Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 178884
| İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
| Are you going out? I'm meeting Tarquin and Villiers. | Dışarı mı çıkıyorsun? Tarquin ve Villiers | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| And the rest of the chaps. | ve diğer arkadaşlarla buluşacağım. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| We might play some billiards. Ah, yeah. | Bilardo oynayabiliriz. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Lord Tarquin and the HonorableJohn Villiers. | Lord Tarquin ve Sayın John Villiers. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| It is not done to pronounce "the Honorable" aloud. | "Sayın" yüksek sesle söylenmez. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Well, well. You know these things better than I. | Böyle şeyleri benden iyi bilirsin. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| What I wonder is: Do they ask you to their homes, these chaps? | Merak ettiğim, bu "arkadaşlar" seni evlerine davet ediyorlar mı? | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Do you meet their mothers and their sisters? | Anneleri ve kız kardeşleriyle tanışıyor musun? | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Because you shall not want, you know? | Çünkü sen isteyemezsin, biliyorsun. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| The British merchant's son shan't want. | Bir İngiliz tacirin oğlu isteyemez. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| You may marry whom you please and keep her well. Father. | Dilediğinle evlenip, iyi bakabilirsin. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| George is engaged. It's understood... | Baba, George nişanlı. Bu kararlaştı. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Then it can be un understood. | O zaman karar bozulabilir de. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Don't you see, boy? | Anlamıyor musun oğlum? | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| There's nothing you can't have if you will reach for it. | Eğer uzanırsan elde edemeyeceğin hiçbir şey yok. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Why not a viscount's daughter? Better yet, an earl's. | Neden bir vikontun kızı olmasın? Ya da daha iyisi, bir lordun? | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Or marry an heiress and buy a peerage for yourself! | Veya zengin bir mirasçıyla evlen ve kendine bir ünvan satın al. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| You shouldn't read in a carriage. It will make you sick. | Arabada okuma, miden bulanır. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Reading always makes me sick. | Okumak her zaman midemi bulandırır. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Who's it from? | Mektup kimden? | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| My friend, Amelia Sedley. | Arkadaşım Amelia Sedley'den. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| I thought she might have set a date for her marriage, but it seems not. | Düğün tarihi belirlenmiştir sanıyordum ama yanılmışım. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| And who is her intended? Captain George Osborne. | Nişanlısı kim? Yüzbaşı George Osborne. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Osborne? | Osborne mu? | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Any relation to the Duke of Leeds? | Leeds Dükü'yle akrabalığı var mı? | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Oh, no, ma'am. He's a tradesman's son. | Hayır efendim. Bir tacirin oğlu. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Oh! I know Osborne. | Tanırım. En iyi alaylardan birinde. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| He's in one of the line regiments. He's as green as this grass... | Çok tecrübesiz ve... | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| and will go to the deuce to be seen with a lord. | ...bir lordun yanında görülmek için her şeyi yapabilir. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Captain Osborne's vanity must make him a tempting victim. | Yüzbaşı Osborne, kibrinin kurbanı olacak gibi. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| I say, Aunt. Why don't we do Miss Sharp a favor... | Hala, neden Bayan Sharp'a armağan olarak... | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| and invite them over? If you think it would be amusing. | ...onları davet etmiyoruz? Eğlenceli olacağını düşünüyorsan. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| I am glad to see Miss Crawley knows your worth. | Bayan Crawley senin değerini bildiği için çok memnunum. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| As long as George knows yours. Of course he does. | George senin değerini bilsin yeter. Elbette biliyor. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Shall I play for you? Oh, thank you, my dear. | Sizin için çalayım mı? Sağ ol tatlım. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Rawdon, will you explain the rules of piquet to Miss Sedley? | Rawdon, Bayan Sharp'a piketin kurallarını öğretir misin? | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| I've quite forgotten. Be careful, Amelia. | Ben unuttum. Dikkat et Amelia. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Captain Crawley knows his cards. I'm warned. | Yüzbaşı oyunda ustadır. Uyarıyı anladım. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Oh, there are no fortunes in piquet. | Pikette servet kazanılmaz. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| All the same, be kind to her. She is my only friend. | Yine de nazik davranın. O benim tek arkadaşım. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Not your only friend, Miss Sharp. | Tek arkadaşınız değil Bayan Sharp. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Rawdon, you explain. | Rawdon, sen açıkla. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Now, come along. | Gelin. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| So, Miss Sharp. | Evet Bayan Sharp. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| How do you like your new place? My place? | Yeni yerinizden memnun musunuz? Yerim mi? | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| How kind of you to remind me. | Hatırlatmanız ne nezaket. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| It's quite tolerable, thank you. | Oldukça rahat, teşekkürler. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| And they treat me very well. | Ve bana çok iyi davranıyorlar. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| But then, this is a gentleman's family... | Ama bu bir centilmenin ailesi ve | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| and quite a change from tradespeople. | tacirlerden sonra büyük değişiklik. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| You seemed to like tradespeople well enough last year. | Geçen yıl tacirleri seviyordunuz. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Joseph Sedley, you mean? It's true. | Joseph Sedley'i mi kastettiniz? Doğru. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| If he'd asked me, I would not have said no. | Evlenme teklif etseydi ona hayır demezdim. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| How very obliging of you. | Ne kadar naziksiniz. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| What an honor to have had you for a brother in law. | Sizinle akraba olmak ne büyük bir onur. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Captain George Osborne, son ofJohn Osborne, Esquire, | Yüzbaşı George Osborne. Silahtar John Osborne'un oğlu ve... | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| son of... what was your grandfather? | ...büyükbabanız neydi? | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Never mind. You cannot help your pedigree. | Önemi yok. Soyunuzu düzeltemezsiniz. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Miss Sharp. Come and take over from Rawdon. | Gel ve Rawdon'un yerini al. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| He's worse than useless. | Hiçbir işe yaramıyor. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Ah, 'tis true. This is not my game. | Doğru. Bu benim oyunum değil. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Osborne, would you care to come and play something a little more grown up? | Osborne, biraz daha yetişkinlere göre bir şey oynamak ister misin? | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Are you cross with me? | Bana kızgın mısınız? | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Cross? I could kiss you. | Kızgın mı? Sizi öpebilirim. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| To see George Osborne fleeced makes the perfect end to the perfect day. | Osborne'un soyulduğunu görmek kusursuz bir günün kusursuz sonuydu. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Oh, dear! | Olamaz. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| I was rather hoping the evening wasn't over yet. | Gecenin daha bitmediğini umuyordum. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| if you might like to show me your room. | ...acaba odanızı bana göstermek hoşunuza gider mi? | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| I'll run and ask Miss Crawley's permission. | Koşup Bayan Crawley'den izin alayım. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Don't joke. | Şaka yapmayın. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Really, Captain. | Gerçekten Yüzbaşı, | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| You cannot imagine I would do anything to incur your aunt's displeasure. | Halanızın hoşlanmayacağı bir şey yapacağımı düşünemezsiniz. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| I thought you and I had an understanding. | Birbirimizi anladığımızı sanıyordum. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Well, I understand this. | Benim anladığım şu... | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Two men and two men only will enter my bed chamber... | ...sadece iki erkek yatak odama girebilir... | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| my husband and the doctor. | ...kocam ve doktor. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| You know my heart, Becky. | Kalbimi biliyorsun Becky. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| You know I'd do anything for you. | Senin için her şeyi yapabilirim. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| I'm flattered. | Onur duydum. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| But Aunt Tilly's views on these things came out of the Ark. | Ama Tilly Hala'nın bu konudaki fikirleri Nuh'dan kalma. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| That's not how she sounds. Oh, don't be deceived. | Konuşurken hiç de öyle değil. Hayal kırıklığına uğrama. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| She talks like Oliver Cromwell but thinks like Charles I, | Oliver Cromwell gibi konuşur ama I. Charles gibi düşünür. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| and, believe me, it's an outside wager she'll ever change her mind. | Ve inan bana, şimdiye dek asla fikrini değiştirdiği görülmemiştir. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| It's lucky, then, Captain, | Öyleyse Yüzbaşı... | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| that you're a gambling man... | ...iyi ki kumarbazsınız ve... | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| and no stranger to taking a chance. | ...şansınıza güvenmeye yabancı değilsiniz. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| "Dearest Becky, a letter from Jos arrived from India this morning... | "Sevgili Becky, bu sabah Jos'un Hindistan'dan bir mektubu geldi. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| filled with regrets about a certain person." | Biri hakkında pişmanlıkla dolu." | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Has Miss Sharp taken to Mayfair? | Bayan Sharp Mayfair'den memnun mu? | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| She seems quite at home in her new life. | Kendini evinde hissediyor. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| I do not doubt it. | Kuşkum yok. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| I had thought her a mere social climber. | Sosyal tırmanışa meraklı olduğunu düşünmüştüm zaten. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| I see now she's a mountaineer. | Şimdi tam bir dağcı olduğu anlaşıldı. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| "I should tell him, dear Becky, | "Şansını kaybettiğini, tanrıçasının başka hayranları olduğunu... | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| "he has missed his chance for his goddess has acquired other suitors. | ...ona söylemeliyim. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| Your loving friend, Amelia Sedley. '" | Seni seven arkadaşın Amelia Sedley." | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| This one's for you. It's from Mr. Pitt. Read it. | Bu size. Bay Pitt'den geliyor. Oku. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| "Dear Aunt, I have both happy and sad news to relay. | "Sevgili Halacığım, ileteceğim hem mutlu, hem de üzücü haberler var. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| "The good news is that I'm married. | İyi haber, evlendim. | Vanity Fair-1 | 2004 | |
| LadyJane Sheepshanks has done me the honor of becoming my wife." | Kesinlikle Wenham. Leydi Jane Sheepshanks, bana eşim olma onurunu verdi." | Vanity Fair-1 | 2004 |