Search
English Turkish Sentence Translations Page 18531
English | Turkish | Film Name | Film Year | |
I'll just... I'll call, and I'll smooth that one over. | Arayıp hatamı telafi edeceğim. Onu arayıp... Konuşup işleri yoluna koyarım. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, no shit. | Hadi ya! Ne yaparsan yap. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Something in me just kind of snapped. | Sanki yüreğimden bir şeyler kopuyor gibiydi. İçimden sanki bir şeyler kopmuş gibi hissettim. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
That night at the hospital, when we thought that we were losing her, | Onu kaybettiğimizi düşündüğümüz hastanedeki o gece. Hastanedeki o gece, onu kaybedeceğimizi sandığımızda... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I prayed that if it was her time, | Bebeğimizin zamanı geldiyse... ...vakti gelmişse eğer... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
she'd go quickly, without so much suffering. | ...bunun hızlıca, acı çekmeden olmasını diledim. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
But morning came, and she pulled through. | Ama sabah oldu ve o badireyi atlattı. Ama sabah oldu... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Her eyes, | Bakışları... Gözleri... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
so determined, so defiant. | ...öyle kararlı, öyle mücadeleciydi ki. ...o kadar kararlı, o kadar azimliydi ki. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Was he worth it? This Stonehill guy? | Peki gittiğine değdi mi? Şu Stonehill denen adam? Gittiğine değdi mi peki? Stonehill'le konuştun mu? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
He's really eccentric, but his science | Garip birisi, ancak becerisi diğerlerinin çok daha ötesinde. Çok acayip bir adam ancak bilimsel açıdan diğer herkesten daha önde. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
He's definitely the one to put our money on. | Kesinlikle yatırım yapılabilecek biri. Tabii paramız kaldıysa. Kesinlikle yatırım yapmaya değecek biri. Tabii paramız olsaydı. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I promised him that we'd raise some, | Biraz para toparlayacağımızı söyledim ona. Ona biraz para toplayacağımıza dair söz verdim. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
and I said I'd have a check ready for him. | ...ve çekinin hazır olacağını söyledim. ...ben de çeki o zamana hazır edeceğimi söyledim. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
How much? 500. | Ne kadarlık? 500. Ne kadar? Beş yüz. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
That's all? Thousand. | Bu kadar mı? Bin. O kadarcık mı? Bin. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Is it $500 or $1,000? | 500 mü, 1.000 mi? Beş yüz dolar mı, bin dolar mı? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
$500,000. | 500.000 dolar. Beş yüz bin dolar. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
By next month. | Gelecek aya kadar hazır olması lazım. Ama gelecek aya. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Sweetheart, are you totally insane? | Kafayı mı yedin sen, hayatım? Galiba. Hayatım, sen aklını mı kaçırdın? Çok mu belli oluyor? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
AILEEN: We're holding our first fundraiser on the 23rd at the school, | İlk bağış toplama etkinliğini 23'ünde okulda yapacağız. İlk bağış kampanyasını ayın 23'ünde okulda yapıyoruz... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
and we would love if you and Frank could join us. | Frank ile beraber katılırsanız çok memnun oluruz. ...ve Frank'le sen de bize katılabilirseniz çok seviniriz. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Ready for your spelling test? | Heceleme sınavına hazır mısın? Hakkından geleceğim. Heceleme testin için hazır mısın? Hiç şüphen olmasın. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
My name's John Crowley. I'm calling from Oregon, | Adım John Crowley. Oregon'dan arıyorum. Adım John Crowley. Sizi Oregon'dan arıyorum. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
and I got your name from the Atlanta area Pompe parents' group. | İsminizi Atlanta bölgesi Pompe ebeveynleri grubundan buldum. İsminizi Atlanta Bölgesi Pompe Aileleri Grubu'ndan öğrendim. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
AILEEN: And I was so sorry not to see you at the reunion | Mezunlar toplantısında sizi göremediğim için çok üzüldüm... Sizi mezunlar gecesinde göremeyince çok üzüldüm... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
because you were one of my most favorite people in high school. | ...çünkü lisede en sevdiğim kişilerdendiniz. ...çünkü lisede en sevdiğim arkadaşlarımdan biriydiniz. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Anyway, John and I are starting this foundation. | Neyse, dediğim gibi John'la beraber böyle bir vakıf kurduk. Şey diyecektim, John'la ben bir dernek işine giriştik... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Hey, Dad? Dad. No, you know what I mean. | Baba? Baba. Biliyorsun ne demek istediğimi. Baba? Baba? Hayır, ne demek istediğimi biliyorsun. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Just make it right. Dad? | Düzgün yap yeter. İşi halledin yeter. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Okay, well, tell me he told you. Dad! | Tamam, sana ne söylediğini söyle bana o zaman. Baba! Peki, sana ne dediğini söyle bana. Baba! | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
No, I'm gonna have to call you back. | Seni daha sonra ararım, şimdi müsait değilim. Görüşürüz. Seni birazdan ararım. Şu an konuşamıyorum. Pekâlâ, görüşürüz. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, what is it? I sold my RipStik. | Söyle ne oldu? RipStik'imi sattım. Şimdi söyle, ne var? Kaykayımı sattım. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Is it enough to give to Megan and Patrick's foundation? | Megan ve Patrick'in vakfına vermeye yeter mi bu kadarı? Megan'la Patrick'in derneğine yatırmaya yeter mi bu para? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, it's more than enough. | Evet, yeter de artar bile. Tabii ki, yetmek ne kelime. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Are you John? Yes. | John siz misiniz? Evet. John siz misiniz? Evet. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Marcus Temple. We spoke on the phone. | Marcus Temple. Telefonda konuşmuştuk. Tabii. Sizi gördüğüme çok sevindim. Marcus Temple. Telefonda konuşmuştuk. Evet, hatırladım. Sizi görmek ne güzel. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
All the way in from Atlanta. Yes. | Ta Atlanta'dan buralara gelmişsiniz. Evet. Ta Atlanta'dan buraya gelmişsiniz. Evet. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Well, this is for your foundation, | Bunlar vakfınız için akrabalarım, arkadaşlarım ve kilise grubundan. Bu, akrabalarımızdan, arkadaşlarımızdan ve... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
JOHN: Thank you very much. | Çok teşekkür ederim. Çok teşekkürler. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Thanks. | Sağ olasın. Sağ ol. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Hi, Dr. Stonehill. I'm Megan. | Merhaba, Dr. Stonehill. Megan ben. Selam, Megan. Ben de Dr. Stonehill. Merhaba Dr. Stonehill, ben Megan. Merhaba Megan, ben de Dr. Stonehill. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, that's why I said, "Hi, Dr. Stonehill." | Biliyorum. Bu yüzden, "Merhaba, Dr. Stonehill" dedim zaten. Biliyorum, o yüzden "Merhaba Dr. Stonehill" dedim ya zaten. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Are you coming in or not? | Giriyor musunuz, girmiyor musunuz? Giriyorum, sağ ol. İçeri giriyor musunuz, girmiyor musunuz? Gireyim, teşekkür ederim. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Where's Mom and Dad? | Annenle baban nerede? Annen baban nerede? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
They'll be down in a minute. | Birazdan aşağıya inerler. Bir dakika içinde aşağı inerler. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Patrick's vent alarm is going off, so they need to fix it. | Patrick'in nefeslik alarmı bozulduğundan onarmak durumunda kaldılar. Patrick'in solunum alarmı çaldı da onu düzeltmeye uğraşıyorlar. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
His alarm goes off even more than mine. | Benimkinden çok daha fazla bozuluyor. Onun alarmı benimkinden bile çok çalar oldu. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Do you have a wife? | Karın var mı? Karın var mı? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Yeah? How come? | Öyle mi? Neden peki? Benimle geçinmek çok kolay da ondan. Hadi ya? Nasıl oldu o? Çünkü geçinmesi çok kolay biriyim. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Any other questions? | Başka sorun var mı? Hayır, sorma sırası sende. Başka sorun var mı? Yok. Sorma sırası sende. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
You're probably wondering what grade I'm in. | Kaçıncı sınıftayım diye merak ediyorsundur muhtemelen. Kaçıncı sınıftasın? Muhtemelen kaçıncı sınıfta olduğumu merak ediyorsundur. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
What grade are you in? | Kaçıncı sınıftasın? Üçüncü sınıftayım. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
My hobbies are video games and penguins. How about you? | Hobilerim, bilgisayar oyunları ve penguenler. Ya sen? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I already graduated. | Ben çoktan mezun oldum. Yok, sevdiğin şeyleri diyorum. Ben çoktan mezun oldum. Hayır, hobilerini kastetmiştim. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Mostly I just work. | Çoğunlukla çalışıyorum. Genelde tek yaptığım çalışmaktır. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Little bass fishing every once in a while, but... | Arada sırada balık tutmaya giderim ama Tabii ara sıra levrek avlamaya falan da giderim ama yine de... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
What's your favorite subject? | En çok sevdiğin ders ne? En sevdiğin ders ne? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I'm good at reading, but I like P.E. best, especially the sprint races. | Okuma konusunda iyiyim, ama en çok beden eğitimini... Okumada iyiyim ama en sevdiğim ders beden eğitimi, özellikle de kısa koşular. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Sprint races? | Kısa koşular mı? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Wanna see? | Görmek ister misin? Tabii. Görmek ister misin? Tabii. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Come on. | Gel hadi. Gelsene. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Is he here yet? | Gelmedi mi hâlâ o? Bilmem ki. Gelmedi mi hâlâ? Bilmiyorum. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I'm gonna win! | Kazanacağım! Ben kazanacağım! | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Come on, slowpoke. | Hadisene, hımbıl. Bu kadar uyuşuk olma! | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, I won! | İşte bu, kazandım! Kazandım işte! | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Oh, yeah. | İşte bu. Her zamanki gibi. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Told you I'm gonna beat you. | Seni yenerim demiştim. Seni yeneceğimi söylemiştim. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Dr. Stonehill has 2 ex wives. | Dr. Stonehill'in iki eski eşi varmış. Dr. Stonehill iki kere boşanmış. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I see that Megan's introduced herself. Yeah. | Megan kendini tanıtmış anladığım kadarıyla. Evet. Megan'la tanışmışsınız bile. Evet. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
How are you, Dr. Stonehill? I'm okay, thank you. | Nasılsınız, Dr. Stonehill? İyiyim, sağ olun. Nasılsınız Dr. Stonehill? İyiyim, teşekkür ederim. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
This is Aileen, my wife. So nice to meet you. | Karım Aileen. Memnun oldum. Bu Aileen, eşim. Tanıştığımıza çok memnun oldum. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Here's Patrick. Hi. | Patrick bu da. Merhaba. Bu da Patrick. Merhaba. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Hey, Patrick. I think we should probably go inside. | Selam, Patrick. İçeri girsek iyi olur diyorum. Merhaba Patrick. İçeri geçsek iyi olur. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Megan, we'll see you inside. Come on. | Megan, içeri geliyorsun, hadi. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Night, Patrick. Good night. | İyi geceler, Patrick. İyi geceler. İyi geceler Patrick. İyi geceler. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Night, SpongeBob. | İyi geceler, Sünger Bob. Sana da iyi geceler Sünger Bob. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
You gotta say good night to Dr. Stonehill. | Dr. Stonehill'e de iyi geceler de bakalım. Sünger Bob'u öpsün. Dr. Stonehill'e iyi geceler dilemeyecek misin? Sünger Bob'u öpsene. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Good night. Good night, son. | İyi geceler. İyi geceler oğlum. İyi geceler. İyi geceler evlat. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Good night, Patrick. | Tatlı rüyalar, Patrick. İyi geceler Patrick. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I'm not gonna say it again. It is bedtime now. | Tekrar söylemeyeceğim. Yatma vaktin geldi. Bir kez daha söylemeyeceğim. Yatma vaktin geldi. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
It's for him. | Onun için ama. Ona verecektim. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
You like it? | Beğendin mi? Hoşuna gitti mi? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Well, sure. | Tabii. Tasasız küçük bir dost kim bilir içinde neler barındırıyordur, değil mi? Gitti ya. Şansına güvenen küçük bir dost... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
He's a plastic toy. | Plastik oyuncak o. Biliyorum. Plastik oyuncak o. Biliyorum. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
JOHN: Here's the father daughter dance. | Burada da baba kız dans ederken. Burada da baba kız dansı yapıyoruz. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
You haven't lived until you've seen | Ama Megan'ı tekerlekli sandalye ile Watusi dansı yaparken kesin görmeniz lazım. Megan'ı tekerlekli sandalyeyle boğa güreşi yaparken görmen lâzım. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Here you go. | Buyurun. Buyrun. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Go ahead and eat the cobbler while it's hot. | Hâlâ sıcakken yiyin ekmek pudinginden. Harika kokuyor, canım. Hazır sıcakken yiyin, bekletmeyin. Harika kokuyor tatlım. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Bob, we went to this dude ranch. | Büyük bir çiftliğe gitmiştik, Bob. Bob dememin sakıncası var mı? | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Well, Bob. | Aslında, Bob. Bob. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
This is the first installment against the promised half a million. | Bunu söz verdiğimiz yarım milyonun ilk taksiti gibi düşün. Bu yarım milyon doların ilk taksiti. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Tell you the truth, that's more than I expected. | Aslına bakılırsa beklediğimden de fazla meblağ bu. Gerçeği söylemek gerekirse bu kadarını bile beklemiyordum. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Dr. Stonehill, we promise that... | Dr. Stonehill, yemin ederim ki Dr. Stonehill, yeterli süre zarfında... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Yeah, I know. If... In enough time, then... | Evet, biliyorum. Yeterli zamanımız olsaydı Evet, biliyorum. ...parayı bulacağımıza... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
I know. I know. | Farkındayım. Biliyorum. Biliyorum. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
You can learn a lot about a person on the Internet these days. | Bugünlerde İnternet'ten bir kişi hakkında çok şey öğrenebiliyoruz. Bugünlerde biri hakkında internetten sürüyle şey öğrenebiliyorsun. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
Learn about a working class kid from New Jersey, | Mesela, New Jerseyli bir işçi çocuğunun... New Jersey'in işçi kesiminden gelen bir çocuğun... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
worked his way through Harvard Business School, | ...çalışıp didinip Harvard İşletme Fakültesini bitirdiğini... ...Harvard Meslek Okulu'nu bitirmeyi başarıp... | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |
clawing his way up the ladder at Bristol Myers. | ...tırnaklarıyla kazıyarak Bristol Myers'da işe girdiğini öğrenebiliriz. | Extraordinary Measures-1 | 2010 | ![]() |