Search
English Turkish Sentence Translations Page 178835
| English | Turkish | Film Name | Film Year | |
| Shall we begin? | Başlasak mı? Başlayalım mı? | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Begin? Yes, let's begin. | Başlamak? Evet, hadi başlayalım. Başlayalım mı? Evet başlayalım. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Not bad, Miss Higginson, but you should know | Kötü değil, bayan Higginson, ama bilmelisiniz Fena değil, bayan Higginson. Ama bilmelisiniz ki, | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| that I extensively studied fencing at the university. | ben yoğun bir şekilde eskrim çalıştım üniversitede. üniversitedeyken yoğun eskrim çalışmalarım oldu. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| I was planning on showing you some mercy, but... | Size biraz merhamet göstermek istiyordum ama... Sana merhamet etmeyi düşünüyordum ama... | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| What the hell was that? | Bu da neydi? Buda neyin nesiydi? | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Ah, yes. I've had a few ladies tell me that myself. | Ah, evet. Bana beni anlatan bir çok bayan var. Evet, bunu benim için söyleyen bir kaç hanım da oldu. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Count yourself lucky the only thing you lost were your pants. | Kendini şanslı say pantolanundan sadece bu şeyler kayboldu diye. Kendini şanslı say. Kaybettiğin tek şey pantolonun. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| It's a shame, Miss Higginson. You would have enjoyed the trip. | Bu utanç, bayan Higginson. Bu gezinin keyfini çıkar. Ne yazık, bayan Higginson gezi hoşunuza gidebilirdi. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| I'll be on that field trip. Will you? | Ben saya gezisinde olcam. Olacak mısınız? O açık hava dersine katılacağım. Sahi mi? | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| That way, when I have you replaced, I'll be able to explain my reasons. | Ne zaman seni değiştirirsem kendi nedenlermi açıklamak bilmeliyim. Böylece yerine başkasını aldığımda Bahanelerimi kolay açıklarım. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| where Queen Elizabeth I imprisoned her explorer boyfriend, Sir Walter Raleigh, | Kraliçe Elizabethin onun erkek arkadaşı efendi Walter Raleigh tutuklu bulunduğu yer. Burada Kraliçe 1. Elizabeth kaşif erkek arkadaşı Sir Walter Raleigh'i hapsetmişti. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| with one of her ladies in waiting. | onu bekleyen bayanların biriyle. aşna fişne yaparken yakaladıktan sonra. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Presently people line up outside the tower to see the crown jewels, | Derhal bütün insanlar kulunin çıkış yolundaki hükümdarlık mücehverlerini görmeye gittiler, İnsanlar, kraliyet mücevherlerini görmek için kulenin dışında toplanır. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| which were stolen during the brutal British occupation of India. | İngilizlerin Hindistanı acımasız işgalinde çalınan. Bu mücevherler Britanya'nın zalim Hint istilası sırasında çalındı. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| The crown jewels are actually quite magnificent. | Hükümdarlık mücevherleri aslında odukça büyük. Kraliyet mücevherleri büyüleyicidir. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| I don't think anyone's ever waited an hour and a half online to see mine. | Sanmıyorum kimse 1.5 saat beklemezdi beni beklemek için. Benimkileri görmek için kimsenin bir buçuk saat sıra beklediğini hatırlamıyorum. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Actually, there was that one time at Coolidge. | Aslında, bir kere olmuştu Coolidgede. Aslında bir keresinde, şey olmuştu... | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| where Charles Dickens used to observe the injustices of London's class system. | Charles Dickens Londranın sınıf sisteminin adeletsizliklerini gözlemlemede kullanmıştı. ... Londra'nın sınıf sistemindeki adaletsizliği gözlemlemek için geldiği yer. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| "It was the best of times, it was the worst of times." | Bu en iyi zamadı, en kötü zamadnı. "En iyi günlerde bile en kötü günlerini yaşardı. " | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Come on, guys, let's go. Don't stop to stare, it's just an old church. | Hadi, millet, Hadi gidelim. Gözlerimizi dikmeyi bırakmalım,su sadece eski bir kilise. Hadi çocuklar, gidelim. Oyalanmayın. Alt tarafı eski bir kilise. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| On the left, in Trafalgar Square, is a statue of Admiral Horatio Nelson, | Solda, Trafalgar meydanı, Admiral Horatio Nelsonun heyekeli, Solda, Trafalgar meydanında Amiral Horatio Nelso'nun heykelini görüyorsunuz, | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Nelson lost an arm, an eye, an ear and a leg in various battles. | Nelson bir kolunu kaybetti, bir gözünü, bir kulağını ve bir ayağını çeşitli savaşlarda. Bir kolunu, bir gözünü, bir kulağını ve bir bacağını çeşitli savaşlarda kaybetti. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| than a broomstick with a cute little admiral's hat on. | süpürge sapından küçük admiral çapkasından başka. ... takmış bir süpürge sapına benziyordu. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| No, I believe he's staring at me. | Hayır, İnanıyorum o bana bakıyor. Hayır, bence bana bakıyordu. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Open your cakehole, you bleeding idiot, and tell her how you feel. | Aç ağzını, salak, ve sor ona nasılmış. Kekini aç seni geri zekalı. Ona ne hissettiğini söyle! | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| You are the most beautiful woman I've ever seen in my life | Sen hayatımda gördüğüm en güzel kadınsın. Sen hayatımda gördüğüm en güzel kadınsın ve... | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| and I'd give two years' tuition to sleep with you. | ve seninle yatabilmek için iki yıllık okul paramı veririm. ... seninle yatmak için 2 yıllık okul paramı verirdim. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| You're sweet. You're like a horny little Care Bear. | Sen tatlısın. Seks yapma arzusuna tuttuşmuş küçük bir ayıya benziyorsun. Çok tatlısın. Küçük azgın bir sincap gibisin. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| What's so special about this place? | Burayı bu kadar özel yapan ne? Peki buranın özel olan yanı ne? | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| The best fish and chips in all of London. Come on. | Tüm londradaki en iyi balık ve cips burada. Hadi. Bütün Londra'nın en iyi balık ve patatesi. Hadi. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| And then, Winnie looked up, gazed at me over his glasses and said, | Ve sonra, Winnie gözlüklerinin üstünden yukarı sabit bir şekilde bana baktı ve söyledi, Ve sonra Winny kafasını kaldırdı gözlük camının üzerinden bana baktı, | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| "I see you're adept at running numbers, | Sendeki becerikli dövüş numaraları görüyorum, "rakamları çözmek o kadar zor olmaz" | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| "but how good are you at cracking code?" | ama ne kedar iyisin vuruş kuralında? "Peki şifre kırmakta ne kadar iyisin?" dedi. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| And that, children, is how I saved England. | Ve, çocuklar, benim nasıl ingiltereyi kurtardığımdı. Ve işte çocuklar, İngiltere'yi böyle kurtardım. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Wait a minute. Winnie? You? You knew Winston Churchill? | Bir dakika. Winnie? Sen? Sen yeni Winston Churchill misin? Bir dakika. Winnie mi? Winston Churchill'i mi kastediyorsun? | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Well, I'm not talking about Winnie the bleeding Pooh, am I? | İyi, ben Winnie the Pooh hakkında konuşmuyorum, değil mi? Çizgi film kahramanı olan değil herhalde. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Jackie, where's that pint? JACKIE: Coming right up. | Jackie, nerede büyük bira bardağı? Şimdi geliyor. Katie, şu bira nerede kaldı? Hemen geliyor. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| I owe you an apology. | Sana bir özür borçluyum. Sana bir özür borçluyum, | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| I completely underestimated you. You're a wonderful teacher. | Ben tamamen hafife almışım seni. Sen mükemmel bir öğretmensin. seni kesinlikle hafife almışım. Sen harika bir hocasın. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Are you kidding me? I had a ball. | Dalga mı geçiyorsun benimle? Benim balom vardı. Dalga mı geçiyorsun? Çok eğlendim. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Oh, my God, the ball. | Oh, aman tanrım, balo. Hayır, Tanrım. Balo. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| The House of Lords is still debating | Lordların evi hala tartışıyorlar Lordlar kamerası hala... | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| the proposal on the West End theater project, | batının son tiyatro projesini, Batı Ucu tiyatro projesini değerlendiriyor. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| to find a viable way and move forward. | daha ileri ve çeşitli yollar bulmak için. bir araya gelip düşünmeliyiz. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Bloody bastard! | Piç! Aşağılık herif! | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Oh, not you, Lord Wrightwood. My apologies. | Oh, size değil, Lord Wrightwood. Özür dilerim. Size demedim, Lord Wrightwood. Özür dilerim. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Please excuse me. | Lütfen affedersiniz. İzninizle Tanrım bundan haberim bile yoktu. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| What the hell is he doing here? | O burada ne yapıyor? O burda ne halt ediyor? | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| And I'd appreciate you making him feel part of this evening. | Ve senin taktir etmeni onun gecenin bir paçası gibi hissetmesini istiyorum. Ve kaynaşmasına yardım edersen çok sevinirim. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| You know, Charlotte, you're right. I didn't mean to be rude. | Biliyorsun, Charlotte, sen haklısın. Kabalık etmek istemedim. Tabii Charlotte, olur. Kabalık etmek istemedim. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| "And the fire that breaks from thee then, | Ve ateş senden çıkıyordu sonra, Ve kalbinin derinliklerinden taşan ateş... | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| "a billion times lovelier, | milyar kez güzel, ... bin kez daha güzel, | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| "more dangerous, | daha tehlikeli, daha tehlikeli. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| "O, my chevalier! | O, benim sövalyem! Şövalyem. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| "No wonder of it. Shine, and blue bleak embers, my dear, | Parlak, ve mavi soğuk közler, arkadaşım, Kimse söndüremez. Parla, her yeri ambere boya! | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| "Fall, gall themselves, | Düşen, kızgınlık kendisinden, Hayatım, düşmanların kollasın kendini. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| "and gash gold vermillion." | ve derinde altın Ve masumlar seninle parlasın. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Thank you, Sir Wilfred, that was a real treat. | Teşekkürler, efendi Wilfred, gerçek bir zevkti. Çok teşekkür ederim Wilfred. Bu büyük bir zevkti. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Now, as is tradition in the literary ball, | Şimdi, geneksel edebi balo gibi, Edebiyat balosunda adet olduğu üzere... | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| I'd like to call on a member of our visiting faculty | Şimid bir üyemizi çağırmak istiyorum, ... okulumuzu ziyaret eden arkadaşlarımızdan birini çağırmak istiyorum | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Taj Badalandabad. | Taj Badalandabad. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| To the podium, please. | Podyuma, lütfen. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Pip, this certainly comes as a surprise. | Pip, kesinlikle çağırılmam süpriz oldu. Pip, bunun bir sürpriz olduğunu söylemeliyim. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| I think that it's important a visiting foreign instructor like Mr. Badalandabad | Bence önemli yabancı öğretmen bay Badalandabad Bence Bay Badalandabad gibi dışarıdan gelmiş misafir bir eğitmenin | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| have an appreciation for the heritage and culture with which he hopes to teach. | öğretmeyi umduğu miras ve kültürü takdir ediyorum. öğretmeyi umduğu kültürü ve mirası takdir ediyor olması çok hoş. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Have fun, Raji. Thank you. | Eğlen, Raji. Teşekkürler. İyi eğlenceler Raj. Teşekkür ederim. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| "There's a lady, | Bir bayan vardı, Bir hanım varmış... | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| "who is sure that all that glitters is gold, | onun bütün parıltısı altındı, ve bu hanım parlayan her şeyi altın sanırmış. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| "because she's buying a stairway in Hampstead." | çünkü o Hamspteadde bir merdiven satın alıyordu. Çünkü Hempstead'te bir merdiven satın alıyormuş. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| No. No, no, no. No, she can't get no satisfaction, none at all, | Hatır, hayır, hayır, hayır. Hayır, o memnun olamadı, tamamen olamadı, Yok, yok, yok. Hayır, hem de hiç mi hiç tatmin olamıyormuş. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| or listening on the radio. | veya radyo dinlerken. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Or even when she's pleading with Roxanne to turn on the red light. | Yada hatta Roxanne kırmızı ışıkta geçerken. Hatta Roxanne'e kırmızı ışığı yakması için yalvarırken | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Damn it, Roxanne, turn on that red light, | Kahretsin, Roxanne, bu kırmızı ışıkta geçtin, Lanet olsun, Roxanne, o kırmızı ışığı yakmazsan | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| or Maxwell's Silver Hammer will come smashing down upon your head. | yada Maxwellin gümüş hammer şiddetli birşeyi kafasına gelicekti. Maxwell'in Gümüş Çekici o kafana inip, beynini ezecek! | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Turn on that red light, you bitch, Roxanne, | Bu kırmızı ışıkta geç, seni fahişe, Roxanne, Aç şu kırmızı ışığı, seni sürtük, Roxanne. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| or we'll all end up in a big white house with black curtains at the station. | yada sona erecekti büyük beyaz siyah kocasıyla yanlızken. Yoksa hepimiz soluğu istasyondaki siyah perdeli, beyaz evde alırız. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Or would you rather live along the watchtower? No. | Yada siz uzun yaşamak ister misiniz gözetleme kulubesinde? Hayır. Yoksa gözetleme kulesinde yaşamayı mı tercih edersin? Hayır. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Then turn on the red light, Roxanne, | Sonra kırmızı ışıkta geç, Roxanne, O zaman kırmızı ışığı yak, Roxanne! | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| or I'll have my 19th nervous breakdown for real. | yada benim 19. yüzyıl sinirlerim kırılacak gerçeklik için. Yoksa 19. sinir krizimi gerçekten geçiririm. Bu gerçek. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| It's the real thing. | Bu gerçek şey. Tamamen gerçek | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| It's even better than the real thing. | Hatta daha gerçek gerçek şeyden. Gerçek şeyden bile harbi. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| I really want you all to want me. | Ben gerçekten senin ben istiyorum. Hepinizin beni gerçekten arzulamasını istiyorum. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| I really want to take all of you higher, trust me. | Ben gerçekten senin bana güvenmeni istiyorum. Hepinizi gerçekten alıp, yükseltmek istiyorum. Güvenin bana. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Do I look like an American idiot to you? | Sana amerikalı aptal gibi mi gözüküyorum? Size aptal bir Amerikalı gibi mi görünüyorum? | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Which is why I wish you all the time of your life. | Benim sizden istediğim sizin hayatınızın tüm zamanı. İşte bu yüzden hepinize iyi eğlenceler diliyorum. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Jolly good show. | Neşeli iyi şov. Çok iyi bir gösteri. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| You liked it? Absolutely. | Beğendiniz mi? Kesinlikle. Yani beğendin mi? Elbette. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Not unlike the American rapper, Eminem, whom I rather dig. | Amerikan rapçileriden farklı değil, Eminem. Amerikalı rapçi Eminem gibi değil. Ki çok severim. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| TAJ: You know, I love the British limerick as well. | Bilirsin, Ben beş mısralı espirili severim. Beş dizelik İngiliz şiirlerini de severim. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| In fact, I read one at Kensington station just last week. | Ben geçen hafta Kensington terminalinde bir tane okumuştun. Aslında geçen hafta Kensington İstasyonu'nda bir tane okudum. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Tell me if you know it. | Eğer biliyorsan söyle bana. Biliyorsan söyle. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| "There once was a woman from Heath, | Fundadan bir kadın varmış, Bir zamanlar Heath'den bir kadın varmış. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| "who circumcised men with her teeth." | sünetli adam onun dişeri. Erkekleri dişleriyle sünnet edermiş. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| I'd like you to meet my parents, Martha and Richard. | Ailemi seninle tanıştırmak isterim, Martha ve Richard. Annem ve babamla tanışmanı istiyorum, Martha ve Richard. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| And of course you know Sir Wilfred. | ve tabiki bildiğin efendi Wilfred. Sör Wilfred'ı tanıyorsunuz. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Hello, it's a pleasure to meet both of you. | Merhaba, ikinizlede tanıştığıma memnun oldum. Merhaba. Sizinle tanışmak bir zevk. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| I can certainly see where Charlotte gets her | Kesinlikle görebiliyorum Charlotteın Ve şimdi Charlote'ın kime çektiği belli. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| You should be congratulated. | Kendini kutlamasın. Tebriki hak ediyorsun. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 | |
| Thank you very much. I actually owe it all to my good friend Pip here, | Çok teşekkür ederim. Ben aslında iyi arkadaş Pipe borçluyum, Çok teşekkür ederim. Aslında hepsini iyi dostum Pip'e borçluyum. | Van Wilder 2: The Rise of Taj-3 | 2006 |