Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 179515
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Don't pay any attention to them, they're peasants. | Saçma! Fasulye gayet güzel. | Viridiana-1 | 1961 | |
| If Don Zequiel says the beans were bad it must be true. | Sana inanıyorum. | Viridiana-1 | 1961 | |
| We'll do something about it tomorrow. | Yarın buna bir çözüm buluruz. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Now I've got some good news for you. | Size iyi haberlerim var. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Tomorrow, you can all get to work! | Yarın işe başlıyorsunuz. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Don't worry. | Ancak merak etmeyin. | Viridiana-1 | 1961 | |
| You won't need to do anything you don't want to. | Herkes gücüne ve yeteneklerine göre iş yapacak. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I only want you to have a bit of a change and to take some exercise. | Biraz eğlence ve iş hepinize iyi gelecektir. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I'm a cook. | Diğerlerinin aksine ben yemek pişirmeyi bilirim. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I'm good at roasts and vanilla puddings. | Et kavurmayı ve kremalı bisküvi yapmayı bilirim. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Last year I made pastry for the Companza people. | Geçen sene... | Viridiana-1 | 1961 | |
| They can still remember it. | Geçen sene onlara karnıyarık, krokan ve soslu domuz budu yapmıştım. | Viridiana-1 | 1961 | |
| You can help me with the accounts. | Sen de bana hesaplarda yardım edersin. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I can paint religious pictures. | Ben de gravür yapmayı bilirim. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Before, I used to be able to write, but now with this leg I've forgotten. | Okuma yazma da bilirdim ama bu sefalette unuttum. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I can weave hemp, but with the rheumatism in my fingers... | Sepet örmeyi biliyorum ama bu romatizmalarım... | Viridiana-1 | 1961 | |
| What about you, Manuel? I'm only good at making people laugh. | Ya sen ne bilirsin Manuel? İnsanları güldürmeyi. | Viridiana-1 | 1961 | |
| That's all right, we all laugh here, but not at you. I'll see to that. | Güzel ama insanları güldürme yeteneğini şimdi kullanmanı istemiyorum. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I've got green fingers. The priest will tell you. | Ben de bahçe işlerinden anlarım biraz. Papaza sorabilirsiniz. | Viridiana-1 | 1961 | |
| So you won't get bored here, there'll be more than enough for you to do! | İnanın bana pişman olmazsınız hanımefendi. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Look! It's disgusting. | İğrenç! | Viridiana-1 | 1961 | |
| Let's see it. | Dur! | Viridiana-1 | 1961 | |
| That's leprosy. | Cüzzam! | Viridiana-1 | 1961 | |
| Throw him out, miss! | Onu dışarı çıkarın hanımefendi. | Viridiana-1 | 1961 | |
| He has to leave. | Dışarı çıksın! | Viridiana-1 | 1961 | |
| They're varicose veins, miss, but some days I can't take care of them. | Bunlar cüzzam değil, varis. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Are you sure it isn't contagious? | Bulaşıcı mı? | Viridiana-1 | 1961 | |
| They told me it isn't at the hospital. | Hastanede bulaşıcı olmadığını söylemişlerdi. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Don't listen to him, miss. I've known him for a long time. | Yalan söylüyor hanımefendi, onu tanıyorum. | Viridiana-1 | 1961 | |
| They're varicose veins. It isn't leprosy. | Bu, cüzzam değil! | Viridiana-1 | 1961 | |
| I'll take him to the doctor tomorrow. | Seni doktora götüreceğim. | Viridiana-1 | 1961 | |
| It's benign. | O, çok sakin biri. | Viridiana-1 | 1961 | |
| And you, look after him as if he were a sick brother. | Ona hasta bir kardeşinizmiş gibi davranın. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Be understanding. | Zavallı talihsiz adam... | Viridiana-1 | 1961 | |
| Now finish eating and then go to bed. | Neyse, yemeğinizi bitirin. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Everyone in bed by eight o'clock! | Saat 8'de herkes yatmış olacak. | Viridiana-1 | 1961 | |
| You'll show the newcomers the dormitory. | Yeni arkadaşlarınıza odalarını gösterin. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Good night everyone. | Hepinize iyi geceler. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Good night, miss. | İyi geceler hanımefendi. | Viridiana-1 | 1961 | |
| If you don't disappear, I'll make holes in your belly. | Çık git buradan, yoksa seni yaka paça dışarı atarım. | Viridiana-1 | 1961 | |
| You're not the one to make me move. | Beni buradan atmaya hakkın yok. | Viridiana-1 | 1961 | |
| The miss, she understands, she told me I could stay. | Hanımefendi kalabileceğimi söyledi. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Hit him if he doesn't get out! | Gitmiyorsa öldür şunu! | Viridiana-1 | 1961 | |
| Calm down, people, calm down. | Sakin olun dostlarım. | Viridiana-1 | 1961 | |
| If anything happens, we'll all be thrown out. | Seni buradan kovuyoruz. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Out, the turd! | Şu bok torbasından kurtulun! | Viridiana-1 | 1961 | |
| Okay, that's it. | Pekala, gidiyorum. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I give in, but I'm staying on the grounds. | Ama burayı terketmiyorum. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Give me something for tomorrow morning. | Bana yiyecek bir şeyler verin. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I'll come to you tonight. | Gece yanıma gelsene? | Viridiana-1 | 1961 | |
| No, the children sleep with me. | Hayır. Ufaklık ne olacak? | Viridiana-1 | 1961 | |
| Give them to Refugio. | Refugio'ya bırak. | Viridiana-1 | 1961 | |
| No, I don't want to because they yell. And there's a new one. | Hayır, ağlayıp duruyor. Hem başka bir ufaklık daha var. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Then I'll get you in the fields tomorrow... | O zaman yarın tarlalarda? | Viridiana-1 | 1961 | |
| Pass me the salt. | Tuzu uzat. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Jorge. You frightened me. | Beni korkuttun. | Viridiana-1 | 1961 | |
| It's about time we spoke to each other, isn't it? | Acilen konuşmamız gerekiyor. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Well... is it so urgent? | Çok mu acil? | Viridiana-1 | 1961 | |
| Yes. Now that I have the chance. When you're not with your poor people, | Evet derhal. Çünkü ya o fakirlerle berabersin... | Viridiana-1 | 1961 | |
| you're praying or you disappear. | ya da dua ediyorsun. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I never see you. | Seni bulmak mümkün olmuyor. | Viridiana-1 | 1961 | |
| What's the matter? | Konu ne? | Viridiana-1 | 1961 | |
| I want to put in some electricity. | Çiftliğe elektrik çektirmek istiyorum. | Viridiana-1 | 1961 | |
| The electricity poles are installed, yet we're living in the Middle Ages! | Çoğu yere geldi ama biz hala ortaçağdaymışız gibi yaşıyoruz! | Viridiana-1 | 1961 | |
| I want to make some improvements. | Yenilikler yapmak istiyorum. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Then there's the land. It really hurts me to think of it not producing anything. | Bu tarlaların böyle bakımsız kaldıklarını görmeye daha fazla dayanamıyorum. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I don't know anything about these things. But what's your opinion. | Bunlar benim hiç anlamadığım şeyler. Evet ama fikrin nedir? | Viridiana-1 | 1961 | |
| Do what you think is best. | Daha iyi olacaksa yapabilirsin. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Is that everything? No it isn't, there's much more. | Hepsi bu mu? Hayır. Dahası var. | Viridiana-1 | 1961 | |
| It seems absurd to be living under the same roof | Aynı çatı altında yaşıyoruz ama birbirimiz hakkında bir şey bilmeden, | Viridiana-1 | 1961 | |
| without knowing each other. | yaşayıp gitmek çok saçma! | Viridiana-1 | 1961 | |
| I know that you used to work with an architect. | Bir mimarla çalıştığınızı biliyorum. | Viridiana-1 | 1961 | |
| And do you know that I lived with my mother? | Peki annemle benim hakkımda ne biliyorsun? | Viridiana-1 | 1961 | |
| Tell me! | Bu da ne? | Viridiana-1 | 1961 | |
| If my father had cared a little more about us, I'd be an architect now. | Eğer babam bizimle yeteri kadar ilgilenseydi şimdi mimar olmuştum. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I don't understand how you can like being alone so much. | Böyle yalnız başına nasıl yaşıyorsun? | Viridiana-1 | 1961 | |
| I'm not like you, you have your wife. | Evli değilim. Aynı senin gibi. Sen nasıl yaşıyorsun? | Viridiana-1 | 1961 | |
| We're not married. | Ben de evli değilim ama... | Viridiana-1 | 1961 | |
| I don't need anybody's blessing to live with a woman. | Bir kadınla beraber yaşamam için tanrısal emirlere ihtiyacım yok. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I see that you... | Neyse, seni de anlıyorum. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I ought to go. Good night. | Şimdi gidiyorum. İyi geceler. | Viridiana-1 | 1961 | |
| The next time you come, knock first and wait until I tell you to come in. | Bir dahaki sefer kapıyı çaldıktan sonra cevabımı bekle. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I'll put some yellow in her face to show she is ill. | Eğer çok sarı kullanırsam güzel bir hava verecektir. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Hurry up, I'm cramped all over. | Her tarafıma kramp girdi. | Viridiana-1 | 1961 | |
| It's nearly finished, sweetheart. | Neredeyse bitti. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I don't like having to stay still for so long. | Orası çok rahatsız. | Viridiana-1 | 1961 | |
| She looks like a pumpkin! | Korkunç görünüyor. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Don't pay any attention to him. It's very good. | Boşver onu. Gayet güzel görünüyor. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I don't like having to be the Virgin. | Bakire Meryem'in böyle göründüğünü hiç sanmıyorum! | Viridiana-1 | 1961 | |
| You ought to be the one in bed. I'd like to ask you, miss, to pose... | Yatakta çizdiğimi görmüyor musun? Bakire olarak hanımefendiyi tercih ederim. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Just so the Virgin can be really pretty. It won't take but a minute. | Evet sizi. Çok hoşsunuz. | Viridiana-1 | 1961 | |
| This votive offering is dedicated to the Virgin of the Helpless. | Bu gravürü dünyevi işlerden elini eteğini çekmiş bir bakire için yaptım. | Viridiana-1 | 1961 | |
| Do you have great devotion for the Virgin? | Bakire Meryem'e çok bağlısınız gibi görünüyor. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I'm not a bigot, miss, but everybody has his own beliefs... | Hepimiz ona inanıyoruz. | Viridiana-1 | 1961 | |
| and then... with this terrible thing... | Bütün bu sefalet ve acı içinde bile. | Viridiana-1 | 1961 | |
| if I didn't have faith... | Eğer inanmasak nasıl devam ederiz... | Viridiana-1 | 1961 | |
| Did you sleep well, miss? | Günaydın hanımefendi. İyi uyudunuz mu? | Viridiana-1 | 1961 | |
| Yes. | Evet, çok iyi. | Viridiana-1 | 1961 | |
| May the Lord watch over us... | Tanrı hepimizi kutsasın. | Viridiana-1 | 1961 | |
| I must know when you expect to give birth. | Bebek ne zaman doğacak? | Viridiana-1 | 1961 |