Search
English Turkish Sentence Translations Page 156563
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Yeah, like, who do you live with back home? | Evet, yani memlekette kiminle birlikte yaşıyordun? | Sugar-2 | 2008 | |
| I live with my mother, sister, brother, and... | Annem, kız kardeşim, erkek kardeşim... | Sugar-2 | 2008 | |
| Grandmother. And grandmother. | Büyükannen. Evet, büyükannem. | Sugar-2 | 2008 | |
| How about your father, Miguel? | Peki baban, Miguel? | Sugar-2 | 2008 | |
| My father, he died. | Babam, ölmüştü. | Sugar-2 | 2008 | |
| Miguel, honey, I'm so sorry. | Miguel, tatlım, çok üzgünüm. | Sugar-2 | 2008 | |
| You have other child? | Başka çocuğunuz var mı? | Sugar-2 | 2008 | |
| We have a son. Anne's older brother. | Bir oğlumuz daha var. Anne'nin büyük kardeşi. | Sugar-2 | 2008 | |
| He's in lraq. | Irak'ta. | Sugar-2 | 2008 | |
| Do you like it here in lowa? | Burayı, Iowa’yı beğendin mi? | Sugar-2 | 2008 | |
| I like. Very different. | Evet, sevdim. Çok farklı bir yer. | Sugar-2 | 2008 | |
| Yeah, I bet. You've traveled a long way, huh? | Evet, eminim. Epey uzak memleketmiş, değil mi? | Sugar-2 | 2008 | |
| God must have something very special in mind for you. | Tanrı'nın, bir bildiği varmış demek ki. | Sugar-2 | 2008 | |
| What happened here? | Orana ne oldu? | Sugar-2 | 2008 | |
| Oh. When l... | Şey, eskiden... | Sugar-2 | 2008 | |
| When I boy, l... | ...ben ufakken... | Sugar-2 | 2008 | |
| I try to... | ...şey yaparken... | Sugar-2 | 2008 | |
| I don't know. I'm sorry. Tell me in Spanish. | ...beceremiyorum. Kusuruma bakma. İspanyolca anlat. | Sugar-2 | 2008 | |
| Spanish? Yeah. | İspanyolca mı? Evet. | Sugar-2 | 2008 | |
| Sorry. | ...kusura bakma. | Sugar-2 | 2008 | |
| I should probably help clean up inside. | İçeridekilere yardım etsem iyi olacak. | Sugar-2 | 2008 | |
| We have another meeting Thursday, if you can come. | Gelmek istersen, Perşembe günü bir toplantımız daha var. | Sugar-2 | 2008 | |
| You know the drill. | Kuralları biliyorsun. | Sugar-2 | 2008 | |
| I'm not playing well, so they'll bring up someone who is. | Pek de iyi oynayamıyorum, ve işte beni gönderiyorlar. | Sugar-2 | 2008 | |
| But your knee... You're recovering. You just need more time. | Ama dizin, iyileşiyorsun ya işte. Sadece, biraz daha zamana ihtiyacın var. | Sugar-2 | 2008 | |
| When do you leave? | Ne zaman gidiyorsun peki? | Sugar-2 | 2008 | |
| They want me to fly back tonight. | Bu gece, uçağa biniyorum. | Sugar-2 | 2008 | |
| But I'm not going back. | Ama, geri dönmeyeceğim. | Sugar-2 | 2008 | |
| I've got a cousin in New York. | New York'ta bir kuzenim vardı. | Sugar-2 | 2008 | |
| You're going to New York? | New York'a mı gidiyorsun yani? | Sugar-2 | 2008 | |
| Where else? | Başka nereye gidebilirim ki? | Sugar-2 | 2008 | |
| There's no work back home. | Memlekette iş yok. | Sugar-2 | 2008 | |
| And my bonus won't last forever. | İkramiyem de, her zaman devam etmeyecek. | Sugar-2 | 2008 | |
| Relax, Sugar. | Sakin ol, Şeker. | Sugar-2 | 2008 | |
| I'll see you there at Yankee Stadium some day. | Bir gün, seni orada, Yankee Stadyumu'nda göreceğim. | Sugar-2 | 2008 | |
| When the Knights come to town. | Şövalyeler, şehre maça geldiğinde. | Sugar-2 | 2008 | |
| I'll be in the front row, getting drunk. | En ön sırada, içkimi yudumlayıp seni izleyeceğim. | Sugar-2 | 2008 | |
| Cheering like a maniac. | Deliler gibi tezahürat yapacağım. | Sugar-2 | 2008 | |
| Not for you, though. | Ama sana değil! | Sugar-2 | 2008 | |
| Yankee fans are crazy. | Yankee taraftarları, biraz delidir. | Sugar-2 | 2008 | |
| You worry too much, Sugar. | Çok fazla kafana takıyorsun, Şeker. | Sugar-2 | 2008 | |
| It's just a game, right? | Bu sadece bir oyun, unuttun mu? | Sugar-2 | 2008 | |
| How'd you play today? | Bugün nasıl oynadın peki? | Sugar-2 | 2008 | |
| I bet you have lots of groupies | Eminim bir sürü hayranın vardır. | Sugar-2 | 2008 | |
| waiting for you after your games. | Maçtan sonra seni kucaklıyorlardır. | Sugar-2 | 2008 | |
| I have a few. | Biraz var işte. | Sugar-2 | 2008 | |
| A few? Just kidding. | Biraz mı? Şaka yapıyordum. | Sugar-2 | 2008 | |
| I mean, I would, but... | Yani, işte... | Sugar-2 | 2008 | |
| None of these white girls speak Spanish. | ...beyaz kızların hiçbiri İspanyolca konuşmuyor ki. | Sugar-2 | 2008 | |
| Marcos plays in Arizona. Lots of Mexicans. | Marcos, Arizona'da oynuyor. Bir sürü Meksikalı var. | Sugar-2 | 2008 | |
| Everyone speaks Spanish. | Hepsi İspanyolca biliyor. | Sugar-2 | 2008 | |
| He has like fifteen girlfriends. | On beş tane filan sevgilisi var. | Sugar-2 | 2008 | |
| Shut up! He's probably lying. | Kapat çeneni! Zaten üçkağıtçının tekiydi. | Sugar-2 | 2008 | |
| I bet he's lying. | Bahse varım ki, yalan söylüyordur. | Sugar-2 | 2008 | |
| Jorge went to New York. | Jorge, New York'a gidiyor. | Sugar-2 | 2008 | |
| To the Yankees? | Yankiler'e mi? | Sugar-2 | 2008 | |
| No. Our team cut him loose. | Hayır. Takımla yollarını ayırdı. | Sugar-2 | 2008 | |
| He's got a cousin there. I don't know what he's going to do. | Orada kuzeni varmış. Oraya neden gidiyor, bilmiyorum. | Sugar-2 | 2008 | |
| He got injured playing for them. | Bizim için oynarken sakatlandı. | Sugar-2 | 2008 | |
| They owe him something. Another chance. | Ona borçlu sayılırlar. Belki, bir şans daha vermeliler. | Sugar-2 | 2008 | |
| He's worked too hard. | Çok çalıştı. | Sugar-2 | 2008 | |
| He's not a horse. | ...o, bir at değil ki. | Sugar-2 | 2008 | |
| But don't let it get to you. | Sen yine de ümitsizliğe kapılma. | Sugar-2 | 2008 | |
| Just keep playing well and things will be okay. | Sen sadece oyununa odaklan, gerisi hallolur zaten. | Sugar-2 | 2008 | |
| If you not play baseball, what you do? | ...beysbol oynamasaydın, ne yapardın? | Sugar-2 | 2008 | |
| I like history, so maybe I'd go to grad school. | Tarihe bayılırım, yani belki ilkokul öğretmenliği yapardım. | Sugar-2 | 2008 | |
| Maybe teach someday. | Belki, ileride yine yapabilirim. | Sugar-2 | 2008 | |
| You study university? | Üniversite okudun mu? | Sugar-2 | 2008 | |
| I went to Stanford. | Stanford mezunuyum. | Sugar-2 | 2008 | |
| I studied history and | Tarih okudum. Ve tabii... | Sugar-2 | 2008 | |
| baseball. | ...beysbol. | Sugar-2 | 2008 | |
| What about you, man? Did you go to school back in the DR? | Ya sen, adamım? Dominik'te okula gidebildin mi? | Sugar-2 | 2008 | |
| Yes, little. | Evet, biraz işte. | Sugar-2 | 2008 | |
| Secondary? | Ortaokul? | Sugar-2 | 2008 | |
| Little high school. | Düz lise ama. | Sugar-2 | 2008 | |
| But I sign when l... When I have second year. | İkinci yılımda, ikinci yılımda bıraktım ama. | Sugar-2 | 2008 | |
| Hey, Brad, we're up for B.P. Let's go. | Hey, Brad! İdmana gidiyoruz. Hadi yürü! | Sugar-2 | 2008 | |
| These are Grandma's from the other night. | Bunlar, geçen gece büyükannemden kalanlar. | Sugar-2 | 2008 | |
| We missed you at our meeting Thursday. | Perşembe günü, seni aramızda göremedik. | Sugar-2 | 2008 | |
| Sorry. I forget. | Özür dilerim, unutmuşum. | Sugar-2 | 2008 | |
| That's okay. Maybe next time. | Sorun değil, gelecek sefere artık. | Sugar-2 | 2008 | |
| You want to sit? | Otursana. | Sugar-2 | 2008 | |
| I have to go, actually. So... | Aslında gitmem lazım. Şey... | Sugar-2 | 2008 | |
| Okay, go. | Pekala, o zaman git. | Sugar-2 | 2008 | |
| Feeling better, huh? Welcome back, dude. | Artık iyi misin? Tekrar hoş geldin, kanka. | Sugar-2 | 2008 | |
| Yeah, there was an injury to the Wichita second baseman | Evet, şey, Wichita'nın yedeklerinden birisi sakatlanmış ve... | Sugar-2 | 2008 | |
| so they called up Brad this morning. He left you this. | ...bu sabah, Brad'i kadroya çağırdılar. Giderken sana bunu bıraktı. | Sugar-2 | 2008 | |
| Yo, Sugar! | Hey, Şeker! | Sugar-2 | 2008 | |
| Holy shit! How'd you get here? | Hadi be! Nasıl geldin sen buraya? | Sugar-2 | 2008 | |
| On an airplane, dummy. | Uçakla tabii, salak seni! | Sugar-2 | 2008 | |
| That's great, you guys know each other. | İşte bu güzel, demek birbirinizi tanıyorsunuz. | Sugar-2 | 2008 | |
| This is Sal. He's our new middle relief man. | Bu, Sal. Bizim yeni orta saha oyuncumuz. | Sugar-2 | 2008 | |
| He's got a nasty cutter. | Çok pis bir oyun tarzı vardır. | Sugar-2 | 2008 | |
| Hey, you could learn a thing or two from him, Santos. | Hey, Santos! Ona, bir iki şey öğretmen lazım. | Sugar-2 | 2008 | |
| Don't worry about it. Man, it's good to see you. | Onu kafana takma. Adamım, seni görmek çok güzel. | Sugar-2 | 2008 | |
| Good to see you, too. But I'm a little nervous. | Seni görmek de. Ama, biraz gerginim. | Sugar-2 | 2008 | |
| It's the same game we played back home. | Aynı memlekette oynadığımız gibi. | Sugar-2 | 2008 | |
| Same rules, different place. | Aynı kurallar, ama farklı yerde oynuyoruz. | Sugar-2 | 2008 | |
| Just have fun, it's only a game. | Keyfini çıkar işte, bu sadece bir oyun. | Sugar-2 | 2008 | |
| Sutton's gonna make the call to pull Santos here in the fourth inning. | Sutton, dördüncü turdan sonra, Santos'u kenarı alıyor. | Sugar-2 | 2008 |