki hafta içinde hepimizi emekli edebilecek bir plan. | Unknown-1 | 2006 | |
| Hey, you tell him yet? Tell me what? | Hey, hâlâ anlatıyor musun? Neyi anlatıyor? | Unknown-1 | 2006 | |
| This is a mark worth millions. No security on corporate insurance. | Bu milyonlar değerinde. Genel sigortada güvenlik de yok. | Unknown-1 | 2006 | |
| That'll cover getting him back fast, no matter what the price. | En hızlı şekilde geri almak isteyecekler onu, neye mâl olursa olsun. | Unknown-1 | 2006 | |
| With the prenup we have, there's just no other way. | Bu anlaşmayı yaptığımız an artık geri dönüş olmayacak. | Unknown-1 | 2006 | |
| I want them all dead and the trail leading to McCain. | Hepsinin ölmesini istiyorum ve McCain'in izini sürenlerin de. | Unknown-1 | 2006 | |
| If something goes wrong It won't. | Bir şeyler ters giderse... Gitmeyecek. | Unknown-1 | 2006 | |
| But if it does? | Ama ya giderse? | Unknown-1 | 2006 | |
| Then we'll just do what we have to do. | O zaman yapmamız gerekeni yaparız. | Unknown-1 | 2006 | |
| Hey. You okay? Yeah. | Hey, sen iyi misin? Evet. | Unknown-1 | 2006 | |
| Captain. | Yüzbaşı, ... | Unknown-1 | 2006 | |
| I think you're lookin' for this. | ...sanırım bunu arıyorsunuz. | Unknown-1 | 2006 | |
| Can I trouble you for a cigarette? | Bir sigara alabilir miyim? | Unknown-1 | 2006 | |
| Wouldn't be lying to me, now, would you? | Yalan söylüyor olamazsın, değil mi? | Unknown-1 | 2006 | |
| And if I were? | Ya söylemişsem? | Unknown-1 | 2006 | |
| Ladies and gentlemen... | Bayanlar ve baylar, Berlin Tegel Havaalanına inmek üzereyiz. | Unknown-2 | 2011 | |
| ...we are beginning our descent into Berlin Tegel... | Yerel saat... | Unknown-2 | 2011 | |
| ...where local time is 8:30 a. m. and the temperature is a cool minus four degrees. | Günaydın. Uyudun mu? | Unknown-2 | 2011 | |
| Morning. | Hayır. Otelde uyurum. | Unknown-2 | 2011 | |
| Did you sleep? | Bundan da alnının akıyla çıkacaksın. | Unknown-2 | 2011 | |
| No. I'll sleep at the hotel. | Her zamanki gibi. | Unknown-2 | 2011 | |
| You'll do great. | Ziyaret amacınız nedir acaba? Biyoteknoloji konferansı için geldim. | Unknown-2 | 2011 | |
| You always do. | Sunum yapacağım. | Unknown-2 | 2011 | |
| What's the purpose of your visit? | Bay ve Bayan Harris. Berlin'e hoş geldiniz. | Unknown-2 | 2011 | |
| We're here for a biotechnology summit. I'm giving a presentation. | Teşekkürler. | Unknown-2 | 2011 | |
| Mr. and Mrs. Harris, welcome to Berlin. | "Sunum yapacağım" mı? Kendisi sordu. | Unknown-2 | 2011 | |
| Danke sch�n. | Berlin'e hoş geldin! | Unknown-2 | 2011 | |
| "I'm giving a presentation"? | Martin, arabaya bin! Bırak o halletsin. | Unknown-2 | 2011 | |
| Well, she asked. | Sence ne diyor? Hiçbir fikrim yok. | Unknown-2 | 2011 | |
| Oof. Welcome to Berlin. Taxi. | Kronenberger'in cumartesi günü sergisi varmış. Öyle mi? | Unknown-2 | 2011 | |
| Taxi. | Onu Chicago'da gördüğümüz zamanı hatırlıyor musun? Evet. | Unknown-2 | 2011 | |
| Martin, get in the car. Let him do that. | Cumartesi günü Profesör Bressler'la yiyeceğim yemekten sonra orada buluşmaya ne dersin? | Unknown-2 | 2011 | |
| Oh, ya ya. | Sözünü tut ama. Söz veriyorum. | Unknown-2 | 2011 | |
| What do you think he's saying? | Adlon Kempinski'ye hoş geldiniz. Teşekkürler. | Unknown-2 | 2011 | |
| No idea. | Sen resepsiyona geç hayatım. Bunları ben hallederim. | Unknown-2 | 2011 | |
| Look. Isabel Kronenberger is showing here on Saturday. | Daha önce burada kalmış mıydınız? Berlin'e ilk defa geliyorum. | Unknown-2 | 2011 | |
| Oh, yeah. | Ne kadar tuttu? 57 efendim. | Unknown-2 | 2011 | |
| Remember when we saw her in Chicago? | Adlon Kempinski'ye hoş geldiniz. Nasıl yardım edebilirim hanımefendi? | Unknown-2 | 2011 | |
| Yes. | Dr. Bayan Harris, Eisenhower Süiti. Tabii efendim. | Unknown-2 | 2011 | |
| Why don't I meet you there on Saturday after my lunch with Professor Bressler? | Bekle! Bir sorun mu var efendim? | Unknown-2 | 2011 | |
| Yeah. | Taksideki her şeyi aldınız mı? Evet efendim. | Unknown-2 | 2011 | |
| If you promise. | Üzgünüm Bayan Harris ama Eisenhower Süiti şu anda müsait değil. Müsait değil de ne demek? | Unknown-2 | 2011 | |
| I promise. | Güvenlik nedeniyle bazı odalarda değişiklik yapıldı ama... | Unknown-2 | 2011 | |
| Welcome to the Hotel Adlon Kempinski. Thank you. | Ama 2 hafta önceden yer ayırttık! Müsaadenizle telefona bakabilir miyim? | Unknown-2 | 2011 | |
| You check in, honey. I'll take care of this. | Hadi ama! Affedersiniz, başka yoldan gidemez miyiz? | Unknown-2 | 2011 | |
| Have you stayed with us before? | Hadi! | Unknown-2 | 2011 | |
| First time in Berlin. First time in Berlin. | Dikkat et! | Unknown-2 | 2011 | |
| If there's anything else I can do for you.... | Beni duyuyor musunuz? | Unknown-2 | 2011 | |
| How much do I owe you? | Doktor Farge! | Unknown-2 | 2011 | |
| Thirty seven, sir. | Almanca bilmiyorum. İngiliz misiniz? | Unknown-2 | 2011 | |
| Welcome to the Adlon Kempinski Berlin. How may I help you, madam? | Amerikalıyım. | Unknown-2 | 2011 | |
| Dr. and Mrs. Harris, the Eisenhower suite. Of course. | Kaza geçirdiniz. Kaza mı? | Unknown-2 | 2011 | |
| Wait, wait. Everything okay, sir? | Adınızı söyleyebilir misiniz? | Unknown-2 | 2011 |