Search
English Turkish Sentence Translations Page 152136
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| He'd better remember that cranberry sauce. | Kızılcık şurubunu hatırlamıştır umarım. | Spider-2 | 2002 | |
| Oh, that's weird. I didn't know he was here. | Çok tuhaf. Burada olduğunu bilmiyordum. | Spider-2 | 2002 | |
| How strange. There's nobody here. | Çok tuhaf. Kimse yok. | Spider-2 | 2002 | |
| Bit of a slob, isn't he? All brilliant men are. | Biraz pasaklı, değil mi? Tüm dahiler öyledir. | Spider-2 | 2002 | |
| Hey, everyone. Oh, Peter! | Herkese merhaba. Ah Peter. | Spider-2 | 2002 | |
| It's a jungle out there. | Geciktiğim için üzgünüm. | Spider-2 | 2002 | |
| Had to beat an old lady with a stick to get these cranberries. | Kızılcık alabilmek için yaşlı bir kadını dövmem gerekti. | Spider-2 | 2002 | |
| Thank you. Now then, everybody sit down... | Teşekkürler. Herkes oturursa... | Spider-2 | 2002 | |
| ...and we can say grace. | ...dua edebiliriz. | Spider-2 | 2002 | |
| There we are. It looks delicious. | İşte. Çok lezzetli görünüyor. | Spider-2 | 2002 | |
| Will you do the honors? | Hindiyi keser misin? | Spider-2 | 2002 | |
| Why, Peter, you're bleeding. | Peter, kanaman var. | Spider-2 | 2002 | |
| I stepped off a curb and got clipped by one of those bike messengers. | Evet, kaldırım kenarına takılıp bir bisikletli kuryeye çarptım. | Spider-2 | 2002 | |
| Well, let me see. | Bakayım. | Spider-2 | 2002 | |
| That looks awful. No, it's nothing. | Korkunç görünüyor. Önemli değil. | Spider-2 | 2002 | |
| I'll get the first aid kit. Then we'll say grace. | İlk yardım çantası getireyim. Sonra dua ederiz. | Spider-2 | 2002 | |
| This is the boys' first Thanksgiving here, and we'll do things properly. | Çocukların bu dairede ilk Şükran Günü ve her şeyi doğru yapmalıyız. | Spider-2 | 2002 | |
| How did you say that happened? | Nasıl oldu demiştin? | Spider-2 | 2002 | |
| Bike messenger. | Bisikletli kurye. | Spider-2 | 2002 | |
| Knocked me down. | Bana çarptı. | Spider-2 | 2002 | |
| Lf you'll excuse me, I've got to go. Why? | İzninizle, gitmeliyim. Neden? | Spider-2 | 2002 | |
| Something has come to my attention. | Bir şey fark ettim de. | Spider-2 | 2002 | |
| I'm fine, just fine. Thank you, Mrs. Parker. Everyone. | İyiyim. Teşekkürler Bayan Parker. | Spider-2 | 2002 | |
| Enjoy the fruitcake. Dad! | Pastayı afiyetle yiyin. Baba! | Spider-2 | 2002 | |
| I planned this so you'd meet M.J., and now you have to leave? | Bunu M.J'le tanışman için yaptım, sen de şimdi gidiyorsun. | Spider-2 | 2002 | |
| This girl is important to me. Harry, please. Look at her. | Bu kız benim için önemli. Harry, lütfen ona bir bak. | Spider-2 | 2002 | |
| Think she's sniffing around because she likes your personality? | Kişiliğinden hoşlandığı için mi sana takılıyor sence? | Spider-2 | 2002 | |
| What are you saying? Your mother was beautiful. | Sen ne diyorsun? Annen de çok güzeldi. | Spider-2 | 2002 | |
| They're all beautiful until they're snarling after your money like wolves. | Hepsi çok güzeldir kurt sürüsü gibi servetine üşüşene kadar. | Spider-2 | 2002 | |
| You're wrong, Dad. | Yanılıyorsun, baba. | Spider-2 | 2002 | |
| A word to the not so wise about your girlfriend: | Kız arkadaşın konusunda sana bir tavsiye. | Spider-2 | 2002 | |
| Do what you need to with her, then broom her fast. | Onunla ne istiyorsan yap, sonra çabuk kurtul. | Spider-2 | 2002 | |
| Thanks for sticking up for me, Harry. | Beni savunduğun için sağ ol Harry. | Spider-2 | 2002 | |
| You heard? Everyone heard that creep. | Duydun mu? O sersemi herkes duydu. | Spider-2 | 2002 | |
| That creep is my father. With luck, I'll be half of what he is. | Sersem dediğin babam. Şansım varsa onun yarısı kadar olurum. | Spider-2 | 2002 | |
| Shut up about stuff you don't understand! | Anlamadığın şeyler konusunda çeneni kapat. | Spider-2 | 2002 | |
| Harry Osborn! | Harry Osborn. | Spider-2 | 2002 | |
| I'm sorry, Aunt May. | Üzgünüm May Teyze. | Spider-2 | 2002 | |
| Spider Man is all but invincible. | Örümcek Adam yenilmez. | Spider-2 | 2002 | |
| But Parker, we can destroy him. | Ama Park er, onu yok edebiliriz. | Spider-2 | 2002 | |
| Betrayal must not be countenanced. | İhanet cezasız kalmamalı. | Spider-2 | 2002 | |
| Parker must be educated. | Park er dersini almalı. | Spider-2 | 2002 | |
| Instruct him in the matters of loss and pain. | Ona kayıp ve acı k onusunda ders ver. | Spider-2 | 2002 | |
| Make him suffer. Mak e him wish he were dead. | Acı çeksin. Ölmüş olmayı istesin. | Spider-2 | 2002 | |
| And then grant his wish. | Sonra isteğini yerine getir. | Spider-2 | 2002 | |
| The cunning warrior attacks neither body nor mind. | Kurnaz savaşçı ne bedene ne de beyne saldırır. | Spider-2 | 2002 | |
| Tell me how! | Anlatsana! | Spider-2 | 2002 | |
| The heart, Osborn. | Kalbe Osborn. | Spider-2 | 2002 | |
| First, we attack his heart. | Önce kalbine saldıracağız. | Spider-2 | 2002 | |
| Give us this day our daily bread, and forgive us our trespasses... | Bize günlük ekmeğimizi verip, günahlarımızı bağışla... | Spider-2 | 2002 | |
| ...as we forgive those who trespass against us. | ...bize karşı işlenen günahları bağışladığımız gibi. | Spider-2 | 2002 | |
| Lead us not into temptation, but deliver us... | Bizi günaha sürükleme, bizi... | Spider-2 | 2002 | |
| Deliver us! | Kurtar bizi! | Spider-2 | 2002 | |
| Finish it! | Duanı bitir! | Spider-2 | 2002 | |
| Finish it! From evil! | Bitir! Kötülükten! | Spider-2 | 2002 | |
| Two milligrams IV. | İki miligram, damardan. | Spider-2 | 2002 | |
| Get the BP. | Tansiyonunu ölç. | Spider-2 | 2002 | |
| Aunt May. Is she gonna be okay? What happened? | May Teyze. İyileşecek mi? Ne oldu? | Spider-2 | 2002 | |
| What happened? Those eyes! | Ne oldu? O gözler. | Spider-2 | 2002 | |
| Those horrible yellow eyes! | O korkunç sarı gözler! | Spider-2 | 2002 | |
| Will she be okay? She'll be fine. | İyileşecek mi? İyileşecek. | Spider-2 | 2002 | |
| She's been sleeping all day. | Tüm gün uyudu. | Spider-2 | 2002 | |
| Thanks for coming. Of course. | Geldiğin için sağ ol. Bir şey değil. | Spider-2 | 2002 | |
| How are you? You okay about the other night? | Nasılsın? Geçen geceyi atlattın mı? | Spider-2 | 2002 | |
| Yeah, I'm fine. I just felt bad about leaving Aunt May. | Evet, iyiyim. May Teyze'yi yalnız bıraktığım için pişmanım. | Spider-2 | 2002 | |
| Have you talked to Harry? He called me. | Harry ile konuştun mu? Beni aradı. | Spider-2 | 2002 | |
| I haven't called him back. | Onu daha aramadım. | Spider-2 | 2002 | |
| ...l'm in love with somebody else. You are? | ...bir başkasına aşığım. Öyle mi? | Spider-2 | 2002 | |
| At least I think I am. | Öyle düşünüyorum. | Spider-2 | 2002 | |
| It's not the time to talk about it. No. Go on. | Bunu konuşmak için uygun zaman değil. Hayır. Devam et. | Spider-2 | 2002 | |
| Would I know his name, this guy? | Adını biliyor muyum? | Spider-2 | 2002 | |
| You'll think I'm a little girl with a crush. | Beni aptalca aşık küçük bir kız sanacaksın. | Spider-2 | 2002 | |
| He's saved my life twice, and I've never even seen his face. | Hayatımı iki kez kurtardı ama yüzünü bile görmedim. | Spider-2 | 2002 | |
| Oh. Him. You're laughing at me. | Ha! O. Bana gülüyorsun. | Spider-2 | 2002 | |
| No, I understand. He is extremely cool. | Hayır, anlıyorum. Harika biri. | Spider-2 | 2002 | |
| But do you think it's true, all the terrible things they say? | Hakkında söylenen onca kötü şey doğru mu sence? | Spider-2 | 2002 | |
| Not Spider Man, not a chance in the world. | Hayır. Kesinlikle değil. | Spider-2 | 2002 | |
| I know him a little bit. | Onu biraz tanıyorum. | Spider-2 | 2002 | |
| I'm sort of his unofficial photographer. | Onun gayrıresmi fotoğrafçısıyım. | Spider-2 | 2002 | |
| Has he mentioned me? Yeah. | Benden söz etti mi? Evet. | Spider-2 | 2002 | |
| He asked me what I thought about you. | Hakkında ne düşündüğümü sordu. | Spider-2 | 2002 | |
| I said, "Spider Man." | Dedim ki ''Örümcek Adam'' . | Spider-2 | 2002 | |
| I said, "The great thing about M. J... | Dedim ki: '' M.J'in en müthiş... | Spider-2 | 2002 | |
| ...is... | ...yönü.... | Spider-2 | 2002 | |
| ...when you look in her eyes... | ...gözlerine bakınca... | Spider-2 | 2002 | |
| ...and she's looking back in yours... | ...ve o da sana bakınca... | Spider-2 | 2002 | |
| ...everything feels... | ...her şeyin... | Spider-2 | 2002 | |
| ...not quite normal. | ...normal olmaktan çıkması. | Spider-2 | 2002 | |
| Because you feel... | İnsan kendini daha... | Spider-2 | 2002 | |
| ...stronger... | ...güçlü... | Spider-2 | 2002 | |
| ...and weaker at the same time. | ...ve aynı zamanda daha zayıf hissediyor. | Spider-2 | 2002 | |
| You feel excited... | Heyecan duyuyorsun... | Spider-2 | 2002 | |
| ...and at the same time... | ...ve aynı zamanda... | Spider-2 | 2002 | |
| ...terrified. | ...korkuyorsun. | Spider-2 | 2002 | |
| The truth is, you don't know what you feel... | Gerçek şu ki ne hissettiğini tam olarak bilmiyorsun... | Spider-2 | 2002 | |
| ...except you know what kind of man you want to be. | ...nasıl biri olmak istemen dışında. | Spider-2 | 2002 | |
| It's as if you've... | Sanki ulaşılmaz olana... | Spider-2 | 2002 | |
| ...reached the unreachable... | ...ulaşmış... | Spider-2 | 2002 | |
| ...and you weren't ready for it." | ...ama buna hazırlıksız gibisin.'' | Spider-2 | 2002 | |
| You said that? | Bunları mı söyledin? | Spider-2 | 2002 |