Search
English Turkish Sentence Translations Page 157802
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| A legend among con men. | Dolandırıcıların efsanesi bu. | Swindled-1 | 2004 | |
| But his favorite topic | Ama favori adamı... | Swindled-1 | 2004 | |
| was Federico. The best grifter I ever knew. | ...Federico'ydu. Tanıdığım en iyi üçkağıtçı. | Swindled-1 | 2004 | |
| Over 20 years in the profession | Meslekte geçen 20 yıl boyunca, | Swindled-1 | 2004 | |
| and the cops don't even know he exists! | polisler yaşadığına dair bir kanıt bile bulamadı! | Swindled-1 | 2004 | |
| He takes care of every last detail. | En ince detayı dahi hesaplar. | Swindled-1 | 2004 | |
| And he never loses his style. | Stilini de hiç kaybetmedi. | Swindled-1 | 2004 | |
| But he nearly ruined his life over a bit of skirt. | Ama bir kısa etekli yüzünden nerdeyse hayatını mahfedecekti. | Swindled-1 | 2004 | |
| It's the only weakness I know him to have. | Bildiğim tek zaafı da buydu. | Swindled-1 | 2004 | |
| Women? No! Just one. | Kadınlara mı? Hayır! Sadece birine. | Swindled-1 | 2004 | |
| You could become as damned good as he is. | Onun gibi harika biri olmaman için hiç bir sebep yok. | Swindled-1 | 2004 | |
| When you work, you only think about the scam, | İş esnasında, sadece olaya odaklanıyorsun, | Swindled-1 | 2004 | |
| and not about the loot, like others. | diğerleri gibi parayı düşünmüyorsun. | Swindled-1 | 2004 | |
| And that, partner, is called... | Böyle ortağa ne denir... | Swindled-1 | 2004 | |
| Class! | Klas! | Swindled-1 | 2004 | |
| Take away the pillow. I can't sleep like that. | Yastığı al. Onunla uyuyamıyorum. | Swindled-1 | 2004 | |
| I've always been like that. | Hep böyle uyurum. | Swindled-1 | 2004 | |
| You have a gift, | Sende Tanrı vergisi bir yetenek var, | Swindled-1 | 2004 | |
| a gift, and you'll go far. | ve çok yükseleceksin. | Swindled-1 | 2004 | |
| If you don't rush things, that is. | Eğer işlerin sarpa sarmazsa, aynen böyle olacak. | Swindled-1 | 2004 | |
| I didn't mind now ifhe called me son. | Bana "evlat" demesini artık umursamıyordum. | Swindled-1 | 2004 | |
| In fact, I even liked it. | Doğrusu, hoşlanıyordum da diyebilirim. | Swindled-1 | 2004 | |
| And I didn't even know his real name. | Gerçek adını da hiç öğrenemedim. | Swindled-1 | 2004 | |
| I soon started doing my own jobs. | Kısa süre sonra kendi işlerime giriştim. | Swindled-1 | 2004 | |
| Any psychotropic will do. | Herhangi bir psikotropik iş görebilirdi. | Swindled-1 | 2004 | |
| I prefer Transillium 3. | Ben Transillium 3'ü seçtim. | Swindled-1 | 2004 | |
| Two capsules takes care of everything, | İki kapsül her şeyi yoluna koyar, | Swindled-1 | 2004 | |
| although it can be slow. | bazen de yavaşça nüfuz eder. | Swindled-1 | 2004 | |
| I went from having nothing to having almost everything. | Sıfırdan zirveye doğru ilerliyordum. | Swindled-1 | 2004 | |
| And what I didn't have, I wanted now. | Sahip olmadığım birçok şey, ayağıma serilmişti. | Swindled-1 | 2004 | |
| Rafa? | Rafa! | Swindled-1 | 2004 | |
| Anyone at home? | Kimse yok mu? | Swindled-1 | 2004 | |
| No, who are you? | Ya siz kimsiniz? | Swindled-1 | 2004 | |
| How did you get in? I'm Paco. | İçeri nasıl girdiniz? İsmim Paco. | Swindled-1 | 2004 | |
| You're Paco. | Demek Paco sensin. | Swindled-1 | 2004 | |
| You're Paco! Of course. | Tabi ya, Paco! | Swindled-1 | 2004 | |
| Rafa told me about you. I'm Javier, a friend of Rafa's. | Rafa senden bahsetmişti. Ben Javier, Rafa'nın arkadaşıyım. | Swindled-1 | 2004 | |
| Today he was saying we should all have dinner some night. | Hatta bu akşam, bir gün hep beraber yemeğe çıkalım demişti. | Swindled-1 | 2004 | |
| Yeah? And what happened him? | Öyle mi? Peki nesi var onun? | Swindled-1 | 2004 | |
| Nothing, we were at a party, he started to drink, | Yok bir şey, partideydik, çok içti, | Swindled-1 | 2004 | |
| and ended up like that. | ve sonunda bu hale geldi. | Swindled-1 | 2004 | |
| Do you know where he keeps the bicarbonate? | Evde soda var mı, siz bilebilirsiniz? | Swindled-1 | 2004 | |
| I could get out of any situation | Bir yalanla, her zor durumdan | Swindled-1 | 2004 | |
| with a lie. | yırtabilirdim. | Swindled-1 | 2004 | |
| You bastard! Stop, stop. | Seni piç kurusu! Dur, dur. | Swindled-1 | 2004 | |
| Stop, please! I haven't done anything. | Yapma lütfen! Bir şey yapmadım ki. | Swindled-1 | 2004 | |
| Why are you hitting me? I only came because | Niye vurdun şimdi bana? Burada olmamın tek sebebi; | Swindled-1 | 2004 | |
| Rafa didn't want to be alone. | Rafa'nın yalnız kalmak istememesi. | Swindled-1 | 2004 | |
| I rushed it. | Sıçmıştım. | Swindled-1 | 2004 | |
| I made the same mistake as my victims. | Kurbanlarımla aynı hatayı işledim. | Swindled-1 | 2004 | |
| I believed I was smarter than anyone. | Herkesten daha zeki olduğuma inanmıştım. | Swindled-1 | 2004 | |
| And that's the stupidest thing. | En ahmakça şey de budur zaten. | Swindled-1 | 2004 | |
| As the old man said, | İhtiyar'ın dediği gibi, | Swindled-1 | 2004 | |
| "Partner, youth is a defect that is corrected with time. " | "Ortak, gençlik zamanla düzelen bir kusurdur. " | Swindled-1 | 2004 | |
| It was just a matter of waiting and learning. | Bekleyip daha da çok şey öğrenmem gerekecekti. | Swindled-1 | 2004 | |
| Roman Serevriakof, or something like that. | Roman Serevriakof, ya da onun gibi bir şey. | Swindled-1 | 2004 | |
| Mr. Serevriakov? | Sayın Serevriakov? | Swindled-1 | 2004 | |
| Yes, can I help you? Luis Armero, management. | Evet benim, buyrun! Luis Armero, müdüriyetten. | Swindled-1 | 2004 | |
| It's a pleasure to welcome you. | Sizi ağırlamak bizim için bir onur. | Swindled-1 | 2004 | |
| The boy will take your luggage. | Görevli bavullarınızı alacaktır. | Swindled-1 | 2004 | |
| He's not staying in this hotel. | Kendisi bu otelde kalmıyor. | Swindled-1 | 2004 | |
| Correct. First, you'll have to register. | Tabi. İlk iş olarak kayıt yaptıralım o zaman. | Swindled-1 | 2004 | |
| I'll wait in the bar. Very well. | Ben bara geçiyorum. Pekala. | Swindled-1 | 2004 | |
| Mabel, | Mabel, | Swindled-1 | 2004 | |
| you haven't sent the champagne to 414. | 414'e hala şampanya göndermedin. | Swindled-1 | 2004 | |
| I would recommend that you keep all your valuables in the safe. | Değerli eşyalarınızı güvenli bir yerde saklamanızı öneririm. | Swindled-1 | 2004 | |
| Our hotel security is unquestionable | Otel güvenliğimiz çok iyidir | Swindled-1 | 2004 | |
| but one never knows today. | ama bu günlerde kimseye güven olmuyor. | Swindled-1 | 2004 | |
| Did you get a key at Reception? | Resepsiyondan size bir anahtar verdiler mi? | Swindled-1 | 2004 | |
| In Russia, it's much worse, | Rusya'da işler daha kötü, | Swindled-1 | 2004 | |
| believe me. | emin ol. | Swindled-1 | 2004 | |
| The government's hard line | Hükümetin uzlaşmacı bir tavrı yok, | Swindled-1 | 2004 | |
| can't beat the criminals. | suç olaylarını da azaltamıyorlar. | Swindled-1 | 2004 | |
| Governments... | Hükümet mi... | Swindled-1 | 2004 | |
| Governments need a hard line themselves. | İlk olarak hükümetin kendi içinde uzlaşması gerekli. | Swindled-1 | 2004 | |
| Now I just wait until he leaves the hotel | Artık otelden ayrılmasını bekleyecektim | Swindled-1 | 2004 | |
| and then I'll clean out the safe. | daha sonra kasayı boşaltacaktım. | Swindled-1 | 2004 | |
| It's late. We should go. | Geç oldu. Gitmeliyiz. | Swindled-1 | 2004 | |
| Take your passport. We'll need it. | Pasaportunuzu alın. Lazım olabilir. | Swindled-1 | 2004 | |
| Just a minute. Well, I'll leave you. | Bir dakika. Ben sizi yalnız bırakıyım. | Swindled-1 | 2004 | |
| Enjoy your stay. lt won't open. | Siz de kalın lütfen. Açılmıyor. | Swindled-1 | 2004 | |
| If you need anything, call me. | Bir şeye ihtiyacınız olursa, çekinmeyin beni arayın. | Swindled-1 | 2004 | |
| Who closed the safe? He did. | Kasayı kim kilitledi? O. | Swindled-1 | 2004 | |
| Don't act dumb. Give me the key. | Saf ayağına yatma da, anahtarı ver. | Swindled-1 | 2004 | |
| Was it the Russian tumbled you? No, not him, the other one. | Seni Rus mu yere serdi? Hayır, diğeri. | Swindled-1 | 2004 | |
| He wasn't even staying there. | Birdenbire çıkageldi. | Swindled-1 | 2004 | |
| He's here! Who is? | Burada! Kim? | Swindled-1 | 2004 | |
| Why the hell is he here? I'm off. | Ne işi var burada? Ben kaçıyorum. | Swindled-1 | 2004 | |
| Don't worry, he's an old friend. | Merka etme, eski bir arkadaşım. | Swindled-1 | 2004 | |
| That's Federico. | Federico'nun ta kendisi. | Swindled-1 | 2004 | |
| There before me was the king of con men. | Benden önceki dolandırıcılar kralıydı. | Swindled-1 | 2004 | |
| That title didn't excuse the dirty trick in the hotel. | Oteldeki numara da namına yakışırdı doğrusu. | Swindled-1 | 2004 | |
| Fingers spoke very highly of you. | Cepçi seni çok övdü. | Swindled-1 | 2004 | |
| You can trust him. He's a first rate partner. | Ona güvenebilirsin. Birinci sınıf bir ortaktır. | Swindled-1 | 2004 | |
| Were you testing me? | Beni deniyor muydunuz? | Swindled-1 | 2004 | |
| And you failed. | Ve başaramadın. | Swindled-1 | 2004 | |
| Next time, leave the passport out. | Bir dahaki sefer, pasaportu dışarıda bırak. | Swindled-1 | 2004 | |
| I wasted $1,000 and a gold watch. You wasted nothing. | 1,000$ ve bir altın saat gitti. Hiçbir şey yitirmedin. | Swindled-1 | 2004 | |
| It's worth sacrificing one chance in favor of a better one. | Daha büyük bir vurgun için kurban edildi diyelim. | Swindled-1 | 2004 | |
| By revealing you, Federico won the sucker's confidence. | Seni yakalayarak, Federico enayinin güvenini kazandı. | Swindled-1 | 2004 |