Search
English Turkish Sentence Translations Page 155402
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Stay a while. | Biraz daha kalabiliriz. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| Well, if that's alright. | Eğer sorun olmazsa. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| If and when Colonel Sheppard resumes his duties, | Yarbay Sheppard görevine devam ettiği zaman... | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| I hope you'll consider some of the changes that I've made. | Umarım yaptığım değişimlerden bazılarını umarım düşünürsünüz. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| When he does, that will be up to him. | Görevine devam ettiğinde, bu ona kalacak. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| Of course. The Daedalus will head back to Earth in less than a week. | Tabii ki. Daedalus bir hafta sonra Dünya'ya yolculuğa çıkacak. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| I'll be out of your hair in no time. | Gözünüzün önünden ayrılmamız fazla sürmez. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| Well, we'll try and manage without you, till you get back. | Sizler dönene kadar idare etmeye çalışacağız. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| Despite what you might think about my intentions, Dr Weir. | Niyetimin ne olduğunu sanarsanız sanın Doktor Weir. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| I'm not your enemy. | Ben düşmanınız değilim. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| Believe me Colonel, you don't wanna be. | İnanın bana Albay, olmak istemezsiniz. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| Caught, lift, lock, serpentine, lock and hold. Understood? | Yakala, kaldır, kilitle, döndür, kilitle tut. Anlaşıldı mı? | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| Should you be up and about? | Ayağa kalkmalı mısın? | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| I've been cooped up in that damn infirmary for a couple of weeks. Give me a break. | O lanet revirde birkaç haftadır sıkışıp kaldım. Beni biraz rahat bırak. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| You are looking well. | İyi görünüyorsun. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| Are you feeling more like yourself? | Kendin gibi hissediyor musun? | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| Well, according to my DNA, I'm 100% John Sheppard. | DNA'ma göre, yüzde yüz John Sheppard'ım. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| Although, I gotta say, I'm looking forward to getting rid of this thing one day. | Yine de söylemem lazım, bir gün bundan kurtulmayı dört gözle bekliyorum. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| Doc says it'll clear up eventually. | Doktor sonunda temizleneceğini söylüyor. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| While I've been laying there the past few weeks, I've been remembering things. | Orada son birkaç haftadır uzanmış dururken, bazı şeyler hatırlıyordum. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| Some things I might have done that you could call out of character. | Yaptığım bazı şeyler de kendimde değildim diyebiliriz. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| You mean, when you attacked the security detail. | Yani güvenlik görevlilerine saldırdığınız zaman. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| That was one of them. | Onlardan biriydi evet. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| There's another thing I should probably apologise for. | Muhtemelen özür dilemem gereken başka bir şey daha var. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| Give it no further thought. | Daha fazla düşünme bile. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| I won't. | Düşünmem. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| Nice to have you back. | Geri gelmen çok güzel. | Stargate: Atlantis Conversion-1 | 2005 | |
| Going off world? | Gezegen dışına mı çıkıyorsun? | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| M7G 677. | M7G 677. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| That's the planet with all the kids, right? | Hepsi çocuk olan gezegen, değil mi? | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| They're having trouble with their E.M. Field generator, and McKay has decided that I am the most capable person in all of Atlantis to fix it. | Elektro Manyetik jeneratörlerinde sorun varmış ve McKay, Atlantis'te onu tamir edebilecek en yetenekli kişinin ben olduğuma karar verdi. Elektro Manyetik jeneratörlerinde sorun varmış ve McKay, Atlantis'de... | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| Well, don't worry. They're a great group of kids. You're going to love them. | Endişelenme. Harika bir grup çocuk onlar. Onlara bayılacaksın. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| My sister has a child. | Kız kardeşimin çocuğu var. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| He breaks things. | Eşyaları kırar. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| He throws things. He smears things onto furniture. | Bir şeyler fırlatır. Mobilyalara bir şeyler yapıştırır. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| Colonel Sheppard! Need you up at the control room. | Yarbay Sheppard! Kontrol odasında bekleniyorsunuz. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| You still here? | Hâlâ burada mısın sen? | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| We're just leaving. | Tam da gidiyorduk. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| Well, do say "hi" to the kids for me. | Çocuklara benden selam söyle. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| "Say 'hi' to the kids for me." You'll catch it from me. You are such an idiot. | Çocuklara benden selam söyleymiş. Tam bir gerzeksin. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| Two Wraith cruisers. | İki Wraith Kruvazörü. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| How far away are they? | Ne kadar uzaktalar? | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| A day, maybe day and a half. | Bir gün, belki de bir buçuk gün. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| I've been tracking them for some time now, | Onları bir süredir izliyordum, ama iyi haber şu ki buraya yönelmişler gibi görünmüyor. Onları bir süredir izliyordum... | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| but I just discovered something rather curious... | Ama daha ilginç bir şey keşfettim... | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| short but intense energy bursts passing between them. | birbirleri arasında geçen kısa ama şiddetli enerji patlamaları. ...birbirleri arasında geçen kısa ama şiddetli enerji patlamaları. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| They're fighting each other? | Birbirleriyle mi savaşıyorlar? | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| If there's any change in course at all, let me know. | Rotalarında en ufak bir değişiklik olursa, bana bildir. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| I just cut short a call with the secretary of state. I hope this is worth it. | Eyalet Sekreteriyle görüşmemi kısa kestim. Umarım buna değer. Eyalet Sekreteriyle görüşmemi kısa kestim.Umarım buna değer. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| I'm sorry, Sir, but a situation is developing that you need to be made aware of. It couldn't wait. | Üzgünüm, Efendim, ama farkında olmanız gereken bir durum ortaya çıktı. Bekleyemezdi. Üzgünüm, Efendim, ama farkında olmanız gereken bir durum... | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| Alright, then, make me aware of it. | Peki, o zaman, farkında olayım. Peki, o zaman farkında olayım. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| We've noticed an increase in chatter amongst the Trust recently. | Güven arasında konuşma artışı fark ettik. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| How much deeper? | Ne kadar derin? | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| They know about it? | Ondan haberleri mi var? | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| They've been there. | Oraya gitmişler. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| They planted a bomb somewhere in the City. | Şehrin bir yerine bomba yerleştirmişler. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| But I don't understand. Why... | <b>Çeviren: Buzmavisi</b> | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| I mean, I'd think they'd be eager to get their hands on all that ancient technology. | Yani Kadim teknolojisini ellerine geçirmek için çok hevesli olacaklarını sanıyordum. Yani Kadim teknolojisini ellerine geçirmek için çok hevesli... | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| They want the technology, sure, | Teknolojiyi tabii ki istiyorlar... | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| but they're more concerned about the Wraith finding their way to this galaxy. | ...ama Wraithlerin bu galaksiyi bulmalarından daha çok endişeleniyorlar. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| Last thing they need right now is another enemy to contend with, | Son ihtiyaçları olan şey, uğraşmaları gereken başka bir düşman olması... | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| especially one so formidable. | ...özellikle bu kadar zorlu olanıyla. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| Jeez, those poor people. | Tanrım, zavallı insanlar. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| The intel we have suggests a lower level operative planted the bomb, | Elimizdeki istihbarata göre düşük kademeden bir casus bombayı yerleştirmiş... Elimizdeki istihbarata göre düşük kademeden bir casus bombayı... | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| which means we're dealing with a human. | bu da demek ki bir insanla uğraşıyoruz. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| And from what little we've been able to decipher so far, | Ve şimdi çözebildiğimiz kadarıyla, bomba Atlantis Dünya'yı tuşladığında patlamaya ayarlanmış. Ve şimdi çözebildiğimiz kadarıyla... | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| So the Trust have probably set up a transmitter close to cheyenne mountain | Yani Güven muhtemelen Cheyenne Dağına yakın bir yere verici yerleştirdi. Yani Güven, muhtemelen Cheyenne Dağına yakın bir yere verici... | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| to be detonated at the exact moment that the wormhole is established. | ...solucan deliği kurulduğu anda patlaması için. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| Which is today. What? | Bu da bugün olacak. Ne? | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| Oh, the weekly status report. In 2 hours and 46 minutes. | Haftalık durum raporu. İki saat kırk altı dakika sonra. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| Well, we have to warn them. We have to tell them not to dial Earth. | Onları uyarmak zorundayız. Dünya'yı tuşlamamalarını söylemeliyiz. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| Even if we had the kind of power needed to dial Atlantis, | Atlantis'i tuşlayabilecek gücümüz olsa bile... | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| we couldn't, because that would detonate the bomb. | tuşlayamayız, çünkü bu bombayı patlatır. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| What about the Daedalus? | Peki ya Daedalus? Onları uyarmak zorundayız. Dünya'yı tuşlamamalarını söylemeliyiz. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| It's on a return voyage to the milky way. We could use them to relay the trans... | Samanyolu'na dönüş yolculuğunda. İletişimi yayınlamak için onu kullanab... | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| You'll find another way to get the message to them. | Onlara mesajı iletmek için başka bir yol bulacaksın. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| Compression's complete. We're good to go. | Sıkıştırma tamamlandı. Gitmeye hazırız. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| Ask colonel Caldwell to return to Atlantis to assist with the investigation. | Albay Caldwell'den soruşturmaya yardım etmesi için Atlantis'e dönmesini isteyin. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| I have been practicing. | Pratik yapıyordum. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| Why isn't he a suspect? | ...muhtemelen bütün gezegeni yok edecekdi. | Stargate: Atlantis Critical Mass-1 | 2005 | |
| Alright, I'm about ready to call this one. | Tamam, buraya kadar diyorum. | Stargate: Atlantis Duet-1 | 2005 | |
| Doesn't look like there are any survivors. | Kurtulan yok gibi görünüyor. | Stargate: Atlantis Duet-1 | 2005 | |
| The cullings are getting more and more intense. | Toplamalar git gide daha çok şiddetleniyor. | Stargate: Atlantis Duet-1 | 2005 | |
| Well, you said it yourself: | Kendinde söylemiştin: Çok fazla Wraith aynı anda uyandı. | Stargate: Atlantis Duet-1 | 2005 | |
| Too many mouths to feed or... | Besleyecek çok ağız var ya da... besleyecek çok el var. | Stargate: Atlantis Duet-1 | 2005 | |
| Well, we're headin' back to the Gate, meet you there? | Geçide geri dönüyoruz, orada buluşur muyuz? | Stargate: Atlantis Duet-1 | 2005 | |
| Sounds like a plan. McKay, Beckett you havin' any luck? | Güzel plan. McKay, Beckett şansınız yaver gitti mi? | Stargate: Atlantis Duet-1 | 2005 | |
| Negative, Colonel, we haven't found anyone. | Olumsuz, Yarbay, hiç kimseyi bulamadık. | Stargate: Atlantis Duet-1 | 2005 | |
| Make your way back to the Gate. | Geçide geri dönün. | Stargate: Atlantis Duet-1 | 2005 | |
| Will do. Beckett out. | Döneriz. Beckett tamam. | Stargate: Atlantis Duet-1 | 2005 | |
| You've got a date tomorrow tonight with Katie Brown, right? She's a botanist | Yarın gece Katie Brown'la randevun var değil mi? O bir botanikçi. | Stargate: Atlantis Duet-1 | 2005 | |
| she never gets to go offworld, so... | hiç gezegen dışına çıkmıyor, yani... | Stargate: Atlantis Duet-1 | 2005 | |
| What's this now?! It's nothing, nothing. | Bu da ne şimdi?! Bir şey yok, bir şey yok. | Stargate: Atlantis Duet-1 | 2005 | |
| You have a date, Rodney? | Randevun mu var, Rodney? | Stargate: Atlantis Duet-1 | 2005 | |
| With a woman? | Bir kadınla mı? | Stargate: Atlantis Duet-1 | 2005 | |
| It is simply two adults sharing some friendly... | Basitçe iki yetişkin arkadaşça... | Stargate: Atlantis Duet-1 | 2005 | |
| Yes, with a woman! | Evet, bir kadınla! | Stargate: Atlantis Duet-1 | 2005 | |
| Well, she's excited about it. | O bayağı heyecanlı bu konuda. | Stargate: Atlantis Duet-1 | 2005 | |
| Not sure why, though. How would you know? | Neden olduğundan emin değilim tabii. Sen nerden biliyorsun ki? | Stargate: Atlantis Duet-1 | 2005 | |
| Girls' poker night. I know a lot of things, McKay. | Kızların poker gecesinden. Ben bir sürü şey bilirim, McKay. | Stargate: Atlantis Duet-1 | 2005 |