Search
English Turkish Sentence Translations Page 178300
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Who? One of the pickup guys walked right past me. | Kimi? Kamyonetteki adamlardan biri yanımdan geçti. | Unknown-1 | 2006 | |
| Can you I.D. him? Yeah. Yes, sir. | Teşhis edebilir misin? Evet, evet efendim. | Unknown-1 | 2006 | |
| Curtis, hold on. Anderson's coming with you. | Curtis, bekle. Anderson da seninle geliyor. | Unknown-1 | 2006 | |
| They're headed toward the interstate. | Otoyola doğru gidiyorlar. | Unknown-1 | 2006 | |
| I got a good look at one of 'em. Did you? | İçlerinden birine dikkatlice bakabildim. Sahi mi? | Unknown-1 | 2006 | |
| Promise me next time you'll do more than just look. | Bir dahakine bakmaktan fazlasını yapar mısın? | Unknown-1 | 2006 | |
| Come on. Let's make the call. | Hadi. Şu görüşmeyi yapalım. | Unknown-1 | 2006 | |
| No, no. We all agreed. He gets back here. We all make the call together. | Hayır, hayır. Görüşmeyi hep beraber yapmayı kararlaştırdık. | Unknown-1 | 2006 | |
| Hey, let's go! | Hey, yapalım hadi! | Unknown-1 | 2006 | |
| Look. I found the fucking keys. | Bak, s.kt.ğimin anahtarlarını buldum. | Unknown-1 | 2006 | |
| Yeah, you got keys and no car. | Evet, anahtarın var ama araba yok. | Unknown-1 | 2006 | |
| You got a holster and no gun and you got a cellphone in a million pieces downstairs. | Kılıfı var ama tabanca yok ve bir de aşağıda paramparça olmuş bir cep telefonu. | Unknown-1 | 2006 | |
| It's making perfect sense, isn't it? What can I say? | Bu da harika hissettiriyor değil mi? Ne diyebilirim ki? | Unknown-1 | 2006 | |
| Just relax, all right? | Sakin ol, tamam mı? | Unknown-1 | 2006 | |
| They're coming to kill us. You don't know that. | Bizi öldürmeye geliyorlar. Bunu bilmiyorsun ki. | Unknown-1 | 2006 | |
| What do you think they're diggin' out there, huh? They're puttin' a pool in? | Dışarıda kazdıkları ne ha? Havuz mu yapacaklar oraya? | Unknown-1 | 2006 | |
| What do you think you're doin'? Orderin' a pizza. | Ne halt ettiğini sanıyorsun? Pizza ısmarlıyorum. | Unknown-1 | 2006 | |
| Give me the phone! No! | Ver şu telefonu bana! Hayır! | Unknown-1 | 2006 | |
| What's the matter, pal? Huh? | Sorun nedir dostum ha? | Unknown-1 | 2006 | |
| You feelin' a little guilty? | Kendini suçlu mu hissediyorsun? | Unknown-1 | 2006 | |
| You wanna make a phone call? Go ahead. Dial 911. | Aramak mı yapmak istiyorsun? Yap hadi. 911'i ara. | Unknown-1 | 2006 | |
| Go ahead. Yeah, you're innocent. Yeah. | Devam et. Evet, sen mâsumsun. Evet. | Unknown-1 | 2006 | |
| 'Cause you know how you broke your nose, right? Sure. I know what I know, okay? | Çünkü burnunu nasıl kırdığını biliyorsun değil mi? Neyi bildiğimi biliyorum tamam mı? | Unknown-1 | 2006 | |
| Are you insane? That was our ticket out of here! | Kafayı mı yedin? Buradan çıkış biletimizdi bu! | Unknown-1 | 2006 | |
| Yeah, it's our ticket, all right. | Evet, biletimizdi... tamam. | Unknown-1 | 2006 | |
| Oh, shit. A cop. It's a cop. | Kahretsin, polis! Polis bu. | Unknown-1 | 2006 | |
| No. Security guard. | Hayır. Güvenlik görevlisi. | Unknown-1 | 2006 | |
| What have you fuckers got me into? | Nasıl bir şeye bulaştırdınız beni? | Unknown-1 | 2006 | |
| You barely looked at him. How do you know he's security? | Şöyle bir baktın adama. Nasıl anladın güvenlik olduğunu? | Unknown-1 | 2006 | |
| It's right here. "L.P.W." Liberty Plaza West. | Şurada işte. "L.P.W." Liberty Plaza West. | Unknown-1 | 2006 | |
| Wait a second. Why does that sound so familiar? Oh, shit. | Durun bir saniye. Neden bu kadar tanıdık geliyor? Kahretsin. | Unknown-1 | 2006 | |
| What? Shit. | Ne? Kahretsin. | Unknown-1 | 2006 | |
| "Police are investigating the disappearance of William Coles Jr... | Polis, William Coles'un kaybolmasını araştırıyor, ... | Unknown-1 | 2006 | |
| "of Coles Consolidated Equities, and the company's financial adviser, Richard McCain. | ...Coles Adalet Birliği'nin veliahdını, ve de malî danışmanı Richard McCain'i. | Unknown-1 | 2006 | |
| "While both men's cars were found in the parking structure... | İkisinin de arabası şehir merkezindeki ortak binanın... | Unknown-1 | 2006 | |
| "of their downtown corporate headquarters Monday morning... | ...park yerinde bu sabah terk edilmiş olarak bulundu. | Unknown-1 | 2006 | |
| "neither have been seen by family or coworkers since early Sunday morning. | Ne iş arkadaşları ne de ailesi onları pazar sabahından beri gördü. | Unknown-1 | 2006 | |
| Police suspect the men have been abducted." | Polis, adamların kaçırılmış olmasından şüpheleniyor. | Unknown-1 | 2006 | |
| Not seen since Sunday morning, and this is the Tuesday morning paper. | Pazar sabahından beri görülmemişler ve bu salı sabahının gazetesi. | Unknown-1 | 2006 | |
| Right. So we've been here at least two days. | Doğru. Yani en az iki gündür buradayız. | Unknown-1 | 2006 | |
| Coles and McCain. | Coles ve McCain. | Unknown-1 | 2006 | |
| That could be any one of us, right? What else? Keep readin' it. | İçimizden biri olabilir değil mi? Başka ne var? Okusana. | Unknown-1 | 2006 | |
| "Witnesses report hearing gunshots in the area around midnight Sunday." | "Tanık raporunda bölgede pazar gecesi silah sesleri duyulduğunu yazıyor." | Unknown-1 | 2006 | |
| Anything else? He's got a wife. That's about it. | Başka bir şey var mı? Karısı varmış. Onunla ilgili bir şey. | Unknown-1 | 2006 | |
| Oh. How are we gonna figure this out? | Peki nasıl çözeceğiz bu işi? | Unknown-1 | 2006 | |
| I got you pegged as Richard. You seem like a Dick to me. | Para babası gibi biri sanmıştım seni. S.k gibi görünüyorsun bana. | Unknown-1 | 2006 | |
| That must make you the kidnapper, 'cause a tycoon could afford a pair of nuts. | Bu senin adam kaçıranlardan biri olduğunu gösterir. Çünkü zengin adamlar t.şş.klıdır. | Unknown-1 | 2006 | |
| Yeah? What? | Öyle mi? Ne? | Unknown-1 | 2006 | |
| Two names, right? Two guys. Two. | İki isim var değil mi? İki adam. İki. | Unknown-1 | 2006 | |
| Well, obviously, something went haywire down here. | Yani belli ki bir şeyler karışmış burada. | Unknown-1 | 2006 | |
| Okay, there was a struggle. McCain and Coles got loose from the back. | Bir boğuşma olmuş. McCain ve Coles kaçmışlar. | Unknown-1 | 2006 | |
| Okay? Makes sense, right? | Tamam mı? Mantıklı, değil mi? | Unknown-1 | 2006 | |
| So either they were recaptured, which makes the three of us kidnappers | Sonra tekrar yakalanmışlar, ki bu da aramızda adam kaçıran üç kişi var demektir. | Unknown-1 | 2006 | |
| Or one of us is Coles and one is McCain. Exactly. | Ya da birimiz Coles, diğerimiz de McCain. Kesinlikle. | Unknown-1 | 2006 | |
| And the other guy? Doesn't matter. We gotta work together till we get out. | Peki ya diğer adam? Önemi yok. Buradan çıkana kadar birlikte çalışmalıyız. | Unknown-1 | 2006 | |
| He's right. And then we go our separate ways. | O haklı. Sonra kendi yolumuza gideriz. | Unknown-1 | 2006 | |
| They're probably comin' back now. You thought of that? Stop jumpin' to conclusions. | Muhtemelen şimdi geri dönüyorlardır. Düşündün mü bunu? Hemen sonuca varmayı keser misiniz? | Unknown-1 | 2006 | |
| They get their money. They come back. We're fine. | Paralarını aldılar. Geri gelecekler. Sorun kalmayacak. | Unknown-1 | 2006 | |
| You're assuming they're gonna get money! You're assuming somebody's gonna pay! | Parayı getireceklerini sanıyorsun! Biri parayı ödeyecek sanıyorsun! | Unknown-1 | 2006 | |
| Maybe nobody's gonna pay! Fuck me, we're dead! | Belki de kimse bir şey ödemeyecek! Hapı yuttuk, öldük biz! | Unknown-1 | 2006 | |
| What is wrong with you? Huh? You're wrong. | Neyin var senin, ha? Yanılıyorsun. | Unknown-1 | 2006 | |
| They got blood on their hands. | Ellerini kana bulamış adamlar bunlar. | Unknown-1 | 2006 | |
| Whoever Coles is, whoever McCain is, they're dead men unless we get out of here. | Coles ve McCain her kimse, buradan çıkmazsak ölmüş olacaklar. | Unknown-1 | 2006 | |
| The bars are the way to go. They're all rusted out. | Tek çıkışımız bu parmaklıklar. Hepsi paslanmış. | Unknown-1 | 2006 | |
| You're just gonna keep breakin' them. You're never gonna get through that. | Kırmak için uğraşıp duruyorsun. Asla başaramayacaksın bunu. | Unknown-1 | 2006 | |
| All of a sudden you remember you're an architect, huh? | Birdenbire mimar olduğunu hatırladın öyle mi? | Unknown-1 | 2006 | |
| Just Hey, hey! | Bir... Hey, hey! | Unknown-1 | 2006 | |
| Girls, stop fighting. Could we get some water here? | Kavga etmeyi bırakın kızlar. Buraya biraz su alabilir miyiz? | Unknown-1 | 2006 | |
| Come on. A man's been shot! | Hadi ama. Adam vurulmuş! | Unknown-1 | 2006 | |
| If you want, you can untie me. I'll do it myself. | İstersen çözebilirsin beni. Kendim yaparım. | Unknown-1 | 2006 | |
| Deaf or stupid? | Sağır mısın, aptal mı? | Unknown-1 | 2006 | |
| Eat me, hemlock. | Şeyimi ye, ot kafa. | Unknown-1 | 2006 | |
| All right. Let's give it a go. | Pekâlâ, bir deneyelim. | Unknown-1 | 2006 | |
| We're gonna use the shovel and just | Küreği kullanacağız ve... | Unknown-1 | 2006 | |
| We're gonna pry it. Get some leverage on it. | Zorlayarak açacağız. Güç ver biraz. | Unknown-1 | 2006 | |
| No matter who anybody is here or how tough you think you are... | Buradakilerden kim olursan ol ya da ne kadar sert olduğunu sanırsan san... | Unknown-1 | 2006 | |
| you'll always be the pussy that's tied up to an office chair. | ...hep o sandalyeye bağlı olan .mcık olarak kalacaksın. | Unknown-1 | 2006 | |
| Now, just because we're tied up doesn't mean we're friends. | Şu an ikimiz de bağlı olsak da bu arkadaş olduğumuzu göstermez. | Unknown-1 | 2006 | |
| Why didn't you say so? Yeah. | Öyle söyleseydin ya? Tabii. | Unknown-1 | 2006 | |
| Ha ha! What do you see? | Ne görüyorsun? | Unknown-1 | 2006 | |
| There's nothin'. | Hiçbir şey yok. | Unknown-1 | 2006 | |
| Hey, let's take it easy with that! | Hey, sakin olun! | Unknown-1 | 2006 | |
| Okay! Okay! Take it easy! | Tamam! Tamam! Sakin olun! | Unknown-1 | 2006 | |
| Hey, I thought it was gonna help. I wasn't gonna do nothin'! | Hey, yardımı olur diye düşünmüştüm. Hiçbir şey yapmayacaktım! | Unknown-1 | 2006 | |
| Guess that settles it. | Sanırım yerini buldu. | Unknown-1 | 2006 | |
| I wasn't gonna do nothin'. | Bir şey yapmayacaktım. | Unknown-1 | 2006 | |
| I wasn't gonna do anything with that. I just thought | Hiçbir şey yapmayacaktım. Ben düşündüm ki... | Unknown-1 | 2006 | |
| Sure. Hey, what are you doing? | Tabii. Hey, ne yapıyorsun? | Unknown-1 | 2006 | |
| That's more like it, chief. Now you're talkin'. | Daha iyisini yapacağım şef. İşte konuşmaya başladın. | Unknown-1 | 2006 | |
| Christ, you're lettin' him go? | Tanrı'm, gitmesine izin mi vereceksin? | Unknown-1 | 2006 | |
| What What are you doin'? | Ne... Ne yapıyorsun? | Unknown-1 | 2006 | |
| Fuckin' asshole. | S.kt.ğimin aşağılık herifi. | Unknown-1 | 2006 | |
| One less thing to worry about. | Sıkıntılarımızdan birini hallettik. | Unknown-1 | 2006 | |
| Wait, wait, wait! Wait, wait, wait, wait, wait! | Dur, dur, dur! Dur, dur, dur, dur! | Unknown-1 | 2006 | |
| Let him answer it. Let him answer it. | Bırak o baksın. Bırak o baksın. | Unknown-1 | 2006 | |
| Let him do it. Are you crazy? | Bırak o yapsın. Delirdin mi? | Unknown-1 | 2006 | |
| If that's them, they bought his voice once. They'll do it again. Let him answer. | Onlarsa, sesini daha önce almışlardı. Yine öyle olacak. Bırak cevap versin. | Unknown-1 | 2006 | |
| Yeah? Uh, it's me. | Evet? Benim. | Unknown-1 | 2006 | |
| It's done. See you before sundown. | İş bitti. Gün batımından önce görüşürüz. | Unknown-1 | 2006 | |
| Half an hour. We barely made a dent. | Yarım saat oldu. Ancak bir oyuk açabildik. | Unknown-1 | 2006 |