Search
English Turkish Sentence Translations Page 19903
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| This is what's gonna fill her up, | Marketten bir tek sebze meyve ile değil Marketten bir tek sebze meyve ile değil Onları bunlar doyurur... | Food inc-1 | 2008 | |
| not that one single item at the market. | devamlı bunlarla besleniyor.. devamlı bunlarla besleniyor.. ...marketten alacağınız bir tanecik ürün değil. | Food inc-1 | 2008 | |
| Look at the broccoli. | Şu brokoliye bak.. Şu brokoliye bak.. Brokoliye bak. | Food inc-1 | 2008 | |
| It's too expensive, man. | Çok pahalı adamım.. Çok pahalı adamım.. Çok pahalı be. | Food inc-1 | 2008 | |
| What do you want to eat then? Mama. | Ne yiyeceksin o zaman? Anne. Ne yiyeceksin o zaman? Anne. O zaman ne yiyorsunuz? Anne. | Food inc-1 | 2008 | |
| First check to see how many are there for a pound. | Önce bakın bakalım kaç tanesi 1 Pound (453 gr) geliyor.. Önce bakın bakalım kaç tanesi 1 Pound (453 gr) geliyor.. Önce bir kilosu kaç tane oluyor, bir bak. | Food inc-1 | 2008 | |
| Uh, we're not getting it. Why not? | Öff, alamayız bunları. Neden ki? Öff, alamayız bunları. Neden ki? Bundan almayacağız. Neden? | Food inc-1 | 2008 | |
| You'd only get two or three. | Baksana sadece 2 3 tanesi 1 pound geliyor Baksana sadece 2 3 tanesi 1 pound geliyor Ancak iki üç tane alabiliriz. | Food inc-1 | 2008 | |
| No. Come on. Aww! | Hayır.. yapma ama. Öff! Hayır.. yapma ama. Öff! Hadi. Off! | Food inc-1 | 2008 | |
| We can find candy that's cheaper. | Daha ucuza şekerleme alabiliriz.. Daha ucuza şekerleme alabiliriz.. Bundan daha az paraya şeker alabiliriz... | Food inc-1 | 2008 | |
| We can find chips that are cheaper. | Ya da cips.. Ya da cips.. | Food inc-1 | 2008 | |
| The sodas are really cheap. | Meşrubat gerçekten çok ucuz.. Meşrubat gerçekten çok ucuz.. ...gazlı içecekler gerçekten ucuz. | Food inc-1 | 2008 | |
| Sometimes you look at a vegetable and say | Bazen sebzelere bakıyorum Bazen sebzelere bakıyorum Bazen bakıp da iki hamburger fiyatına... | Food inc-1 | 2008 | |
| "Okay, we can get two hamburgers over here | .. tamam diyorum, aynı fiyata .. tamam diyorum, aynı fiyata | Food inc-1 | 2008 | |
| for the same amount of price. " | iki hamburger alabilirim.. iki hamburger alabilirim.. | Food inc-1 | 2008 | |
| Why is it that you can buy | Peki neden Mc Donalds'ta Peki neden Mc Donalds'ta Neden 99 sent'i olan bir insan... | Food inc-1 | 2008 | |
| a double cheeseburger at McDonald's for 99¢, | 99 sente "double cheeseburger" alabiliyorsunuz da 99 sente "double cheeseburger" alabiliyorsunuz da | Food inc-1 | 2008 | |
| and you can't even get a head of broccoli for 99¢? | aynı fiyata bir sap dahi brokoli alamıyorsunuz? aynı fiyata bir sap dahi brokoli alamıyorsunuz? ...bir göbek brokoli bile alamıyor? | Food inc-1 | 2008 | |
| You want the small one? We've skewed our food system | küçük olanı mı istiyorsun? Gıda sistemimizi küçük olanı mı istiyorsun? Gıda sistemimizi Küçüğü mü alayım? Yemek sistemimizi, kötü... | Food inc-1 | 2008 | |
| to the bad calories | kötü kalorilere doğru kaydırdık kötü kalorilere doğru kaydırdık tarafa doğru kaydırdık, ve bu yanlışlıkla olmadı. | Food inc-1 | 2008 | |
| and it's not an accident. | ... ve bu kazara olmadı. ... ve bu kazara olmadı. | Food inc-1 | 2008 | |
| I mean, the reasons that those calories are cheaper is | Çünkü bu kaloriler daha ucuz Çünkü bu kaloriler daha ucuz O kalorilerin ucuz olmasının tek nedeni... | Food inc-1 | 2008 | |
| because those are the ones we're heavily subsidizing. | çünkü bu kaloriler yüksek oranda sübvansiye ediliyor.. çünkü bu kaloriler yüksek oranda sübvansiye ediliyor.. ...onları destekliyor olmamız. | Food inc-1 | 2008 | |
| And this is directly tied to the kind of agriculture | Bu, tamamıyla tarımı uygulama biçimimiz Bu, tamamıyla tarımı uygulama biçimimiz Bu da tamamen yaptığımız tarımla... | Food inc-1 | 2008 | |
| that we're practicing | ..ve sahip olduğumuz ..ve sahip olduğumuz | Food inc-1 | 2008 | |
| and the kind of farm policies we have. | tarım politikalarıyla bire bir ilintili.. tarım politikalarıyla bire bir ilintili.. | Food inc-1 | 2008 | |
| All those snack food calories are | Tüm bu atıştırma türü yiyeceklerin Tüm bu atıştırma türü yiyeceklerin "Atıştırmalıklar"ın tüm kalorileri, endüstriyel ekinlerden... | Food inc-1 | 2008 | |
| the ones that come from the commodity crops... | kalorileri endüstriyel bitkilerden geliyor kalorileri endüstriyel bitkilerden geliyor | Food inc-1 | 2008 | |
| from the wheat, from the corn | ..buğday, mısır ..buğday, mısır | Food inc-1 | 2008 | |
| and from the soybeans. | ve soya.. ve soya.. | Food inc-1 | 2008 | |
| By making those calories really cheap, | Bu kalorileri gerçekten bu kadar ucuz hale getirmeniz Bu kalorileri gerçekten bu kadar ucuz hale getirmeniz Bu kalorileri ucuzlaştırıyor olmamız... | Food inc-1 | 2008 | |
| that's one of the reasons that the biggest predictor | obezitenin baş nedenidir obezitenin baş nedenidir ...gelir seviyesinin, obezite oranını belirlemesinin... | Food inc-1 | 2008 | |
| of obesity is income level. | ...temel nedeni. | Food inc-1 | 2008 | |
| Over the course of human history, | İnsanlık tarihi boyunca İnsanlık tarihi boyunca İnsanlık tarihinde amaç... | Food inc-1 | 2008 | |
| we were struggling to make sure we had | türümüzün büyük bir bölümü türümüzün büyük bir bölümü ...hep insanlığı besleyecek makul kaynaklar olmasını sağlamaktı. | Food inc-1 | 2008 | |
| enough food and enough calories | yeterli besin ve kalori yeterli besin ve kalori | Food inc-1 | 2008 | |
| for a sizable percentage of the human race. | için büyük mücadele verdi.. için büyük mücadele verdi.. | Food inc-1 | 2008 | |
| Now the problem is too many calories. | Şimdiki problem ise çok fazla kalorinin olması. Şimdiki problem ise çok fazla kalorinin olması. Şimdi ise sorunumuz aşırı kalori. | Food inc-1 | 2008 | |
| The industry blames obesity | Endüstri, obeziteyi Endüstri, obeziteyi Endüstri, obezite için insanların kendilerini sorumlu tutuyor. | Food inc-1 | 2008 | |
| on a crisis of personal responsibility. | kişisel sorumluluğunuz olarak tanımladı.. kişisel sorumluluğunuz olarak tanımladı.. | Food inc-1 | 2008 | |
| But when you're engineering foods | Ama, gıdayla bir oynamaya başladığınızda Ama, gıdayla bir oynamaya başladığınızda Ama yemekle oynadığınız zaman... | Food inc-1 | 2008 | |
| you are pressing our evolutionary buttons. | evrim düğmelerine de basmış olursunuz.. evrim düğmelerine de basmış olursunuz.. ...evrimsel "düğmelere" basıyorsunuz. | Food inc-1 | 2008 | |
| The fact is we're hardwired | Gerçek şu ki; Gerçek şu ki; | Food inc-1 | 2008 | |
| to go for three tastes... | üç maddeye göbekten bağlıyız üç maddeye göbekten bağlıyız | Food inc-1 | 2008 | |
| salt, fat and sugar. | tuz, yağ ve şeker.. tuz, yağ ve şeker.. ...tuz, yağ ve şeker. | Food inc-1 | 2008 | |
| These things are very rare in nature | Ki aslında bunlar doğada nadir bulunur.. Ki aslında bunlar doğada nadir bulunur.. Bunları doğada bulmak çok zordur. | Food inc-1 | 2008 | |
| Now sugar is available 24/7 | Oysa şimdi 7 gün 24 saat Oysa şimdi 7 gün 24 saat Şimdi istediğimiz kadar şekeri, istediğimiz zaman bulabiliyoruz. | Food inc-1 | 2008 | |
| in tremendous quantities. | istemediğimiz kadar şeker var.. istemediğimiz kadar şeker var.. | Food inc-1 | 2008 | |
| We're eating hundreds of pounds of the stuff a year. | Yılda yüzlerce kilo gıda tüketiyoruz. Yılda yüzlerce kilo gıda tüketiyoruz. | Food inc-1 | 2008 | |
| This diet of high fructose corn syrup | Bu; früktozlu mısır şurubu, Bu; früktozlu mısır şurubu, Çok fazla yüksek fruktozlu mısır şurubu ve... | Food inc-1 | 2008 | |
| and refined carbohydrates | rafine karbonhidratlı beslenme biçimi rafine karbonhidratlı beslenme biçimi | Food inc-1 | 2008 | |
| leads to these spikes of insulin | vücutta insülinin ani artışlarına sebep olurken vücutta insülinin ani artışlarına sebep olurken | Food inc-1 | 2008 | |
| and, gradually, a wearing down of the system | metabolizmamız şeker yüzünden metabolizmamız şeker yüzünden | Food inc-1 | 2008 | |
| by which our body metabolizes sugar. | yavaş yavaş göçüyor.. yavaş yavaş göçüyor.. | Food inc-1 | 2008 | |
| My husband's diabetic. | Kocam şeker hastası.. Kocam şeker hastası.. Kocam şeker hastası. | Food inc-1 | 2008 | |
| One of my main concerns is | En büyük kaygılarımdan biri En büyük kaygılarımdan biri En büyük korkularımdan biri... | Food inc-1 | 2008 | |
| he could lose his sight. | bu yüzden kör olması.. bu yüzden kör olması.. ...kör olabilecek olması. | Food inc-1 | 2008 | |
| He does get into... sometimes he's shaking, | Bazen oluyor.. Titremeye başlıyor.. Bazen oluyor.. Titremeye başlıyor.. Bazen böyle... titremeler yaşıyor... | Food inc-1 | 2008 | |
| so I'm afraid that he's gonna start not being able to drive, | o zaman bir daha araç kullanamayacağından korkuyorum.. o zaman bir daha araç kullanamayacağından korkuyorum.. ...ben de araba kullanamayacak hale gelmesinden korkuyorum. | Food inc-1 | 2008 | |
| 'cause that's what he does for a profession. | çünkü öyle olursa işini kaybeder.. çünkü öyle olursa işini kaybeder.. Yaptığı iş bu çünkü. | Food inc-1 | 2008 | |
| We have to consider his medicine. | İlaçlarını düşünmek zorundayız.. İlaçlarını düşünmek zorundayız.. İlaçları düşünmemiz gerekiyor. | Food inc-1 | 2008 | |
| What is it, $70? | Ne kadardı 70 dolar mı? Ne kadardı 70 dolar mı? Ne kadar? 70$ mı? | Food inc-1 | 2008 | |
| 50 pills costs me about $130. | 50 tablet bana 130 dolara patlıyor.. 50 tablet bana 130 dolara patlıyor.. 50 hap 130$'a geliyor. | Food inc-1 | 2008 | |
| But he's on two different types of pills. | Fakat 2 değişik tip hap kullanıyor Fakat 2 değişik tip hap kullanıyor Ama iki çeşit ilacı var. | Food inc-1 | 2008 | |
| $100 and something for one pill | biri 100 küsur dolar biri 100 küsur dolar Yüz küsür birine... | Food inc-1 | 2008 | |
| and then $100 and something for another. | yine bir 100 küsur dolar da diğeri için.. yine bir 100 küsur dolar da diğeri için.. ...yüz küsür de diğerine gidiyor. | Food inc-1 | 2008 | |
| That takes a lot of our income away. | Bu bütçemizde büyük bir pay demek.. Bu bütçemizde büyük bir pay demek.. Paramızın önemli bir kısmı buna gidiyor. | Food inc-1 | 2008 | |
| We're really tight from either | Ne yapacağımızı şaşırdık Ne yapacağımızı şaşırdık Yani, ya ilaçla sağlıklı olmak için... | Food inc-1 | 2008 | |
| paying for his medicine to be healthy | sağlıklı olması için ya bu ilaçları sağlıklı olması için ya bu ilaçları ...para harcayacağız, ya da sebze alıp sağlıklı olmak için. | Food inc-1 | 2008 | |
| or buying vegetables to be healthy. | ya da sebze alacağız.. ya da sebze alacağız.. | Food inc-1 | 2008 | |
| So which one should we do? | Hangisini yapmalıyız? Hangisini yapmalıyız? Hangisini yapalım? | Food inc-1 | 2008 | |
| It's hard to see my dad suffer with diabetes | Babamın şeker hastası olduğunu Babamın şeker hastası olduğunu Gençler İçin Sağlığı Destekleme Grubu Babamın şeker hastalığını çekmesini izlemek zor bir şey. | Food inc-1 | 2008 | |
| and stuff like that. | ve böyle şeylerle uğraştığını görmek acı verici.. ve böyle şeylerle uğraştığını görmek acı verici.. | Food inc-1 | 2008 | |
| And it's really sad to see that my sister might have it. | Kızkardeşimin de potansiyel şeker hastası olması en az o kadar acı.. Kızkardeşimin de potansiyel şeker hastası olması en az o kadar acı.. Kız kardeşimde de şeker çıkabilmesi olasılığı da çok üzücü. | Food inc-1 | 2008 | |
| There's something that's going on | Hayatımızda buna sebep olan, Hayatımızda buna sebep olan, Rosa Soto Kamu Sağlık Danışmanı Yaşam tarzımıza, oyunlarımıza, yemek yiyişimize... | Food inc-1 | 2008 | |
| in the way that we live our lives, | bu kadar yaygınlaştıran bir şeyler var bu kadar yaygınlaştıran bir şeyler var | Food inc-1 | 2008 | |
| where we play, where we buy our food | nerede oynadığımız, nereden beslendiğimiz nerede oynadığımız, nereden beslendiğimiz | Food inc-1 | 2008 | |
| and the types of food that we're able to buy | paramızın almaya yettiği yiyecekler paramızın almaya yettiği yiyecekler | Food inc-1 | 2008 | |
| that is causing this epidemic. | işte bunlar.. işte bunlar.. Bu salgına yol açan şey. | Food inc-1 | 2008 | |
| It's not just our community. | Sadece bizim mahallemizde değil.. Sadece bizim mahallemizde değil.. Sadece bizde de değil. | Food inc-1 | 2008 | |
| It's not just Baldwin Park. It's everywhere. | ..sadece Baldwin Park değil. Her yerde.. ..sadece Baldwin Park değil. Her yerde.. Sadece Baldwin Park'ta değil. Her yerde. | Food inc-1 | 2008 | |
| How many of us know one person | kaçımız ailesinde kaçımız ailesinde Hangilerimizin ailesinde şeker hastası olan birisi var? | Food inc-1 | 2008 | |
| in our family with diabetes? | şeker hastalığı olan birini biliyor? şeker hastalığı olan birini biliyor? | Food inc-1 | 2008 | |
| How about two? | Peki ya iki? Peki ya iki? Ya da iki kişi? | Food inc-1 | 2008 | |
| Three? Keep your hand... | Üç? Elleri havada tutun.. Üç? Elleri havada tutun.. Üç kişi bilen? Eliniz havada kalsın... | Food inc-1 | 2008 | |
| It used to be that type 2 diabetes | Eskiden Tip 2 diyabet Eskiden Tip 2 diyabet Eskiden tip 2 diyabet sadece yetişkinlerde olurdu. | Food inc-1 | 2008 | |
| only affected adults. | yetişkin hastalığı olarak bilinirdi.. yetişkin hastalığı olarak bilinirdi.. | Food inc-1 | 2008 | |
| And now it's affecting children at epidemic proportions. | Şimdi neredeyse salgın biçimde çocuklarda da görülüyor. Şimdi neredeyse salgın biçimde çocuklarda da görülüyor. Şimdi çocuklarımızda da yaygın olarak görülüyor. | Food inc-1 | 2008 | |
| Everything we've done | Modern, endüstriyel ziraatte Modern, endüstriyel ziraatte Modern tarımda yapılanların amacı... | Food inc-1 | 2008 | |
| in modern industrial agriculture | ne yaptıysak; daha hızlı yetişsin ne yaptıysak; daha hızlı yetişsin | Food inc-1 | 2008 | |
| is to grow it faster, fatter, bigger, cheaper. | ..daha yağlı, daha ucuz, daha iri olsun diye yaptık.. ..daha yağlı, daha ucuz, daha iri olsun diye yaptık.. | Food inc-1 | 2008 | |
| Nobody's thinking about E. coli, | Kimse E. coli'yi düşünmedi Kimse E. coli'yi düşünmedi E. coli'yi kimse umursamıyor. | Food inc-1 | 2008 | |
| type 2 diabetes and the ecological health | ya da tip 2 diyabeti, ya da ya da tip 2 diyabeti, ya da Tip 2 diyabeti ya da ekolojinin düzenini de. | Food inc-1 | 2008 | |
| of the whole system. | ekolojik sistemi.. ekolojik sistemi.. | Food inc-1 | 2008 | |
| We're outsourcing | İşlerimizi, kendi başına karar veren İşlerimizi, kendi başına karar veren Joel Salatin Polyface çiftlikleri Sahibi Çiftçilerin kendi kararlarını vermelerini engelliyoruz. | Food inc-1 | 2008 | |
| autonomous farmer decision making... | bağımsız çiftçileri yerine bağımsız çiftçileri yerine | Food inc-1 | 2008 | |
| we're outsourcing that to corporate boardrooms | aldıkları kararın sonuçlarından etkilenmeyen aldıkları kararın sonuçlarından etkilenmeyen | Food inc-1 | 2008 | |
| in big cities 1,000 miles away | 1000 mil uzaktaki şirketlerin 1000 mil uzaktaki şirketlerin | Food inc-1 | 2008 | |
| where people make decisions and don't live | yönetim kurullarına yönetim kurullarına | Food inc-1 | 2008 | |
| with the consequences of those decisions. | devrediyoruz.. devrediyoruz.. | Food inc-1 | 2008 |