Search
English Turkish Sentence Translations Page 157801
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| and here's the other. | diğer vale. | Swindled-1 | 2004 | |
| And this is a jack too! | Bu da bir vale! | Swindled-1 | 2004 | |
| I'll fucking screw you! | Senin sülaleni! | Swindled-1 | 2004 | |
| Stop, stop. Move, move! | Dur, dur. Yapma! | Swindled-1 | 2004 | |
| Scams are like three card monte. | Dolandırıcılar, bula karayı al parayı gibidir. | Swindled-1 | 2004 | |
| We all want to find the ace, | Hep ası bulmak isteriz, | Swindled-1 | 2004 | |
| but, like the monte, | ama, bu oyundaki gibi, | Swindled-1 | 2004 | |
| Iife is full of traps and losers. | hayat tuzaklar ve kaybedenlerle doludur. | Swindled-1 | 2004 | |
| When we wanted something, we just took it. | Bir şeyi arzularsak, elde ederdik. | Swindled-1 | 2004 | |
| Today it was furs, yesterday, cigarettes, | Bir gün kürk, ertesi gün sigara, | Swindled-1 | 2004 | |
| tomorrow, the whole shop. | daha sonra bütün dükkan. | Swindled-1 | 2004 | |
| Gypsy thought he owned the world. | Çingene'ye göre tüm dünya ona aitti. | Swindled-1 | 2004 | |
| And I was the best friend of the owner of the world. | Bense dünyanın sahibinin en yakın arkadaşıydım. | Swindled-1 | 2004 | |
| But I was tired of robberies, of always running away. | Ama hırsızlık ve koşuşturmalardan bıkmıştım. | Swindled-1 | 2004 | |
| I met Fingers through one of Gypsy's scams. | Cepçi ile tanışmam Çingene'nin bir işinde gerçekleşti. | Swindled-1 | 2004 | |
| He was known for being a pickpocket, | Yankesici olarak tanınırdı, | Swindled-1 | 2004 | |
| but he was an encyclopedia of con tricks. | ama üçkağıdın kitabını yazacak numaraları vardı. | Swindled-1 | 2004 | |
| He taught me that the top cardsharps were magicians | Bana en büyük hilekarların büyücüler olduğunu öğretmişti | Swindled-1 | 2004 | |
| and he was one of them. | ve o da bir büyücü sayılırdı. | Swindled-1 | 2004 | |
| He seemed to be invisible, like a ghost. | Sanki bir hayalet gibi görünmez oluyordu. | Swindled-1 | 2004 | |
| It was a real show. | Gerçek gösteri budur işte. | Swindled-1 | 2004 | |
| You dropped your wallet. | Cüzdanınızı düşürdünüz. | Swindled-1 | 2004 | |
| Thank you. Don't mention it. | Teşekkürler. Önemli değil. | Swindled-1 | 2004 | |
| We get this shit after risking our necks? | Bu işe başımızı koyuyoruz payımıza bu mu düşüyor? | Swindled-1 | 2004 | |
| It's what we agreed on. | Anlaşmamız böyleydi. | Swindled-1 | 2004 | |
| All right, you're the artiste but my pal saved us back there. | Tamam, assolist sensin,fakat benim dostum sayesinde kıçlarımızı kurtarabildik. | Swindled-1 | 2004 | |
| You're starting to lose the knack. | Yeteneklerini kaybetmeye başladın. | Swindled-1 | 2004 | |
| Mind your manners or... | Terbiyeni takın yoksa... | Swindled-1 | 2004 | |
| Or what, grandpa? Will you carve me up with your dentures? | Yoksa ne yaparsın babalık? Takma dişinle beni mi ısırırsın? | Swindled-1 | 2004 | |
| Your partner is not a man of his word. | Arkadaşın sözünün eri değilmiş. | Swindled-1 | 2004 | |
| One must have some ethics in this miserable world. | Bu fani dünyada kişinin ahlaki değerleri olmalı. | Swindled-1 | 2004 | |
| You're a good operator, son, | Sen iyi işler çıkarabilirsin evlat, | Swindled-1 | 2004 | |
| but if you stick with him you'll end badly. | ancak ona takılmaya devam edersen, sonunu hiç parlak görmüyorum. | Swindled-1 | 2004 | |
| No more hard times. | Yetti artık. | Swindled-1 | 2004 | |
| We're going after something big. | Büyük işler çevirmemiz lazım. | Swindled-1 | 2004 | |
| That's enough, leave it. | Yeter, hadi gidelim. | Swindled-1 | 2004 | |
| I said, that's enough! | Yeter dedim! | Swindled-1 | 2004 | |
| Let's move! | Yürü! | Swindled-1 | 2004 | |
| Poor Gypsy. | Zavallı Çingene. | Swindled-1 | 2004 | |
| I knew I could trust him. | Ona güvenebileceğimi biliyordum. | Swindled-1 | 2004 | |
| He didn't mention me to the police, | Polise beni gammazlamazdı, | Swindled-1 | 2004 | |
| but they did him for things he hadn't done. | ama işlemediği suçları da üzerine atacaklardı. | Swindled-1 | 2004 | |
| We can throw away the key. Son of a bitch! | Kilitlemeye de gerek yok ama.. Orospu çocuğu! | Swindled-1 | 2004 | |
| I'm the Gypsy! | Bana Çingene derler! | Swindled-1 | 2004 | |
| One more punch and he'd confess that he killed Kennedy. | Son yumruğun ardından Kennedy'i öldürdüğünü de itiraf etti. | Swindled-1 | 2004 | |
| I'd been with the Gypsy since the orphanage. | Yetimhanedeki günlerimden beri Çingene'yle beraberdim. | Swindled-1 | 2004 | |
| I didn't want to live as a petty thief. | Ufak işler çeviren bir hırsız olarak hayatıma devam etmek istemiyordum. | Swindled-1 | 2004 | |
| Like Fingers said, I'd end up like him. | Cepçi'nin de dediği gibi, onun gibi rezil olabilirdim. | Swindled-1 | 2004 | |
| Maybe you'll be luckier now. | Belki bu sefer şansın döner. | Swindled-1 | 2004 | |
| I needed money, | Meteliğe kurşun atıyordum, | Swindled-1 | 2004 | |
| and I didn't have many options. | pek seçeneğim olduğu da söylenemezdi. | Swindled-1 | 2004 | |
| In my dealings, | Benim işlerimde, | Swindled-1 | 2004 | |
| you have to accept two conditions. | iki şartı kabul etmelisin. | Swindled-1 | 2004 | |
| First, no violent robberies or hard drugs. | İlki, şiddet içeren saldırılar ve uyuşturucu olmayacak. | Swindled-1 | 2004 | |
| I'm a con man, one from the old school, | Ben dolandırıcıyım, eski yöntemlerle çalışırım, | Swindled-1 | 2004 | |
| and not a common thief. | bildiğin hırsızlara benzemem. | Swindled-1 | 2004 | |
| And second, | İkincisiyse, | Swindled-1 | 2004 | |
| call me Fingers. | bana Cepçi de. | Swindled-1 | 2004 | |
| All right, son? | Tamam mı evlat? | Swindled-1 | 2004 | |
| But don't call me son. | Ama bana evlat deme. | Swindled-1 | 2004 | |
| You've got a girlfriend, Lucia, and you're getting married soon. | Bir sevgilin var, Lucia, ve yakında evleneceksiniz. | Swindled-1 | 2004 | |
| We don't accept checks. | Çekle çalışmıyoruz. | Swindled-1 | 2004 | |
| But I'm getting engaged to Lucia tonight and the banks are closed. | Ama Lucia'yla bu akşam nişanlanıyorum,bankalar da kapalı. | Swindled-1 | 2004 | |
| Dad, why won't you use credit cards? | Baba, kredi kartıyla ödeyelim mi? | Swindled-1 | 2004 | |
| Son, don't get nervous. | Endişelenme evlat. | Swindled-1 | 2004 | |
| I'll go to the office and bring you cash. | Ofisime gidip nakit para getireyim. | Swindled-1 | 2004 | |
| By the time he gets back, you'll be closed. | Muhtemelen babam gelene kadar, siz de dükkanı kapatmış olursunuz. | Swindled-1 | 2004 | |
| That's enough! | Uzatma! | Swindled-1 | 2004 | |
| I'm sick of the wedding, of you and of your mother! | Sen ve annenin düğün telaşı, canımı iyice sımaya başladı! | Swindled-1 | 2004 | |
| Then I won't get married. Forget it, put it all away. | Evlenmiyorum öyleyse. Boşver, hepsini kaldırın. | Swindled-1 | 2004 | |
| I won't get married. Calm down! | Evlenmeyeceğim. Sakinleş! | Swindled-1 | 2004 | |
| What if I give you a check for everything, | Peki size bütün alacaklarımız için çek versem, | Swindled-1 | 2004 | |
| we'll only take the ring and the watch | sadece saati ve yüzüğü alsak... | Swindled-1 | 2004 | |
| and tomorrow we come for the rest? | yarın da kalanını alsak, olabilir mi? | Swindled-1 | 2004 | |
| if that's how it is, | peki öyle yapalım, | Swindled-1 | 2004 | |
| RUlZ MATEOS PUNCHES BOYER | RUlZ MATEOS, BOYER'İ YUMRUKLADI | Swindled-1 | 2004 | |
| I CAN CURE ANY VENEREAL OR PSYCHOLOGlCAL lLLNESS | ZÜHREVİ VE PSİKOLOJİK HASTALIKLARINIZ TEDAVİ EDİLİR | Swindled-1 | 2004 | |
| Fingers said that con techniques hadn't changed for centuries. | Cepçi'ye göre hile teknikleri yüzyıllardır değişmemiş. | Swindled-1 | 2004 | |
| There have always been rogues and suckers. | Sürekli ortalıkta dolandırıcı ve enayiler varmış. | Swindled-1 | 2004 | |
| How long have you had it? About four years. | Ne zamandır bu haldesiniz? Dört yıl oldu. | Swindled-1 | 2004 | |
| Apply it around the solar plexus. | Karın boşluğuna yedir. | Swindled-1 | 2004 | |
| Keep this remedy on for four days. | Dört gün boyunca karışıma dokunmayın. | Swindled-1 | 2004 | |
| It will itch at first but that will soon stop. | Başta kaşıntı yapabilir, ama bir süre sonra geçecektir. | Swindled-1 | 2004 | |
| People need to believe in something. | İnsanlar inanacak bir şeyler arıyorlardı. | Swindled-1 | 2004 | |
| We take advantage | Bizim artımız da, | Swindled-1 | 2004 | |
| and give them that something. | onlara aradıklarını sunmaktı. | Swindled-1 | 2004 | |
| It's 40,000 per session, | Her seans için 40,000, | Swindled-1 | 2004 | |
| the whole treatment must be paid in advance, no credit cards. | bütün tedavi masrafını da peşin ödeyeceksiniz. Nakit olarak. | Swindled-1 | 2004 | |
| Every minute, a sucker is born. Every three, he's conned. | Dakikada bir enayi doğar. Üç dakikada bir de dolandırılırlar. | Swindled-1 | 2004 | |
| The old man had got slow but his mind worked perfectly. | İhtiyar yavaşlamaya başladı, ama aklı hala zehir gibi çalışıyordu. | Swindled-1 | 2004 | |
| He talked non stop. | Aralıksız konuşurdu. | Swindled-1 | 2004 | |
| A scam is like billiards. | Enayi tokatlamak bilardoya benzer. | Swindled-1 | 2004 | |
| You plan out your moves. | Atışının planını yaparsın. | Swindled-1 | 2004 | |
| You keep your eye on the balls. | Topları dikkatlice süzersin. | Swindled-1 | 2004 | |
| And never underestimate the sucker. | Ve enayiyi asla hafife almazsın. | Swindled-1 | 2004 | |
| That way, you can spend your life playing, | Böylece hayatın boyunca oyun devam eder, | Swindled-1 | 2004 | |
| or if you're lucky | veya eğer şanslıysan... | Swindled-1 | 2004 | |
| you may find a rare bird. | nesli tükenmekte olan bir kuş eline düşebilir. | Swindled-1 | 2004 | |
| "The rare bird."A greedy sucker with loads of money. | Cebi para dolu ve açgözlü bir kelaynak. | Swindled-1 | 2004 | |
| The scam you can retire on. | Seni emekli edebilecek türden bir tokat. | Swindled-1 | 2004 |