Search
English Turkish Sentence Translations Page 152268
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| I'm also the Angel | Aynı zamanda da Meleğim. | Spygirl-2 | 2004 | |
| When they want it to go | Büyütmek istedikleri zaman, | Spygirl-2 | 2004 | |
| charge them 10 more cents | ilave 10 Cent kesiceksin. | Spygirl-2 | 2004 | |
| If they bring back cups reimburse them 10 cents | Eğer kaplarını geri getirirlerse 10 cent geri ödüyorsun. | Spygirl-2 | 2004 | |
| Too many things at once it's kind of confusing | Çok fazla şey var. Biraz kafam karıştı. | Spygirl-2 | 2004 | |
| If you're too stupid, quit now | Eğer bu kadar aptalsan, şimdi işi bırak. | Spygirl-2 | 2004 | |
| Keep waiting for the man | Orada adamı beklemeye devam et. | Spygirl-2 | 2004 | |
| How'd you know that? | Sen bunu nasıl bilebilirsin ? | Spygirl-2 | 2004 | |
| You can't fool me | Beni aptal yerine koyamazsın. | Spygirl-2 | 2004 | |
| I know you got a job here so you can meet him | İşe bu yüzden girdiğini biliyorum böylece onunla karşılaşabileceksin. | Spygirl-2 | 2004 | |
| Does she know about me? | Benim kim olduğumu biliyor mu? | Spygirl-2 | 2004 | |
| Who could it be? | Kim yapmış olabilir? | Spygirl-2 | 2004 | |
| You'd better find out who did this, otherwise... | Kimin yaptığını öğrensen iyi olacak yoksa... | Spygirl-2 | 2004 | |
| What? | yoksa ne olur? | Spygirl-2 | 2004 | |
| We'll be called back home | Eve geri çağrılırız. | Spygirl-2 | 2004 | |
| and sent to the mines There goes our life | ve bizi oradaki yaşamlarımıza geri gönderirler. | Spygirl-2 | 2004 | |
| Who runs this website? | Kim bu siteyi hazırladı? | Spygirl-2 | 2004 | |
| Maybe we could find out who this person is | Belki hazırlayan kişiyi bulabiliriz bu şekilde. | Spygirl-2 | 2004 | |
| An answer maybe to my question | Ve belki soruma cevap bulurum. | Spygirl-2 | 2004 | |
| Thanks to your fans, sales have skyrocketed | Teşekkürler hayranların sayesinde satışlarımız patladı. | Spygirl-2 | 2004 | |
| If you welcome customers with a s bright mile | Eğer müşterileri ışıltılı bir gülümsemeyle karşılarsanız, | Spygirl-2 | 2004 | |
| you will also have fans like Hyo jin | Sizinde Hyo jin gibi hayranlarınız olur. | Spygirl-2 | 2004 | |
| Always keep that in mind. | Herzaman bunu aklınızda tutun. | Spygirl-2 | 2004 | |
| Let's give her a big hand! | haydi ona büyük bir alkış! | Spygirl-2 | 2004 | |
| Anything to say? | Birşey söylemeyecek misin? | Spygirl-2 | 2004 | |
| It's thanks to you all | Bütün herşey için teşekkür ederim | Spygirl-2 | 2004 | |
| What do you take me for? | Benden almak istediğin şey nedir? | Spygirl-2 | 2004 | |
| Sorry. I gotta go | Üzgünüm. Gitmem gerekiyor. | Spygirl-2 | 2004 | |
| 'Bad money drives out the bad! ' | 'Kötü para kötü sonuçlar doğurur!' | Spygirl-2 | 2004 | |
| I'm the Angel here | Burada Melek benim. | Spygirl-2 | 2004 | |
| If you mess with me again | Eğer beni tekrar kızdırırsan, | Spygirl-2 | 2004 | |
| you'll lose all your hair | Bütün saçlarını kaybedeceksin. | Spygirl-2 | 2004 | |
| We'll be watching you | Seni izliyor olacağız. | Spygirl-2 | 2004 | |
| I catch KIM, she's dead | KIM'i yakalayınca, O öldü. | Spygirl-2 | 2004 | |
| Yeah, beat the crab out of her | Evet, onu köşeye sıkıştırıp bir güzel patakla. | Spygirl-2 | 2004 | |
| Punch her in the chest and make her tits lopsided | Göğüslerini yumrukla ve memelerini bir güzel sarkıt. | Spygirl-2 | 2004 | |
| That slut deserves it! | O ahlaksız kadın bunu hakketti! | Spygirl-2 | 2004 | |
| RE: We run the website~ | RE: Bu siteyi biz hazırladık | Spygirl-2 | 2004 | |
| Chungsol Institute? | Chungsol Üniversitesi? | Spygirl-2 | 2004 | |
| Did you? | Siz miydiniz? | Spygirl-2 | 2004 | |
| You put the pictures on the net? | Resimleri internete koyan siz miydiniz? | Spygirl-2 | 2004 | |
| What pictures? My pictures! | Ne resimleri? Benim resimlerim! | Spygirl-2 | 2004 | |
| You put them on the net? | İnternete resimleri koyan siz miydiniz? | Spygirl-2 | 2004 | |
| Should I tell her? | Ona anlatmalı mıyız? | Spygirl-2 | 2004 | |
| Delete my pictures | Resimlerimi kaldırın. | Spygirl-2 | 2004 | |
| Can't do that | Bunu yapamayız. | Spygirl-2 | 2004 | |
| Words didn't work with them | Bu üslub onlarda işe yaramıyor. | Spygirl-2 | 2004 | |
| So I changed my strategy | Bu yüzden stratejimi değiştirmeliyim. | Spygirl-2 | 2004 | |
| On one condition | Bir şartla. | Spygirl-2 | 2004 | |
| What's that? | Ne şartı? | Spygirl-2 | 2004 | |
| Our friend has a crush on you | Arkadaşımız sana tutulmuş. | Spygirl-2 | 2004 | |
| You be his comfort woman | Sen onun için 'comfort woman' olacaksın. <Comfort Woman: 2.dünya savaşı'nda japon askerlerine sex hizmeti vermeye zorlanan koreli kadınlar> | Spygirl-2 | 2004 | |
| A comfort woman? | Comfort woman mı? | Spygirl-2 | 2004 | |
| Nonsense! I'm a well trained... | Saçmalık! Ben eğitilmiş... | Spygirl-2 | 2004 | |
| I'll report you to the police | Sizi polise bildireceğim. | Spygirl-2 | 2004 | |
| My old man is a sheriff | Benim ihtiyar polis şefi. | Spygirl-2 | 2004 | |
| Go ahead Should I go with you? | Durma. Seninle gelmemizi ister misin? | Spygirl-2 | 2004 | |
| A sheriff? | Polis şefi mi? | Spygirl-2 | 2004 | |
| We can delete pictures that we uploaded | Yüklediğimiz resimleri silebiliriz, | Spygirl-2 | 2004 | |
| But not the ones put up by others | Fakat diğerlerinin resimlerini koyamayız, | Spygirl-2 | 2004 | |
| Unless we close the site | Siteyi kapatmadığımız sürece. | Spygirl-2 | 2004 | |
| What do you say? Will you take our offer? | Ne diyorsun? Teklifimizi kabul ediyormusun? | Spygirl-2 | 2004 | |
| Not in a million years! | Milyon yıllar geçse bile olmaz! | Spygirl-2 | 2004 | |
| Let's go, my friend Alright | Gidelim, arkadaşım Pekala | Spygirl-2 | 2004 | |
| Miss. PARK Hyo jin? | Bayan PARK Hyo jin? | Spygirl-2 | 2004 | |
| Turn your head a little bit | Kafanızı biraz çevirir misiniz? | Spygirl-2 | 2004 | |
| Give yourself a bigger smile | Kocaman bir gülümseme ver bakalım. | Spygirl-2 | 2004 | |
| A reporter? Do something about it | Muhabir mi? Bu konuda birşeyler yap. | Spygirl-2 | 2004 | |
| You're putting all of us at risk! | Bizi sürekli tehlikeye sokuyorsun!! | Spygirl-2 | 2004 | |
| Those stupid bastards! | Aptal piçler! | Spygirl-2 | 2004 | |
| Why are they messing with a damn spy? | Niye kahrolası bir casus ile karışıklık çıkarıyorlar? | Spygirl-2 | 2004 | |
| I'll meet him | Onunla buluşacağım. | Spygirl-2 | 2004 | |
| Shut down the site first | Önce siteyi kapatın. | Spygirl-2 | 2004 | |
| I will, after you meet him | Sen onunla görüştükten sonra kapatacağım. | Spygirl-2 | 2004 | |
| You put up my pictures? | Resimlerimi sen mi koydun? | Spygirl-2 | 2004 | |
| Can you please tell them to close down the site? | Lütfen onlara siteyi kapatmalarını söyler misin? | Spygirl-2 | 2004 | |
| I can delete the pictures | Resimlerini silebilirim. | Spygirl-2 | 2004 | |
| But I can't tell them to shut it down | Fakat onlara siteyi kapatmalarını söyleyemem. | Spygirl-2 | 2004 | |
| You're studying for college | Kolejde öğrencisin değil mi? | Spygirl-2 | 2004 | |
| What do you do now? | Şimdi ne yapıyorsun ? | Spygirl-2 | 2004 | |
| I just had a crush on you | Ben sadece sana aşık oldum. | Spygirl-2 | 2004 | |
| And I knew it was a mean thing to do | Ve biliyorum bu yaptığım kaba birşey. | Spygirl-2 | 2004 | |
| But they told me it'd work | ama onlar bana bunun işe yarayacağını söylediler. | Spygirl-2 | 2004 | |
| God, he looks goofy | Tanrım, Çatlağın tekine benziyor | Spygirl-2 | 2004 | |
| Go bong | Go bong | Spygirl-2 | 2004 | |
| Funny name, isn't it? | Komik isim, değil mi? | Spygirl-2 | 2004 | |
| My father loves climbing | Babam tırmanmayı severdi. | Spygirl-2 | 2004 | |
| You know Mt. Everest is 8,848 meters high | Everest dağının yüksekliğinin 8,848 metre olduğunu biliyor musun? | Spygirl-2 | 2004 | |
| In English, my name means 'the highest peak.' | Türkçede, ismimin anlamı 'en yüksek zirve' demek. | Spygirl-2 | 2004 | |
| He named me after that | Ondan sonra babam bana bu ismi verdi. | Spygirl-2 | 2004 | |
| My father, after he saw me grab a pencil on my first birthday | Babam İlk doğumgünümde beni kaleme yetişmeye çalışırken gördükten sonra, | Spygirl-2 | 2004 | |
| He had high expectations for me | Benim için büyük beklentileri vardı. | Spygirl-2 | 2004 | |
| He was so disappointed when I failed the SAT | Ben SAT sınavından başarısız olduğumda büyük hayalkırıklığına uğradı. | Spygirl-2 | 2004 | |
| This is weird | Bu garip | Spygirl-2 | 2004 | |
| I'm usually very shy with girls | Ben genelde kızların yanında çok utangaç olurum. | Spygirl-2 | 2004 | |
| But now with you | Ama senin yanında öyle değilim. | Spygirl-2 | 2004 | |
| How do you know so much about me? | Benim hakkımda bu kadar çok şeyi nereden biliyorsun? | Spygirl-2 | 2004 | |
| Oh, Jin ah told me | Oh, Jin ah söyledi bana | Spygirl-2 | 2004 | |
| NAM Jin ah... | NAM Jin ah... | Spygirl-2 | 2004 | |
| This is punishment for exposing my identity | Bu ceza kimliğimi açığa çıkarttığın için. | Spygirl-2 | 2004 |