Ara

İngilizce Türkçe Kelime Çevirileri Sayfa 272

İngilizce	Türkçe	Ayrıntılar
hutch	küçük kafes
common prawn	küçük karides
brochette	küçük kebap şişi
small-spotted catshark	küçük kedi balığı
doggie	küçük köpek
hound sharks	küçük-köpekbalığıgiller
cove, bight	küçük körfez
to cube	küçük küçük kesmek
small sandeel	küçük kum yılan balığı
caespitose	küçük kümeler ya da gruplar halinde büyüyen
birdie	küçük kuş
elf	küçük muzip mitolojik varlık
den, cubby, cubbyhole	küçük oda
dart	küçük ok
artisanal fishery, small-scale fishery	küçük ölçekli balıkçılık
harmonium	küçük org
pinkie	küçük parmak
pixie	küçük peri
scaldfish, thor's scaldfish, scaldback, imperial scaldfish, rüppell's scaldback	küçük pisi
clip, clip art, clipart, clipart image, clip image	küçük resim
clip gallery	küçük resim galerisi
clip properties	küçük resim özellikleri
imp	küçük şeytan
flask	küçük şişe
glossary list	küçük sözlük
conglobation	küçük taneciklerin yuvarlak tek bir kitle oluşturacak şekilde biraraya toplanması
at most	küçük veya eşittir
barque	küçük yelkenli gemi
whiskered sole	küçükdil balığı
painted goby	küçükkaya balığı
zeugopterus regius	küçükpisi balığı
can shrink	küçülebilir
circle in	küçülen daire
box in	küçülen kutu
to diminish	küçülmek
downsizing	küçültme
Adjust to	Küçültme/Büyütme
to reduce, to minify	küçültmek
to flout, to snub	küçümsemek
contemptuous	küçümseyici
mighty, potent	kudretli
Jerusalem	Kudüs
mad	kuduz
rabies	kuduz hastalığı
mold, mold, mildew	küf
musty	küf kokulu
large wicker basket	küfe
mouldy, moldy	küflü
to cuss, to blackguard	küfretmek
oath, curse, swearword	küfür
to revile	küfür savurmak
scurrilous, vituperative	küfürbaz
billingsgate	küfürlü konuşma
swan, swan	kuğu
doll, dolly, puppet, dummy	kukla
dummy device	kukla aygıt
dummy variable	kukla değişken
null modem	kukla modem
roaring forties	kükreyen kırklar
fanny	kuku
sulfur	kükürt
ash, cinder, helot	kül
to burn down	kül etmek
ashtray, ash-tray	kül tablası
to be sucked	kül yutmak
fathom	kulaç
fathometer	kulaçölçer
cacophony	kulağa hoş gelmeyen ahenksiz ses
my ear	kulağım
in my ear	kulağımda
to deafen	kulağını sağır etmek
cone, coif	külah
ear, auris	kulak
meat filled dumplings boiled in stock	kulak çorbası
auricle	kulak kepçesi
ear-piece	kulak mikrofonu
auriscope	kulak muayenesi aleti
strum	kulak tırmalayan ses
raspy	kulak tırmalayıcı
to heed	kulak vermek
eaers	kulaklar
Headset, Headphones, Headphone	Kulaklık
Headphones Out	Kulaklık Çıkışı
Headphones Vol	Kulaklık Sesi
Headphone Mute, Headphones Mute	Kulaklık Sessiz
Headphones	Kulaklıklar
Headset	kulaklıklı (telefon)
round sardinella	kulaklısardalya
lobe	kulakmemesi
to use	kulanmak
grilled cutlet	külbastı
bullion, bullion	külçe altın
tower, pinnacle, tower (TWR)	kule
burdensome, onerous	külfetli
rowdy, hooligan, toughie	külhanbeyi
backstage	kulis
user, client	kullanıcı
connect as	kullanıcı adı
by user name	kullanıcı adına göre
finding user accounts	kullanıcı adlarını bulma