Search
English Turkish Sentence Translations Page 145734
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
Please come to the hospital with me. | Lütfen benimle hastaneye gel. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
It'll take only ten minutes | Sadece on dakikanı alır. Sadece 10 dakikanı alır. Sadece on dakikanı alır. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I wish I could | Keşke gelebilseydim. Keşke gelebilseydim... Keşke zamanım olsa... | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
but I can't get myself out of here as you see. | Gördügün gibi buradan çıkamıyorum. ...ama gördüğün gibi dışarı çıkacak hiç zamanım yok. ...ama gördüğün gibi dışarı adımımı atacak vaktim yok. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I'm far behind the schedule of composing. | Besteleme programımın çok gerisindeyim. Elimdeki besteyi oldukça geciktirdim. Şu şarkıyı çok çok geciktirdim. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
No, you have to come with me. | Hayır, benimle gelmek zorundasın. Hayır, olmaz! Benimle gelmek zorundasın! Olmaz, benimle gelmek zorundasın. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Jae young's gonna die soon. | Jae young'ın fazla ömrü kalmadı. Jae young ölmek üzere. Jae young öldü ölecek. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
You two were together. She's no stranger. | O yabancı biri degil, siz birlikteydiniz. Onunla birlikteydin. Tanımadığın biri değil! Onunla birlikte oldun. Yabancı biri değil. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Jae young's gonna die soon. | Jae young yakında ölecek. Jae young ölmek üzere. Jae young öldü ölecek. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Mister, please. | Bayım. Lütfen. Lütfen bayım! Bayım, lütfen. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Please come with me. | Lütfen benimle gelin. Lütfen benimle gel. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I'm also in the middle of something important. | Üstelik çok önemli bir işin tam ortasındayım. Çok önemli bir işin tam ortasındayım. Önemli bir şey yapıyorum. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Move your hand. I'm recording! | Elini kaldır kayıttayım. Çek ellerini. Kayıt yapıyorum! Çek ellerini! Kayıt yapıyorum! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I said, move it! | Elini çek dedim. Sana çek dedim! Çek ellerini dedim! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Mister, please. | Bayım lütfen. Bayım lütfen! Bayım, lütfen. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I said, move it! | Elini çek dedim. Sana çek dedim! Çek dedim! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Do it fast. | Çabuk ol. Hemen yap yapacağını. Elini çabuk tut. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
The faster we do it, the sooner we go to your friend. | Ne kadar çabuk olursak, arkadaşına o kadar önce gideriz. Hızlıca bitirip arkadaşının yanına gideriz. Ne kadar çabuk yaparsak, arkadaşının yanına o kadar çabuk gideriz. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
She's dying. | O ölüyor. O, ölüyor. Kız ölecek. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Don't be scared. | Korkma. Sakın korkma. Korkma. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Oh my goodness. | Aman Allahım. Aman Tanrım! Tanrı'm. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Doctor! Doctor, please come over here! | Doktor, doktor gelin lütfen. Doktor! Doktor, lütfen buraya gelin! Doktor! Doktor, buraya gelin lütfen! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Do you feel any pain? | Acı hissediyor musun? Canın acıyor mu? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
It was your first time. | Bu senin için ilkti. Senin ilk deneyimindi. Sonuçta ilk kez yaptın. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Hurry up and go. | Acele et ve git. Çabuk ol, gidelim. Acele et de gidelim. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Friendship is important, but... | Arkadaşlık daha önemli ama... Arkadaşlık önemlidir, ancak... Arkadaşlık önemlidir, ama | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Hurry up and go! | Acele et ve git! Çabuk gidelim! Acele et de gidelim! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Stop laughing! | Gülmeyi kes! Kes şu gülmeyi! Kes sırıtmayı! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
What's there to laugh? | Gülecek ne var? Sırıtacak ne var? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Stop laughing now. | Şimdi gülmeyi bırak. Hemen gülmeyi kes! Hemen kes sırıtmayı! | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I'm at the hospital. | Şimdi hastanedeyim. Hastanedeyim. Hastanedeyim. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Someone I know died. | Tanıdık biri öldü. Tanıdığım biri öldü. Tanıdık biri öldü de. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Well, it's someone I kinda knew. | Daha yeni tanıdığım biriydi. Şey, bir şekilde tanışmıştık işte. Bir tanıdığım işte. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
We're not exactly close. | O kadar da yakın degiliz. Çok yakın sayılmazdık. Yakından tanıdığım biri değil. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
She died. | O öldü. Öldü. Öldü. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Jae young... | Jae young... Jae young. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I'll return all this money. | Bütün parayı geri verecegim. Bütün bu paraları geri vereceğim. Paraları sahiplerine geri vereceğim. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
That'll make me less sorry for you. | Bu belki acınınızı biraz dindirir. Bu, içimdeki acını hafifletecek. Bu üzüntümü hafifletecek. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Do you have time today? | Bu gün vaktin var mı? Bugün biraz vaktin var mı? Bugün zamanın var mı? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Then I'll wait at the motel. | O halde seni otelde bekleyeceğim. O halde, seni motelde bekleyeceğim. O zaman seni otelde bekleyeceğim. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Yes. Bye. | Tamam, görüşürüz. Tamam, hoşçakal. Evet. Hoşça kal. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
It's open. | Açık. Kapı açık! Kapı kilitli değil. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
You're Jae young? | Siz Jae young musunuz? Sen Jae young musun? Jae young musun? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Yes, I'm the real Jae young. | Evet ta kendisi. Evet, ben gerçek Jae young'um. Evet, gerçek Jae young benim. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
What are you smiling at? | Niye gülüyorsunuz? Niye gülüyorsun? Neye gülümsüyorsun öyle? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Is there somebody outside? | Dışarıda biri mi var? Biri mi var dışarıda? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I'm lucky I tell you. | Söyledigim gibi şanslıyım. Sana söyleyeyim, çok şanslıyım. Şansı olduğumu söyleyebilirim. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I'm lucky to have you. | Sana sahip oldugum için şanslıyım. Sana sahip olduğum için şanslıyım. Sana sahip olduğum için şanslıyım. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I feel like I'm ten years younger. | Kendimi on yaş gençleşmiş hissediyorum. Kendimi 10 yaş gençleşmiş hissediyorum. Kendimi on yaş genç hissediyorum. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
The hell with morals. Isn't this happiness? | Bu mutluluk degil mi? Ahlâk kuralları kimin umurunda! Bu insanı mutlu ediyor, değil mi? Ahlak denen şeyin canı cehenneme. Mutluluk dediğin budur işte. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Did it feel good as well with Jae young? | Jae young'la olmak gibi mi? Jae young ile de kendini bu kadar mutlu hissetmiş miydin? Jae young'la yaptığında da böyle bir hoş hissetmiş miydin? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
It feels exactly the same. | Aynen öyle. Hemen hemen aynı. O da böyleydi. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
The way you two laugh is also same. | Gülüşleriniz bile aynı. İkinizin gülüş tarzı bile aynı! Gülüşleriniz bile aynı. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Jae young is dead. | Jae young öldü. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
She jumped off that window | Şu pencereden atladı. Pencereden kendini aşağı attı... Penceren aşağı atladı... | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
and her head cracked open. | Ve kafası parçalandı. ...ve kafasında bir yara açıldı. ...ve kafası yarıldı. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Really? | Gerçekten mi? Öyle mi? Gerçekten mi? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
What's this for? | Bu ne için? Bunu niye verdin? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I'm supposed to give you money. | Size bu parayı vermeliyim. Benim sana para vermem lazım. Benim sana para vermem gerekir. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I'm returning it. | O'nu geri ödüyorum. Geri veriyorum. Paranı geri veriyorum. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I don't need it anymore. | Artık ihtiyacım kalmadı. Artık ihtiyacım yok. Artık ihtiyacım kalmadı. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Thank you. | Sağol. Teşekkür ederim. Teşekkür ederim. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Yoo jin? | Yoo jin? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
It's dad, where are you? Are you in private tutoring? | Ben baban, neredesin özel derste misin? Ben baban, neredesin? Derste misin? Ben baban, neredesin? Özel derste misin? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
No, I just felt like calling. | Hayır, sadece sizi arama ihtiyacı duydum. Hayır, öylesine bir arayayım dedim. Yok bir şey. Aramak istedim sadece. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Shall we eat out for a change? | Değişiklik yapıp dışarıda yiyelim mi? Bir değişiklik yapıp bugün dışarıda yemek yemeye ne dersin? Dışarıda bir yerlerde yemek yiyelim mi? Değişiklik olur. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Feels like we're lovers. | Aşık gibi duruyoruz. Tıpkı âşıklar gibiyiz. Çifte kumrular gibiyiz. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Aren't we? | Öyle değil miyiz? Öyle miyiz? Öyle miyiz? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Shall we date? | Buluşalım mı? Tekrar görüşecek miyiz? Görüşecek miyiz? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Thank you for making me happy. | Beni mutlu ettin sağol. Bana verdiğin mutluluk için sana teşekkür ederim. Beni mutlu ettiğin için sana minnettarım. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I'm more thankful. | Ben daha çok müteşekkirim. Ben daha çok mutluyum. Esas ben sana minnettarım. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
No, I'm more thankful, seriously. | Hayır ben daha çok müteşekkirim. Hayır, ben daha çok mutluyum. Ciddi diyorum. Hayır, ben minnettarım. Cidden. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I'm very thankful as well. | Bende öyle. Ben de çok mutluyum. Ben de aynı derecede minnettarım o zaman. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
We all have to live in harmony. | Hepimiz bir uyum içinde yaşamalıyız. Seninle uyum içindeyiz. Hepimiz bir ahenk içinde yaşamalıyız. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
By understanding and not hurting one another. | Birbirimizi anlayarak ve incitmeden. Birbirimizi kırmıyor ve anlayışlı davranıyoruz. Birbirimizi anlayarak ve incitmeden. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I won't take your money. | Senin paranı almayacağım. Senden para almayacağım. Paranı almayacağım. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I'll return the money from before, too. | Senden önce parayı geri veririm. Hatta daha önce ödediklerini geri vereceğim. Önceki sefer verdiğin parayı da geri vereceğim. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Things are easier now, right? | İşler şimdi kolaylaştı degil mi? İşler artık daha da kolaylaşır, değil mi? İşler eskiye göre daha güzel, değil mi? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I'll pray for you until I die. | Ölene dek sana dua edeceğim. Ölene kadar sana dua edeceğim. Ölene kadar sana dua edeceğim. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Hey, don't laugh. | Hey gülme. Hey, gülmesene! Gülme. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
That bitch who sponges off my dad always laughs at me. | Bu asalak fahişe her zaman bana güler. Babamı sünger gibi emip bitiren kaltak da hep gülerdi bana. Babanın ruhunu kemiren orospu karı da aynen böyle gülerdi bana. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
It's a forced laugh. It sucks. | Bu zoraki gülüş, beni sıkıyor. Zoraki bir gülüş. Aptalca. Böyle yapmacık gülüşler. Berbat. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Don't laugh, I said. | Sana gülme dedim. Sana gülme dedim! Gülme dedim sana. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
You're pissing me off now. | Beni tiksindiriyorsun. Şimdi kafamın tasını attıracaksın! Tepemin tasını attıracaksın şimdi. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Don't laugh. | Gülme. Gülme! Gülme. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
You know you're not laughing because you feel good. | Kendini iyi hissettiğin için gülmediğini biliyorsun degil mi? Gülmek istediğin için gülmediğini biliyorsun. Kendini iyi hissettiğin için gülmüyorsun. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Do I look funny to you? | Sana komik mi geliyorum? Sana komik mi görünüyorum? Sana çok mu komik görünüyorum? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Do I? | Komik miyim ha? Öyle miyim? Öyle miyim? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
You're crazy. | Sen delisin. Allah'ın manyağı. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
You really worry me, considering how young you are. | Senin bu kadar genç olman beni endişelendiriyor. Ne kadar küçük olduğunu dikkate alırsak beni gerçekten endişelendiriyorsun. Yaşını göz önünde bulundurunca, beni gerçekten endişelendiriyorsun. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Don't touch me. | Bana dokunma. Dokunma bana! Dokunma! Dokunma bana. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
CIS. | CIS. Morga kaldırın. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Get some good shots. | İyi görüntüler yakalayın. Güzel fotoğraflar istiyorum. Güzel fotoğraflar istiyorum. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Yes, I'm on the spot. The car has gone right now. | Evet tam yerindeyim. Araba şimdi gitti. Hemen geliyorum. Araba şimdi yola çıkıyor. Evet, olay yerindeyim. Araba şimdi çıkıyor. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Mister, what the hell are you doing? | Bayım ne yapıyorsunuz? Bayım, ne yapıyorsunuz siz? Beyefendi, ne yapıyorsunuz? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Why are you blocking my car? | Niye arabamın önünü kesiyorsunuz? Arabamın önünü niye kesiyorsunuz? Ne diye yolumu kesiyorsunuz ki? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Move your car now. | Kaldır arabanı hemen. Çekin hemen arabanızı! Çekin arabanızı. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
Stop this. | Durdur şunu. Şunu kesin! Kesin şunu. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
How about a punch for every lie we make? | Her yalan için bir cimcik oyununa ne dersin? Her yalan için bir tokada ne dersin? Söylediğin her yalan için bir tokada ne dersin? | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |
I'll ask first. | İlk ben soracağım. Önce ben sorayım. İlk soru geliyor. | Samaritan Girl-1 | 2004 | ![]() |