Search
English Turkish Sentence Translations Page 178696
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Hey, it worked like a charm! They'll be teaching that one in the Academy! | Hey, bu aldatmaca işe yaradı! Bunu yakında Akademi'de öğretecekler! | Valiant-1 | 2005 | |
| I say let go! | Sana onu bırak dedim! Sana lazım olan benim! | Valiant-1 | 2005 | |
| You can't do better than that, you English pigeon! | Bundan daha iyisini yapamıyor musun, İngiliz Güvercini?! | Valiant-1 | 2005 | |
| Bugsy! | Bugsy! | Valiant-1 | 2005 | |
| It was not easy, herr general. But I have... | Hiç kolay olmadı Generalim. Fakat ben... | Valiant-1 | 2005 | |
| catched their leader! The leader? | ...liderlerini yakaladım! Lider mi? | Valiant-1 | 2005 | |
| But along, herr general. Get on with it! | Ama benim en sevdiğim, Generalim. Devam et! | Valiant-1 | 2005 | |
| May I present you, | İşte size... | Valiant-1 | 2005 | |
| the message! Ta ta. | ...bu mesajı getirdim! | Valiant-1 | 2005 | |
| The high commander will be pleased! | Başkomutan bundan çok memnun olacak! | Valiant-1 | 2005 | |
| There will be medals, photographs, commemorative spanks! | Madalyalarım, fotoğraflarım, hatıra eşyalarım olacak! | Valiant-1 | 2005 | |
| I will personally deliver it to him. | Bunu ona bizzat kendim vereceğim. | Valiant-1 | 2005 | |
| They must be desperate indeed to give the message to this putrid smelling reject. | Mesajı bu kokuşmuş pisliğe taşıttırdıklarına göre acınacak durumda olmalılar. | Valiant-1 | 2005 | |
| Oh no, Dennis! You're squished! He was my favourite. | Hayır, Dennis! Onu ezdin! En sevdiğimdi. | Valiant-1 | 2005 | |
| I am putrid stinky rub. Eat me, you'll be sick for a week. | Ben çürümüş, kokmuş leş gibi bir kuşum. Beni yersen 1 hafta yataktan kalkamazsın. | Valiant-1 | 2005 | |
| Take him away! No! | Götürün onu! Hayır! | Valiant-1 | 2005 | |
| I've got feather condition! | Doktora gitmem gerek! Benim kanatlarımda problem var! | Valiant-1 | 2005 | |
| Wait. On second thoughts he may prove useful. | Bekleyin. Aslında işimize yarayabilir. | Valiant-1 | 2005 | |
| Oh, thank you. You're very wise. | Teşekkür ederim. Siz çok yücesiniz. | Valiant-1 | 2005 | |
| What would you like? Cards? We can play cards. | Ne yapmaktan hoşlanırsınız? İskambil? İskambil oynayalım. | Valiant-1 | 2005 | |
| Find the pebble? I've got a lovely voice. | Çakıl taşı bulmaca oynayalım mı? Ayrıca çok güzel bir sesim vardır. | Valiant-1 | 2005 | |
| That would be noisy... | Güzel olduğunu düşünüyorsanız... | Valiant-1 | 2005 | |
| I was thinking more along delights of a celebration dinner. | Ben daha çok bir kutlama yemeği vermeyi düşünüyordum. | Valiant-1 | 2005 | |
| I cook well, I cook well! | Ben güzel yemek yaparım, çok güzel yaparım! | Valiant-1 | 2005 | |
| I can make great crumbs in oven. | Fransız usulü fırında pişmiş ekmek kırıntılarımın tadına bakmalısınız. | Valiant-1 | 2005 | |
| Oh, you haven't tried my bread crumb bird seed thing. | Henüz tohumla yaptığım yemeklerden bahsetmedim. | Valiant-1 | 2005 | |
| No, pigeon on the glass. | Hayır, tepside güvercin. | Valiant-1 | 2005 | |
| It was a lovely liebfrau reduction. | Sütle yumuşatılmış olursa daha güzel olur. | Valiant-1 | 2005 | |
| You're all right, mate? Wait a minute now! | İyi misin, dostum? Bekle bir dakika! | Valiant-1 | 2005 | |
| Who was I kidding? I don't belong here. | Kimi kandırıyorum? Ben buraya ait değilim. | Valiant-1 | 2005 | |
| I've let everyone down. Folks even wouldn't be here if it weren't for me. | Herkesi hayal kırıklığına uğrattım. Ben olmasaydım, o burada olmayacaktı. | Valiant-1 | 2005 | |
| Folks! There's Valiant! Follow me! | Millet! Valiant orda! Beni takip edin! | Valiant-1 | 2005 | |
| Hey! Lofty! Toughwood! | Hey! Lofty! Toughwood! | Valiant-1 | 2005 | |
| Chaps! Gutsy! You're alive! | Chaps! Gutsy! Yaşıyorsun! | Valiant-1 | 2005 | |
| What happened? Tell us what happened! | Ne oldu? Bize ne olduğunu anlat! | Valiant-1 | 2005 | |
| Free fall at 300 feet. Set on fire. | 300 feet serbest düşüşten sonra. Kurt sürüsünün içine düştüm. | Valiant-1 | 2005 | |
| Flew through barbed wire, picked up some shrap from a straight granade. | Dikenli tellerin arasından geçip, elbombalarından kurtulduktan sonra... | Valiant-1 | 2005 | |
| Right! We can dispense with the chit chat. | Pekâla! Gevezeliği bırakalım. | Valiant-1 | 2005 | |
| I guess the falcons require the message. | Tahmin ediyorum ki şahinler mesajı almak için peşinize düştü. | Valiant-1 | 2005 | |
| He sacrificed himself to save me. The falcons got Bugsy and the message. | Beni kurtarmak için kendini feda etti. Şahinler Bugsy ve mesajı aldılar. | Valiant-1 | 2005 | |
| Come on, pull yourself together. Snap out of it! | Haydi, toparla kendini. Sabrımı taşırıyorsun! | Valiant-1 | 2005 | |
| Come Bugsy, let's find us the way out of here. | Haydi oğlum Bugsy, buradan çıkış yolunu bul. | Valiant-1 | 2005 | |
| I'll fly in avoiding the barriers, clever traps and deadly ambushes. | Ben bariyerleri, bubi tuzaklarını ve pusuları atlatacağım. | Valiant-1 | 2005 | |
| I will bathe. | Banyo yapacağım. | Valiant-1 | 2005 | |
| Bring me my best cape. Yes, herr general. | En iyi pelerinimi getirin. Hemen generalim. | Valiant-1 | 2005 | |
| Join the army you said. You did, it was your idea. | Orduya katılalım, dedin. Hayır, sen dedin, senin fikrindi. | Valiant-1 | 2005 | |
| I'm afraid it's not that simple as I thought. | Sanırım düşündüğüm kadar kolay olmayacak. | Valiant-1 | 2005 | |
| This is a highly fortified bunker stuffed with the guills, with enemy falcons. | Bu yüksek korunaklı yeraltı sığınağı, tıkabasa düşman şahinleri ile dolu. | Valiant-1 | 2005 | |
| It's down the barrow of that gun. Gentlemen, I'm afraid it's hopeless. | Şu topun alt tarafında. Beyler, korkarım durum ümitsiz. | Valiant-1 | 2005 | |
| I'll do it! | Bunu yapacağım! | Valiant-1 | 2005 | |
| Bugsy. | Bugsy. | Valiant-1 | 2005 | |
| I'm too young to die! I can't believe it! | Bu genç yaşta öleceğim! Buna inanamıyorum! | Valiant-1 | 2005 | |
| Valiant? Bugsy. | Valiant? Bugsy. | Valiant-1 | 2005 | |
| Hey! The message! It's in there. | Hey! Mesaj! Şunun içinde. | Valiant-1 | 2005 | |
| Oh, no! Red is strong and decisive! | Hayır! Kırmızı güç ve kararlılığı simgeler! | Valiant-1 | 2005 | |
| No wait, the blue has the actual chimb. We'll do as you like, general. | Hayır bekleyin, mavi de derli toplu durur. Nasıl isterseniz, general. | Valiant-1 | 2005 | |
| Valiant, get down! | Valiant, bırak onu! | Valiant-1 | 2005 | |
| So many capes to someone! I'm sick of capes! I hate capes! | Çok fazla pelerini var! Pelerinlelere hasta oluyorum! Pelerinlerden nefret ediyorum! | Valiant-1 | 2005 | |
| Okay, you're out of here, Bugsy. It's of no use, he took the key with him. | Tamam, seni buradan çıkaralım, Bugsy. İşe yaramaz, anahtar onda. | Valiant-1 | 2005 | |
| Forget about me! You've got the message, now get out of here! | Beni unut! Mesajı al ve git buradan! | Valiant-1 | 2005 | |
| No, Bugsy! Go. | Hayır, Bugsy! Git. | Valiant-1 | 2005 | |
| Don't! Don't do it! | Yapma! Yapma bunu! | Valiant-1 | 2005 | |
| Underlingk? | Underlingk? | Valiant-1 | 2005 | |
| Underlingk! Yeah, herr general! | Underlingk! Emredin generalim! | Valiant-1 | 2005 | |
| Cuffingk? Yeah, herr general! | Cuffingk? Emredin generalim! | Valiant-1 | 2005 | |
| My talon clippers. Yeah, herr general! | Pençe makasım. Hemen, generalim! | Valiant-1 | 2005 | |
| Valiant! They're coming! | Valiant! Geliyorlar! | Valiant-1 | 2005 | |
| Get him! Stop him! | Yakala onu! Durdur onu! | Valiant-1 | 2005 | |
| What's going on! | Neler oluyor! | Valiant-1 | 2005 | |
| Come on, last chance. Get up! | Hadi, son şansımız. Hadi kalk! | Valiant-1 | 2005 | |
| What is that! | Bu da neydi! Sen sabun nedir bilmez misin? | Valiant-1 | 2005 | |
| Not to watch around, gotta go! Come on! | Oyalanmayın, gitmemiz gerek! Haydi! | Valiant-1 | 2005 | |
| You're from squadron E, right? It's a long story, I'll tell you later! | Sen E Bölüğündensin, değil mi? Uzun hikaye, daha sonra anlatırım! | Valiant-1 | 2005 | |
| Valiant! Bugsy! | Valiant! Bugsy! | Valiant-1 | 2005 | |
| We did it! You made it! | Başardık! Başardın! | Valiant-1 | 2005 | |
| And the message? Yes, sir! Safe and sound. | Peki ya mesaj? Evet, efendim! Sağlam ve güvenli. | Valiant-1 | 2005 | |
| Good man! Thank you, sir. | Aferin! Teşekkürler, efendim. | Valiant-1 | 2005 | |
| Right lads, we have a message to deliver. Let's make wing! | Peki gençler, teslim edilecek bir mesajımız var. Hadi kanatlara kuvvet! | Valiant-1 | 2005 | |
| Those falcons are gonna think twice before they try to mess with us! | Bu şahinler bizimle uğraşmadan önce iki kez düşünmeliler! | Valiant-1 | 2005 | |
| Enemy fliers! Toughwood! Tailfeather! | Düşman uçucuları! Toughwood! Tailfeather! | Valiant-1 | 2005 | |
| Come on lads, attack formation! | Haydi gençler, hücum pozisyonu! | Valiant-1 | 2005 | |
| Valiant, complete the mission. You are way to go. | Valiant, görevi tamamla. Yolun açık olsun. | Valiant-1 | 2005 | |
| Give me tail, pal. Let's go chaps! | Sıkı tutunun, arkadaşlar. Haydi bakalım! | Valiant-1 | 2005 | |
| You're tired, little bird? Won't you like to rest in my belly? | Yoruldun mu, küçük kuş? Benim midemde dinlenmeye ne dersin? | Valiant-1 | 2005 | |
| So you are the elite? The best of the best? | Seçilmiş olan sen misin? Sen iyinin iyisi misin? | Valiant-1 | 2005 | |
| I hope I'm gonna make it. I think I'm gonna make it. | Umarım yapabilirim. Sanırım yapabilirim. | Valiant-1 | 2005 | |
| You can't escape me, pigeon! | Benden kaçamazsın, güvercin! | Valiant-1 | 2005 | |
| Valiant back so soon! What a nice excitable boy! | Valiant çok çabuk döndün! Ne çabuk sıkıldı bu çocuk! | Valiant-1 | 2005 | |
| Falcon! Set the alarm! | Şahin! Alarm! | Valiant-1 | 2005 | |
| Set the alarm! | Alarm! | Valiant-1 | 2005 | |
| It's just you and me, pigeon! This is where it ends. | Sadece sen ve ben varız, güvercin! Sonun geldi. | Valiant-1 | 2005 | |
| It's just as I imagined! Pieces and shreds! | Korktuğum başıma geldi! Onu parçalayıp kıyacak. | Valiant-1 | 2005 | |
| You ugly stupid falcon! | Seni çirkin aptal şahin! | Valiant-1 | 2005 | |
| Come out, little birdy. I may even spare your puny little life! | Çık ortaya, küçük kuş. Belki senin küçük zavallı yaşamını bağışlayabilirim! | Valiant-1 | 2005 | |
| Just stay calm. You can do this! | Sakin olmalıyım. Bunu yapabilirsin! | Valiant-1 | 2005 | |
| You squeak! | Seni cırtlak! | Valiant-1 | 2005 | |
| My name is not squeak! My name is Valiant! | Benim adım cırtlak değil! Benim adım Valiant! | Valiant-1 | 2005 | |
| Now if you'll excuse me, I have a message to deliver. | Şimdi eğer müsaade ederseniz, Teslim edilecek bir mesajım var. | Valiant-1 | 2005 | |
| That's my boy! | O benim oğlum! | Valiant-1 | 2005 | |
| Valiant? You've made it? | Valiant? Başardın mı? | Valiant-1 | 2005 |