• tr flag Türkçe
    • en flag İngilizce

Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 172799

İngilizce Türkçe Film Adı Film Yılı Ayrıntılar
How's it feel? Nasıl hissettiriyor? Nasıl bir duygu? Nasıl bir duygu? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I mean, I know what it's like to watch you go... Gidişini izlemeyi biliyorum... Yani, senin gittiğini izlemek nasıldır bilirim,... Yani, senin gittiğini izlemek nasıldır bilirim,... The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
...but what's it like to always be the one that's going? ...ama daima giden kişi olmak nasıl bir şey? ...ama hep giden biri olmak nasıl bir duygu? ...ama hep giden biri olmak nasıl bir duygu? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Sometimes it feels like you've stood up too quickly. Bazen, bir anda ayağa kalkmışın gibi baş dönmesi hissettiriyor. Bazen aniden ayağa kalkmış vaziyette olduğunu hissedersin. Bazen aniden ayağa kalkmış vaziyette olduğunu hissedersin. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Your hands and feet are tingling, and then they're not there at all. Ellerin ve ayakların karıncalanıyor. El ve ayakların karıncalanıyor ve bir anda kayboluyorlar. El ve ayakların karıncalanıyor ve bir anda kayboluyorlar. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Sometimes it feels like your attention has wandered just for an instant... Bazen kendini bir anda kendinden geçmiş gibi hissediyorsun... Bazen bir an için dikkatin dağılıyor gibi oluyor,... Bazen bir an için dikkatin dağılıyor gibi oluyor,... The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
...then you're standing naked someplace. ...sonra bir yerde çıplak duruyorsun. ...sonra da bir yerde çıplak hâlde ayakta dikiliyorsun. ...sonra da bir yerde çıplak hâlde ayakta dikiliyorsun. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Maybe you've been there before, maybe you haven't. Belki daha önce bulunduğun bir yer belki de bulunmadığın bir yer. Belki daha önce oraya gittin, belki de gitmedin. Belki daha önce oraya gittin, belki de gitmedin. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
You don't know how long it's gonna last, so you start walking... Ne kadar süreceğini bilmiyorsun, o yüzden yürümeye başlıyorsun... Ne kadar süreceğini bilmediğinden üzerine bir şeyler bulmak için... Ne kadar süreceğini bilmediğinden üzerine bir şeyler bulmak için... The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
...till you find some clothes. ...ta ki üzerine giyecek kıyafet bulana kadar. ...gezinmeye başlıyorsun ...gezinmeye başlıyorsun The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Then you seem just like everybody else. Sonunda diğer herkes gibi görünüyorsun. Sonra da herkes gibi bir görünüme giriyorsun. Sonra da herkes gibi bir görünüme giriyorsun. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Except you're stranded and all alone, just waiting to disappear. Etrafta tek başına takılıp tekrar kaybolmayı bekliyorsun. Yapayalnız ve yolun ortasında kalmış, kaybolmayı beklemenin dışında. Yapayalnız ve yolun ortasında kalmış, kaybolmayı beklemenin dışında. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
CLARE: But you get to see people from the past. Ama geçmişten insanlar görüyorsun. Ama geçmişteki insanlarla buluşuyorsundur. Ama geçmişteki insanlarla buluşuyorsundur. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
People who are gone, like your mom. Ölen insanları. Annen gibi. Ölmüş insanlarla. Annen gibi. Ölmüş insanlarla. Annen gibi. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Yeah, but the thing is, you can't change what happens to them. Evet, ama asıl mevzu, yaşanmış olayları değiştiremezsin. Evet ama yaşam çizgisini değiştiremezsin. Evet ama yaşam çizgisini değiştiremezsin. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I've tried. It just happens anyway. Değiştirmeyi denedim. Her hâlükârda gerçekleşiyor. Denedim. Olan gene oluyor. Denedim. Olan gene oluyor. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
HENRY: It's nice. Hey. And this is Charisse, my roommate. Ev arkadaşım Charisse ile tanış. Çok hoş. Hey. Bu bayan da Charisse, oda arkadaşım. Çok hoş. Hey. Bu bayan da Charisse, oda arkadaşım. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Hi. CLARE: My best friend. Selam. En iyi arkadaşım. Selam. En yakın arkadaşım. Selam. En yakın arkadaşım. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
And our excellent cook for tonight. Welcome. Hoşgeldin. Ve bu geceki muhteşem aşçımız... Ve bu akşamın en iyi aşçısı. Hoş geldiniz. Ve bu akşamın en iyi aşçısı. Hoş geldiniz. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Because I don't cook. Çünkü ben yemek yapamıyorum. Çünkü ben yemek pişiremem. Çünkü ben yemek pişiremem. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Well, you should know that going in. She's a lovely girl, but she can't cook toast. Bunu bilmelisin. Güzel kız ama tosttan başka bir şey yapamıyor. Şunu bilmeliniz. Çok tatlı bir kız ama ekmek bile kızartamaz. Şunu bilmeliniz. Çok tatlı bir kız ama ekmek bile kızartamaz. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Gomez? Yeah, short for Gomolinski. Gomez. Gomolinski'nin kısaltılmışı. Gomez? Evet, Gomolonski gibi. Gomez? Evet, Gomolonski gibi. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
It's really nice to meet you. Seninle tanıştığıma memnun oldum. Seninle tanıştığımıza çok memnun olduk. Seninle tanıştığımıza çok memnun olduk. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
We didn't wanna meet you, but seems to be the only way to catch a glimpse of Clare. Hayır, aslında seninle tanışmayı istememiştik... Seninle tanışmak istemiyorduk ama Clare'yi görmenin tek yolu buydu. Seninle tanışmak istemiyorduk ama Clare'yi görmenin tek yolu buydu. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
CHARISSE: Please ignore Gomez. Siz Gomez'i boşverin. Gomez'e aldırma lütfen. Gomez'e aldırma lütfen. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Do you want some wine? No, thanks. Şarap ister misin, Henry? Hayır, sağol. Biraz şarap alır mısın? Hayır, teşekkürler. Biraz şarap alır mısın? Hayır, teşekkürler. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Do you want some water? Su ister misin? Su içer misin? Su içer misin? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Yeah, sure. Yeah? Tabii, olur. Tamam. Tabi, olur. Olur mu? Tabi, olur. Olur mu? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
You didn't tell me how cute he was. Bu kadar yakışıklı olduğunu söylememiştin. Çok yakışıklı olduğunu söylemedin. Çok yakışıklı olduğunu söylemedin. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
He's not that cute. Doesn't talk much either. O kadar da yakışıklı değil. Çok fazla konuşmuyor. O kadar da değil. Ağzından lâf da alınmıyor. O kadar da değil. Ağzından lâf da alınmıyor. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I couldn't get anything out of him except he's a librarian. Kütüphanede çalıştığı dışında bir şey öğrenemedik. Kütüphaneci olması dışında ondan bir şey bekleyemezdim. Kütüphaneci olması dışında ondan bir şey bekleyemezdim. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Well, maybe if you would stop interrogating him.... Belki de onu sorgulamaktan vazgeçmelisiniz. Onu sorgulamayı bırakırsan eğer... Onu sorgulamayı bırakırsan eğer... The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
You never had a boyfriend. You spend every minute with the guy. O kadar yıl boyunca erkek arkadaşın olmadı, her dakikanı bu adamla geçiriyorsun. Hiç erkek arkadaşın olmamıştı. Vaktini hep Charisse'yle geçirirsin. Hiç erkek arkadaşın olmamıştı. Vaktini hep Charisse'yle geçirirsin. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Wondering what the draw is. Leave her alone. Nasıl biri diye baktım. Rahat bırak kızı. Çekici gelen kısmı merak ediyorum. Çekil kızın başından. Çekici gelen kısmı merak ediyorum. Çekil kızın başından. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
She's codependent. You thought she was gonna dodge that bullet? Ona çok bağımlı. Hepimiz gibi onun da ihtiyacı var. Yakasını kurtaracağını mı sandın? Hepimiz gibi onun da ihtiyacı var. Yakasını kurtaracağını mı sandın? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I just think he's not that cute. Bence o kadar da yakışıklı değil. O kadar da yakışıklı olmadığını düşünüyorum. O kadar da yakışıklı olmadığını düşünüyorum. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
All right, so can we put the potatoes in yet? Pekâlâ, artık patatesleri koyabilir miyiz? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Or do you wanna wait until the vegetables are done? Yoksa sebzeler oluncaya kadar bekler misin? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
CHARISSE: Where's the pan? GOMEZ: How do I know? Tava nerede? Ne bileyim? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
CHARISSE: You can help. GOMEZ: I don't even live here. Yardım edebilirsin. Burada yaşamıyorum bile. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
CHARISSE: You GOMEZ: First, I'm a man. Sen... Öncelikle, ben erkeğim. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Second of all, I'm a guest here. İkincisi, misafirim. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Are you reading my diary? Günlüğümü mü okuyorsun? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Told you that was private. Özel olduğunu söylemiştim. Sana özel olduğunu söylemiştim. Sana özel olduğunu söylemiştim. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I didn't read it. Well, it kind of looked like you did. Okumadım. Okumuşun gibi görünüyor. Okumadım. Ama okumuşsun gibi geliyor. Okumadım. Ama okumuşsun gibi geliyor. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I was trying to find the dates. Tarihleri bulmaya çalışıyordum. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
The dates that I go to see you. Seni görmeye gittiğim tarihleri. Seni görmek için geldiğim tarihleri. Seni görmek için geldiğim tarihleri. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
So I could tell the little girl in the meadow. If I'm that important to her... Çayırdaki küçük kıza söyleyebilmek için. Böylece çayırdaki küçük kıza eğer onun için önemli biriysem... Böylece çayırdaki küçük kıza eğer onun için önemli biriysem... The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
...I wanted to tell her when I was coming to see her so she wouldn't have to wait. ...onu görmeye gideceğim vakitleri söyleyebilseydim ki... The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Christ, I'm sorry. I don't know what I was thinking. Çok özür dilerim. Bilemiyorum ne düşünüyordum. Tanrım. Özür dilerim. Ne yaptığımı bilmiyordum. Tanrım. Özür dilerim. Ne yaptığımı bilmiyordum. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I should go. Gitmeliyim. Gitsem iyi olur. Gitsem iyi olur. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I'd like you to stay. Kalmanı istiyorum. Kalmanı isterim. Kalmanı isterim. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
WOMAN: You were there all night. Gece boyu oradaydın. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
MAN 1: Come on, kick his ass. MAN 2: Guys, check this out. Hadi, parçala şunu! Hadi, canına oku. Çocuklar, şuna bakın. Hadi, canına oku. Çocuklar, şuna bakın. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
MAN 3: Come on, he's a fag. Kick his ass. MAN 4: Oh, no. Hadi, parçala şu ibne herifi! Hadi, götün biri. Canına oku. Ah, olamaz. Hadi, götün biri. Canına oku. Ah, olamaz. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Hey, hey, hey. Break it up, break it up. Ayrılın. Ayrılın! Hey, hey, hey. Ayrılın, ayrılın. Hey, hey, hey. Ayrılın, ayrılın. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Henry. Gomez. Henry. Gomez. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Goddamn homophobe. Kaybol, gay düşmanı! Lânet olası top. Lânet olası top. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Dude, what in the hell are you wearing? Dostum, ne giyiyorsun öyle? Ahbap, ne giydin böyle yahu? Ahbap, ne giydin böyle yahu? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
What's the date? What do you mean, "what's the date?" Tarih nedir? Ne demek yani, tarih nedir? Hangi tarihteyiz? Ne demek "Hangi tarihteyiz"? Hangi tarihteyiz? Ne demek "Hangi tarihteyiz"? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
What year? What do you mean, "what year?" Hangi yıldayız? Hangi yıl da ne demek? Kaç yılındayız? Ne demek "kaç yılındayız"? Kaç yılındayız? Ne demek "kaç yılındayız"? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Forget it. I gotta get some clothes. Yeah, the pink's not working for you. Hey. Unut gitsin. Giyecek kıyafet bulmalıyım. Boş ver. Üstüme bir şeyler bulmalıyım. Tabii, pembe sana gitmemiş. Boş ver. Üstüme bir şeyler bulmalıyım. Tabii, pembe sana gitmemiş. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
GOMEZ: What are you doing now? Picking a lock. Ne yapıyorsun? Kapıyı açıyorum. Şimdi ne yapıyorsun? Kilit açıyorum. Şimdi ne yapıyorsun? Kilit açıyorum. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
GOMEZ: Huh? Close the door. Kapıyı kapat. Ha? Kapıyı kapat. Ha? Kapıyı kapat. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
You wanna tell me what the hell's going on here? What are you on? Bana burada neler olduğunu söyleyecek misin? Ne yapıyorsun? Neler döndüğünü söyleyecek misin? Neyin peşindesin? Neler döndüğünü söyleyecek misin? Neyin peşindesin? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Seriously. Ciddiyim. Harbiden. Harbiden. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Hey, you know, if you have a problem, maybe I can help. Bir sorunun varsa, belki ben yardım edebilirim. Bir sorunun varsa yardım edeceğimi biliyorsun. Bir sorunun varsa yardım edeceğimi biliyorsun. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Yeah, right. Tabii ya. Evet, tabii. Evet, tabii. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I don't give a shit about you, but Clare I care about. Bak, seni umursamıyorum. Ama Clare'i umursuyorum. Seni tıklamıyorum bile ama Clare'ye karşı öyle değil. Seni tıklamıyorum bile ama Clare'ye karşı öyle değil. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Why don't you tell me what this is about? You wanna know? I'm gonna tell you. Neden bana bunların ne olduğunu söylemiyorsun? Ne dolaplar döndüğünü anlatsana. Bilmek mi istiyorsun? Anlatayım o zaman. Ne dolaplar döndüğünü anlatsana. Bilmek mi istiyorsun? Anlatayım o zaman. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Because you and I are gonna be friends for a long time. Çünkü sen ve ben uzun bir zaman boyunca arkadaş olacağız. Çünkü ikimiz uzun bir süre arkadaş olacağız. Çünkü ikimiz uzun bir süre arkadaş olacağız. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
You might as well know now. Yani her şeyi bilmelisin. Şimdiden bilmelisin. Şimdiden bilmelisin. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Know what? I look older, right? Neyi bilmeliyim. Yaşlı görünüyorum, değil mi? Neyi bilmeliyim? Yaşım ilerlemiş gibiyim, doğru mu? Neyi bilmeliyim? Yaşım ilerlemiş gibiyim, doğru mu? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
That's because I am. Çünkü yaşlıyım. Öyleyim de ondan. Öyleyim de ondan. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I've come back to this night from the future. Çünkü ben bu gece gelecekten buraya geldim. Bu akşam buraya gelecekten geldim. Bu akşam buraya gelecekten geldim. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I'm a time traveler. Ben bir zaman yolcusuyum. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Oh, my God, you are out of your mind. Aman Tanrım. Sen kafayı yemişsin. Aman Tanrım. Sen keçileri kaçırmışsın. Aman Tanrım. Sen keçileri kaçırmışsın. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Started when I was 6 years old. Ben 6 yaşımdayken başladı. Altı yaşımda başladı. Altı yaşımda başladı. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I have fits. I disappear. I travel through time. Kriz geçirdim. Kayboldum Zamanın içinde yolculuk yaptım. Sinirlenince kaybolurum. Zamanda yolculuk yaparım. Sinirlenince kaybolurum. Zamanda yolculuk yaparım. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I've come to this night from 2003. What year is this? Bu geceye 2003 yılından geliyorum. Hangi yıldayız? Bu akşam buraya 2003'den geldim. Şimdi kaç yılındayız? Bu akşam buraya 2003'den geldim. Şimdi kaç yılındayız? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
1995. I don't like this. I get dislocated in time. 1995. Bu işten hiç hoşlanmadım. Bu yılda ortaya çıktım. 1995. Bu hiç hoşuma gitmedi. Zamanda gezinti yapıyorum. 1995. Bu hiç hoşuma gitmedi. Zamanda gezinti yapıyorum. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I never know when it's gonna happen or where I'm gonna end up. Nereye ve ne zaman döneceğimi bilmiyorum. Ne zaman başlayıp nerede biteceğini asla bilemem. Ne zaman başlayıp nerede biteceğini asla bilemem. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I have to break and enter, steal clothes from the first person I see. Zorla içeri giriyorum ve ilk gördüğüm adamın kıyafetini çalıyorum. İlk gördüğüm kişinin evine zorla girer, elbise aşırırım. İlk gördüğüm kişinin evine zorla girer, elbise aşırırım. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
You name it, I've done it. Yaptığım şeyin adını sen koy. Ne dersen de. İşim bitti. Ne dersen de. İşim bitti. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Uh huh. There's something wrong with you. Evet ama sende bir sorun var. Evet, var. Ha ha. Senin bir sorunun var. Ha ha. Senin bir sorunun var. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
But I care about Clare more than you can imagine, so don't worry about that. Ama Clare'i düşünebileceğinden bile çok daha fazla umursuyorum. Ama Clare'yi hâyâl edebileceğinden daha fazla önemsiyorum,... Ama Clare'yi hâyâl edebileceğinden daha fazla önemsiyorum,... The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
GOMEZ: Whoa, hey, I'm reassured. Güvenim tazelendi. Vay be. Nasıl da güvendim. Vay be. Nasıl da güvendim. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Listen, in the future, do Charisse and I get married? Gelecekte, Charisse ve ben evleniyor muyum? Söylesene, gelecekte Charisse'yle evleniyor muyuz? Söylesene, gelecekte Charisse'yle evleniyor muyuz? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Do I go bald? Does Charisse go bald? Kelleşiyor muyum? Charisse kelleşiyor mu? Kel miyim? Charisse kel mi? Kel miyim? Charisse kel mi? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I'm not gonna tell you things about your life. Sana hayatın hakkında bir şey anlatmayacağım. Hayatınla ilgili bilgiler vermeyeceğim. Hayatınla ilgili bilgiler vermeyeceğim. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Knowing stuff in advance makes you crazy. You're full of shit, you know that? İleride olacakları bilmek seni çıldırtır. Olacakları önceden bilmek delirtir. Palavra sıktığının farkında mısın? Olacakları önceden bilmek delirtir. Palavra sıktığının farkında mısın? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
You won't think that in a minute. Yeah? Why's that? Bir dakika içinde böyle düşünmeyeceksin. Öyle mi? Nedenmiş? Bir dakika sonra öyle düşünmeyeceksin. Öyle mi? Nedenmiş? Bir dakika sonra öyle düşünmeyeceksin. Öyle mi? Nedenmiş? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Charisse is out. Henry here? Charisse dışarı çıktı. Henry burada mı? Charisse dışarıda. Henry burada mı? Charisse dışarıda. Henry burada mı? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
No, he's at the library. Don't marry him, Clare. Hayır, kütüphaneye gitti. Onunla evlenme, Clare. Hayır, kütüphanede. Onunla evlenme Clare. Hayır, kütüphanede. Onunla evlenme Clare. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
What? Just don't marry Henry, okay? Ne? Onunla evlenme, tamam mı? Ne? Henry ile evlenme o kadar, olur mu? Ne? Henry ile evlenme o kadar, olur mu? The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
You know, he hasn't asked me yet. Yeah, you know what I'm talking about. Daha teklif bile etmedi. Ne dediğimi biliyorsun. Daha teklif bile etmedi. Evet, neden bahsettiğimi biliyorsun. Daha teklif bile etmedi. Evet, neden bahsettiğimi biliyorsun. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Here. Come here. Tamam, gel şöyle. Gel. Buraya gel. Gel. Buraya gel. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
I saw him last night at the Vic. Dün gece onu rıhtımda gördüm. Onu dün akşam Vic sokağında gördüm. Onu dün akşam Vic sokağında gördüm. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
Barrel of laughs. First, he beats up a guy, then we burglarize the Army Navy store. Komik durumdaydık. Önce birini dövdü, sonra da ordunun deposuna gizlice girdik. Kepazelik. Önce, birini dövdü,... Kepazelik. Önce, birini dövdü,... The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
And then he tells me that he's a time traveler. Sonra da bana... Ve bana zaman yolcusu olduğunu söyledi. Ve bana zaman yolcusu olduğunu söyledi. The Time Traveler's Wife-1 2009 info-icon
  • ««
  • «
  • …
  • 172794
  • 172795
  • 172796
  • 172797
  • 172798
  • 172799
  • 172800
  • 172801
  • 172802
  • 172803
  • …
  • »
  • »»
Kısıtlı Mod:   
  • Katkıda Bulun
  • Hakkımızda
  • Sorumluluk Reddi
  • İletişim