Search
English Turkish Sentence Translations Page 155381
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| We've gotta wait for the bridge to peak, dial up the heat sink to overwhelm it. | Köprünün bozulmasını bekleyip, soğutucuyu hızlandıracağız, sonra onu aşırı yükleyebiliyor muyuz bir bakacağız. Köprünün doruğa ulaşmasını bekleyip, ısı alıcıyı artırıp, aşırı yüklemeye çalışacağız. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| I know it's dangerous, but that's all we've got. | Tehlikeli olduğunu biliyorum, ama elimizde bir tek bu var. Tehlikeli olduğunu biliyorum, ama tek yolu bu. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Okay, look. | Tamam, bakın. Tamam, bakın! | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| There's too many people in here. I have important work to do. | Burada çok fazla insan var. Benim de yapacak önemli işlerim var. Burada çok fazla insan var. Yapmam gereken önemli bir iş var. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| I do not need you in the way, so, everybody, out! | Sizi ayağımın altında istemiyorum, o yüzden herkes çıksın. Bana engel olmanızı istemiyorum, yani, herkes dışarı! | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Oh, come on. | Hadi ama. Haydi! | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Oh, thank God. | Tanrı'ya şükür. Tanrıya şükür. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| General Landry's office. | General Landry'nin ofisi. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Yes, this is Dr. Jennifer Keller. I need to speak to the General. | Evet, ben Dr. Jennifer Keller. Hemen General'le konuşmam gerekiyor. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| It's an emergency. | Acil bir durum var. Acil bir durum. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Hello? Hello? This is Dr.... | Alo? Alo? Ben Dr... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Son of a bitch! | Kahrolasıca! Onun bunun çocuğu! | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Should we warn everyone we're about to do this? | İnsanları bunu yapacağımıza dair uyarsak mı? Bunu yapacağımız konusunda herkesi uyarmalı mıyız? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| No that would just cause a panic. | Hayır, öyle yaparsak sadece paniğe sebep oluruz. Hayır, o sadece paniğe neden olur. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| It's probably better they don't know. | Bilmemeleri daha iyi. Bilmemeleri muhtemelen daha iyi olur. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| We have no safe area, | İnsanları güvenli bir alana taşıma gibi bir şansımız yok... İnsanları güvenli bir yere götürmemiz mümkün değil,... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| plus we have no idea where the next freeze lightning strike could hit. | ...ayrıca dondurucu yıldırımın nereyi vuracağını da bilemeyiz. ...artı bir sonraki dondurucu yıldırımın nereyi vuracağını bilmiyoruz. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| "Freeze lightning... " | "Dondurucu yıldırım... " "Dondurucu yıldırım..." | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| you know, that's a bad name. | ...kötü bir isim. Bu çok kötü bir isim. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Don't look at me. It's his idea. | Bana bakma. Onun fikriydi. Bana bakma. Onun fikri. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Here we go. | İşte başlıyoruz. Tamam. Başlıyoruz. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| All right, shut it off. It hasn't collapsed the bridge yet. | Kapat şunu! Yapamam. Köprü daha çökmedi. Pekala, kapat. Kapatamam. Köprüyü daha çökertmedi. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| I had a signal before. Come on! | Az önce sinyal vardı. Haydi! Az önce sinyal almıştım. Haydi! | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| We just need a little more time, a little more time. | Birazcık daha zamana ihtiyacımız var, birazcık daha. Sadece biraz daha zamana ihtiyacımız var, biraz daha zamana. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| The lightning are freezing off whole sections of the facility. | Yıldırımlar tesisin bütün bölümlerini donduruyor. Yıldırım çarpmaları tesisin bütün bölümlerini donduruyor. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Everyone is isolated. Doesn't matter. | Herkes kapalı kalıyor. Bu önemli değil. Herkes mahsur kalıyor. Fark etmez. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| They'll melt eventually if we can shut this thing down. | Eğer bu şeyi kapatırsak, zaten eriyecekler. Bu şeyi kapatabilirsek, er geç erirler. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| You are gonna kill us all! Look, I just need to keep doing... | Hepimizi öldüreceksin! Bak, sadece buna devam etmem lazım... Hepimizi öldüreceksin! Bak, sadece biraz daha... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| I turned it down. What? Why? | Kapattım. Ne? Neden? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| It was too dangerous. We were almost there. | Çok tehlikeliydi. Ama neredeyse başarmıştık. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| It was peaking out! It was gonna work. | Zayıflıyordu! İşe yarayacaktı. Kapasiteyi zorluyorduk! İşe yarayacaktı. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Yeah, and we'd all be dead. | Evet ve hepimiz ölmüş olacaktık. Evet ve hepimiz ölecektik. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| We need something else. | Başka bir şeyler bulmamız gerek. Başka bir yol bulmalıyız. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Yeah, something fast! 'Cause the containment field is about to fail. | Evet, hızlı bir şeyler! Çünkü koruyucu alan çökmek üzere. Evet, hem de çabuk! Çünkü koruma alanı bozulmak üzere. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Rodney, can you hear me? | Rodney, beni duyabiliyor musun? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Please tell me you got through to the SGC? | Lütfen YGK'na ulaştığını söyle. Lütfen bana YGK'ya ulaşabildiğini söyle? Hayır. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| You've got to keep trying. | Denemeye devam etmelisin. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| I'd love to, but my phone got a little soaked. | Çok isterdim, ama telefonum biraz ıslandı. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| It's not even... turning on. | Artık açılmıyor bile. Açılmıyor bile. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| What? My hallway got hit | Ne? Benim bulunduğum koridora... Ne? Koridoruma şu... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| by that freeze lightning thing. | ...o dondurucu yıldırım şeyi çarptı. ...dondurucu yıldırım çarptı. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| I am now, but I won't be for long. | Şimdilik evet, ama uzun bir süre böyle kalmayacağım. Şu anda iyiyim, ama uzun sürmeyecek. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| I'm frozen in. | İçerde kapalı kaldım. Burada mahsur kaldım. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| And the pipes busted open. | Ve borular patladı.. Ve borular patladı. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| My body temperature is dropping really fast. | Vücut sıcaklığım hızlı bir biçimde düşüyor. Vücut sıcaklığım çok hızlı düşüyor. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Okay, I'll radio security. I'll get someone out to her right away. | Tamam, güvenliğe haber vereceğim. Onun yanına hemen birini yollasınlar. Tamam, güvenliğe telsizle haber veririm. Oraya hemen birini gönderirim. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Look, security's on the way. I need you just to sit tight | Bak, güvenlik geliyor. Sadece bekle ve... Dinle, güvenlik yolda. Sen sıkı dur ve sıcak... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| and try to stay warm, okay? | ...sıcak kalmaya çalış, olur mu? ...durmaya çalış, tamam mı? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Sorry I didn't get the call through. You did your best. | Üzgünüm, telefonu açamadım. Sen elinden geleni yaptın. Aramayı yapamadığım için üzgünüm. Elinden geleni yaptın. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Did you shut down that thing down? Not yet. We're working on it. | Cihazı kapattınız mı? Daha değil. Hâlâ çalışıyoruz. O şeyi kapattınız mı? Daha değil. Üzerinde çalışıyoruz. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Okay, look, I've got to go. Someone's on the way, all right. | Tamam, bak, kapatmam gerekiyor. Birileri geliyor, tamam mı? Tamam, dinle, gitmem lazım. Birileri yolda, tamam mı? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| What is it? Containment field failure | Ne oldu? Koruyucu alan çökmesi için... Ne oldu? Koruma alanının iflasına... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| in 3... 2... 1... | ...3... 2... 1... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Winds aloft. Reaching dangerous levels. | Rüzgarlar başladı. Tehlikeli seviyelere ulaşıyor. Yukarıda rüzgarlar başladı. Ciddi seviyelere ulaşıyor. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| If it continues like this, we'll have a mess of tornadoes. | Eğer bu şekilde devam ederse, etrafımız hortum kaynayacak. Böyle devam ederse, büyük hortumlara neden olacak. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Great. Even less time before we die. | Harika. Daha çabuk öleceğiz. Harika. Ölmemize daha az zaman kalacak. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Look, this device is capable of generating its own power, right? | Bu cihaz kendi gücünü üretebiliyor, değil mi? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Yeah, a small percentage of the energy is siphoned off to power the device. | Evet, verdiğimiz enerjinin bir kısmı cihazı çalıştırmak için kullanılıyor. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| So it's self sustaining. | Yani bir kere çalıştığında, kendi kendini besliyor. Çalışmaya başladıktan sonra, kendini idame ettirebiliyor. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Which is why we can't pull the plug. Exactly. | Bu sebeple de fişi çekemiyoruz. Evet. Bu yüzden kapatamıyoruz. Aynen öyle. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| It's only capable to a certain extent? It has a finite amount of power? | Ama kendi enerjisini sınırlı bir seviyede mi üretiyor? Elektrik üretme yeteneği sınırlı mı? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Yes, of course. | Evet, elbette. Evet, tabii ki. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Maybe we were wrong. | Belki de konuya yanlış açıyla yaklaşıyorduk. Belki de yanlış bir yöntem kullanıyorduk. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| We've been trying to force so much power through the bridge that it overloads it. | Köprüye çok fazla güç yollayıp aşırı yüklemeye çalışıyorduk. Köprüye çok fazla elektrik verip fazla yüklemeye neden olmaya çalışıyorduk. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Maybe we should starve it... | Belki de onu aç bırakmalıyız... Belki de elektriksiz bırakmalıyız. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Suck so much power from its generator that it stalls it out. | Jeneratöründen çok fazla güç çekmesini sağlayalım. Üretecinden çok fazla güç çekip durmasını sağlamalıyız. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| We could do that, but you'd have to draw an insane amount of power. | Teknik olarak, öyle yapabiliriz, ama inanılmaz derecede bir güç çekmen gerekir. Teknik olarak, onu yapabiliriz, ama inanılmaz miktarda güç çekmek gerekir. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| The heat sink could never do it. No... | Soğutucu bunu asla başaramaz. Hayır... Isı alıcı bunu yapamaz. Evet,... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| But another bridge could. | Ama başka bir uzay zaman köprüsü başarabilir. ...ama başka bir uzay zaman köprüsü yapabilir. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| You want to open another bridge? | Başka bir köprü daha mı açmak istiyorsun? Başka bir uzay zaman köprüsü mü açmak istiyorsun? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| It was rigged to power a single bridge. We open another one... | Cihaz bir köprü için ayarlı. Başka bir tane daha açarsak... Cihaz tek bir köprüye güç sağlayacak şekilde donatılmış. Başka bir tane daha açarsak,... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| And it overwhelms the system and it fails. | Sistemi aşırı yükler ve kapatır. ...sistemi alt üst eder ve iflas eder. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Yeah, but do you have any idea | Evet, ama iki köprü açmak için... Sistemi aynı anda iki uzay zaman... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| how difficult it will be to configure the system | ...sistemi ayarlamak ne kadar zor olur... ...köprüsü açacak şekilde yapılandırmak... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| to open two concurrent space time bridges? | ...hiç fikrin var mı? ...ne kadar zor olur bir fikrin var mı? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| I never said it was gonna be easy. It'll be impossible. | Kolay olacağını söylemedim zaten. Böyle bir şey imkansız. Kolay olacağını söylemedim. İmkansız. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| I'm Dr. Rodney McKay, all right? "Difficult" takes a few seconds, | Ben Dr. Rodney McKay'im, tamam mı? "Zor" bir kaç saniye alıyorsa... Ben Dr. Rodney McKay, tamam mı? "Zor" birkaç saniye sürer,... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| "impossible," a few minutes. | ..."imkansız" bir kaç dakika alır. ..."İmkansız" ise birkaç dakika. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Have they got you out of there yet? | Seni daha oradan çıkarmadılar mı? Seni oradan çıkardılar mı? Hayır. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Tunney, what's the deal? I thought you sent security. | Tunney, sorun nedir? Güvenliği yolladığını sanıyordum. Tunney, neler oluyor? Güvenliği gönderdiğini sanmıştım. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| They can't get to her. What? Why not? | Ona ulaşamıyorlar. Ne? Neden? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| That last round of freeze lightning, it sealed off a lot of the corridors. | Son dondurucu yıldırım pek çok koridoru kapattı. Son dondurucu yıldırımlar birçok koridoru geçişe kapattı. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| See, they're making their way to her, but it'll take some time. | Ona ulaşmak için yollarını açıyorlar, ama bu biraz zaman alacak. Ona ulaşmaya çalışıyorlar, ama biraz zaman alacak. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| It's getting harder... harder to stay awake. | Uyanık kalmak... daha da zorlaşıyor. Uyanık kalmak gitgide zorlaşıyor. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| I'm going into... hypothermic shock. | Hipotermik... şoka giriyorum. Hipotermik şoka giriyorum. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Jennifer, just hang in there, all right? | Jennifer, sadece dayan, tamam mı? Jennifer, dayan, tamam mı? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| All right, we're here, right? We can get to her. It's a straight shot. | Tamam, biz buradayız, değil mi? Yani ona ulaşabiliriz. Dosdoğru yol. Pekala, buradayız, değil mi? Yani ona ulaşabiliriz. Dosdoğru yol. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| They should have come this way. They're cut off from us too. | Şu taraftan, laboratuarın oradan gelmeliydiler. Bizle de bağlantıları kopuk. Bu yoldan gelmeleri gerekiyordu, laboratuvardan. Bize de ulaşamıyorlar. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| I've got to go get her. We're busy right now. | Ona ulaşmam gerek. Hayır, bekle. Şu an için biraz meşgulüz. Ona gitmem gerekiyor. Hayır, bekle. Şu anda biraz işimiz var. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| She'll die. If the storm keeps up like this, | O ölecek. Eğer fırtına bu şekilde hızlanmaya devam ederse... Ölecek. Fırtına böyle devam ederse,... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| it'll rip the building apart, we'll all die! | ...binayı parçalayacak, hepimiz öleceğiz. ...binayı parçalara ayıracak, hepimiz ölecek! | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Last I checked, you were a genius. I already gave you the plan. | En son baktığımda, kendinin dâhi olduğunu iddia ediyordun. Sana planı çoktan verdim. Son kontrol ettiğimde, dahi olduğunu iddia ediyordun. Sana planı söyledim zaten. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| A plan full of holes. So fill them! | Boşluklarla dolu bir plan. Öyleyse tamamla! Boşluklarla dolu bir plan. Doldur o zaman! | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| What if I run into a problem? Work around it! | Ya bir sorunla karşılaşırsam? Etrafından dolaş! Ya bir problem çıkarsa? Çözersin! | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| You're smarter than me. | Sen benden daha zekisin. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Oh, this is outrageous! | Bu çılgınlık! Bu çok sinir bozucu! | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| When we need him the most, he puts it on me, and I'm supposed to... | Ona en çok ihtiyacımız olduğu zamanda her şeyi benim üstüme yıkıyor ve benim de... Ona en çok ihtiyacımız olduğu zamanda, işi bana bırakıyor, ve benim de... | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| Man up. | Kendine gel. Biraz erkek ol. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| I think that's it. Before I run it, just check my math. | Sanırım bu kadar. Çalıştırmadan önce matematiğimi kontrol et. Sanırım bu kadar. Çalıştırmadan önce, hesaplarımı kontrol et. | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 | |
| I have been! Why do you think I'm standing here? | Zaten ettim! Neden burada duruyorum sanıyorsun? Kontrol ettim bile! Neden burada dikiliyorum sanıyorsun? | Stargate: Atlantis Brain Storm-1 | 2008 |