Search
English Turkish Sentence Translations Page 152418
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| underwater. | Su altında. Suyun altından. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| What you're hearing is recorded whale song. | Duymakta olduğunuz kayıt, balina şarkılarıdır. Duyduğunuz şey kaydedilmiş balina şarkısıdır. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| It's sung by the male. | Erkek tarafından söylenir. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| He'll sing anywhere from 6 to 30 minutes | Her yerde 6 ila 30 dakika boyunca söyler 6 ila 30 dakika boyunca şarkı söyledikten sonra... | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| and then start again. | ve tekrar baştan başlar. ...baştan başlarlar. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Other whales pick up his song | Diğer balinalar onun şarkısını duyarlar Okyanusta şarkıyı duyan balinalar... | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| and pass it on. | diğerlerine aktarırlar. ...yakındakilere aktarır. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| The songs change every year, | Şarkılar her yıl değişir, Şarkılar her yıl değişir... | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| and we still don't know what purpose they serve. | ve biz hala şarkıların ne amaca hizmet ettiğini bilmiyoruz. ...ve hangi amaca hizmet ettiklerini hâlâ anlayabilmiş değiliz. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Are they some kind of navigational signal? | Denizde yollarını bulmakla ilgili bir çeşit sinyal olabilir mi? Bir tür yön bulma yöntemi olabilir mi? | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Could they be part of the mating ritual? | Bir çiftleşme töreninin parçası olabilir mi? Çiftleşme törenlerinin bir parçası mı? | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Or is it pure communication beyond our comprehension? | Ya da bizim anlayışımızın ötesinde bir haberleşme şekli mi? Yoksa aklımızın alamayacağı boyutlarda bir iletişim aracı mı? | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Frankly, we just don't know yet. | Açıkçası, henüz bilemiyoruz. Açıkçası bilemiyoruz. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Maybe he's singing to that man. | Belki de o adama şarkı söylüyordur. Belki de şıradaki adama şarkı söylüyordur. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Look, there's a guy swimming in there. | Bakın orada biri yüzüyor. Havuzda biri var. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| How did he get in there? | Oraya nasıl girmiş? | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| What the hell? | Bu da ne böyle? Neler oluyor? | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Excuse me. Wait right here. | İzninizle. Burada bekleyin. Affedersiniz. Burada bekleyin. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Excuse me, please. | Afedersiniz, lütfen. İzninizle. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Who the hell are you? | Tanrının cezası, sen de kimsin? Kimsiniz siz? | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| What were you doing in there? | Orada ne yapıyordun? Orada ne işiniz vardı? | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Yes, speak up. | Evet, cevap ver! Hadi, anlat bakalım derdini. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Attempting the hell to communicate. | Onlarla "kahrolası" iletişim kurmaya çalışıyordum. Balinalarla lanet olası bir iletişim kurmaya çalışıyordum. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Communicate what? You have no right here! | İletişim mi? Ne iletişimi? Burada böyle bir hakkın yok. Ne iletişimi? Havuza girme yetkiniz yok. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| You heard the lady. | Bayanı duydun. Hanımefendiyi duydun. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Admiral, if we assumed | Amiral, Amiral, balinaların... | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| these whales are ours to do with as we please, | bu balinaların bizim olduklarını düşünerek mutlu olacaksak, ...bize ait olduğunu ve istediğimizi yapabileceğimizi düşünürsek... | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| we'd be as guilty as those | biz de nesillerinin tükenmesine.. ...nesillerinin tükenmesine sebep olanlar kadar... | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| who caused their extinction. | ..neden olanlar kadar suçlu oluruz. ...büyük bir suç işlemiş oluruz. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| O.K. | Peki. Pekâlâ. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| I don't know what's going on, | Burada neler olup bittiğini bilmiyorum, Neler olduğunu bilmiyorum... | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| but get out now, or I call the cops. | ama derhal çıkıp gitmezseniz polis çağıracağım. ...ama hemen gitmezseniz polis çağıracağım. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| That's not necessary. We're trying to help. | Buna lüzum yok. Biz yardım etmeye çalışıyoruz. Buna gerek yok. Yardım etmek istiyoruz. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Your friend was messing up my tanks and my whales. | Arkadaşınız benim tanklarımla ve balinalarımla uğraşıyordu. Arkadaşın tankıma girip balinalarıma sataştı. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| They like you, but they're not your whales. | Sizi seviyorlar ama onlar "kahrolası" sizin balinalarınız değil. Seni seviyorlar ama senin lanet olası balinaların değiller. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| The hell they did. | "Kahrolası" onlar söyledi. Lanet olsun ki söylediler. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Right. | Peki. Hadi ya? | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| About those colorful metaphors | Şu renkli mecazlar hakkında... Şu renkli dil kullanımı olayı var ya. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| that we've discussed... | ...hani üzerinde konuşmuştuk... Daha önceden konuşmuştuk hani. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| you shouldn't try using them anymore. | bundan sonra onları kullanmayı denemesen iyi olur. Sen vazgeç bu sevdadan. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| You haven't quite got the knack of it. | Yeterince ustaca kullanamıyorsun. Pek kıvıramadın sen bu işi. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| It's not always necessary to tell the truth. | Her zaman gerçeği söylemek gerekmez. Ayrıca her zaman gerçeği söylemek zorunda da değilsin. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| I cannot tell a lie. | Ben yalan söyleyemem. Yalan söyleyemem. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| I don't mean lie, | Yalan söylemeyi kastetmiyorum, Yalan söyle demiyorum... | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| but you could exaggerate. | ama biraz abartabilirsin. ...ama biraz abartabilirsin. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Exaggerate? | Abartmak? Abartmak mı? | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Exaggerate. You've done it before. | Abartmak. Daha önce de yapmıştın. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| The hell I can't. | "Kahrolası" hayır. Lanet olsun ki hatırlamıyorum. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| What else did you learn from your mind meld? | Beyin bağlantısı yoluyla başka neler öğrendin? Zihin birleşmesinden başka neler öğrendin? | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| They're unhappy about the way their species | Varlıklarının insanlar tarafından İnsanların türlerine olan yaklaşımlarından... | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| has been treated by man. | tehtit edilmesinden dolayı mutsuzlar. ...oldukça şikâyetçiler. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Are they going to help us? | Bize yardım edecekler mi? Bu konuda yerden göğe haklılar. Yardımcı olacaklar mı peki? | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| I believe I successfully communicated our intentions. | Amaçlarımızı başarıyla aktardığıma inanıyorum. Niyetimizi başarılı bir şekilde aktardığıma inanıyorum. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| It's all right. | Tamamdır. Merak etmeyin. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| They didn't mean any harm. | Herhangi bir zarar vermeye niyetleri yoktu. Zarar vermek istemediler. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Heard there was some excitement. | Bazı olaylar olduğunu duydum. Olay çıkmış duyduğum kadarıyla. İki tane kaçık. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Oh, just a couple of kooks. | Oh, sadece bir çift kaçık. İki tane kaçık. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Don't tell me fish stories. | Bana hikaye koşma. Bana yapma bari. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| I've known you too long. | Seni çok uzun zamandır tanıyorum. Seni çok uzun zamandan beri tanıyorum. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Bob, it's tearing me apart, o.k.? | Bob, içimden bir şeyler kopuyor tamam mı? Bob, içim acıyor. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| I feel the same thing, but we're stuck. | Ben de aynı şeyi hissediyorum ama takılıp kaldık. Ben de aynı şeyi hissediyorum ama bu iş iki ucu pis değneğe benziyor. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| We can't keep them without risking their lives. | Onları, hayatlarını riske sokmaksızın tutamayız. Burada kalırlarsa hayatları tehlikede olacak. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Letting them go means taking the same chance. | Gitmelerine izin vermek de aynı anlama geliyor. Onları bırakmak da çok farklı değil. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Besides, we're not talking about human beings. | Diğer taraftan burada insanlardan bahsetmiyoruz. Ayrıca karşımızdakiler insan değil. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Their intelligence has never been proven | Zeki oldukları kesin olarak ispatlanmadı. Balinaların zeki olduğu hiçbir zaman ispat | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Oh, come on, Bob! | Oh, hadi, Bob! Yapma, Bob! | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| My compassion for someone | Herhangi birine duyduğum sevgi Birini sevmem için... | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| is not limited | onların zekasını ...ille de zekâ küpü... | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| to my estimate of their intelligence. | tahmin etmekle sınırlı değildir. ...bir canlı olması gerekmiyor. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Team leader, this is team two. | Takım lideri, burası takım iki. Takım lideri, burası ikinci takım. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| I have the coordinates of the reactor. | Reaktörün koordinatlarını aldım. Reaktörün koordinatlarını tespit ettim. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Team two, Kirk here. | Takım iki, Kirk konuşuyor. İkinci takım, Kirk ben. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Admiral, we have found the nuclear vessel. | Amiral, nükleer gemiyi bulduk. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Well done, team two. | Çok iyi, takım iki. Aferin, ikinci takım. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| And, Admiral, | Ve, Amiral, Ve Amiral... | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| it is the Enterprise. | geminin adı Atılgan. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| What's your plan? | Planınız nedir? | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| We'll beam in tonight, | Bu gece içine ışınlanacağız, Bu gece ışınlanıp... | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| collect the photons, and beam out. | photonları depolayıp tekrar ışınlanacağız. ...fotonları toplayacağız ve geri döneceğiz. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| No one will know. | Kimse bilmeyecek. Kimse farkına varmayacak. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Understood and approved. | Anlaşıldı ve onaylandı. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Keep me informed. | Beni bilgilendirmeye devam edin. Gelişmeleri bildirin. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Kirk out. | Kirk tamam. Kirk, tamam. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| There she is. | İşte orada, enstitüdeki kadın. İşte orada. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| If we play our cards right, | Eğer kartlarımızı doğru oynarsak, Enstitüdeki hatun. Kartlarımızı doğru oynarsak... | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| we'll find out when those whales are leaving. | o balinaların ne zaman gideceklerini bulabiliriz. ...balinaların ne zaman serbest bırakılacağını öğrenebiliriz. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| How will playing cards help? | Kartlarla oynamak nasıl işe yarayacak ki? Kart oynamanın şu durumda faydası olacağını zannetmiyorum. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Well, if it isn't Robin Hood and Friar Tuck. | Şey, oradakiler Robin Hood ve Friar Tuck değil mi? Kimleri görüyorum? Robin Hood ve Keşiş Tuck. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Where you fellas heading? | Nereye gidiyorsunuz? Ne tarafa yolculuk? | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Back to San Francisco. | San Francisco 'ya geri dönüyoruz. San Francisco'ya dönüyoruz. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Came all the way down here | Bütün yolu buraya | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| just to swim with the kiddies? | çocuklarla yüzmek için mi geldiniz? ...çocuklarımla yüzmek için mi geldiniz? | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Very little point in my trying to explain. | Aslında bu, açıklamak istediklerim içinde çok küçük bir nokta. Çok daha fazlası var. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| I'll buy that. What about him? | Seni dinleyebilirim, peki ya O? Belli oluyor. Onun nesi var? | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Him? He's harmless. | O mu? Zararsızdır. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Back in the sixties, | Altmışlarda , Hâlâ altmışlarda yaşıyor. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| he was part of the free speech movement at Berkeley. | Berkeley 'deki özgürlük hareketinde yeralmıştı. Berkeley'deki ifade özgürlüğü hareketine katılmıştı. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| He did too much LDS. | Sanırım çok fazla LDS kullanmış. LDS'yi biraz fazla kaçırmış. | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| LDS? | LDS? LDS mi? | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 | |
| Why don't you let me give you a lift? | Sizi gideceğiniz yere bırakayım mı? Sizi bırakmamı ister misiniz? | Star Trek IV: The Voyage Home-1 | 1986 |