Search
English Turkish Sentence Translations Page 155011
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I couldn't save Sha're, I couldn't save Sarah. | Sha're'yi kurtaramadım, Sarah' yı kurtaramadım. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Every Goa'uld I helped eliminate, another one took its place. | Yokedilmesine yardım ettiğim her Goa'uld'un yerini başka bir tanesi aldı. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Maybe I did some good, but nothing I've done seems to have changed anything. | Belki iyi birşeyler yaptım, ama yaptıklarım hiçbirşeyi değiştirmişe benzemiyor. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| These tasks of which you speak were great challenges, | Bu bahsettiğin işler büyük meydan okumalardı,... | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Perhaps even impossible to achieve. Does that absolve me? | ...belki de başarılı olunması imkansız. Bu beni affettiriyor mu? | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| You feel your journey must continue until you have found redemption? | Bu başarısızlıklardan kurtuluşu bulana kadar yolculuğunun devam etmesini mi istiyorsun? | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| No. Not any more. Not if I'm dead. | Hayır. Artık değil. Ölüysem gerek yok. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Exactly true. | Tamamen doğru. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| You said I was the only one qualified to judge myself. | Beni yargılayabilecek tek kişinin kendim olduğunu söyledin. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| So no matter how much I want to achieve enlightenment, or whatever you call it, | Öyleyse ayndınlanmayı,ya da nasıl adlandırırsan adlandır, ne kadar başarmayı istesem de,... | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| what happens if I look at my life and I don't honestly believe I deserve it? | ...eğer hayatıma bakıp, bunu hak etmediğime dürüstçe inanırsam ne olur? | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| The success or failure of your deeds does not add up to the sum of your life. | Yaptıklarının başarılı olup olmadığı hayatının toplamına eklenmez. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Your spirit cannot be weighed. Judge yourself by the intention of your actions, | Ruhun tartılamaz. Kendini, eylemlerinin niyetleriyle,... | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| and by the strength with which you faced challenges that have stood in your way. | ...ve karşına çıkan zorluklara göğüs gerdiğin güçle yargıla. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| And what if I can't? | Peki ya yapamazsam? | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| People close to you have been trying to tell you that you have made a difference. | Sana en yakın olan insanlar, bir fark yarattığını anlatmaya çalışıyorlar. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| That you did change things for the better. | İşleri iyi yönde değiştirdiğini. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| The universe is vast, and we are so small. | Evren çok geniş, ve bizler öylesine küçüğüz. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| There is really only one thing we can ever truly control. | Gerçekten kontrol edebileceğimiz tek birşey var. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Whether we are good or evil. | İyi ya da kötü olduğumuz. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Obviously they don't know that I'm here. | Belli ki burada olduğumu bilmiyorlar. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| I was lucky enough to be able to access our Stargate. | Yıldız geçidimize ulaşabilecek kadar şanslıydım. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| If I'm caught returning to my planet, I will be considered a traitor. | Gezegenime dönerken yakalanırsam, vatan haini kabul edilirim. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| What do you want? I don't believe my people will support | Ne istiyorsun? Halkımın herhangi bir kitle yokoluşuna yol açacak ... | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| a war that leads to any kind of mass destruction. | ...bir savaşı gerçekten destekleyeceklerini düşünmüyorum. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Our leaders just don't see any viable alternative right now. | Liderlerimiz şu anda uygulanabilir bir alternatif görmüyorlar. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Promise me, if you're able to develop defence technologies | Bana söz verin, eğer savunma teknolojileri üretemeyi başarırsanız,... | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| such as these shields that you spoke of, you'll share them with my government. | ...bu bahsettiğiniz kalkanlar gibi, bunları hükümetimle paylaşacaksınız. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Of course. Unauthorised incoming wormhole. | Tabii ki. Yetkisiz solucan deliği. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Receiving Tok'ra IDC, sir. All defence teams on high alert. | Tok'ra IDC'si alınıyor, efendim. Bütün savunma birimleri yüksek alarma. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| High alert. Repeat, high alert. | Yüksek alarm. Tekrar ediyorum, yüksek alarm. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| (Hammond) Stand down. | Beklemede kalın. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Sorry, Jacob. Given what's been happening with the Tok'ra, | Üzgünüm, Jacob. Tok'ra'ya son zamanlarda olanlardan sonra,... | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| We had to be sure it was you. Understood. What's going on? | ...senin olduğuna emin olmamız gerekiyordu. Anlaşıldı. Neler oluyor? | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| It's Daniel. | Daniel'la ilgili. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| I tried this, but it didn't work. | Bunu denedim, ama çalışmadı. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| (distorted) His condition is grave. I do not know if I can save him. | Durumu çok ağır. Onu kurtarabilir miyim bilmiyorum. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| And even if I can, I do not believe I can restore his full healthy state. | Yapabilsem bile, tam anlamıyla sağlığına kavuşturabileceğimi düşünmüyorum. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| You're leaving? You can't... you can't leave. | Gidiyor musun? Sen... gidemezsin. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Why... why me? Why... why give me this chance? | Neden... neden ben? Neden... bana bu şansı veriyorsun? | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Anyone can reach enlightenment | Herkes aydınlanmaya ulaşabilir | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| anyone prepared to open their mind as you did when you first came to Kheb. | Zihinlerini açmaya hazır olan herkes, senin Kheb'e ilk geldiğinde yaptığın gibi. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| They're healing me. I can feel it. | Beni iyileştiriyorlar. Hissediyorum. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Then your journey will continue as before. | Öyleyse yolculuğun önceki gibi devam edecek. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| What if I don't want it to? | Peki ya istemiyorsam? | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Not that way. | Bu şekilde değil. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Walking the great path brings great responsibility. | Yüce yolda yürümek çok fazla sorumluluk getirir. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| You cannot fear it, nor hesitate in your resolve. | Ondan korkamazsın, ya da kararından tereddüd edemezsin. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| I'm ready to go with you. Then stop them. | Senle gitmeye hazırım. Öyleyse durdur onları. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Daniel. Yeah. | Daniel. Evet. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Did you want something? Yeah. | Birşey mi istiyorsun? Evet. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Tell Jacob to stop. Why? | Jacob'a durmasını söyle. Niye? | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Because I'm ready to move on. | Çünkü devam etmeye hazırım. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| You're just giving up? No. | Pes mi ediyorsun? Hayır. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| No, I'm not giving up, believe me. | Hayır, pes etmiyorum, buna emin ol. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| You remember Oma? | Oma'yı hatırlıyor musun? | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| I think I can do more this way. | Bu şekilde daha çok şey yapabilirim diye düşünüyorum. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| It's what I want. | İstediğim şey bu. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Everything's gonna be fine. | Herşey iyi olacak. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Tell Jacob to stop. | Jacob'a durmasını söyle. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Are you serious? It's what he wants. | Ciddi misin? Onun istediği bu. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Is someone else gonna tell me what to do? | Başka biri bana ne yapacağımı söyleyecek mi? | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| Just let him go. | Gitmesine izin ver. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| I'm gonna miss you guys. | Sizleri özleyeceğim. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| You too. | Biz de seni. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| What? See you around? | Görüşürüz? | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| (O'Neill) Hey. | Hey. | Stargate SG-1 Meridian-1 | 2002 | |
| (O'Neill) Anybody home? | Evde kimse var mı? | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| (Daniel) Jack, it may as well be the moon out here. | Jack, bu bir ay da olabilir. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| If there ever was anybody home, they've been gone 100,000 years or more. | Eğer evde birileri vardıysa bile, yüz bin yıldan fazladır yoklar. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| (Teal'c) This world is most definitely Tal lak. | Bu dünya kesinlikle bir Tal lak. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| Though it once supported life, it is now extinct. | Önceleri yaşamı desteklemesine rağmen, şimdi ölmüş. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| Well, the probe picked up an EM source coming from something. | Ama, sonda bir yerlerden gelen EM kaynağı yakaladı. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| My guess,... | Bence,... | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| ..that thing. | ...ondan. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| (Carter) I have the same EM frequencies we picked up from the probe. | Sondanın yakaladığı aynı EM frekansını alıyorum. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| Sir, this artefact, or whatever it is, is definitely the source. | Efendim, bu nesne, herneyse, kesinlikle kaynak bu. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| No, sir, I don't think so. Not at the moment. | Hayır, efendim, sanmıyorum. Şu an değiliz. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| But... I mean, this is incredible! | Ama... Demek istediğim, bu inanılmaz! | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| If Daniel's right, this has been doing this since Neanderthals were on Earth. | Eğer Daniel haklıysa, bu şey bunu, Dünya'da Neandertaller'in yaşadığı zamandan beri yapıyor. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| (Daniel) Look at this writing. It's so tiny. | Şu yazıya bakın. Çok küçük. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| (O'Neill) What does it do? | Ne yapıyor? | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| (Carter) It's maintaining an interior temperature of 33st Fahrenheit. | İç sıcaklığını 33 Fahrenhayt derecede tutuyor. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| It's generating an electromagnetic field and emitting small amounts ofradiation. | Bir elektromanyetik alan oluşturuyor ve az miktarda alfa, gama ve delta radyasyonu yayıyor. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| Well, I knew that. | Bunu biliyorum. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| Why does it do that? | Neden yapıyor? | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| I'm trying to make a threat assessment. I don't know what it is,... | Bir tehdit değerlendirmesi yapmaya çalışıyorum. Ne olduğunu bilmiyorum,... | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| ..but it's got a power source more advanced than anything we've ever seen. | ...ama şimdiye kadar gördüğüm herşeyden daha gelişmiş bir güç kaynağı var. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| It's a time capsule. | Bu bir zaman kapsülü. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| Well, that's an educated guess, but... | Bu biraz aydın tahmini oldu, ama... | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| Imagine your civilisation is facing a great cataclysm and you know it. | Hayal edin ki uygarlığınız büyük bir felakete sürükleniyor ve siz de bunu biliyorsunuz. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| Wouldn't you leave something behind that told whoever came after who you were? | Sizden sonra geleceklere kim olduğunuzu anlatacak birşeyler bırakmaz mıydınız?? | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| Or how you died. Imagine what you could learn... | Ya da nasıl öldüğünüzü. Ne öğrenebileceğinizi hayal edin... | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| ..about your own fate. | ...kendi kaderiniz hakkında. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| When a Goa'uld's world is taken by another,... | Bir Goa'uld dünyası başkası tarafından ele geçirildiğinde,... | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| ..he may leave behind the means to destroy the conqueror. | ...geride yeni geleni yok edebilecek şeyler bırakılır. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| It might be a booby trap? | Bubi tuzağı olabilir mi? | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| Booby? | Bubi mi? | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| (Daniel) We're not talking about the Goa'uld here. | Burada Goa'uld'lardan bahsetmiyoruz. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 | |
| This civilisation went to greatpains to leave this artefact behind. | Bu uygarlık bu nesneyi geride bırakmak için büyük acılara katlandı. | Stargate SG-1 Message in a Bottle-1 | 1998 |