Search
English Turkish Sentence Translations Page 158209
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| While I was away, I had this I don't know | Senden uzaktayken...Altıncı hissim sayesinde senin yaralandığını gördüm. | Taken-4 | 2002 | |
| Glad I was wrong. | Neyse ki yanılmışım. | Taken-4 | 2002 | |
| Why don't you boys get ready for bed? | Neden yatma hazırlıklarına başlamıyorsunuz? | Taken-4 | 2002 | |
| But, Dad... No, go ahead. | Ama baba... Hayır. Haydi bakalım. | Taken-4 | 2002 | |
| You followed me to Texas. | Peşimden Teksas'a geldin. | Taken-4 | 2002 | |
| You were having an affair with that woman. | O kadınla bir ilişkin vardı. | Taken-4 | 2002 | |
| In my work, sometimes what I do can be distasteful. | Bazen iş gereği hoş olmayan şeyler yapıyorum. Bunu anladığını sanmıştım. | Taken-4 | 2002 | |
| You'd like to leave me. | Benden ayrılmak istiyorsun. | Taken-4 | 2002 | |
| You know too much about what I do. | İşim hakkında çok fazla şey biliyorsun. | Taken-4 | 2002 | |
| (knock on door) Come in. | Girin. | Taken-4 | 2002 | |
| How you doin', buddy? I'm all right. | Nasılsın dostum? İyiyim. | Taken-4 | 2002 | |
| Jesse, I wanted to tell you something. | Jesse sana bir şey söylemek istedim. | Taken-4 | 2002 | |
| Uh, I wanted to let you know... um...that is, | Bilmeni istiyorum, eğer kayıp olduğun süre içinde olanlarla ilgili.... | Taken-4 | 2002 | |
| anything that happened while you were gone, uh... | ...konuşmak istediğin bir şey varsa. Ben konuşması zor bir adam değilim. | Taken-4 | 2002 | |
| I was just lost. That's all. | Kaybolmuştum. Hepsi bu. | Taken-4 | 2002 | |
| Yeah. Okay. | Evet. Peki. | Taken-4 | 2002 | |
| You know, your father, he was a real hero once. | Biliyorsun baban bir zamanlar gerçek bir kahramandı. | Taken-4 | 2002 | |
| A real hero. You should be proud of that. | Gerçek bir kahraman. Bununla gurur duymalısın. | Taken-4 | 2002 | |
| People believe what they want to believe. | İnsanlar inanmak istedikleri şeylere inanırlar. | Taken-4 | 2002 | |
| They find meaning where they can. and they cling to it. | Birşeyin anlamını buldukları zaman ona sıkıca sarılırlar. | Taken-4 | 2002 | |
| In the end. it really doesn't matter what's a trick and what's true. | Nihayetinde önemli olan bunun gerçek ya da kandırmaca olması değildir. | Taken-4 | 2002 | |
| What matters is that people believe. (Subtitle Revised by HchC) | Önemli olan insanların inanmasıdır. | Taken-4 | 2002 | |
| Previously on Taken... (Subtitle Revised by HchC) | Taken'da daha önce... Adım Jesse Keys. | Taken-5 | 2002 | |
| I have encounters with unidentified flying objects. | Tanımlanamayan uçan cisimlerle karşılaşıyorum. | Taken-5 | 2002 | |
| Jesse, what happened? | Jesse ne oldu? | Taken-5 | 2002 | |
| What do you want from me! Why do you keep taking me? | Benden ne istiyorsunuz? Neden sürekli beni alıyorsunuz? | Taken-5 | 2002 | |
| OWEN: There was one survivor at the crash. | Çarpışmadan sadece bir tanesi sağ çıktı. Onu Teksas'taki küçük bir kasabaya kadar izledik. | Taken-5 | 2002 | |
| He had formed a bond there with a young woman. | Orada genç bir kadınla bir ilişkisi oldu. Yıllar sonra o kasabaya geri döndüm. | Taken-5 | 2002 | |
| She had two grown children and a ten year old son. | O kadının iki yetişkin çocuğu ve 10 yaşında bir oğlu vardı. | Taken-5 | 2002 | |
| Kids, this is Owen Crawford. | Çocuklar, bu Owen Crawford. | Taken-5 | 2002 | |
| TOM: This guy broke her heart. | Bu adam onun kalbini kırdı. Onun hayatını mahvetmeden rahat etmeyeceğim. Owen Crawford'ın oğlu, Eric Crawford ile yatıyorsun... | Taken-5 | 2002 | |
| You know too much about what I do. | İşimle ilgili çok şey biliyorsun. | Taken-5 | 2002 | |
| MARTY: Eric, your dad had me get him a car from the motor pool | Eric, annenin öldüğü gece baban bana otoparktan bir araba aldırdı. | Taken-5 | 2002 | |
| When he returned it, there were 41 7 new miles on it. | Arabayı geri getirdiğinde, 417 mil yapmıştı. | Taken-5 | 2002 | |
| 41 7 miles is the exact distance roundtrip between Groom Lake | Groom Lake ile annen ve Howard'ın öldükleri yere gidiş dönüş tam 417 mil yapıyor. | Taken-5 | 2002 | |
| They were both killed with Howard's service pistol. | İkisi de Howard'ın ölümünden iki gün önce kaybetmiş olduğu tabancası ile vurulmuşlardı. | Taken-5 | 2002 | |
| I remember him asking me if I'd seen it. | Bana görüp görmediğimi sormuştu. Çekmecesinden kaybolduğunu söylemişti. | Taken-5 | 2002 | |
| She was drinking a lot. Threatening to expose his work. | Annem çok içiyordu ve babamı, işini ifşa etmekle tehdit ediyordu. | Taken-5 | 2002 | |
| I'm sorry, Eric. | Üzgünüm Eric. Bu sırrı bunca zamandır sakladım. | Taken-5 | 2002 | |
| Now that your father's dead, I thought you should know. | Artık baban öldüğüne göre, bilmen gerektiğini düşündüm. | Taken-5 | 2002 | |
| My father was a vicious, selfish man who put his personal aggrandizement | Babam şahsi tatminini ülkenin iyiliğinden daha yukarıda gören, acımasız ve bencil birisiydi. | Taken-5 | 2002 | |
| In my opinion, his egomania made him a liability to the project. | Şahsi fikrim, onun egosu proje için bir tehdit haline geldi. | Taken-5 | 2002 | |
| However, he was also incredibly meticulous. | Allie! Ama aynı zamanda çok da titiz bir insandı. Her şeyin dosyasını tutmuş, bu çok ilginç doktor. | Taken-5 | 2002 | |
| Your signature on the autopsy reports | Roswell'dan getirilen üç cesedin ve gözetim altında ölen dördüncünün... | Taken-5 | 2002 | |
| and a fourth, the one who died while under observation. | ...otopsi raporlarında sizin imzanız var. | Taken-5 | 2002 | |
| Two copies of the crash site reports the real one and the cover up. | Kaza yerine ait iki rapor. Biri gerçek, diğeri örtbas için. General, ikisinde de sizin imzanız var. | Taken-5 | 2002 | |
| An interesting one on the disposal of the bodies of twin psychics | Teknolojilerini anlamak için yapılan ilk testlerde ölen psişik ikizlerin cesetlerinden nasıl kurtulduğunuzu anlatan ilginç rapor. | Taken-5 | 2002 | |
| This one's particularly informative. | Bu bayağı bilgilendirici. | Taken-5 | 2002 | |
| It's a briefing on the Roswell events | Roswell ile ilgili, bu işi devralmasından hemen önce general Eisenhower için hazırlamış olduğunuz bilgilendirme raporu. | Taken-5 | 2002 | |
| On page 2, you'll find a list of the 1 2 of you who worked on the briefing. | 2. Sayfada bu raporu hazırlayan 12 kişinin listesi var. Oldukça etkileyici bir grup. | Taken-5 | 2002 | |
| These are copies, of course. | Bunar tabii ki kopyalar, asılları güvenli bir yerde. | Taken-5 | 2002 | |
| So what do you want? | Pekâlâ, ne istiyorsun? | Taken-5 | 2002 | |
| Your briefcase, sir. | Çantanız efendim. | Taken-5 | 2002 | |
| What's going on here, Eric? | Burada neler oluyor Eric? | Taken-5 | 2002 | |
| I checked the motor pool records for the night my mother was killed. | Annemin öldürüldüğü geceye ait otopark kayıtlarını inceledim. Arabayı sen çıkartmışsın. | Taken-5 | 2002 | |
| That makes you an accomplice, Marty. | Bu seni suç ortağı yapar Marty. Kanıtlar bunu gösteriyor. | Taken-5 | 2002 | |
| These men will hand you over to civilian authorities in Carson City. | Bu adamlar seni Carson City'deki sivil mercilere teslim edecekler. | Taken-5 | 2002 | |
| I'm sure your fear of my father will be taken into account. | Eminim babama karşı beslediğin korkuyu göz önüne alacaklardır. | Taken-5 | 2002 | |
| And you'll be stepping up to take over the project? | Sen de projenin başına mı geçeceksin? | Taken-5 | 2002 | |
| The acorn doesn't fall too far, does it, Eric? | Armut dibine düşüyor değil mi Eric? | Taken-5 | 2002 | |
| I need that funding shifted over to biological research, Ted. | Bu fonun biyolojik araştırmalara aktarılmasını istiyorum Ted. | Taken-5 | 2002 | |
| Find the resources. | Kaynak bulun. | Taken-5 | 2002 | |
| Why is it so important? None of your damn business, Ted. | Neden bu kadar önemli mi? Bu seni hiç ilgilendirmez Ted. | Taken-5 | 2002 | |
| Ted, do your job or lose it. | Ted ya işini yap, ya da git. | Taken-5 | 2002 | |
| ALLIE: Some people spend their lives | Bazı insanlar hayatlarını kökten değiştirecek bir şey olmasını bekleyerek geçirirler. | Taken-5 | 2002 | |
| They look for power or love. | Aşkın gücünü ya da en büyük sorularının cevabını ararlar. | Taken-5 | 2002 | |
| I think really what they're looking for is another chance. | Bence, aslında aradıkları onları tüm hatalarının silineceği... | Taken-5 | 2002 | |
| where all the mistakes they've made would be erased. | ...başka bir hayata taşıyacak olan ikinci bir şanstır. Böylece yeniden başlayabilirler. | Taken-5 | 2002 | |
| and they could just start over. | Niye böyle dedin? | Taken-5 | 2002 | |
| Nothing bad has happened yet. | Henüz kötü bir şey olmadı ve tüm ihtimaller hala onların önünde yatıyor. | Taken-5 | 2002 | |
| I'm sorry I'm late. That crowd of tourists. | Üzgünüm kalabalık yüzünden geciktim. Buraya uzaylı kafası falan satan bir hediyelik eşya dükkânı açmak lazım. | Taken-5 | 2002 | |
| I had our people take the test subjects out across the desert to avoid them. | Onlardan kurtulmak için denekleri çöle çıkarttırmak zorunda kaldım. | Taken-5 | 2002 | |
| I can't run an operation under these conditions. It's a joke. | Bu şartlar altında bir operasyon yürütemem. Şaka gibi. | Taken-5 | 2002 | |
| Since I talked the general into letting me run this project, | Projenin başına geçmek için generali ikna ettiğimden beri burası bir sirke döndü. | Taken-5 | 2002 | |
| But if you're gonna be a damn circus, best to be in the centre ring. | Eğer sirk olacaksa ortasında olmak her zaman iyidir. | Taken-5 | 2002 | |
| ERIC: What are you doing? | Ne yapıyorsun? | Taken-5 | 2002 | |
| These fell out of the heads of a half a dozen brain tumour patients | Bunlar, son bir kaç yıldır gözlediğimiz yarım düzine beyin tümörü hastasının kafasından düştü. | Taken-5 | 2002 | |
| Fell out? Put them away. | Düştü mü? Kaldır şunları. Korkma onlar ölü. Tıpkı bitik piller gibi. Sinyal vermiyorlar. | Taken-5 | 2002 | |
| We had to open up a half a dozen people before we got a live one. | Çalışan bir tane bulabilmek için yarım düzine adam adam kesmek zorunda kaldık. | Taken-5 | 2002 | |
| It's kind of like looking for pearls. You got a live implant? | İnci aramak gibi bir şey. Canlı cihaz mı var? | Taken-5 | 2002 | |
| Okay, now check this out. This is really amazing. | Tamam. Şimdi şuna bak. Bu inanılmaz. | Taken-5 | 2002 | |
| Send in the soldier. | Askeri gönderin. | Taken-5 | 2002 | |
| ALLIE: People come home for a lot of reasons. | İnsanlar çeşitli sebeplerden dolayı evlerine döner. Hatırlamak için dönerler. | Taken-5 | 2002 | |
| They come home because they've got no place else to go. | Gidecek yerleri olmadığı için dönerler. Yenildikleri zaman dönerler. | Taken-5 | 2002 | |
| they come home when they're proud. | Gururlandıkları zaman dönerler. Geçmişlerine bir kapı ya da geleceklerine bir yol aramak için dönerler. | Taken-5 | 2002 | |
| They come home for a lot of reasons. | Dönmelerinin çok çeşitli sebepleri vardır. | Taken-5 | 2002 | |
| but they always come home to say good bye. | Ama daima elveda demek için dönerler. | Taken-5 | 2002 | |
| Look like you remembered? | Hatırlamış gibisin? Aynen öyle. | Taken-5 | 2002 | |
| Doesn't change much, does it? | Fazla değişmemiş değil mi? | Taken-5 | 2002 | |
| TOM: There they are. | İşte oradalar. | Taken-5 | 2002 | |
| Mum's just waking up. I'm glad you guys came. | Annem yeni uyanıyor. Geldiğinize çok memnun oldum. Annem gerçekten Lisa'yı görmek istiyor. Hadi. | Taken-5 | 2002 | |
| TOM: They say we're lucky because it's taking her so quick. | Çok hızlı ilerliyor olduğu için şanslıymışız. Kanser olsaydı çok daha kötü olurmuş. | Taken-5 | 2002 | |
| Hello, honey. | Merhaba canım. | Taken-5 | 2002 | |
| How do you like this, huh? | Nasıl beğendin mi? | Taken-5 | 2002 | |
| They tell me it's the cigarettes, | Sigara yüzünden olduğunu söylüyorlar. Ama sigara olmasaydı bu kadar uzun yaşayamazdım herhalde. | Taken-5 | 2002 | |
| You grew up real nice. How you doing? | Çok yakışıklı olmuşsun. Nasılsın? | Taken-5 | 2002 | |
| I'm good, Mum. | İyiyim anne. | Taken-5 | 2002 | |
| I see that. That's fine. | Bunu görüyorum. Çok iyi. | Taken-5 | 2002 | |
| Tom. Yeah. | Hayır. O, ata binmez. Tom? Evet? | Taken-5 | 2002 | |
| Come on in. | İçeri gel. O ve Tsimshian halkı üzerindeki 80 yıllık araştırma. | Taken-5 | 2002 |