Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 179443
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| You couldn't get a crumb out of the old skinflint. The hell with her! | Yaşlı cimriden bir kırıntı bile alamadınız. Cehennem onunla olsun. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Boy, I want you to come here. Who? Me? | Evlat, Buraya gelmeni istiyorum. Kim? Ben? | Vijeta-1 | 1982 | |
| You can sleep in the house. | Sen evde uyuyabilirsin. | Vijeta-1 | 1982 | |
| And you, the tall one, up in the loft. | Ve sen, uzun boylu olan, çatıya çık. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Well, where do I stay? Come with me. | Şey, ben nerede kalıcam? Gel benimle. | Vijeta-1 | 1982 | |
| What do you want, granny? | Ne yapmak istiyorsun büyükanne? | Vijeta-1 | 1982 | |
| No, it's the time of lent. | Hayır, paskalya öncesi perhiz zamanı. | Vijeta-1 | 1982 | |
| And not for all the gold in the world would I let you tempt me. | Dünyadaki tüm altınlar bile beni baştan çıkarmanıza izin vermemi sağlamaz. | Vijeta-1 | 1982 | |
| You're not in the flower of youth, you know. | Gençliğinin baharında değilsin, biliyorsun di mi? | Vijeta-1 | 1982 | |
| What's wrong with you, granny? For the love of God! | Neyin var büyükanne? Tanrı aşkına! | Vijeta-1 | 1982 | |
| Good Lord, she's a witch! | Yüce Tanrım, o bir cadı! | Vijeta-1 | 1982 | |
| Shameless witch! Put me down! Let me be! | Terbiyesiz cadı! Beni aşağıya indir! Bırak beni! | Vijeta-1 | 1982 | |
| In the name of God Jesus Christ, put me down! Let me be! | İsa adına beni aşağıya indir! Bırak beni! | Vijeta-1 | 1982 | |
| If I'm not making you fly, it must be Christ, | Ben seni uçurmuyorsam, bunu yapan İsa olmalı, | Vijeta-1 | 1982 | |
| and his apostle, Thomas! | ve Onun havarisi, Thomas! | Vijeta-1 | 1982 | |
| Oh, you're killing me! | Oh, beni öldürüyorsun! | Vijeta-1 | 1982 | |
| Khoma! | Khoma! | Vijeta-1 | 1982 | |
| Scat! | Yaylan! | Vijeta-1 | 1982 | |
| What we need is tar. I know that. | Bizim, ihtiyaç duyduğumuz şey Katran. Biliyorum bunu. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Hey, Khoma, the Rector sent me to get you. Someone came for you. | Hey, Khoma, papaz beni yolladı. Senin için birisi gelmiş. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Ah, it's you, brother Khoma. | Ah, demek geldin, Khoma kardeş. | Vijeta-1 | 1982 | |
| The daughter of one of our richest Sotniks is dying. | Bizim zengin Sotnikslerimizden birinin kızı ölmek üzereymiş. | Vijeta-1 | 1982 | |
| The one who owns the estate just twenty miles outside Kiev. | Kiev'in 20 mil dışındaki arazilerin sahipleri. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Yesterday, the girl returned home, beaten almost to death. | Kız dün, ölesiye dövülmüş halde evine dönmüş. | Vijeta-1 | 1982 | |
| She expressed a wish that in her final agony, | Ölmeden önceki arzusu, günahlarından arınmak için | Vijeta-1 | 1982 | |
| the last prayers for her salvation be said by you, Khoma Brutus. | son dualarının senin tarafından söylenmesiymiş, Khoma Brutus. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Why me? I don't even know how to do that! | Neden ben? Bunun nasıl yapılacağını bile bilmiyorum! | Vijeta-1 | 1982 | |
| Don't argue with me. You will leave immediately. | Benimle tartışma. Hemen gideceksin. | Vijeta-1 | 1982 | |
| The famous Sotnik was good enough to send his men and a wagon. | Meşhur Sotnik, arabasını ve adamlarından birini yollayacak kadar iyi biri. | Vijeta-1 | 1982 | |
| You'll have to get somebody else to go, 'cause I'm not leaving! | Gitmek için başka birini bulacaksın, zira ben gitmiyorum! | Vijeta-1 | 1982 | |
| No one asked you if you wanted to go or not. | Sana kimse, gidip gitmeyeceğini sormadı. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Thank your good master for his gift of the honey and the eggs. | Bal ve yumurtalar için efendinize teşekkürlerimi iletin. | Vijeta-1 | 1982 | |
| And tell him I shall send the books as soon as they're ready. | Ve ona kitaplarını mümkün olan en kısa sürede hazırlayıp yollayacağımı söyleyin. | Vijeta-1 | 1982 | |
| And as for you, I suggest you learn to control that tongue of yours. | Sana gelince, dilini kontrol etmeyi öğrenmeni öneririm. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Otherwise, I shall have you lashed before the whole school, | Yoksa seni okuldan önce kırbaçlarım, | Vijeta-1 | 1982 | |
| so you won't be able to sit down for a week. | bir hafta kıçının üstüne oturamazssın. | Vijeta-1 | 1982 | |
| The Lord be with you. And with your good master. | Tanrı sizinle olsun... ve efendinizle. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Yavtukh, see that our friends have some vodka before they leave. | Yavtukh, ayrılmadan önce dostlarımıza biraz votka ikram et. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Well, don'tjust stand there. Be off with you! | Orada öyle durma, defol! | Vijeta-1 | 1982 | |
| And if you know what's good for you, you'll mend your ways! | Eğer kendini düzeltmezssen o seni düzeltir. | Vijeta-1 | 1982 | |
| You'd better tie up the philosopher, so he won't be tempted to run off. | İlişki kurmaya başlasan iyi olur filozof, kaçmana asla izin vermez. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Good day, my brothers. Good day, brother philosopher. | İyi günler, kardeşlerim. İyi günler filozof kardeş. | Vijeta-1 | 1982 | |
| I've been ordered to travel in your company. | Sizinle seyahat etmem söylendi. | Vijeta-1 | 1982 | |
| A splendid carriage! Yes, a spacious one! | Ne muhteşem bir araba! Evet, aynı zamanda havadar! | Vijeta-1 | 1982 | |
| We could hire some musicians and dance with all the room there is. | Burayı çalgıcılara kiralayabilir ve her odasında dans edebiliriz. | Vijeta-1 | 1982 | |
| I wonder, if it were filled with a heavy load, | Merak ediyorum da; söylediğiniz gibi, | Vijeta-1 | 1982 | |
| say you loaded up the wagon with salt or metal poles, | metal direkler yada tuzlar gibi ağır yüklerle yüklemiş olduğunuz arabayı, | Vijeta-1 | 1982 | |
| can you tell me how many horses it would take? | söyleyebilir misiniz kaç at taşıyabilir? | Vijeta-1 | 1982 | |
| It would take a lot of horses, if you have a lot of salt. | Ne kadar tuzun varsa o kadar at taşır. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Can you tell me what sort of illness the girl is cursed with, | Söyler misiniz, kızın ruhunu kutsal dualarla | Vijeta-1 | 1982 | |
| that requires such solemn prayers to deliver her soul? | kurtarması gereken nasıl bir talihsiz hastalığı var ? | Vijeta-1 | 1982 | |
| Sit down, brother philosopher. We're not there, yet. | Otur oturduğun yere, filozof kardeş. Daha gelmedik. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Stop! An inn! Stop! | Çüüş! Bir han! Çüüş! | Vijeta-1 | 1982 | |
| Whoa, girl, whoa! We're there. | Çüşşş kızım, sakin! İşte geldik. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Let's go in, brother philosopher. | Hadi içeri girelim filozof kardeş. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Spirid, don't forget to water the horses. | Spirid, atlara su vermeyi unutma. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Welcome, my friends. Please go inside. | Hoşgeldiniz, dostlarım. Lütfen içeri buyrun. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Do you have vodka? Yes, step inside. | Votkanız var mı? Tabii ki, içeride var. | Vijeta-1 | 1982 | |
| My friends, I propose a toast to the health of the Rector. | Dostlarım, papazın sağlığına kadeh kaldırmayı teklif ediyorum. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Here's to the health of the Rector. | İşte papazın sağlığına. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Drink, my good friends. | İçelim,dostlarım. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Oh, the Cossack drinks on someone else's money... | Oy, Kazak her zaman başkalarının parasıyla içer... | Vijeta-1 | 1982 | |
| Another round! | Bir kadeh daha! | Vijeta-1 | 1982 | |
| Another round! Serve another round! | Bir kadeh daha! Bir kadeh daha! Getir bir kadeh daha! | Vijeta-1 | 1982 | |
| I'd like to know one thing. Just what are you seminarians taught? | Durun! Bir şeyi bilmek istiyorum. Papaz okulunda size ne öğretiliyor? | Vijeta-1 | 1982 | |
| What the deacon says when he's in church, or other things? | Kilisedeyken yardımcı papaz size ne anlatıyor yada nasıl şeyler? | Vijeta-1 | 1982 | |
| What a great scholar. I want to be a seminarian too. | Ne muhteşem bir bilgin. Ben de papaz olmak istiyorum. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Do you think I'm not clever enough? I can learn anything! | Yeterince zeki olmadığımı mı düşünüyorsunuz ha? Her şeyi öğrenebilirim. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Oh good Lord! Lord have mercy on us! | Yüce Tanrım! Merhametin üzerimizde olsun. | Vijeta-1 | 1982 | |
| The Cossack drinks on someone else's... | Kazak her zaman başkalarının parasıyla içer... | Vijeta-1 | 1982 | |
| I just want to know one thing... Will you leave me alone, you pest? | Sadece bir şey bilmek istiyorum... Beni rahat bırakacak mısın, seni baş belası? | Vijeta-1 | 1982 | |
| Don't ask him. Only God knows everything. | Ona soru sorma. Tanrı sadece her şeyi bilebilir. | Vijeta-1 | 1982 | |
| I just want to know what's written in those books. | Ben sadece, şu kitaplarda ne yazdığı bilmek istiyorum. | Vijeta-1 | 1982 | |
| There could be other things in them. How can you talk that way? | İçinde başka şeyler de yazıyor olmalı. Nasıl bu tarzla konuşabiliyorsun? | Vijeta-1 | 1982 | |
| Let me go. Why not let him go? | Gitmeme izin verin Neden gitmesine izin vermiyorsunuz? | Vijeta-1 | 1982 | |
| Don't be afraid, come here. The master will never know. | Korkma, gel buraya. Efendin asla bilmeyecek. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Don't just stand there. Come on. Let me go home, my good brothers. | Orada öyle durmasana. Haydi ama. Beni iyi dostlarım, izin verin de evime gideyim... | Vijeta-1 | 1982 | |
| Let me go home! | Bırakın da eve gideyim. | Vijeta-1 | 1982 | |
| The young woman is dead. | Genç bayan öldü. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Be quiet! The young woman is dead. | Sessiz olun! Genç bayan öldü. | Vijeta-1 | 1982 | |
| The girl is dead? Dead? Already? | Genç bayan öldü mü? Öldü? Şimdiden mi? | Vijeta-1 | 1982 | |
| Quiet, Serko! The young woman is dead! | Sessiz ol Serko! Genç bayan öldü. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Why don't we let Khoma go now? | Neden Khoma'nın şimdi gitmesine izin vermiyoruz? | Vijeta-1 | 1982 | |
| Of course we'll let him go. He can do as he wants. | Tabii ki gitmesine izin vereceğiz. Ne isterse yapabilir. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Leave him alone... | Onu serbest bırakın. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Come on, you silly pig! | Hadisene, şapşal domuz! | Vijeta-1 | 1982 | |
| Brother philosopher, you're wrong to try to get out of here. | Filozof kardeş, buradan ayrılmakla hata yapıyorsun. | Vijeta-1 | 1982 | |
| It's not the sort of place you can escape from. | Burası öyle kaçabileceğin bir yer değil. | Vijeta-1 | 1982 | |
| You'd better go to the master. He is waiting for you. | İyisimi efendinin yanına git. Seni bekliyor. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Why not? I would love to meet him. | Neden olmasın? Onunla görüşmekten mutlu olurum. | Vijeta-1 | 1982 | |
| It is not so much the pain of losing you, my dearest daughter, | Seni kaybetmenin acısı, sevgili kızım, benim gençliğinin baharında kızım, | Vijeta-1 | 1982 | |
| in the flower of your youth, that makes your loss more | o kadar önemli değil. | Vijeta-1 | 1982 | |
| than a father can bear, | Ölümünden sorumlu olan bu canavarı bilemenin bana verdiği azabı çekmek; | Vijeta-1 | 1982 | |
| as the torment I suffer | işte bu, senin acını, bir babanın katlanabileceğinden | Vijeta-1 | 1982 | |
| at not knowing what monster was the cause of your death. | çok fazla yapıyor. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Who are you? What is your quality, and where do you come from? | Sen de kimsin? Vasfın ne ve nereden geliyorsun? | Vijeta-1 | 1982 | |
| From seminary. My name is Khoma Brutus. | Papaz okulundan geliyorum. Adım Khoma Brutus. | Vijeta-1 | 1982 | |
| And who was your father? I don't know. | Ve baban kimdi senin? Bilmiyorum. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Your mother, then? I never knew her, either. | Peki annen? Annemi de hiç tanıyamadım. | Vijeta-1 | 1982 | |
| Of course, I must have had one like anyone else, | Tabii ki, herkesin nasıl varsa benim de vardı... | Vijeta-1 | 1982 |