Search
English Turkish Sentence Translations Page 151044
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Although any researcher may envy this pilot, | Her kaşif bu pilotu, ondaki akıl yetisini... | Solaris-9 | 1972 | |
| his presence of mind, his gift of observation. | onun gözlem gücünü, pekala kıskanabilir. | Solaris-9 | 1972 | |
| Moreover, in light of recent information, | Dahası etik olarak, şu anki bilgilerle elimizden | Solaris-9 | 1972 | |
| we are morally obligated to continue the exploration. | araştırmalarımızı sürdürmekten başka bir şey gelmez. | Solaris-9 | 1972 | |
| I can understand how Professor Messenger feels. | Profesör Messenger'ın hissettiklerini anlayabiliyorum. | Solaris-9 | 1972 | |
| But let's take a look at the road we've traveled. | Yine de; aldığımız bu uzun yola bir göz atalım. | Solaris-9 | 1972 | |
| Solaristics is exactly where it began. | Bütün uğraşımıza rağmen Solaris araştırmalarında başlangıca döndük. | Solaris-9 | 1972 | |
| Years of work have been in vain. | Yılların gayreti yararsızlığını kanıtladı. | Solaris-9 | 1972 | |
| Everything we now know about Solaris is negative | Solaris hakkında tüm bildiklerimiz... | Solaris-9 | 1972 | |
| and has come to resemble a mountain of disjointed, incoherent facts | bana herhangi bir kavrayışla bir araya getiremediğimiz... | Solaris-9 | 1972 | |
| that strain credulity. | bir ayrık olgular dağını hatırlatıyor. | Solaris-9 | 1972 | |
| We're in exactly the same situation today. | Bugün hala en baştayız. | Solaris-9 | 1972 | |
| Solaristics is degenerating. | Solaris bilimi yozlaşıyor. | Solaris-9 | 1972 | |
| But what we're talking about is far more serious | Ama konuştuklarımız Solaris bilimi üzerine | Solaris-9 | 1972 | |
| than just the study of Solaristics. | konuştuklarımızdan çok daha ciddi. | Solaris-9 | 1972 | |
| We're talking about the boundaries ofhuman knowledge. | İnsan bilgisinin sınırları hakkında konuşuyoruz. | Solaris-9 | 1972 | |
| Don't you think that by establishing artificial barriers | Yapay bariyerler tesis ederek, "sınırsız düşünce | Solaris-9 | 1972 | |
| we deliver a blow to the idea oflimitless thought? | ideali"ne bir soluk getirmiş olmuyor muyuz? | Solaris-9 | 1972 | |
| By limiting our movement forward, we facilitate moving backwards. | İleriye hareketimizin sınırlanması, geriye doğru hareketimizi kolaylaştırıyor. | Solaris-9 | 1972 | |
| I nevertheless repeat my question. | Sorumu yine de tekrar ediyorum. | Solaris-9 | 1972 | |
| What do you mean by saying | Gözlemlerimin gerçeklikle "neredeyse" | Solaris-9 | 1972 | |
| the report of my observations in almost no way corresponds with reality? | hiç ilişkisi olmadığını söyleyerek neyi kastettiniz? | Solaris-9 | 1972 | |
| I saw everything with my own eyes. What do you mean by "almost"? | Herşeyi gözlerimle gördüm. "Neredeyse" ne demek? | Solaris-9 | 1972 | |
| 'Almost no way"means that some real phenomena | “Neredeyse hiç" bazı gerçek fenomenler sizin | Solaris-9 | 1972 | |
| could have triggered your hallucinations, Burton. | halusinasyonlarınızla tetiklenmiş olabilir demek, Burton. | Solaris-9 | 1972 | |
| When it's windy, | Rüzgarlı havada, kıpırdayan bir çalıyı | Solaris-9 | 1972 | |
| it's easy to confuse a swaying bush with a living being, | yaşayan bir varlıkla karıştırmak kolaydır, | Solaris-9 | 1972 | |
| to say nothing of a foreign planet. | ki nerede kaldı yabancı bir gezegen. | Solaris-9 | 1972 | |
| I meant no offense, Burton. None. | Amacım size saldırmak değil, Burton. Kesinlikle. | Solaris-9 | 1972 | |
| I'd like to know what impact Professor Messenger's opinion will have. | Prof. Messenger'ın düşüncesi karşısında nasıl bir tavır alacaksınız? | Solaris-9 | 1972 | |
| Practically none, | Pratik olarak tavır almayacağım. | Solaris-9 | 1972 | |
| which means that exploration in this area will be discontinued. | Bu bölgedeki araştırmamız devam etmeyecek. | Solaris-9 | 1972 | |
| Just a moment. Yes... | Bir dakika. Evet... | Solaris-9 | 1972 | |
| I'd like to make a statement. | Bir açıklama yapacağım. | Solaris-9 | 1972 | |
| The commission has not offended me, | Komisyon bana saldırmadı, | Solaris-9 | 1972 | |
| but it has offended the spirit of the expedition. | fakat keşif seferimizin ruhuna saldırdı. | Solaris-9 | 1972 | |
| Therefore, I consider it my duty to announce... | Bu yüzden, şunu söylemenin görevim olduğunu düşünüyorum... | Solaris-9 | 1972 | |
| And so on... | Ve böylece devam eder... | Solaris-9 | 1972 | |
| Nowadays it's considered good manners to laugh | Artık Burton'un raporundan söz edilince gülmem... | Solaris-9 | 1972 | |
| when Burton's report is mentioned. | görgü kurallarına aykırı bulunmaz umarım. | Solaris-9 | 1972 | |
| Thank you, Burton. | Teşekkürler, Burton. | Solaris-9 | 1972 | |
| We've known you for a long time, but I never knew anything about you. | Sizi uzun zamandır tanıyoruz, ama ben hakkınızda bir şey bilmiyorum. | Solaris-9 | 1972 | |
| You know, you were very handsome. | O zamanlar çok yakışıklıydınız. | Solaris-9 | 1972 | |
| That's not true, but thanks anyway. | Bu doğru değil, ama yine de teşekkürler. | Solaris-9 | 1972 | |
| Well, Kris, what do you think? | Peki, Chris, bütün bunlar hakkında ne düşünüyorsun? | Solaris-9 | 1972 | |
| If you don't mind, | Senin için sakıncası yoksa, | Solaris-9 | 1972 | |
| I'd like to speak to your son alone. | Oğlunla yalnız konuşmak isterdim. | Solaris-9 | 1972 | |
| I don't want to look like an idiot in front of you yet again. | Senin önünde bir daha aptal gibi görünmek istemiyorum. | Solaris-9 | 1972 | |
| What a ridiculous man. | Ne gülünç adam. | Solaris-9 | 1972 | |
| You have no reason to say that. | Böyle söylemen için bir neden yok. | Solaris-9 | 1972 | |
| He's ill at ease. | Endişeli. | Solaris-9 | 1972 | |
| He thinks he's getting in the way of our farewell. | Vedalaşma anımıza zorla dahil olmuş hissediyor. | Solaris-9 | 1972 | |
| He's a tactful man. | İnce düşünceli bir adamdır. | Solaris-9 | 1972 | |
| If he decided to come, it's because he considers this important. | Meselenin önemini iyice düşünüp tartmadan gelmez. | Solaris-9 | 1972 | |
| Although, I admit, I'd rather not see anyone now. | Bugün senden fazla yabancıyla görüşmek istemedim. | Solaris-9 | 1972 | |
| You and I rarely get a chance to talk. | Sık konuşma fırsatımız olmuyor. | Solaris-9 | 1972 | |
| I'm glad to hear you say that. | Senden bunu duymak güzel. | Solaris-9 | 1972 | |
| Even if it's on the last day. | Son günde olsa bile. | Solaris-9 | 1972 | |
| The last day. | Son gün... | Solaris-9 | 1972 | |
| One always feels awful after a big farewell. | Uzun bir vedalaşmadan sonra kendini korkunç hissedersin. | Solaris-9 | 1972 | |
| Here comes your aunt. | Halan geliyor. | Solaris-9 | 1972 | |
| Let's meet after lunch. We need to talk. | Yemekten sonra görüşelim. Konuşmamız lazım. | Solaris-9 | 1972 | |
| Why did you have to invite this Burton today of all days? | Bu Burton denen adamı davet edecek başka gün bulamadın mı? | Solaris-9 | 1972 | |
| Where are the guests going to sleep? Next to you, or in the room upstairs? | Misafirler nerede uyuyacak? Senin yanında mı, üst katta mı? | Solaris-9 | 1972 | |
| Upstairs, I guess. | Sanırım üst katta. | Solaris-9 | 1972 | |
| Well, I'm off to my meeting by the swing. | Pekala, ben aşağıda salıncağın yanında olacağım. | Solaris-9 | 1972 | |
| Maybe... Just a moment. | Ama belki... Bir saniye. | Solaris-9 | 1972 | |
| You and your rooms can wait! | Nerede uyuyacaklar sorunu bekleyebilir! | Solaris-9 | 1972 | |
| Listen, Kris... | Dinle, Khris... | Solaris-9 | 1972 | |
| What's standing over there? What are you afraid of? | Orada duran şey ne? Seni korkutan ne? | Solaris-9 | 1972 | |
| In the garage, staring at me. | Garajın orada, bana bakıyor. | Solaris-9 | 1972 | |
| Don't. I've seen it already. | O değil. Onu zaten görmüştüm. | Solaris-9 | 1972 | |
| He's gentle. Look how beautiful he is. | Çok kibar. Baksana ne kadar güzel! | Solaris-9 | 1972 | |
| You understand, I think Solaristics has reached an impasse | Anlamalısın, bence Solaris bilimi sorumsuz hayal kurmaların | Solaris-9 | 1972 | |
| as a result of irresponsible daydreaming. | sonucunda çıkmaza girdi. | Solaris-9 | 1972 | |
| I'm interested in the truth, | Ben gerçekle ilgileniyorum, | Solaris-9 | 1972 | |
| but you want to turn me into a biased supporter. | ama sen, önyargılı bir taraftara dönüşmemi istiyorsun. | Solaris-9 | 1972 | |
| I don't have the right to make decisions based on impulses of the heart. | Kalpın çarpıntılarına göre karar vermeye hakkım yok. | Solaris-9 | 1972 | |
| I'm not a poet. I have a concrete goal: | Şair değilim. Benim sorunum basit: | Solaris-9 | 1972 | |
| Either stop the research and remove the station from orbit, | Ya araştırmanın sonunda, istasyonu yörüngeden çıkararak, | Solaris-9 | 1972 | |
| thereby legitimizing the Solaristics crisis, | Solaris bilimdeki krizleri yasallaştırmak, | Solaris-9 | 1972 | |
| or take extreme measures. | ya da uç önlemler almak... | Solaris-9 | 1972 | |
| Perhaps bombard the Ocean with heavy radiation. | okyanusu yüksek yoğunlukta radyasyonla bombalamak gibi. | Solaris-9 | 1972 | |
| Not that! Why not? | Hayır olmaz! Neden olmasın? | Solaris-9 | 1972 | |
| Didn't you say research should continue at any price? | Araştırmaya neye mal olursa olsun devam etmek istemedin mi? | Solaris-9 | 1972 | |
| You want to destroy that which we are presently incapable of understanding? | Şimdi de anlayışımızı aştı diye yok etmek mi istiyorsun? | Solaris-9 | 1972 | |
| Forgive me, but I am not an advocate of knowledge at any price. | Bağışla beni, ama bedeli ne olursa olsun bilgi edinmenin avukatı değilim. | Solaris-9 | 1972 | |
| Knowledge is only valid when it's based on morality. | Bilgi ancak ahlaki değerlere dayandıkça geçerlidir. | Solaris-9 | 1972 | |
| Man is the one who renders science moral or immoral. | Bilimi ahlaki ya da ahlak dışı hale getiren tek etmen insandır. | Solaris-9 | 1972 | |
| Remember Hiroshima. | Hiroşima'yı hatırla. | Solaris-9 | 1972 | |
| Then don't make science immoral. | Ki ahlak dışı bilim üretmeyesin! | Solaris-9 | 1972 | |
| It's strange... | Garip... | Solaris-9 | 1972 | |
| Strange. There's nothing strange about it. | Garip! Bunda garip olan bir şey yok. | Solaris-9 | 1972 | |
| You yourself can't be sure that what you saw | Garip olan bir şey yok. Bütün gördüklerinin sanrı olmadığında... Garip olan bir şey yok. | Solaris-9 | 1972 | |
| wasn't just hallucinations. | wsen bile emin değilsin. | Solaris-9 | 1972 | |
| It's seems there's nothing more to discuss. | Tartışacak başka bir şey kalmadı görünüyor. | Solaris-9 | 1972 | |
| What happened? I'm leaving. | Ne oldu? Ayrılıyorum. | Solaris-9 | 1972 | |
| He's an accountant, not a scientist. You were right. | O bir muhasebeci, bilimadamı değil. Sen haklıydın. | Solaris-9 | 1972 | |
| You and I are friends, but that doesn't mean you can say that about him. | Dost olmamız, onun hakkında böyle konuşabileceğin anlamına gelmez. | Solaris-9 | 1972 | |
| Great. You and I have known each other for 20 years. It had to end someday. | Harika. 20 yıldır tanışıyoruz. Bir gün bitmeliydi galiba. | Solaris-9 | 1972 |