Search
English Turkish Sentence Translations Page 169037
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Griffin Mill. | Griffin Mill. | The Player-1 | 1992 | |
| Great movie, huh? | Harika film, ha? | The Player-1 | 1992 | |
| lt's refreshing to see something like this after all these cop movies... | Bütün o polis filmlerinden sonra insani dinlendiriyor... | The Player-1 | 1992 | |
| and, you know, things we do. | ve, bilirsin, bizim yaptiklarimizdan. ve, bilirsin, bizim yaptıklarımızdan. ve, bilirsin, bizim yaptıklarımızdan. | The Player-1 | 1992 | |
| Maybe we'll do a remake of this. You'd probably give it a happy ending. | Belki bunun bir yeniden çevrimini yapariz. Muhtemelen mutlu sonla bitirirsiniz. Belki bunun bir yeniden çevrimini yaparız. Muhtemelen mutlu sonla bitirirsiniz. Belki bunun bir yeniden çevrimini yaparız. Muhtemelen mutlu sonla bitirirsiniz. | The Player-1 | 1992 | |
| No, we'd keep it pure. | Hayir, saf olarak tutardik. Hayır, saf olarak tutardık. Hayır, saf olarak tutardık. | The Player-1 | 1992 | |
| Pure, right. | Saf, tabii. | The Player-1 | 1992 | |
| You want to write it? Don't fuck with me. | Yazmak ister miydin onu? Benimle dalga geçme. | The Player-1 | 1992 | |
| l'm not fucking with you. Didn't l say l'd get back to you? | Seninle dalga geçmiyorum. Sana geri dönecegimi söylememis miydim? Seninle dalga geçmiyorum. Sana geri döneceğimi söylememiş miydim? Seninle dalga geçmiyorum. Sana geri döneceğimi söylememiş miydim? | The Player-1 | 1992 | |
| Yeah, about six months ago. l thought you'd forgotten. | Evet, alti ay kadar önce. Unuttugunu sanmistim. Evet, altı ay kadar önce. Unuttuğunu sanmıştım. Evet, altı ay kadar önce. Unuttuğunu sanmıştım. | The Player-1 | 1992 | |
| You were angry. | Kizmistin. Kızmıştın. Kızmıştın. | The Player-1 | 1992 | |
| Do you want to talk about it? | Konusmak ister misin? Konuşmak ister misin? Konuşmak ister misin? | The Player-1 | 1992 | |
| Okay, sure. Great. | Tamam, elbette. Harika. | The Player-1 | 1992 | |
| Let's let the studio buy us a drink. | Studyodan birer içki içelim. Stüdyodan birer içki içelim. Stüdyodan birer içki içelim. | The Player-1 | 1992 | |
| lf you don't mind a place where you don't have any suck with the maitre d'. | Senin sözünün geçmeyecegi bir yere ne dersin? Senin sözünün geçmeyeceği bir yere ne dersin? Senin sözünün geçmeyeceği bir yere ne dersin? | The Player-1 | 1992 | |
| l know a bar down the street. Let's go. | Caddenin asagisinda bir yer biliyorum. Gidelim. Caddenin aşağısında bir yer biliyorum. Gidelim. Caddenin aşağısında bir yer biliyorum. Gidelim. | The Player-1 | 1992 | |
| Have you ever been to Japan? | Hiç Japonya'ya gittin mi? | The Player-1 | 1992 | |
| Yes. l was there once on a location scout with Steven Spielberg. | Evet. Bir keresinde Steven Spielberg ile bir mekan arastirmasindaydik. Evet. Bir keresinde Steven Spielberg ile bir mekan araştırmasındaydık. Evet. Bir keresinde Steven Spielberg ile bir mekan araştırmasındaydık. | The Player-1 | 1992 | |
| l lived there for a year. | Ben orda bir yil yasadim. Ben orda bir yıl yaşadım. Ben orda bir yıl yaşadım. | The Player-1 | 1992 | |
| Student year abroad. | Ögrenci olarak. Öğrenci olarak. Öğrenci olarak. | The Player-1 | 1992 | |
| l wish l'd done that. | Keske ben de öyle yapabilseydim. Keşke ben de öyle yapabilseydim. Keşke ben de öyle yapabilseydim. | The Player-1 | 1992 | |
| l think about it a lot. l'll never forget it. | Hakkinda çok düsünürüm. Hiç unutmayacagim. Hakkında çok düşünürüm. Hiç unutmayacağım. Hakkında çok düşünürüm. Hiç unutmayacağım. | The Player-1 | 1992 | |
| You should write about it. | Hakkinda yazmalisin. Hakkında yazmalısın. Hakkında yazmalısın. | The Player-1 | 1992 | |
| l did. Don't you remember? | Yazdim. Hatirlamiyor musun? Yazdım. Hatırlamıyor musun? Yazdım. Hatırlamıyor musun? | The Player-1 | 1992 | |
| My idea about the American student who goes to Japan. | Benim Japonya'ya giden Amerikali ögrenci hakkinda olan fikrimi. Benim Japonya'ya giden Amerikalı öğrenci hakkında olan fikrimi. Benim Japonya'ya giden Amerikalı öğrenci hakkında olan fikrimi. | The Player-1 | 1992 | |
| That was my pitch, the one you were supposed to get back to me on. | Fikrim buydu, hani bana hakkinda geri dönecek oldugun. Fikrim buydu, hani bana hakkında geri dönecek olduğun. Fikrim buydu, hani bana hakkında geri dönecek olduğun. | The Player-1 | 1992 | |
| You don't remember, do you? Of course l remember. | Hatirlamiyorsun, degil mi? Tabii ki hatirliyorum. Hatırlamıyorsun, değil mi? Tabii ki hatırlıyorum. Hatırlamıyorsun, değil mi? Tabii ki hatırlıyorum. | The Player-1 | 1992 | |
| You never got back to me. | Bana geri dönmedin. | The Player-1 | 1992 | |
| l was an asshole, all right? lt comes with the job. | Ben bir sersemim, tamam mi? Bu isle beraber geliyor. Ben bir sersemim, tamam mı? Bu işle beraber geliyor. Ben bir sersemim, tamam mı? Bu işle beraber geliyor. | The Player-1 | 1992 | |
| l know how angry you must've been. l'll make it up to you. | Ne kadar kizdigini biliyorum. Ama bunu telafi edecegim. Ne kadar kızdığını biliyorum. Ama bunu telafi edeceğim. Ne kadar kızdığını biliyorum. Ama bunu telafi edeceğim. | The Player-1 | 1992 | |
| That's why l'm here. | Bu yüzden buradayim. Bu yüzden buradayım. Bu yüzden buradayım. | The Player-1 | 1992 | |
| l'm gonna give you a deal, David. | Sana bir anlasma sunacagim, David. Sana bir anlaşma sunacağım, David. Sana bir anlaşma sunacağım, David. | The Player-1 | 1992 | |
| l won't guarantee you l'll make the movie, but l will give you a shot. | Filmi yapacagina dair bir garanti degil ama sana bir sans taniyacagim. Filmi yapacağına dair bir garanti değil ama sana bir şans tanıyacağım. Filmi yapacağına dair bir garanti değil ama sana bir şans tanıyacağım. | The Player-1 | 1992 | |
| Let's just stop all the postcard shit, all right? | Sadece su kartpostal saçmaligina bir son verelim, tamam mi? Sadece su kartpostal saçmalığına bir son verelim, tamam mı? Sadece su kartpostal saçmalığına bir son verelim, tamam mı? | The Player-1 | 1992 | |
| l'm here to say that l would like... | Buraya yeniden... | The Player-1 | 1992 | |
| to start over. | basalamak için geldim. başlamak için geldim. başlamak için geldim. | The Player-1 | 1992 | |
| Friends. | Arkadas miyiz. Arkadaş mıyız? Arkadaş mıyız? | The Player-1 | 1992 | |
| Fuck you, man. You're a liar. | .iktir git, adamim. Sen bir yalancisin. Siktir git, adamım. Sen bir yalancısın. Siktir git, adamım. Sen bir yalancısın. | The Player-1 | 1992 | |
| You're stepping over the line. | Çizgiyi asiyorsun. Çizgiyi aşıyorsun. Çizgiyi aşıyorsun. | The Player-1 | 1992 | |
| You didn't come here to see The Bicycle Thief. | Buraya Bisiklet Hirsizi'ni görmeye gelmedin. Buraya Bisiklet Hırsızı’nı görmeye gelmedin. Buraya Bisiklet Hırsızı’nı görmeye gelmedin. | The Player-1 | 1992 | |
| You came in five minutes before the picture ended. | Film bitmeden bes dakika önce içeri girdin. Film bitmeden beş dakika önce içeri girdin. Film bitmeden beş dakika önce içeri girdin. | The Player-1 | 1992 | |
| Nearly tripped over my feet. | Neredeyse ayagima takildin. Neredeyse ayağıma takıldın. Neredeyse ayağıma takıldın. | The Player-1 | 1992 | |
| Did you call my house? | Evimi aradin mi? Evimi aradın mı? Evimi aradın mı? | The Player-1 | 1992 | |
| Speak to the lce Queen? | Buz Kraliçesi'yle konustun mu? Buz Kraliçesi'yle konuştun mu? Buz Kraliçesi'yle konuştun mu? | The Player-1 | 1992 | |
| You'd like her. She's a lot like you. | Onu severdin. Sana çok benziyor. | The Player-1 | 1992 | |
| All heart. | Tüm kalbimle. | The Player-1 | 1992 | |
| You're on my list, pal. Nothing's gonna change that. | Listemdesin, dostum. Bunu hiçbirsey degistiremez. Listemdesin, dostum. Bunu hiçbirsey değiştiremez. Listemdesin, dostum. Bunu hiçbirsey değiştiremez. | The Player-1 | 1992 | |
| See you in the next reel, asshole. | Sonraki bobinde görüsürüz, sersem. Sonraki bobinde görüşürüz, sersem. Sonraki bobinde görüşürüz, sersem. | The Player-1 | 1992 | |
| lt's a nice boat you got there, movie exec. | Güzel bir teknen varmis film yöneticisi. Güzel bir teknen varmış film yöneticisi. Güzel bir teknen varmış film yöneticisi. | The Player-1 | 1992 | |
| lt's me, the writer. Still want to buy my story? | Benim, yazar. Hala öykümü almak istiyor musun? | The Player-1 | 1992 | |
| l told you l'd deal. Stop by the studio. We'll work something out. | Sana anlasma saglayabilirim dedim. Stüdyoya ugra. Hallederiz. Sana anlaşma sağlayabilirim dedim. Stüdyoya uğra. Hallederiz. Sana anlaşma sağlayabilirim dedim. Stüdyoya uğra. Hallederiz. | The Player-1 | 1992 | |
| And who will l ask for? | Ve, kimi sorayim? Ve, kimi sorayım? Ve, kimi sorayım? | The Player-1 | 1992 | |
| Larry Levy? | Larry Levy'yi mi? | The Player-1 | 1992 | |
| What's Larry Levy got to do with this? | Larry Levy'nin bununla ne alakasi var? Larry Levy'nin bununla ne alakası var? Larry Levy'nin bununla ne alakası var? | The Player-1 | 1992 | |
| How do you know about Larry Levy? Don't you read the trades? | Sen Larry Levy meselesini nereden biliyorsun? Borsayi takip etmez misin? Sen Larry Levy meselesini nereden biliyorsun? Borsayı takip etmez misin? Sen Larry Levy meselesini nereden biliyorsun? Borsayı takip etmez misin? | The Player-1 | 1992 | |
| New York Times business section? He's movin' in, you're movin' out. | New York Times is dünyasi bölümü? O geliyor, sen gidiyorsun. New York Times iş dünyası bölümü? O geliyor, sen gidiyorsun. New York Times iş dünyası bölümü? O geliyor, sen gidiyorsun. | The Player-1 | 1992 | |
| You can't make a deal, they say. Yesterday's news. | Sen bir anlasma saglayamazsin, Öyle diyorlar. Dünün haberleri. Sen bir anlaşma sağlayamazsın, Öyle diyorlar. Dünün haberleri. Sen bir anlaşma sağlayamazsın, Öyle diyorlar. Dünün haberleri. | The Player-1 | 1992 | |
| Can l borrow your mobile phone? | Cep telefonunu kullanabilir miyim? | The Player-1 | 1992 | |
| Larry Levy. Larry, David Kahane here. | Larry Levy. Larry, David Kahane burada. | The Player-1 | 1992 | |
| Guess who's making promises about getting pictures made... | Tahmin et burada kim film yapmakla ilgili sözler veriyor... | The Player-1 | 1992 | |
| to writers in parking lots? | yazarlara, otoparklarda? | The Player-1 | 1992 | |
| Guess what dumb son of a bitch executive... | Tahmin et hangi aptal .rospu çocugu yönetici... Tahmin et hangi aptal orospu çocuğu yönetici... Tahmin et hangi aptal orospu çocuğu yönetici... | The Player-1 | 1992 | |
| is trying to take advantage of me? | benden faydalanmaya çalisiyor? benden faydalanmaya çalışıyor? benden faydalanmaya çalışıyor? | The Player-1 | 1992 | |
| Do you realize how unstoppable this guy is? | Bu adamin ne kadar durdurulamaz oldugunun farkinda misin? Bu adamın ne kadar durdurulamaz olduğunun farkında mısın? Bu adamın ne kadar durdurulamaz olduğunun farkında mısın? | The Player-1 | 1992 | |
| You know, l cannot wait... | Bilirsin, Tüm dünyaya Griffin Mill'in... | The Player-1 | 1992 | |
| to tell the world that when Griffin Mill can't cut the pressure at work... | ofisteki stresin üstesinden gelemeyip... | The Player-1 | 1992 | |
| he drives out to Pasadena... | Pasadena'da ortaya çikip... Pasadena'da ortaya çıkıp... Pasadena'da ortaya çıkıp... | The Player-1 | 1992 | |
| to pick fights with writers. | yazarlarla kavga çikardigini söylemek için bekleyemiyorum. yazarlarla kavga çıkardığını söylemek için bekleyemiyorum. yazarlarla kavga çıkardığını söylemek için bekleyemiyorum. | The Player-1 | 1992 | |
| Tell Larry Levy to call me. | Larry Levy'ye beni aramasini söyle. Larry Levy'ye beni aramasını söyle. Larry Levy'ye beni aramasını söyle. | The Player-1 | 1992 | |
| The word is out that he's going to start making meaningful pictures for a change. | Degisiklik olsun diye anlamli filmler yapmaya baslayacagina dair laflar dolasiyor. Değişiklik olsun diye anlamlı filmler yapmaya başlayacağına dair laflar dolaşıyor. Değişiklik olsun diye anlamlı filmler yapmaya başlayacağına dair laflar dolaşıyor. | The Player-1 | 1992 | |
| Let's forget this. Just stop all the postcard shit! | Bunu unutalim. Sadece su kartpostal saçmaligini kes! Bunu unutalım. Sadece su kartpostal saçmalığını kes! Bunu unutalım. Sadece su kartpostal saçmalığını kes! | The Player-1 | 1992 | |
| l don't write postcards! l write scripts! | Ben kartpostal yazmam! Senaryo yazarim! Ben kartpostal yazmam! Senaryo yazarım! Ben kartpostal yazmam! Senaryo yazarım! | The Player-1 | 1992 | |
| We're both wrong. No, you're wrong, buddy! | Ikimizde yaniliyoruz. Hayir, sen yaniliyorsun, dostum! İkimizde yanılıyoruz. Hayır, sen yanılıyorsun, dostum! İkimizde yanılıyoruz. Hayır, sen yanılıyorsun, dostum! | The Player-1 | 1992 | |
| You're in over your head. That's why you're losing your job. | Boyundan büyük islere kalkistin. Bu yüzden isini kaybediyorsun. Boyundan büyük işlere kalkıştın. Bu yüzden işini kaybediyorsun. Boyundan büyük işlere kalkıştın. Bu yüzden işini kaybediyorsun. | The Player-1 | 1992 | |
| Then what are you gonna do? | Sonra ne yapacaksin? Sonra ne yapacaksın? Sonra ne yapacaksın? | The Player-1 | 1992 | |
| l can write. What can you do? | Ben yazabiliyorum. Sen ne yapabilirsin? | The Player-1 | 1992 | |
| l said, let's forget this. | Bunu unutalim, dedim. Bunu unutalım, dedim. Bunu unutalım, dedim. | The Player-1 | 1992 | |
| Mill, you okay? | Mill, iyi misin? | The Player-1 | 1992 | |
| Keep it to yourself! | Kendine sakla! | The Player-1 | 1992 | |
| Kahane? | Kahane? | The Player-1 | 1992 | |
| That's interesting. Who's writing this movie? | Ilginç. Bu filmi kim yaziyor? İlginç. Bu filmi kim yazıyor? İlginç. Bu filmi kim yazıyor? | The Player-1 | 1992 | |
| Who wrote the new ending to Fatal Attraction? The audience. | Ölümcül Cazibe'nin yeni sonunu kim yazdi? Seyirci. Ölümcül Cazibe'nin yeni sonunu kim yazdı? Seyirci. Ölümcül Cazibe'nin yeni sonunu kim yazdı? Seyirci. | The Player-1 | 1992 | |
| A million screenwriters from the audience wrote that. | Seyircilerin arasindaki bir milyon yazar yazdi. Seyircilerin arasındaki bir milyon yazar yazdı. Seyircilerin arasındaki bir milyon yazar yazdı. | The Player-1 | 1992 | |
| Who's to say what it would have done if you had left the original ending? | Finalin ilk hali ile ne yapabilirdi ki? | The Player-1 | 1992 | |
| You're right, but you can say that it's done almost 300 million worldwide... | Haklisin, ama dünya çapinda 300 milyon dolar yapti... Haklısın, ama dünya çapında 300 milyon dolar yaptı... Haklısın, ama dünya çapında 300 milyon dolar yaptı... | The Player-1 | 1992 | |
| with the new ending. | yeni finalle. | The Player-1 | 1992 | |
| Larry Levy, l don't believe you've met my assistant, Whitney Gersh. | Larry Levy, asistanimla tanistiginiza inanamiyorum, Whitney Gersh. Larry Levy, asistanımla tanıştığınıza inanamıyorum, Whitney Gersh. Larry Levy, asistanımla tanıştığınıza inanamıyorum, Whitney Gersh. | The Player-1 | 1992 | |
| No, l haven't. lt's a pleasure to meet you. | Hayir, tanismadim. Sizinle tanismak bir zevkti. Hayır, tanışmadım. Sizinle tanışmak bir zevkti. Hayır, tanışmadım. Sizinle tanışmak bir zevkti. | The Player-1 | 1992 | |
| How's your picture? lt just tested last week. | Sizin film nasil? Geçen hafta denendi. Sizin film nasıl? Geçen hafta denendi. Sizin film nasıl? Geçen hafta denendi. | The Player-1 | 1992 | |
| lt's doing well. lt was our first test. | Iyi gidiyor. Ilk testimizdi. İyi gidiyor. İlk testimizdi. İyi gidiyor. İlk testimizdi. | The Player-1 | 1992 | |
| Excuse me, Walter. | Afedersin, Walter. | The Player-1 | 1992 | |
| Joel, Griffin isn't in, but l think we really have to start this meeting. | Joel, Griffin gelmedi, ama sanirim toplantiya baslamak zorundayiz. Joel, Griffin gelmedi, ama sanırım toplantıya başlamak zorundayız. Joel, Griffin gelmedi, ama sanırım toplantıya başlamak zorundayız. | The Player-1 | 1992 | |
| Okay, Celia. Thank you. | Tamam, Celia. Tesekkürler. Tamam, Celia. Teşekkürler. Tamam, Celia. Teşekkürler. | The Player-1 | 1992 | |
| Remember a movie called D.O.A.? | D.O.A. denilen bir film hatirliyor musun? D.O.A. denilen bir film hatırlıyor musun? D.O.A. denilen bir film hatırlıyor musun? | The Player-1 | 1992 | |
| Sure l do. Eddie O'Brien and Pam Britton. | Tabii ki. Eddie O'Brien ve Pam Britton. | The Player-1 | 1992 | |
| Disney did a remake in '87 or '88. | Disney '87 ya da '88'de yeniden çevrimini yapti. Disney '87 ya da '88'de yeniden çevrimini yaptı. Disney '87 ya da '88'de yeniden çevrimini yaptı. | The Player-1 | 1992 | |
| l think we've got pretty much the same situation here. | Sanirim bizim durumumuzda buna çok benziyor. Sanırım bizim durumumuzda buna çok benziyor. Sanırım bizim durumumuzda buna çok benziyor. | The Player-1 | 1992 | |
| Keep our noses clean, Walter. | Burunlarimizi temiz tut, Walter. Burunlarımızı temiz tut, Walter. Burunlarımızı temiz tut, Walter. | The Player-1 | 1992 | |
| lt's a shame to waste a picture. | Bir filmi harcamak çok utanç verici. | The Player-1 | 1992 | |
| Who said we're wasting the picture? Where did that come from? | Harcadigimizi kim söyledi? Bu nereden çikti? Harcadığımızı kim söyledi? Bu nereden çıktı? Harcadığımızı kim söyledi? Bu nereden çıktı? | The Player-1 | 1992 |