Ara
İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 165899
İngilizce | Türkçe | Film Adı | Film Yılı | |
The devil is outside us, in the world all around us. | ªeytan diºimizda, etrafimizdaki bu dünyada. Şeytan dışımızda, etrafımızdaki bu dünyada. Şeytan dışımızda, etrafımızdaki bu dünyada. Şeytan dışımızda, etrafımızdaki bu dünyada. Şeytan dışımızda, etrafımızdaki bu dünyada. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
We'll pick up an axe and cut the devil's throat. | Baltayi alip onun kafasini kopartacagiz. Baltayı alıp onun kafasını kopartacağız. Baltayı alıp onun kafasını kopartacağız. Baltayı alıp onun kafasını kopartacağız. Baltayı alıp onun kafasını kopartacağız. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
We'll fight him wherever he is. | Neredeyse onunla orada dövüºecegiz. Neredeyse onunla orada dövüşeceğiz. Neredeyse onunla orada dövüşeceğiz. Neredeyse onunla orada dövüşeceğiz. Neredeyse onunla orada dövüşeceğiz. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
In the sick... | Hastalarin içinde... Hastaların içinde... Hastaların içinde... Hastaların içinde... Hastaların içinde... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...in the rich... | zenginlerin içinde... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...even in the temple. | hatta Büyük Tapinagin içinde. hatta Büyük Tapınağın içinde. hatta Büyük Tapınağın içinde. hatta Büyük Tapınağın içinde. hatta Büyük Tapınağın içinde. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I'll lead you. | Size yolu gösterecegim. Size yolu göstereceğim. Size yolu göstereceğim. Size yolu göstereceğim. Size yolu göstereceğim. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
If you have sheep... | Koyunlariniz varsa... Koyunlarınız varsa... Koyunlarınız varsa... Koyunlarınız varsa... Koyunlarınız varsa... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...give them away. | dagitin. dağıtın. dağıtın. dağıtın. dağıtın. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
If you have a family... | Aileniz varsa... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...leave them. | terk edin. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I believed in love. | Sevgiye inanmiºtim. Sevgiye inanmıştım. Sevgiye inanmıştım. Sevgiye inanmıştım. Sevgiye inanmıştım. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Now I believe in this! | ªimdi buna inaniyorum! Şimdi buna inanıyorum! Şimdi buna inanıyorum! Şimdi buna inanıyorum! Şimdi buna inanıyorum! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Adonai. | Ya Rab! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Today and tomorrow I cast out devils and work cures. | Bugün ve yarin cinleri kovup hastaliklari iyileºtirecegim. Bugün ve yarın cinleri kovup hastalıkları iyileştireceğim. Bugün ve yarın cinleri kovup hastalıkları iyileştireceğim. Bugün ve yarın cinleri kovup hastalıkları iyileştireceğim. Bugün ve yarın cinleri kovup hastalıkları iyileştireceğim. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...l shall be perfected. | hazir olacagim. hazır olacağım. hazır olacağım. hazır olacağım. hazır olacağım. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Out! | Çik! Çık! Çık! Çık! Çık! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Satan, leave! | Birak onu iblis! Bırak onu iblis! Bırak onu iblis! Bırak onu iblis! Bırak onu iblis! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Satan, out! | Iblis, çik! İblis, çık! İblis, çık! İblis, çık! İblis, çık! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Leave him! | Birak onu! Bırak onu! Bırak onu! Bırak onu! Bırak onu! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Moses, Elijah, lsaiah... | Musa, llyas, Yeºaya... Musa, İlyas, Yeşaya... Musa, İlyas, Yeşaya... Musa, İlyas, Yeşaya... Musa, İlyas, Yeşaya... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...touch my mouth... | agzima dokunun. ağzıma dokunun. ağzıma dokunun. ağzıma dokunun. ağzıma dokunun. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...touch my lips. | Dudaklarima dokunun. Dudaklarıma dokunun. Dudaklarıma dokunun. Dudaklarıma dokunun. Dudaklarıma dokunun. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Go to the temple. Let the high priests see you. | Büyük Tapinaga gidip rahiplere göster. Büyük Tapınağa gidip rahiplere göster. Büyük Tapınağa gidip rahiplere göster. Büyük Tapınağa gidip rahiplere göster. Büyük Tapınağa gidip rahiplere göster. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Look! | Bakin! Bakın! Bakın! Bakın! Bakın! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
He was blind and Jesus healed him. Look. | Kördü, ama lsa onu iyileºtirdi. Bakin. Kördü, ama İsa onu iyileştirdi. Bakın. Kördü, ama İsa onu iyileştirdi. Bakın. Kördü, ama İsa onu iyileştirdi. Bakın. Kördü, ama İsa onu iyileştirdi. Bakın. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
He was blind and Jesus healed him. Look. | Kördü, ama lsa onu iyileºtirdi. Baksaniza. Kördü, ama İsa onu iyileştirdi. Baksanıza. Kördü, ama İsa onu iyileştirdi. Baksanıza. Kördü, ama İsa onu iyileştirdi. Baksanıza. Kördü, ama İsa onu iyileştirdi. Baksanıza. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
You don't belong at a wedding. We're here to celebrate purity. | Sen bu dügüne gelemezsin. Biz burada safligi kutluyoruz. Sen bu düğüne gelemezsin. Biz burada saflığı kutluyoruz. Sen bu düğüne gelemezsin. Biz burada saflığı kutluyoruz. Sen bu düğüne gelemezsin. Biz burada saflığı kutluyoruz. Sen bu düğüne gelemezsin. Biz burada saflığı kutluyoruz. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I'm sorry, but these people are my guests. | Afedersin, ama bu insanlar benim konuklarim. Afedersin, ama bu insanlar benim konuklarım. Afedersin, ama bu insanlar benim konuklarım. Afedersin, ama bu insanlar benim konuklarım. Afedersin, ama bu insanlar benim konuklarım. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Let me explain something to you. | Sana bir ºey söyleyecegim. Sana bir şey söyleyeceğim. Sana bir şey söyleyeceğim. Sana bir şey söyleyeceğim. Sana bir şey söyleyeceğim. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
What do you think heaven's like? | Cennet nasil bir yer zannediyorsun? Cennet nasıl bir yer zannediyorsun? Cennet nasıl bir yer zannediyorsun? Cennet nasıl bir yer zannediyorsun? Cennet nasıl bir yer zannediyorsun? | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
It's like a wedding. | Cennet bir dügün evi gibidir. Cennet bir düğün evi gibidir. Cennet bir düğün evi gibidir. Cennet bir düğün evi gibidir. Cennet bir düğün evi gibidir. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
God's the bridegroom and man's spirit's the bride. | Tanri damattir, insanlarin ruhu da gelin. Tanrı damattır, insanların ruhu da gelin. Tanrı damattır, insanların ruhu da gelin. Tanrı damattır, insanların ruhu da gelin. Tanrı damattır, insanların ruhu da gelin. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
The wedding takes place in heaven... | Dügün cennette yapilir... Düğün cennette yapılır... Düğün cennette yapılır... Düğün cennette yapılır... Düğün cennette yapılır... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...and everyone's invited. | ve herkes davetlidir. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
God's world is big enough for everyone. | Efendimizin dünyasinda herkese yer var. Efendimizin dünyasında herkese yer var. Efendimizin dünyasında herkese yer var. Efendimizin dünyasında herkese yer var. Efendimizin dünyasında herkese yer var. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Nazarene, that's against the law. | Bu kitaba aykiri Nasirali. Bu kitaba aykırı Nasıralı. Bu kitaba aykırı Nasıralı. Bu kitaba aykırı Nasıralı. Bu kitaba aykırı Nasıralı. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Then the law's against my heart. | O zaman kitap da benim yüregime aykiri. O zaman kitap da benim yüreğime aykırı. O zaman kitap da benim yüreğime aykırı. O zaman kitap da benim yüreğime aykırı. O zaman kitap da benim yüreğime aykırı. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Don't touch me. | Elini çek. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
You are now sacred to me... | Bu yüzügü takinca... Bu yüzüğü takınca... Bu yüzüğü takınca... Bu yüzüğü takınca... Bu yüzüğü takınca... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...through this ring. | benim mahremimsin. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
"You are now sacred to me, through this ring." | "Bu yüzügü takinca benim mahremimsin." "Bu yüzüğü takınca benim mahremimsin." Bu yüzüğü takınca benim mahremimsin. ''Bu yüzüğü takınca benim mahremimsin.'' ''Bu yüzüğü takınca benim mahremimsin.'' | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
According to the law of Moses and lsrael. | Musa'nin ve lsrail'in kanunlarina göre. Musa'nın ve İsrail'in kanunlarına göre. Musanın ve İsrailin kanunlarına göre. Musa'nın ve İsrail'in kanunlarına göre. Musa'nın ve İsrail'in kanunlarına göre. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
"According to the law of Moses and lsrael." | "Musa'nin ve lsrail'in kanunlarina göre." "Musa'nın ve İsrail'in kanunlarına göre." ''Musa'nın ve İsrail'in kanunlarına göre.'' ''Musa'nın ve İsrail'in kanunlarına göre.'' | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
My cousins are very upset. | Kuzenlerim çok üzgün. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
They only brought enough wine for 3 days. Now another day's gone past and it's gone. | Üç günlük ºarap getirmiºler. Ama ºarap ºimdiden bitmiº. Üç günlük şarap getirmişler. Ama şarap şimdiden bitmiş. Üç günlük şarap getirmişler. Ama şarap şimdiden bitmiş. Üç günlük şarap getirmişler. Ama şarap şimdiden bitmiş. Üç günlük şarap getirmişler. Ama şarap şimdiden bitmiş. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
What's in those? | ªunlarin içinde ne var? Şunların içinde ne var? Şunların içinde ne var? Şunların içinde ne var? Şunların içinde ne var? | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Water. No. It's wine. | Su. Hayir, ºarap var. Su. Hayır, şarap var. Su. Hayır, şarap var. Su. Hayır, şarap var. Su. Hayır, şarap var. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
No, it's water. I put it there myself. | Su var. Ben kendim koydum. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
It's wine. It's water. | ªarap var. Su var. Şarap var. Su var. Şarap var. Su var. Şarap var. Su var. Şarap var. Su var. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Go over there and make sure. | Gidip bir bak bakalim. Gidip bir bak bakalım. Gidip bir bak bakalım. Gidip bir bak bakalım. Gidip bir bak bakalım. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
You're right. It is wine. | Dogru. Bu ºarap. Doğru. Bu şarap. Doğru. Bu şarap. Doğru. Bu şarap. Doğru. Bu şarap. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
My old friends! Listen to me. | Sevgili dostlarim! Beni dinleyin. Sevgili dostlarım! Beni dinleyin. Sevgili dostlarım! Beni dinleyin. Sevgili dostlarım! Beni dinleyin. Sevgili dostlarım! Beni dinleyin. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
It's me the Prophets preached about. | Peygamberlerin bahsettigi kiºi benim. Peygamberlerin bahsettiği kişi benim. Peygamberlerin bahsettiği kişi benim. Peygamberlerin bahsettiği kişi benim. Peygamberlerin bahsettiği kişi benim. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
God talked to me in the desert. | Çölde Tanri bana seslendi. Çölde Tanrı bana seslendi. Çölde Tanrı bana seslendi. Çölde Tanrı bana seslendi. Çölde Tanrı bana seslendi. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
He gave me a secret and told me to bring it to you. | Bana bir sir verdi ve bunu sizlerle paylaºmami istedi. Bana bir sır verdi ve bunu sizlerle paylaşmamı istedi. Bana bir sır verdi ve bunu sizlerle paylaşmamı istedi. Bana bir sır verdi ve bunu sizlerle paylaşmamı istedi. Bana bir sır verdi ve bunu sizlerle paylaşmamı istedi. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Didn't you hear me coming? | Benim gelecegimi duymadiniz mi? Benim geleceğimi duymadınız mı? Benim geleceğimi duymadınız mı? Benim geleceğimi duymadınız mı? Benim geleceğimi duymadınız mı? | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I ran here to Nazareth, where I grew up, to bring you the news. | Ben de müjdeyi duyurmak için dogdugum yere, Nasira'ya geldim. Ben de müjdeyi duyurmak için doğduğum yere, Nasıra'ya geldim. Ben de müjdeyi duyurmak için doğduğum yere, Nasıraya geldim. Ben de müjdeyi duyurmak için doğduğum yere, Nasıra'ya geldim. Ben de müjdeyi duyurmak için doğduğum yere, Nasıra'ya geldim. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
The world of God is here now. | Tanri'nin saltanati baºladi. Tanrı'nın saltanatı başladı. Tanrının saltanatı başladı. Tanrı'nın saltanatı başladı. Tanrı'nın saltanatı başladı. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
You work miracles. | Mucizeler yaratmiºsin. Mucizeler yaratmışsın. Mucizeler yaratmışsın. Mucizeler yaratmışsın. Mucizeler yaratmışsın. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Make a miracle for us. Make us believe in you. Otherwise go away. | Bize bir tane göster. Sana inanmamizi sagla. Yapamiyorsan da çek git. Bize bir tane göster. Sana inanmamızı sağla. Yapamıyorsan da çek git. Bize bir tane göster. Sana inanmamızı sağla. Yapamıyorsan da çek git. Bize bir tane göster. Sana inanmamızı sağla. Yapamıyorsan da çek git. Bize bir tane göster. Sana inanmamızı sağla. Yapamıyorsan da çek git. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
The Messiah doesn't need miracles. | Mesih'in mucizelere ihtiyaci yoktur. Mesih'in mucizelere ihtiyacı yoktur. Mesihin mucizelere ihtiyacı yoktur. Mesih'in mucizelere ihtiyacı yoktur. Mesih'in mucizelere ihtiyacı yoktur. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
He is the miracle. Now he's here. Are you ready for me? | Zaten kendisi bir mucizedir. Ve o ºimdi burada. Buna hazir misiniz? Zaten kendisi bir mucizedir. Ve o şimdi burada. Buna hazır mısınız? Zaten kendisi bir mucizedir. Ve o şimdi burada. Buna hazır mısınız? Zaten kendisi bir mucizedir. Ve o şimdi burada. Buna hazır mısınız? Zaten kendisi bir mucizedir. Ve o şimdi burada. Buna hazır mısınız? | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
I'm here to tear down everything around you. You know what I'll replace it with? | Etrafinizdaki her ºeyi yikmaya geldim. Ve yerine ne koyacagim, biliyor musunuz? Etrafınızdaki her şeyi yıkmaya geldim. Ve yerine ne koyacağım, biliyor musunuz? Etrafınızdaki her şeyi yıkmaya geldim. Ve yerine ne koyacağım, biliyor musunuz? Etrafınızdaki her şeyi yıkmaya geldim. Ve yerine ne koyacağım, biliyor musunuz? Etrafınızdaki her şeyi yıkmaya geldim. Ve yerine ne koyacağım, biliyor musunuz? | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Something new. | Yeni bir ºey. Yeni bir şey. Yeni bir şey. Yeni bir şey. Yeni bir şey. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
God. | Tanri'yi. Tanrı'yı. Tanrıyı. Tanrı'yı. Tanrı'yı. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
The world of God. | Tanri'nin saltanatini. Tanrı'nın saltanatını. Tanrının saltanatını. Tanrı'nın saltanatını. Tanrı'nın saltanatını. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
So take your bread and give it to the poor. | Ekmeginizi fakirlere verin. Ekmeğinizi fakirlere verin. Ekmeğinizi fakirlere verin. Ekmeğinizi fakirlere verin. Ekmeğinizi fakirlere verin. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
What difference does it make what you own? | Sahip oldugunuz ºeylerin ne önemi var? Sahip olduğunuz şeylerin ne önemi var? Sahip olduğunuz şeylerin ne önemi var? Sahip olduğunuz şeylerin ne önemi var? Sahip olduğunuz şeylerin ne önemi var? | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
You have gold and silver. It's going to rot. | Gümüºünüz ve altininiz var. Çürüyecek. Gümüşünüz ve altınınız var. Çürüyecek. Gümüşünüz ve altınınız var. Çürüyecek. Gümüşünüz ve altınınız var. Çürüyecek. Gümüşünüz ve altınınız var. Çürüyecek. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
That rot is going to eat away your hearts. All of you! | Sonra da kalbiniz çürüyecek. Hepinizin! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
There will be a flood and a fire. Everything will be destroyed. | Seller, yanginlar olacak. Her ºey yikilacak. Seller, yangınlar olacak. Her şey yıkılacak. Seller, yangınlar olacak. Her şey yıkılacak. Seller, yangınlar olacak. Her şey yıkılacak. Seller, yangınlar olacak. Her şey yıkılacak. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
But there will be a new ark riding on that fire! | Ama bu alevlerin üstünde yeni bir gemi yüzecek. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
And I hold the keys and I open the door. | Anahtarlar bende. Kapiyi sadece ben açabilirim. Anahtarlar bende. Kapıyı sadece ben açabilirim. Anahtarlar bende. Kapıyı sadece ben açabilirim. Anahtarlar bende. Kapıyı sadece ben açabilirim. Anahtarlar bende. Kapıyı sadece ben açabilirim. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
And I decide who goes in and who doesn't. | Kim o gemiye binecek, ben karar veririm. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
You're my brothers from Nazareth and you're the first I invite on the ark. | Sizler benim Nasirali kardeºlerimsiniz, ilk önce sizleri davet ediyorum. Sizler benim Nasıralı kardeşlerimsiniz, ilk önce sizleri davet ediyorum. Sizler benim Nasıralı kardeşlerimsiniz, ilk önce sizleri davet ediyorum. Sizler benim Nasıralı kardeşlerimsiniz, ilk önce sizleri davet ediyorum. Sizler benim Nasıralı kardeşlerimsiniz, ilk önce sizleri davet ediyorum. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Don't wait. Don't waste your life. | Beklemeyin. Hayatinizi boºa harcamayin. Beklemeyin. Hayatınızı boşa harcamayın. Beklemeyin. Hayatınızı boşa harcamayın. Beklemeyin. Hayatınızı boşa harcamayın. Beklemeyin. Hayatınızı boşa harcamayın. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
You're the son of Mary, right? Who are you to tell us about God? | Sen Meryem'in oglusun. Sen nasil bize Tanri'dan bahsedersin? Sen Meryem'in oğlusun. Sen nasıl bize Tanrı'dan bahsedersin? Sen Meryemin oğlusun. Sen nasıl bize Tanrıdan bahsedersin? Sen Meryem'in oğlusun. Sen nasıl bize Tanrı'dan bahsedersin? Sen Meryem'in oğlusun. Sen nasıl bize Tanrı'dan bahsedersin? | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
He made better crosses than speeches. | O ancak çarmih yapmayi bilir. O ancak çarmıh yapmayı bilir. O ancak çarmıh yapmayı bilir. O ancak çarmıh yapmayı bilir. O ancak çarmıh yapmayı bilir. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Go get someone from his family to take him away. He's insane. | Gidip ailesinden birini çagirin. Delirmiº bu. Gidip ailesinden birini çağırın. Delirmiş bu. Gidip ailesinden birini çağırın. Delirmiş bu. Gidip ailesinden birini çağırın. Delirmiş bu. Gidip ailesinden birini çağırın. Delirmiş bu. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
What are you laughing at? Everything you have will burn. Soon! | Niye gülüyorsunuz? Sahip oldugunuz her ºey yanacak! Çok yakinda! Niye gülüyorsunuz? Sahip olduğunuz her şey yanacak! Çok yakında! Niye gülüyorsunuz? Sahip olduğunuz her şey yanacak! Çok yakında! Niye gülüyorsunuz? Sahip olduğunuz her şey yanacak! Çok yakında! Niye gülüyorsunuz? Sahip olduğunuz her şey yanacak! Çok yakında! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Get out now! Come with me to Jerusalem! | Her ºeyi birakin! Benimle Kudüs'e gelin! Her şeyi bırakın! Benimle Kudüs'e gelin! Her şeyi bırakın! Benimle Kudüse gelin! Her şeyi bırakın! Benimle Kudüs'e gelin! Her şeyi bırakın! Benimle Kudüs'e gelin! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
See? This is what happens when a man doesn't get married. | ªuna bakin! Bir insan evlenmezse iºte böyle olur. Şuna bakın! Bir insan evlenmezse işte böyle olur. Şuna bakın! Bir insan evlenmezse işte böyle olur. Şuna bakın! Bir insan evlenmezse işte böyle olur. Şuna bakın! Bir insan evlenmezse işte böyle olur. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
The semen backs up into his brain. | Boºalamazsa beyni dolar taºar. Boşalamazsa beyni dolar taşar. Boşalamazsa beyni dolar taşar. Boşalamazsa beyni dolar taşar. Boşalamazsa beyni dolar taşar. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Go home! You're a demon. You're possessed. You're a lunatic! | Evine dön! lblis! Seni cin çarpmiº! Deli! Evine dön! İblis! Seni cin çarpmış! Deli! Evine dön! İblis! Seni cin çarpmış! Deli! Evine dön! İblis! Seni cin çarpmış! Deli! Evine dön! İblis! Seni cin çarpmış! Deli! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
This is my home! | Evim burasi. Evim burası. Evim burası. Evim burası. Evim burası. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
You should be ashamed. Kill him! He's going to burn us. | Utanmalisiniz. Öldürün onu! Bizi ateºe atacak! Utanmalısınız. Öldürün onu! Bizi ateşe atacak! Utanmalısınız. Öldürün onu! Bizi ateşe atacak! Utanmalısınız. Öldürün onu! Bizi ateşe atacak! Utanmalısınız. Öldürün onu! Bizi ateşe atacak! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Don't touch him! | Dokunmayin ona! Dokunmayın ona! Dokunmayın ona! Dokunmayın ona! Dokunmayın ona! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
If I could touch every stone... | Her taºa dokunabilseydim... Her taşa dokunabilseydim... Her taşa dokunabilseydim... Her taşa dokunabilseydim... Her taşa dokunabilseydim... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
...if I could breathe on every branch, they'd get up and follow me! | agaçlarin her dalina ulaºabilseydim kalkip benimle gelirlerdi. ağaçların her dalına ulaşabilseydim kalkıp benimle gelirlerdi. ağaçların her dalına ulaşabilseydim kalkıp benimle gelirlerdi. ağaçların her dalına ulaşabilseydim kalkıp benimle gelirlerdi. ağaçların her dalına ulaşabilseydim kalkıp benimle gelirlerdi. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
So what's wrong with you? | Sizin derdiniz ne? | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Come with me to Jerusalem! | Benimle Kudüs'e gelin! Benimle Kudüse gelin! Benimle Kudüs'e gelin! Benimle Kudüs'e gelin! | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Jerusalem is falling! I feel it. | Kudüs yikiliyor! Bunu hissediyorum. Kudüs yıkılıyor! Bunu hissediyorum. Kudüs yıkılıyor! Bunu hissediyorum. Kudüs yıkılıyor! Bunu hissediyorum. Kudüs yıkılıyor! Bunu hissediyorum. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
You see these people? | Bu insanlari görüyor musunuz? Bu insanları görüyor musunuz? Bu insanları görüyor musunuz? Bu insanları görüyor musunuz? Bu insanları görüyor musunuz? | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
They're poor. They're blind. They're crippled. | Fakirleri, körleri, sakatlari... Fakirleri, körleri, sakatları... Fakirleri, körleri, sakatları... Fakirleri, körleri, sakatları... Fakirleri, körleri, sakatları... | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
They're going to be our army. | Onlar bizim ordumuzun askerleri. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
We're going to need better men than this. | Daha güçlülerine ihtiyacimiz olacak. Daha güçlülerine ihtiyacımız olacak. Daha güçlülerine ihtiyacımız olacak. Daha güçlülerine ihtiyacımız olacak. Daha güçlülerine ihtiyacımız olacak. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
God will give them to me. We're going to build a new Jerusalem. | Tanri onlari da gönderir. Yeni bir Kudüs inºa edecegiz. Tanrı onları da gönderir. Yeni bir Kudüs inşa edeceğiz. Tanrı onları da gönderir. Yeni bir Kudüs inşa edeceğiz. Tanrı onları da gönderir. Yeni bir Kudüs inşa edeceğiz. Tanrı onları da gönderir. Yeni bir Kudüs inşa edeceğiz. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Son. | Oglum. Oğlum. Oğlum. Oğlum. Oğlum. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |
Come back with me. Please. | Benimle gel. Lütfen. | The Last Temptation of Christ-1 | 1988 | ![]() |