Search
English Turkish Sentence Translations Page 177389
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Nobody's watching. | Kimse izlemiyor. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Don't just stand there! Get the bags! | Orada öyle durma, çantaları al! Orda dikilip durma! Çantaları getir! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| What are you waiting for? | Neyi bekliyorsun? Neden bekliyorsun? | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Quickly, quickly! Move it! | Çabuk, çabuk! Kımılda! Seri, seri! Kımılda! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Can't you move faster? | Daha hızlı hareket edemez misin? Daha hızlı olamaz mısın? | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Hey, you're doing this. | Bunu sen yapıyorsun. Bunu sen yapacaksın. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| It's your turn today! Got it? | Bugün sıra sende! Anladın mı? Bugün senin turun! Anladın mı? | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| What's with you... you don't need gloves! | Senin derdin ne? Eldivenlere ihtiyacın yok! Senin neyin var. Eldivene ihtiyacın yok! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Use your bare hands! | Çıplak ellerini kullan! Çıplak el yap! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Hard work brings rewards. | Sıkı çalışmak ödüllendirilir. Çok çalışmak ödül getirir. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| So pretty. | Çok güzel. Harika. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Like a blooming flower. | Bir çiçeğin açması gibi. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Beautiful colour. | Ne güzel renk. Güzel renk. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| You're doing a good job! | İyi iş çıkarıyorsun. İyi iş çıkarıyorsun! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| You're making the fish happy! | Balıkları mutlu ediyorsun. Balıkları mutlu ediyorsun! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| That's fine. | Güzel. Bu güzel. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| You've done a bang up job! | Müthiş bir iş yaptın! İyi iş çıkardın! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| It's reward time. | Şimdi ödül zamanı. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Screw Aiko. | Aiko'yu becer. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| She sure has a great body! | Harika bir vücudu var! İyi bir vücudun olduğundan emindir! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Are you joking? | Şaka mı yapıyorsunuz? Şaka mı ediyorsun? | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| It's time you accepted reality. | Artık gerçeği kabul etmenin zamanı geldi. Gerçeği kabul etmenin zamanı geldi. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| I know you're bad. | Kötü olduğunu biliyorum. Biliyorum ki kötüsün. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| I know you are. | Biliyorum, kötüsün. Biliyorum. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| You pretend to be righteous. I hate your kind the most. | Erdemliymiş gibi davranıyorsun. En çok bu kibarlığından nefret ediyorum. Erdemliymiş gibi davranmaya çalışıyorsun. İşte en çok bu huyundan nefret ediyorum. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| You know the reason why you left Mitsuko with me? | Neden Mitsuko'yu benim yanımda bırakmak istediğini biliyor musun? Mitsuko'yu bana bırakmanın sebebini biliyor musun? | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Simple! | Basit! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| You wanted to screw your pretty young wife. | Genç ve güzel karını becermek istiyordun. O genç karını becermek istediğinden. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Am I right? | Haksız mıyım? Haklı mıyım? | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| But you couldn't do that with your daughter around. | Ama kızın etraftayken bunu yapamıyordun. Ama bunu kızın etraftayken yapamıyordun. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| You're so predictable. | Bu, açıkça görülebiliyor. Bu çok âşikar. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| So you had to go to a motel to screw your own wife, right? | Bu yüzden kendi karını becermek için bir otele gitmek zorunda kalıyordun, doğru mu? Bu yüzden bir motele gidip karını beceriyordun, değil mi? | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| You were frustrated because you could only do it in a motel. | Sinirlerin bozuluyordu, çünkü bunu sadece bir otelde yapabiliyordun. Sinirlerin bozuluyordu çünkü sadece bir motelde yapabiliyordun, değil mi? | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| You thought your daughter didn't know that? | Kızının bunu bilmediğini mi düşünüyordun? Kıznın bunu bilmediğini mi sanıyordun? | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| You're an idiot! A moron! | Sen bir salaksın! Bir moronsun! Sen bir budalasın! Bir salak! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| You horny bastard! | Azgın piç! Seni azgın piç! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Pussy eating pervert! | Şehvet düşkünü sapık! Zevk düşkünü sapık! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Men like you are the worst. | Senin gibi erkekler en kötüsüdür. Senin gibileri erkeklerin yüz karasıdır. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| You're unable to go through with plans. | Planlarınızı gerçekleştirmekten acizsiniz. Planlarınızı hayata geçirmekten acizsiniz. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| You can't! You can't solve any problems by yourself. | Yapamazsınız! Herhangi bir problemi kendi başınıza çözemezsiniz. Yapamazsınız! Bir sorunu tek başınıza çözemezsiniz. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| No wonder the girl's gone bad. | Elbette kadınlarla aranız kötü gider. Tabii ki kadınlarla ilişkiniz kötü gider. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Your daughter's gone wrong for one reason! | Kızınla ilişkin tek bir sebepten kötü gitti! Kızın bir sebepten dolayı gitti! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| It's because you left it all to her! | Çünkü her şeyi ona bıraktın! Çünkü herşeyi ona yükledin! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Mitsuko made a decision. | Mitsuko bir karar verdi. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| She left home so you could have it your way. | Evden ayrıldı, böylece kendi yolunu çizebilecektin. Evden ayrıldı çünkü kendi yoluna gidebilecektin. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| What a selfless angel she is! | Ne özverili bir melekmiş! Ne özverili bir melek ama! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| So that you can make out with your wife! | Böylece karınla sevişebilecektin. Böylece karınla sevişebilecektin! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Mitsuko left you for me | Mitsuko, seni benim için terk etti. Mitsuko seni benim için terketti... | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| so that you'd be happy... | Böylece sen de mutlu olacaktın. ...böylelikle mutlu olabilcektin. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| So that you can do what makes you happy! | Artık seni mutlu eden şeyi yapabilirsin. Böylelikle seni mutla yapan şeyi yapabilecektin! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Good bye! | Güle güle. Güle güle! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| So you can fuck your wife. | Artık karını becerebilirsin. Şimdi karını becerebilirsin. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Your wife Taeko... | Karın Taeko. Karın Taeko... | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| She's got some body too, eh? | Onun da güzel bir vücudu var, ha? Çok iyi bir vücudu var değil mi? | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| She is a screamer too. | Çok da iyi inliyor. Çok da iyi çığlık atıyor. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| A cute mole on her back! | Sırtında sevimli bir ben var. A cute mole on her back! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| It's about time you got mad. Come on! | İşte çıldırma zamanın geldi. Haydi. Çıldırma zmanaı. Hadi! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| It's the story of your sad life. | Bu, senin hüzünlü hayat hikâyen. Bu senin mutsuz hayatının hikayesi. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| You make your wife cry behind your back. | Arkanda bıraktığın karını ağlatıyorsun. Karını arkanda gözü yaşlı bıraktın. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| You made your daughter a criminal. | Kızını bir suçlu yaptın. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| But you've done nothing about it! | Ama bu konuda hiçbir şey yapmadın! Ama bunun için hiçbirşey yapmadın. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Me, I'm different. | Ben, bense farklıyım. Ben farklıyım. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Sure I murder people, but I take care of myself. | Elbette insanları öldürüyorum, ama başımın çaresine bakıyorum. Evet, insanları katlediyorum, ama başımın çaresine de bakıyorum. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| So both Aiko and I don't have to watch our backs. | Bu yüzden Aiko ve ben arkamızı kolluyoruz. Aiko da ben de arkamızı kollamak zorunda değiliz. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Look back at your sorry life and tell me, | Sefil hayatına bir bak ve söyle bana,... Mutsuz hayatına bak ve bana söyle... | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| have you ever dealt with a problem? | ...hiçbir problemle ilgilendin mi? ...hiç bir sorunu çözdün mü? | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Well, have you? | Söyle, ilgilendin mi? He, çözdün mü? | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| You bastard! | Seni piç kurusu! Seni piç! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Come on, on your feet! | Haydi, kalk ayağa! Hadi, ayağa kalk! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Come on, kid! | Haydi, evlat! Hadisene çocuk! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| A man like you always ends up hurting himself. | Senin gibi bir adam daima, kendine zarar vererek hayatını bitirir. Sizin gibi adamların sonu canlarını acıtmasıyla biter. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| You know why? | Neden, biliyor musun? Neden biliyor musun? | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Because you've never stood on your own feet. | Hiçbir zaman kendi ayakların üzerinde duramadığın için. Çünkü hiç kendi ayaklarınız üzerinde durmadınız. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Look at me! | Bak bana! Bana bak! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| At the cost of having cops and yakuza after me | Peşimdeki polisler ve Yakuza'ya rağmen... Polislerin ve yakuza çetelerinin peşimde olma pahasına... | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| I've survived by doing things my way! | ...her şeyi kendi yöntemlerimle hallederek kurtuldum! ...bu işi kendi yöntemimle devam ettirdim! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| You are hopeless. | Sen umutsuzsun. Umutsuzsun. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Get up! | Kalk! Kalk ayağa! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Go ahead, kill me! | Haydi, öldür beni! Devam et, öldür beni! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Or maybe you will snitch on me to the cops! | Ya da belki beni polislere ispiyonlarsın. Ya da belki beni polislere gammazlarsın! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Shamoto. | Shamoto. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Go ahead, think of me as your own father. | Beni, kendi baban olarak düşün. Devam et, beni babanmışım gibi hayal et. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Come to Daddy! Hit me! | Babana gel! Vur bana! Babacığına gel. Vur bana! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| It's payback for your childhood. | Çocukluğun için geri ödeme zamanı. Çocukluğunun geri ödemesi için vakit geldi | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Hit me harder! | Daha sert vur! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Put your hatred in your fist! | Yumruğuna nefretini koy! Önce nefretini yumruğuna aktar! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Good, I can feel your punch now! | Güzel, işte şimdi yumruğunu hissedebiliyorum. Güzel, şimdi yumruğunu hissedebiliyorum. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Hit me more, come on! | Daha çok vur bana, haydi! Bir tane daha vur, haydi! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Shamoto, why in the hell are you crying? | Shamoto, ne demeye ağlıyorsun şimdi? Shamoto, ne boka ağlıyorsun şimdi? | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| You little prick. | Seni küçük hergele. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| You've developed an annoying habit. | Sinir bozucu bir alışkanlık geliştirmişsin. Kızdırıcı bir alışkanlık geliştirmişsin. | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Now hit me! | Vur haydi bana! Şimdi, vur bana! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Hit me as hard as you can, come on! | Bana vurabildiğin kadar sert vur, haydi! Vurabildiğin kadar sert vur bana, hadi! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| This is your punch, it's like this! | Senin yumruğun bu, işte böyle! Bu senin yumruğun, işte böyle! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| And this is a man's punch! | Ve bu da, bir adamın yumruğu! Bu da gerçek bir erkeğin yumruğu, böyle! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| How's that! | Bu nasıl! Nasılmış ama! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| It hurts, doesn't it? | Acıtıyor, değil mi? Acıtıyormuş, değil mi? | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Are we in this together? | Bu işte birlikte miyiz? Bu işte beraber miyiz? | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Answer me! | Cevap ver bana! Cevap ver! | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 | |
| Yes. Right? | Evet. Doğru mu? Evet. Tamam mı? | Tsumetai nettaigyo-3 | 2010 |