Search
English Turkish Sentence Translations Page 20703
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Right. | Olduğun kişiden saklanamazsın. | Fringe-1 | 2008 | |
| What's wrong with me? | Neyim var benim? Radyasyon zehirlenmesi. | Fringe-1 | 2008 | |
| He didn't tell us. | Bize söylemedi. Kim söylemedi. Bana isim lazım. | Fringe-1 | 2008 | |
| He never told us his name, all right? | İsmini hiç söylemedi, tamam mı? | Fringe-1 | 2008 | |
| He's going to a field in Westford. | Bardak getireyim. | Fringe-1 | 2008 | |
| A field. What field? I don't know! | ...bana iğne yapmana izin verebilirim. | Fringe-1 | 2008 | |
| That's 30 square miles. | 78 kilometrekare. Newton Walter'ın kapıyı açtığını nerden biliyordu? Walter'ı neden sağ bıraktı? | Fringe-1 | 2008 | |
| That's the code word that Joseph Smith | Bu Joseph Smith'in David Robert Jones'a verdiği kod kelime, birkaç hafta önce. | Fringe-1 | 2008 | |
| It's in Westford just off route three. | Tanrım. Bunu nasıl yapıyorsun? | Fringe-1 | 2008 | |
| what I hid in those banks. | Bankada sakladıklarım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Walter, I don't remember any of that. | Benim kaçık olduğumu söylediler, değil mi? | Fringe-1 | 2008 | |
| I don't make accusations, | Hem de acayip. | Fringe-1 | 2008 | |
| Walter, what are you doing? | Bu küçük kız kim? Sarışın küçük kız kim? | Fringe-1 | 2008 | |
| It's wonderful, isn't it? | Burada çok şey yaşandı. Ve çok şey de yaşanacak. | Fringe-1 | 2008 | |
| She's missing. | Çocuk çok önemli. | Fringe-1 | 2008 | |
| Who are you? | Tabii. Baba, kızma ama... Beyler... | Fringe-1 | 2008 | |
| local officers and agents questioned, anyone who might have seen anything | Buraya ilk geldiğimizde... | Fringe-1 | 2008 | |
| He's my second in command. | Harry, biraz müsaade edersen... | Fringe-1 | 2008 | |
| Please. | Burada bir sorunumuz var. Tutuklayın. | Fringe-1 | 2008 | |
| I have a sanford harris, line six. | Selam, Bethany. Bu gece bir şeyler içmeye çıkıyor muyuz? | Fringe-1 | 2008 | |
| we're having something of a crisis here. | Burada bir kriz içerisindeyiz. | Fringe-1 | 2008 | |
| Internal affairs is sending me in to do a full review of your office, | İç İşleri beni, büronuz hakkında tam... Hayır, ama bu olay ilk defa olmuyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| Are you okay? | Bu diğer evreni gösteren bir pencere. | Fringe-1 | 2008 | |
| Where's broyles? Do it! | Ama asalaklardan farklı bir şekilde bağlı. | Fringe-1 | 2008 | |
| What's going on here? | İlerleme var mı? | Fringe-1 | 2008 | |
| Quite day, agent dunham. | Hakkında söyleyeceğiniz başka şeyler de olmalı. ...ama bunu çalmak için hiçbir şeyin olmadığı bir ıstırabı hayal edin. Ne olduğunun farkındalar. | Fringe-1 | 2008 | |
| I don't think about you all too often. Really? | Ama sizin hakkınızda pek sık düşünmem. | Fringe-1 | 2008 | |
| Well, you must get some satisfaction from what you did to me. | Walter... | Fringe-1 | 2008 | |
| My conviction wasn't a point of pride for you? | Bunun olduğu yeri gösterir misiniz lütfen? | Fringe-1 | 2008 | |
| Because this is the kind of authority that I have here. | Ne zaman isterse alabileceğini söyledim. | Fringe-1 | 2008 | |
| You see, my conviction on sexual assault | Fazladan oksijen vermek... | Fringe-1 | 2008 | |
| have failed those tests at every turn. | Annen bunu duysaydı çok üzülürdü. | Fringe-1 | 2008 | |
| a man who spent most of his adult years | Hayır. | Fringe-1 | 2008 | |
| He's out of his mind, miss dunham. | Baba? Öğrendim gibi. | Fringe-1 | 2008 | |
| A traitor, a criminal, and a lunatic. | Seni anlıyorum, Walter. Ben de alışkanlıklarımdan kolay kolay kopamam. | Fringe-1 | 2008 | |
| Are you okay? Yep. | Sen iyi misin? Ne demeye çalışıyorsunuz? | Fringe-1 | 2008 | |
| I love you. | Hedefin bana güveni sonsuz. | Fringe-1 | 2008 | |
| No. They'd cleared the building. | Bir şeyler buldum sanırım. | Fringe-1 | 2008 | |
| <font color=00FFFF> =http://sfile.ydy.com= proudly presents</font> | Birçok şey biliyorum. Seninle kurduğu empatik bağ yoluyla bunu hissedebiliyordu. | Fringe-1 | 2008 | |
| What do we know about our guy? | Nasıl yardımcı olabilirim, Lucas? ...ve bu dökümanın anlatmaya çalışacağı şey, bununla mücadele." | Fringe-1 | 2008 | |
| No time for the immune response. | Walter, lütfen. | Fringe-1 | 2008 | |
| What do you mean you lost it? | Sıradan vatandaşları haberleri olmadan denek olarak kullanıyordu. | Fringe-1 | 2008 | |
| Things like this used to happen in the lab all the time. | Kimdi? Hey! Hey! | Fringe-1 | 2008 | |
| Well, have you considered, I don't know, killing it? | Bir oğlu var. | Fringe-1 | 2008 | |
| That is true. | ...hafif bir radyoaktivite içeriyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| How could you be? You're on a vendetta against her. | Beni fark ettiği an önemli bir andı. | Fringe-1 | 2008 | |
| Well, the pentagon is concerned, phillip. | Koç boynuzu. | Fringe-1 | 2008 | |
| 'Cause you were his teacher's assistant. | Sana hiçbir şeyden bahsetti mi? Elbette. | Fringe-1 | 2008 | |
| I thought that he might have mentioned if something unusual had happened. | Sence John Scott Z F T için mi çalışıyormuş? | Fringe-1 | 2008 | |
| No, he didn'T. Nothing. | Kalbini olmadık yerlere sokma. | Fringe-1 | 2008 | |
| Well, could I get a list of the students he talked to? | Telsiz sükûtu muhafaza olacak. | Fringe-1 | 2008 | |
| Three months. | Ben de o savaşa gitsem kesin aklımı kaybederdim. | Fringe-1 | 2008 | |
| What job was that? | Ne işiymiş o? | Fringe-1 | 2008 | |
| What, you think he's a target too? | "What color is your parachute?" Do what you are... | Fringe-1 | 2008 | |
| is genetically similar to some evidence that | Bayan Dunham, benden yapmamı istediğin şey... ...dedi ki; Pek bir şey gözükmüyor. Arkadaşı, yakını yok. | Fringe-1 | 2008 | |
| Is that even possible? | Evet. Son kararın mı? Demek yanılmışım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Find simon. Get him in protective custody now. | Güneyli vaaz veren dindar numarası yapan sofular gibi konuşuyorsun! | Fringe-1 | 2008 | |
| Yeah, sure. I have the key. Is everything okay? | ...Ajan Scott'la paylaşılmış bilinç durumuna geçtin. | Fringe-1 | 2008 | |
| Who's that? | Senin tıbbi yardıma ihtiyacın var. | Fringe-1 | 2008 | |
| A man we're taking into protective custody. I'll give you the details on the way. | Çok iyi. Çok iyi Olivia. Güzel. Bu güzel, Olivia. | Fringe-1 | 2008 | |
| Fbi tells you they're here to save your life, you listen. | Diğer taraftayken... | Fringe-1 | 2008 | |
| know that we're doing everything we can to bring those responsible to justice. | ...ya da "Willam", seni daha az yabancı hissettirecekse. | Fringe-1 | 2008 | |
| Maybe students whose grades they might have felt were undeserved. | En sonunda birilerinin geleceğini biliyordum. | Fringe-1 | 2008 | |
| they're like eggs, but the catalyst is stomach acid. | Bana göre bu | Fringe-1 | 2008 | |
| I called medical assistance. | Hitler'in bütün hayalleri küçük bir toksinle hayat buluyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| Well, I'm gonna keep looking for someone who's connected to kinberg and simon. | Başlangıç için harika cümleler. Müthiş. | Fringe-1 | 2008 | |
| Cheers. | Beklemek için makul sebeplerim var. | Fringe-1 | 2008 | |
| Is there something else? | Doğru tür enerjiyi salarak... | Fringe-1 | 2008 | |
| Maybe this'll help. | Greg'in babası mı? Sizin askerler topladığınızı da biliyorum. Bu kelimeyi kullanmıştınız, değil mi? Umarım sipariş ettiğim... | Fringe-1 | 2008 | |
| I need to talk to you. | Daha önce böyle bir uyarı almadınız yani? | Fringe-1 | 2008 | |
| But I've got harris watching me like a prison guard. | Ama Harris beni gardiyan gibi izliyor. | Fringe-1 | 2008 | |
| Why not? | Gloucester'daki olaydan sonra halk için risk mi oluşturuyordu? | Fringe-1 | 2008 | |
| Oh, yes, he's really glad to be back. | Bombayı etkisiz hale getirdik. | Fringe-1 | 2008 | |
| We should be able to pick up any outgoing calls they make from their house. | Evinden yapılan her bir dışa giden aramayı tespit edebiliriz. | Fringe-1 | 2008 | |
| This is mitchell. | Ben Mitchell. | Fringe-1 | 2008 | |
| Is it working? | Bayıltılmış fakat nabzı güçlü. | Fringe-1 | 2008 | |
| I don't know how she could. | Sen bir savaş esiri değilsin, Eastwick. Suçlusun. | Fringe-1 | 2008 | |
| Olivia? | Yani gelmesem olurdu. | Fringe-1 | 2008 | |
| Please, don't hurt me. | Aslında bana kalırsa durum bundan çok daha karmaşık. | Fringe-1 | 2008 | |
| Are you gonna hurt me? | Walter? | Fringe-1 | 2008 | |
| Damn it, samantha, shut the hell up and get down on the ground. | ...daha uzun yaşar mıyım?" | Fringe-1 | 2008 | |
| No, nothing yet. | Hepimiz kurtardık. | Fringe-1 | 2008 | |
| Nice work. Thanks. | Neden geri döndün? | Fringe-1 | 2008 | |
| Assuming, of course, they text each other. | Nick? Nick Lane mi? | Fringe-1 | 2008 | |
| Peter was really worried about you when you were gone. | Şaşırmadım. | Fringe-1 | 2008 | |
| Walter. You were. | Bir saniye. | Fringe-1 | 2008 | |
| Freeze! | Bak, Olivia. Bir saniye beni dinle. | Fringe-1 | 2008 | |
| Why take me? | Hazırız. | Fringe-1 | 2008 | |
| Who the two sides are? | Ajan Francis'i ultrason için hazırlayın. | Fringe-1 | 2008 | |
| He's right. You should get home. | Sadece kötü rüya. | Fringe-1 | 2008 | |
| Thank you,Walter. | Ajan Dunham? Nina Sharp. | Fringe-1 | 2008 | |
| What? | Hayır, olmaz bu son kitap. | Fringe-1 | 2008 | |
| It is impossible. | ...ki öyle bir şey de imkansız. Ne zaman pes etmen gerektiğini hiç bilmiyorsun. Ne zaman pes etmen gerektiğini hiç bilmiyorsun. | Fringe-1 | 2008 | |
| you hear me? | Bucky'i dışarı çıkardığına emin ol. | Fringe-1 | 2008 | |
| That scared me. | O benim buluşumu çalan adam. | Fringe-1 | 2008 | |
| Hey,you're a tough mother. | İki sözcüğü baz alarak. Olduğun yerde kal! | Fringe-1 | 2008 | |
| Sure minds me as you? | Korkunç bir şekilde ve büyük ihtimalle de acılar içinde öldüler. | Fringe-1 | 2008 | |
| I'm gonna go make sure she's brushing her teeth. | ...Empire State binasının sözüm ona gözlem kulesinin yapılmasının asıl amacı... | Fringe-1 | 2008 | |
| Darwin was occasionally a moron. | Dâhi bir adam için... | Fringe-1 | 2008 | |
| By having sex constantly. | O kadarını hatırlıyorum. Elbette, hatırlıyorsun. | Fringe-1 | 2008 |