Search
English Turkish Sentence Translations Page 18925
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I had never meditated before. | Daha önce bana meditasyon yapılmamıştı. Şimdi ise hayatımı onsuz hayal edemiyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I have goals. | Hedeflerim var. Ne tür hedefler? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
There are levels. | Seviyeler var. Her seviye ulaşabileceğin bir hedef eğer buna inanırsan. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
What level are you at? | Sen hangi seviyedesin? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Moving from level to level takes will. | Seni seviyeden seviyeye götüren şey isteklerin. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I've grown so much, but I don't know if | Fazlasıyla olgunlaştım ama yeterince güçlü olup olmadığımı bilmiyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
At least not in time. | En azından vakti gelince. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
In time? | Vakti gelince mi? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
For what? | Ne için? Bir şey mi olacak? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I cannot say. | Bunu söyleyemem. Niçin? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Because I don't know. | Çünkü bilmiyorum. Ira'nın söylediğine göre... | Faults-1 | 2014 | ![]() |
what's wrong? | Ne oldu? Ira kim? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I shouldn't have said that. | Bunu söylememem gerekirdi. Lideriniz mi? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Ira is the connection between us and what happens next. | Ira, bizim ile bir sonraki olacaklar arasında ki bağlantı. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Is he the one who brought you all together? | Sizi bir araya toplayan adam o mu? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Ira is not a man. | Ira erkek değil. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
So Ira is a woman? | O zaman Ira bir kadın? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
No, Ira has moved past the human form. | Hayır, Ira insan formunun ötesine geçmiş biri. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
You have to forgive me, but I'm not sure what you're | Beni bağışla ama ne söylemeye çalıştığını anlamıyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
We are all weighed down by our physical form. | Hepimiz bedensel şekillerimiz arasına sıkışıp kaldık. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Each level means a piece of control. | Her seviye bir parça kontrol anlamına gelir. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
But that doesn't really mean anything, does it? | Ama bu gerçekte bir şey ifade etmiyor, değil mi? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
You have to see they're teaching you in these vague | Sana belirsiz terimler ve kanıtlanmayan fikirler aşıladıklarını görmen gerek. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Control means all matter loses meaning. | Kontrol, diğer her şeyin anlamını yitirmesi demek. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Control of one's self means control of others. | Kendini kontrol etmek, diğerlerini kontrol etmek anlamına gelir. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
It even changes the way others perceive our image, our light. | Onlar, görüntümüzün ve ışığımızın algısını bile değiştirebilir. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Or do you not see it? | Ya da bunu görmezsin? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Are you talking about invisibility? | Görünmezlikten mi söz ediyorsun? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Have you witnessed this? | Buna şahit oldun mu? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Can you tell me what happens when you reach the final | Son seviyeye ulaşınca ne olduğunu anlatabilir misin? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
When you become free? | Özgür olduğunda yani? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
One moves on. | Giderler. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
And where do the people who move on go? | Peki bu insanlar nereye doğru giderler? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I see they put you in a room with two beds. | Görüyorum ki sizin odaya 2 yatak koymuşlar. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Perhaps you and Evelyn would be more comfortable with the | Belki de sen ve Evelyn, kral dairesinde daha rahat edebilirsiniz. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
We're comfortable. | Biz rahatız. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
It's one bed, so I'm on the floor. | Sadece bir yatak var, bu yüzden ben yerde yatıyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
We're not moving. | Hiçbir yere gitmiyoruz. Tamam. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
What is that smell on you? | Bu üzerindeki koku da ne? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I'm not wearing these. | Bunları giymeyeceğim. Tatlım, bunlar senin kıyafetlerin. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Mom, I don't wear stuff like this anymore. | Anne, artık bu tarz şeyler giymiyorum. Ben bunu beğendim. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I'm not wearing that. | Onu giymeyeceğim. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
And these. | Ve bunu. Git ve bunları üzerine giy. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Yes, daddy. | Tamam baba. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Wait, your mother should go with you. | Bekle, annen de seninle gelsin. Ben hallederim. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Well, she'd have taken all day if I'd let her. | Eğer ben karışmasaydım, tüm gün sürerdi. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Um, when was the last time she wore these? | Bunları en son ne zaman giymişti? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
My daughter looks beautiful in these. | Kızım bunların içinde güzel görünüyor. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
When she comes back in you're going to tell her she looks | İçeri girdiği zaman, ona güzel olduğunu söyleyeceksin. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I am not going to say that. | Böyle bir şey söylemeyeceğim. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Remember who's paying you. | Sana kimin ödeme yaptığını unutma. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
You look... beautiful. | Güzel görünüyorsun. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Okay. | Tamam. Hadi başlayalım. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I still don't understand what it is we did. | Hala anlamıyorum. Biz sana ne yaptık? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
You didn't do anything, that's the point. | Hiçbir şey yapmadınız, asıl sorun da bu zaten. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
We fed you, we put a roof over your head. | Karnını doyurduk ve sana yatacak yer verdik. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
You make it sound like an obligation. | Bunları zorunluluk gibi söylüyorsun. Belki de gerçekten öyledir. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
We're not here to pass blame. | Birbirimizi suçlamak için burada değiliz. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
But we all are here because of her. | Ama hepimiz onun yüzünden buradayız. Biz, onun için buradayız. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Oh, I can't wait for this to be over with. | Tüm bunların bitmesini bekleyemeyeceğim. Bebeğimi bana geri ver! | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I'm not going home with you. | Seninle eve gelmeyeceğim. Evet, geleceksin! | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I'm not! | Gelmeyeceğim! | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Well slit your wrists right now then, because that's where | O zaman şimdiden bileklerini kes çünkü bunlara bir son vermezsen... | Faults-1 | 2014 | ![]() |
And you'll have yourselves to blame. | Ve sen de kendini suçlayacaksın. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I thought you'd see that I'm happy. | Beni görünce mutlu olursunuz sanmıştım. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I've never been this happy in all my life. | Hayatımda hiçbir zaman bu kadar mutlu olmamıştım. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
We need you home with us. | Bizimle eve gelmeni istiyoruz. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
But I'm afraid of you. | Senden korkuyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I I don't think that's a good idea. | Bunun iyi bir fikir olduğunu düşünmüyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
hi, sorry, we'll keep it down. | Merhaba, özür dilerim, biraz daha sessiz oluruz. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I'd hate to have to come up there, Ansel. | Oraya gelmek zorunda olmaktan nefret ediyorum Ansel. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Do you know who this is? | Kim olduğumu anladın mı? Evet. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I remember you. The... | Seni hatırlıyorum. Park alanında ki karanlık beyefendi. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I mean... | Yani, gizemli anlamında demek istemiştim. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
How are you Ansel? | Nasılsın Ansel? Nerede olduğumu nasıl biliyorsun? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
You're not trying to disappear on us, are you? | Bizden kaçmaya çalışmadın, öyle değil mi? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Disappear? | Kaçmak mı? Hayır, tabii ki hayır. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
It's just... | Ben sadece çalışıyorum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
It's a job, and I'm going to pay terry back, | Bir iş aldım ve Terry'e borcumu ödeyeceğim. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
So that's good news. | Yani bu iyi bir haber. Aradığına sevindim, böylece sana da söylemiş oldum. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Word is you have the money, Ansel. | Paranın sende olduğunu söyle Ansel. Zarfın içinde hiçbir bok olmadığını söyle. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
No, no, no. | Hayır, hayır. Zarf mı? O sadece günlük ücretti. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
That was separate. | Bununla bir alakası yok. İşi tamamlayana kadar paranın tamamını ödeyemem. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Oh, I believe you Ansel. | Sana inanıyorum Ansel. Sorun şu ki, Terry inanmıyor. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
And he signs my checks. | Ve benim çeklerimi o imzalıyor. Hayır, yemin ederim. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I'm coming up there. | Oraya geliyorum. Bekle. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
What if I could get you half now? | Ya sana paranın yarasını şimdi verirsem? Bu işe yarar mı? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Other half when this job finishes up in three days. | ...diğer yarısını da 3 gün içinde işi tamamlayınca veririm. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Would that work? | Bu işe yarar mı? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Terry's office. | Terry'nin ofisi. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Be here by nine. | 9'a kadar burada ol. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I'm working! | Şu an çalışıyorum! | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Paul, could I have a word with you? | Paul, seninle bir şey konuşabilir miyim? | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I'm right here. | Tam karşındayım. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Oh, um, I'd really prefer it if we could speak privately. | Aslında özel olarak konuşmayı tercih ederim. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Okay, uh, this is going to sound... | Tamam, bu kulağa pek... | Faults-1 | 2014 | ![]() |
um, I promise you nothing funny is going on. | Sizi temin ederim işler hiç iyi gitmiyor. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
Nothing better be going on. | Hiçbir şey iyi gitmiyor mu? Evet, maalesef. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
I need half of the remainder of the money now. | Geri kalan paranın yarısına şimdi ihtiyacım var. | Faults-1 | 2014 | ![]() |
But we're not halfway through the process. | Ama henüz sürecin yarısına bile gelmedik. | Faults-1 | 2014 | ![]() |